Amasra maden davasında yaralı kurtulanlar konuştu: Göz yaşlarını tutamadılar
Amasra davası, ikinci gününde madenden yaralı kurtulan işçilerle hayatını kaybeden madenci yakınlarının beyanlarıyla devam ediyor. Bugünkü ifadelerde de üretim baskısı ve denetimsizlik öne çıkıyor.
Bartın'ın Amasra ilçesinde 14 Ekim 2022'de 43 madencinin hayatını kaybetmesi, 9 madencinin ağır yaralı kurtulmasına neden olan maden patlamasıyla ilgili dava sürüyor.
Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması 25 Nisan - 5 Mayıs arasında görülmüştü. Davanın ikinci duruşması, 24 Temmuz'da başladı. Bugün de devam eden duruşma, patlamadan ağır yaralı kurtulan madenciler Remzi Taşkömür, Kemal Berberoğlu ve Tanju Korkmaz ile, madende eşi Şaban Yıldırım'ı kaybeden Sıla Sena Yıldırım'ın ifadeleriyle başladı.
'ADAM KAYIRMA YAYGINDI, ÇALIŞIYOR GÖRÜNENLER VARDI'
Gazete Duvar'dan Can Bursalı'nın haberine göre; 7'si tutuklu 23 sanıklı davanın bugünkü duruşmasında ilk söz, patlamada vücudunun büyük bölümü yanan ve aylarca tedavi gören Remzi Taşkömür'e verildi. Sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade eden Taşkömür, madendeki havalandırma sisteminin değişeceğinin söylendiğini ancak herhangi bir adım atılmadığını belirtti. Patlamanın ardından madendeki yangına neden olan kömür tozu ve taş tozuna yönelik de konuşan Taşkömür, taş tozuna yönelik herhangi bir önlem alınmadığını ifade etti. Taşkömür, patlamadan önceki dönemde yorgunluk şikayetinin artttığının da altını çizdi. Madende adam kayırmanın çok yaygın olduğuna dikkati çeken Taşkömür, lambasını madene gönderip çalışıyor görünen kişilerin olduğunu söyledi.
Taşkömür'den sonra, patlamadan yaralı kurtulan madenci Kemal Berberoğlu'nun beyanlarına geçildi. Berberoğlu, "Ben olay anının sonrasında verdiğim ifadede şikayetçi olmadığımı belirtmişsem de şimdi kim sorumluysa ondan şikayetçiyim" diyerek sözlerine başladı. Berberoğlu, patlama sonrasında yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
"Ben -310 kotta çalışıyordum. Patlama yerine yakındım ancak su barajı beni yaklaşık 5-6 metre fırlattığı için kurtulabildim. Patlama olduktan sonra kendime geldim, ayağa kalktım, göz gözü görmüyordu. Kolum şişmişti, maskemi zorlukla taktım. Sonra kendi çabamızla çıktık."
'KIZLARIM ANNE KARNINDAYKEN BABASIZ KALDILAR'
Patlamada eşi Şaban Yıldırım'ı kaybeden Sıla Sena Yıldırım ise, ikiz bebeklerini sanıklara ve mahkeme heyetine gösterdi ve "Denetleme etkin olsaydı, yeterli personel olsaydı 43 şehit verir miydik?" diye sordu. Eşinin kendisine sürekli üretim baskısından bahsettiğini ve patlamadan önceki dönem yorgunluk ve baş ağrısı şikayetlerinin arttığına vurgu yapan Yıldırım, sözlerini şöyle noktaladı:
"Kızlarımın baba kucağında olması gerekirken anne karnındayken babasız kaldılar. Dünyadan baba kelimesinin kaldırılmasını talep ediyorum. Yapabilir misiniz?"
'EĞİTİM MASKELERİ KOLAY AÇILIYORDU, GERÇEK MASKELER AÇILMADI'
Madenden yaralı kurtulan Tanju Korkmaz ise, patlamadan sonra oksijen maskesini açamadığı için kullanamadığını belirtti. "Eğitim maskesi çok kolay açılırdı ama ben patlamadan sonra gerçek maskeyi açamadım" diyen Korkmaz, madende üretim baskısı olduğuna da vurgu yaptı. Madendeki metan seviyesini ölçen sensörlerin, çalışma alanlarından uzak noktalarda tutulduğunu söyleyen Korkmaz, madencilerin korkmaması için sensörlerin etkisiz hale getirildiğini ileri sürdü.
'SORULARI ZATEN SINAVA GİRERKEN BİLİYORDUK'
Duruşmada ifade veren madencilerden İzzet Ak, patlamada yaralı kurtulanlar arasında yer alıyor. Ak, madende işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin formaliteden ibaret olduğunu belirtti ve "Bizi bir de sınava sokarlardı, ben zaten okuma yazma da bilmiyorum, ama soruları da zaten girerken biliyorduk" ifadelerini kullandı.
'ÇAY İÇİP SOHBET ETTİĞİM ÇOCUKLARI TANIYAMADIM'
Verilen aradan sonra tekrar başlayan duruşmada, patlamada yaralı kurtulan Güray Polat'ın ifadesi alındı. 2000 yılından beri madende çalıştığını belirterek söze başlayan Polat, "Patlama olduktan sonra ilk olarak Remzi Taşkömür'ü gördüm. Neredeyse tamamen yanmış durumdaydı. Tutamadım hiçbir yerinden. Kemerinden tutarak taşıma aracına koydum. Ondan sonra 3 - 4 kişiyi daha buldum ama hiçbirini tanıyamadım, tamamen yanmış durumdalardı. Bunlar benim çay içip sohbet ettiğim çocuklardı ama tanıyamadım" dedi. İfade verirken göz yaşlarını tutamayan ve konuşmakta zorlanan Polat, "Yukarıyı arayıp bilgi verdim. Aşağıya uzun süre kimse gelmedi. Niye gelmiyorsunuz diye sorduğumda 'Tekrar patlayabilir. Kimseyi indiremiyoruz' yanıtını aldım" dedi.
Polat, madende torpilin, adam kayırmanın çok yoğun olduğuna vurgu yaptı. Polat, "Aydın adındaki şefime gidip bu durumu söylediğimde bana 'Torpillilere dokunursam koltuğumdan olurum' yanıtını verdi" diye konuştu.