Anayasa Hukukçusu Profesör Osman Can: Adalet Bakanı Tunç yetkisini kötüye kullanıyor, yaptırım uygulanması gerekiyor
Yargıtay’ın Can Atalay hakkında ihlal kararı veren AYM üyeleri için yaptığı suç duyurusunun ardından hukukçulardan tepkiler gelmeye devam ediyor. Gerçek Gündem’e konuşan Profesör Osman Can, “Yargıtay’ın AYM kararlarına uymaması siyasal sistemde kanser anlamına geliyor” dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) anayasayı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını belirten Yargıtay 3. Ceza Dairesi, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetmişti. Yargıtay, yaptığı açıklamada, “Anayasa Mahkemesi adli ve idari mahkemelerce verilen kararları bozan bir mahkeme olmadığı gibi istinaf ve temyiz mercii olarak davaları yeniden incelemeye yetkili bir makam da değildir” ifadelerini kullanmıştı.
Gerçek Gündem’in sorularını cevaplayan Anayasa hukukçusu ve eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Profesör Osman Can, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararının ve ardından Yargıtay Başkanlığı’nın açıklamasının açık ve net bir şekilde Anayasa ihlali oluşturduğunu söyledi.
ESKİ ANAYASA MAHKEMESİ RAPORTÖRÜ PROFESÖR OSMAN CAN: YARGITAY HUKUKA UYMAMA KONUSUNDA ISRARCI
Anayasa’nın 153’üncü maddesinin son fıkrası gereği AYM kararının yargı mercileri için de bağlayıcı olduğunu bir kez daha hatırlatan bir dönem AKP yöneticisi de olan Anayasa Hukukçusu Profesör Can, Yargıtay’ın hukuka uymama konusunda ısrarcı olduğunu belirtti:
“AYM kendi görev alanıyla ilgisi olmayan bir konuda oturup bir karar vermedi. Aksine Anayasanın 148’inci maddesinde tanınan bir yetkiyi, yine Anayasa ve kanunlardaki çerçeveye uygun bir şekilde kullandı. Yargıtay’ın buna uymaması, Anayasaya uymama anlamına gelir ki, Anayasaya uymayı bırakan bir kurum, hukuk dışına çıkar, söyleminin hukuki karşılığı olmaz.”
“YARGITAY’IN AYM KARARLARINA UYMAMASI DEMEK SİYASAL SİSTEMDE KANSER ANLAMINA GELİYOR”
Yargıtay’ın açıklamalarıyla gelinen noktanın çok tehlikeli olduğunu düşündüğünü söyleyen Can, söz konusu kısıtlamanın gerçekleşmesi halinde neler olabileceğini şu sözlerle ifade etti:
“Anayasa tarafından oluşturulan, yetki verilen bir organ Anayasayı ihlal etmek suretiyle bir şeyler diyor, sonra ‘herkes benim dediğime uysun, çünkü ben Yargıtay’ım, Anayasal bir organım’ diyor. Hukuku ayaklar altına alarak ulaştığınız sonuca başkalarının hukuk adına uymasını nasıl beklersiniz?”
Can’a göre, Yargıtay’ın yorum ve kararları en üst bağlayıcılığa sahip AYM’nin kararlarına uymaması demek, siyasal sistemde kanser anlamına geliyor.
Siyasi iktidarın bu hukuksuzluğa arka çıkması ise kanserin tüm bünyeye metastaz yapması demek olduğunu söyleyen Can, “Hukuksuzluğu egemen kıldığınız bir coğrafyada önce devlet olma özelliğinizi, sonra da toplum ve ulus olma özelliğinizi kaybedersiniz. Bu girişim, çok şahsi ihtiraslar, kişisel ve kurumsal egolar uğruna koca bir ülkeyi ateşe atma girişimidir. Kasti bir eylem olmasa bile, en iyi ihtimalle çocukça bir davranıştır” dedi.
“BU TABLOYU HİÇBİR RASYONEL ÇERÇEVEYE OTURTAMIYORUM”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından başlayan yargı krizi tartışmalarını ve hiçbir rasyonel çerçeveye oturtamadığını söyleyen Can, bu durumu hiçbir hukuki ve siyasi makuliyetle ilişkilendiremediğini ifade etti.
Can, “Anayasayı sorumsuzca ve tehlikeli bir şekilde ayaklar altına aldıktan sonra ortaya çıkan hukuksuzluğu bir “kriz” olarak adlandırıp, ardından buradan yine kendilerine anayasa veya yasa değişikliği için fırsat türetmek, bana sorarsanız aklen, hukuken, izanın tefessüh etme durumudur. Bu çerçevede atılan her adım, yasa veya anayasa değişikliğini, gayrimeşru amaçlara ulaşmak için usule yolların suistimali anlamına gelecektir” diye konuştu.
“ADALET BAKANI YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANIYOR, YAPTIRIM UYGULANMASI GEREKİYOR”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Can Atalay'ın tutukluluğu konusunda AYM ve Yargıtay arasında Anayasa'dan kaynaklanan bir belirsizlik yaşandığını söylemişti.
Tunç, “Süratle bu belirsizlikleri gidermemiz lazım. Anayasa Mahkemesi’nin yargılama usulleri ile ilgili kanunda değişiklik yapılabilir” açıklamalarında bulunmuştu.
Yüksek mahkemelerdeki görüş ayrılıklarına bakıldığında yeni anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirten Tunç, herksin bu konuda hemfikir olduğunu söylemişti, Tunç, “Bizim hedefimiz anayasanın tümden değişmesi. Demokratik, sivil, hukuk devleti ilkesini koruyan temel hak ve özgürlükleri öne alan katılımcı ve kuşatıcı bir anayasaya bir kere ihtiyaç olduğu açık” ifadelerini kullanmıştı.
Adalet Bakanı Tunç’un açıklamalarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Can, “Adalet Bakanı Anayasa ihlalinin arkasında durabilir mi, Anayasadan aldığı yetkiyi, Anayasal organları çalışamaz hale getirmek için kullanabilir mi? Buna yetkinin kötüye kullanılması diyoruz ve Anayasanın 14’üncü maddesinin 2’inci fıkrasında yaptırımla karşılanması gereken bir davranıştır diyoruz” diye konuştu.
Kaynak: Haber Merkezi