Başak Demirtaş'ın Yargılandığı Davada Yeni Gelişme
Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş hakkında “Resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan davada beraat kararı verildi.
Kobani Davası sebebiyle, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan ve 43 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş hakkında açılan davada yeni bir gelişme yaşandı.
Başak Demirtaş ve yurt dışı ziyaretlerinde bulunurken hasta olmadığı halde usulsüz biçimde rapor aldığı ve aile sağlığı merkezindeki görevli doktorun da muayene etmeden kendisine rapor verdiği doktor Rezan Buğday, 2.5 yılla suçlandıkları “Resmi belgede sahtecilik” suçlarından beraat etti.
Sözcü’den Özgür Cebe’nin haberine göre, istinaf mahkemesi, toplum sağlığı merkezinde görevli Rezan Buğday’ın düzenlediği 5 günlük raporun düzenlendiği tarihin yazılı olduğu protokol defter kaydının ilgili kurumlardan temin edilerek bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra dosyaya konulmasını istedi.
USUL VE YASAYA AYKIRI
İddialara göre, geçmiş tarihlerde rapor alınması ile ilgili olarak, toplum sağlığı merkezindeki sekreterin duruşmada ifadesinin alınması gerektiği belirtilmiştir. İstinaf mahkemesi, protokol poliklinik defter kaydının kim tarafından tutulduğunun tespit edilmesini istemiş ve reçete kaydının tespiti ile istirahat raporunun hangi tarihte verildiğinin belirlenmesini talep etmiştir. Ancak, bu konular eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle ele alınmış ve iki sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmiştir, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir.
Yeniden yargılama yapan ağır ceza mahkemesi, Başak Demirtaş’ın Türkçe öğretmenliği yaparken 5 ila 45 gün arasında değişen 8 kez rapor aldığını ve gerçeğe aykırı rapor alarak eşiyle birlikte İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Frankfurt'a uçtuğunu, ardından Amsterdam-İstanbul seferi ile Atatürk Havalimanı'na döndüğünü belirtmiştir. Demirtaş’ın 15 Aralık'ta Türkiye'ye dönmüş olmasına rağmen, 14 Aralık tarihli bir doktor raporu aldığı ve yurt dışında olmasına rağmen Türkiye'deymiş gibi adına rapor düzenlendiği ifade edilmiştir. Demirtaş’ın doktor tarafından görülmeden, fiziki muayene yapılmadan adına poliklinik girişi yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı rapor düzenlendiği, ardından yurtdışına çıktığı ve Türkiye'ye dönüş yaptığında okul idaresine rapor teslim ettiği belirtilmiştir.
TANIKLAR BİLGİ SAHİBİ DEĞİLMİŞ
Mahkeme, toplum sağlığı merkezinden protokol defterlerinin asıllarının talep edildiğini, ancak defterlerin aslının olmadığının mahkemeye bildirildiğini belirtmiştir. Kamu hastaneleri birliği genel sekreterliği, halk sağlığı hizmetleri müdürlüğünün, il sağlık müdürlüğü bünyesinde birleşmesiyle tüm doküman, arşiv ve personelin tek çatı altında hizmet vermeye başladığını ve arşivlerin taşınması ve birleştirilmesi sürecinden kaynaklı olarak defterlerin arşivde olmadığını mahkemeye tutanakla bildirmiştir. Protokol defteri olmadığı için her iki sanığın da usule aykırı rapor düzenlediklerine ve resmi belgede sahtecilik yaptıklarına dair delil bulunmadığını belirten mahkeme, tanık olarak dinlenen ebe, hemşire ve tıbbi sekreterlerin de olayla ilgili bilgi sahibi olmadıklarını belirtmiştir.
YETERLİ DELİL ELDE EDİLEMEDİ
Mahkeme, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri olan suçsuzluk veya masumiyet karinesi ilkesinin dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartının, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde kesinlikle ispat edilmesi gerektiğine işaret eden mahkeme, gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış iddiaların sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamayacağını belirtmiştir. Ceza mahkûmiyetinin herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiğini vurgulayan mahkeme, bu ispatın, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiğini belirtmiştir. İddia dışında sanıkların üzerine atılı suçu işlediğine dair suç kanaati sağlayacak yeterlilikte hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve tanık ifadeleriyle ispat edilemediği kanaatine varılmıştır. Mahkeme, şüpheden sanık yararlanır evrensel ceza ilkesi de dikkate alınarak Başak Demirtaş ile rapor düzenleyen doktor hakkında yeterli delil elde edilemediğinden beraat kararı vermiştir.