Araştırmacılar İstanbul seçimi için ne diyor? Murat Kurum'un gafları yarışı nasıl etkiledi? | İmamoğlu'nun önünde iki tehlike
Yerel seçimlerde gözlerin en çok çevrildiği il olan İstanbul'da İmamoğlu ve Kurum'un kazanma şanslarını araştırmacılar değerlendirdi. Kömürcü, yarışın başa baş geçtiğini ifade ederken, Tol ise İmamoğlu'nun seçim sürecinin başından beri önde olduğunu kaydetti.
Yerel seçimlere sayılı günler kala araştırmacılar, İstanbul özelinde, Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum ve CHP’nin yeniden aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu’nun kazanma şanslarını değerlendirdi.
10Haber’den Anıl Tuncer’in haberine göre, Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü Derya Kömürcü yarışın son güne kadar kafa kafaya gideceğini düşünüyor. Kömürcü ayrıca, seçime katılım oranının düşük olması durumunda İmamoğlu’nun dezavantajlı olacağı görüşünde.
CORE Araştırma Enstitüsü Direktörü Ulaş Tol ise, yerel seçim maratonunun başından beri İmamoğlu’nun yarışı önde götürdüğü görüşünde. Ancak Tol, 2019’a göre İmamoğlu’nun artık daha fazla ‘CHP’li bir figür olmasının bir handikap olabileceğini aktardı.
DERYA KÖMÜRCÜ: YARIŞ KAFA KAFAYA
Kömürcü, yarışın kafa kafaya gittiğini belirttiği açıklamasında, ‘’İstanbul Türkiye’nin aynası gibi. Türkiye’deki kutuplaşmış ortam İstanbul’a direkt yansımış durumda. Dolayısıyla İstanbul sorunlarından ya da belediyecilik hizmetlerinden ziyade seçmenler parti aidiyetleriyle davranmaya devam ediyor. O yüzden bir adayın yaptığı gaf ya da diğer adayın çok iyi bir proje ortaya koyması çok büyük bir fark yaratmıyor gibi görünüyor” diye konuştu.
Yine de İmamoğlu’nun bir adım öne olduğunu söyleyen Kömürcü, ‘’Bana kalırsa İmamoğlu genel tabloda daha avantajlı. Bunu puan farkı olarak ifade etmek mümkün değil. Çünkü çok yakın sonuçlar var. Hepsi hata payının içinde değerlendirildiğinde gerçekten kafa kafaya bir yarış olduğu görülüyor. Ama İmamoğlu’nun hem mevcut belediye başkanı olmasından hem de geçmiş dönemde yaptıklarından dolayı avantajı var. Hem de İstanbul seçmenini incelediğimizde muhalif seçmen cumhur ittifakı tabanıyla kıyaslandığında çoğunluğu oluşturuyor. Dolayısıyla bu seçmenler bir adayın arkasında toplanırsa ve bu da İmamoğlu olursa kazanması daha kolay olacaktır. Belki İmamoğlu için bir adım önde diyebiliriz. Ama gerçekten çok belirgin bir fark olduğunu ya da favori olduğunu söyleyeceğimiz bir tablo yok bence” ifadelerini kullandı.
DEM VE İYİ PARTİ NASIL ETKİLEYECEK?
Kömürcü, 2019’da İmamoğlu’nu destekleyen partilerin bu seçimde kendi adaylarıyla girmesinin İmamoğlu açısından yaratacağı handikaba ilişkin de şunları dedi:
’’DEM Parti’nin, İYİ Parti’nin aday göstermesi İmamoğlu açısından bir dezavantaj oluşturdu. Ama karşı tarafta da Yeniden Refah Partisi’nin aday göstermesi cumhur ittifakı açısından dezavantaj oluşturdu. Bugün biz 2019’daki koşullarda seçime giriyor olsaydık ‘İmamoğlu 4-5 puan önde’ ya da ‘kazanması çok daha olası’ diyebilirdik. Ama bugünkü tabloda rakibiyle kafa kafaya gelmesine yol açan şey muhalefet seçmenlerinin bir biçimde bölünüyor olması. Ancak bu bölünmeyi de yanlış anlamamak gerekiyor. Örneğin DEM Parti’nin İstanbul’da yüzde 10 oyu varsa belediye başkan adayları aynı oyu almayacak. Bunların yarısı İmamoğlu’nu destekleyecek. Ama oradaki birkaç yüz binlik kayıp bile seçimin sonucunu belirleyebilir. O kadar kritik bir seçimdeyiz. Tıpkı 31 Mart 2019’daki gibi birkaç bin oyla sonucun belirlenebileceği bir seçime gidiyoruz. Son düzlükte seçmenlerin ‘gönlümdeki aday mı kazanacak aday mı’ muhasebesini yapacağını düşünüyorum. Birçok seçmen stratejik oy verecektir.’’
Kömürcü, seçime katılım oranının da İmamoğlu açısından belirleyici olduğunu belirterek, ’’Bence İmamoğlu ve CHP açısından seçime katılım oranı çok belirleyici olacak. Yani CHP kendi seçmenlerini ve genel olarak bundan birkaç ay önce Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olan muhalif seçmenleri sandığa götürmeyi başarırsa bu İmamoğlu için büyük bir avantaj olur. Ama seçime katılım düşerse o zaman risk başlar diye düşünüyorum” dedi.
ULAŞ TOL: İMAMOĞLU BAŞINDAN BERİ ÖNDE
Tol, ise İmamoğlu’nun seçim maratonunun başından beri yarışı önde götürdüğünü söyleyerek, “2019 seçimlerinde Binali Yıldırım kampanyaya önde başlamıştı. Yani 2018’de partisinin İstanbul’daki oy oranına baktığınızda avantajlı duruyordu. Şimdi tersi bir durum var. 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu yarışı İstanbul’da Erdoğan’ın önünde bitirdi. Cumhur ittifakının oy oranı YRP ve BBP dahil yüzde 46 oldu. AK Parti ve MHP’nin yüzde 42’de kaldı. Yani aslında İmamoğlu 23 Haziran 2019’da aldığı yüzde 54 desteği hiç kaybetmedi. Bu yüzden bence adaylar açıklandığında İmamoğlu kafadan öndeydi.
YRP’nin aday çıkarması ve DEM Parti’nin İmamoğlu’na gidecek oyları çevirecek bir aday çıkarmaması da bu farkın nedenlerinden. Ayrıca iktidar DEM Parti kozunu da fazla oynayamadı. Yani zaten böyle bir fark vardı” dedi.
Tol, Murat Kurum’un geride başladığı tabloyu tersine çevirmekte yetersiz kaldığını vurguladığı açıklamasında, “Kurum teknokrat bir isim. İstanbullu değil. İstanbul’u bilmediğini de seçmene hissettirdi kampanya sırasında. ‘Siyasi’ de değil. Çok zikzaklı bir kampanya yürüttü. Kentsel dönüşümle başladı sonra genel siyasete geri döndü ve oralarda kayboldu. Çok gaf yaptı. Bu belki önemli değil ama seçmene ‘İstanbul gibi karmaşık bir metropolü yönetecek birisi’ izlenimini yaratmadı. İmamoğlu da bunun karşısında etkili bir kampanya yaptı diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU’NUN İKİ DEZAVANTAJI
İmamoğlu’nu bekleyen iki dezavantaj olduğuna dikkat çeken Tol, bunlardan birinin Erdoğan ile olası polemiklerin artması olduğunu söylerken diğerinin ise 2019’a göre İmamoğlu’nun artık daha fazla ‘CHP’li bir figür olması olduğunun altını çizdi.
Tol konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu seçimlerde İmamoğlu’nun iki dezavantajı olduğu söylenebilir. İlk olarak 2019’da CHP’li değildi İmamoğlu. Yani CHP’li bir siyasetçi algısı yoktu. Kılıçdaroğlu CHP’ydi ve İmamoğlu da farklı parti seçmenlerine hitap edebilen merkez bir figürdü. Şimdi daha CHP’li İmamoğlu. Kurultay sonrası gelişmeler nedeniyle sembolik lider haline gelmiş halinde. Bu yüzden CHP’nin yükleri ona binebiliyor. CHP hep çok tartışılır kamuoyunda. Mesela son dönemde aday tartışması yapıldı. O kararlarda da etkisi olduğu düşünüldüğü için İmamoğlu CHP’nin yükünü sırtlanmak zorunda kalıyor. Nitekim Afyonkarahisar ve Burcu Köksal olayında da İmamoğlu bunu göğüslemek zorunda kaldı. Başarılı da yaptı. Ama sürekli bu yükleri alması bir dezavantaj. 2019’a göre diğer bir fark da İmamoğlu’nun Erdoğan’la polemiğe girmesi. Bu tabii biraz o da Kurum’un etkili olmamasından kaynaklanıyor.
Bir de herkesin aklı 31 Mart’ta değil. Demirtaş’ın dediği gibi 1 Nisan ve sonrası da önemli. Bu yüzden Erdoğan’ı da hedef alıyor İmamoğlu. Bu durum İstanbul’u kazanması için çok gerekli bir şey değil. Ama Erdoğan zaten sahneye inecek ona ön almak istiyor. Ben İmamoğlu İstanbul’da kaldığı sürece daha etkili olacağını düşünüyorum. Çünkü yurttaşlar, yerel seçimlerde konunun da yerel kalmasını istiyor. Bir de genel seçimlerden çok yoruldular. Mesela muhalefet ‘köprüden önce son çıkış’ tabirini kullandılar. Bu kozla ikna olmaya açık değil muhalif seçmen. Eğer muhalifler oy verecekse İmamoğlu İstanbul’u yönetsin, AK Parti’ye geçmesin diye verecek. İstanbul’un yönetim tarzını beğendiği için verecek. Nitekim yapılanlar anlatıldıkça da muhalif seçmen daha fazla etkileniyor”
‘ÇOK BÜYÜK MESELELER OLMAZSA AKP SEÇİMİ DÖNDÜREMEZ’
Tol değerlendirmesinin son bölümünde ise şunları söyledi:
‘’2019’a bir ay kala seçimler başa baştı. Binali Yıldırım biraz öndeydi. Bir ayda İmamoğlu kıl payı öne geçecek şekilde işler değişti. Bir ayda kampanyayla işlerin değişmesi kolay değil. Çok büyük meseleler olmazsa bu seçimi AK Parti’nin döndürüp kazanması zor.
DEM Parti seçmenini ajite edecek ya da YRP seçmenini etkileyecek önemli bir gelişmenin olması lazım değişim olması için. Yani kampanyalar hiç yapılmasa da yaklaşık aynı sonuç olacak gibi. Genel kanının aksine bence İstanbul’da seçim sürprizli gitmiyor. 2019’da psikolojik üstünlük muhalefette değildi. Şimdi bu üstünlük İmamoğlu’nda. ‘İmamoğlu kazanır’ fikri anketlerde de gerçek oyunun üstünde.’’