CANLI BLOG | 'Yenidoğan Çetesi' Davasında 4. Gün... Dikkat Çeken Savunma: 'Esenyurt Belediye Başkanı Olmak İstiyordum'

İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden olan 22’si tutuklu 47 sanıklı davanın ilk duruşmasının 4. celsesi bugün görüldü. Bebek sevki sağlayarak hastanelerin doldurulması ile suçlanan tutuklu sanık Renas Kılıç, savunmasında "Esenyurt'ta benim bir amacım vardı. Belediye Başkanı olmak istiyordum" dedi.

CANLI BLOG | 'Yenidoğan Çetesi' Davasında 4. Gün... Dikkat Çeken Savunma: 'Esenyurt Belediye Başkanı Olmak İstiyordum'

Tüm Türkiye'nin vicdanını sızlatan ve 22'si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı 'Yenidoğan Çetesi' davasında 4. gün geride kaldı. İlk duruşmanın dün görülen 3. celsesinde 13 sanığın ifadesi tamamlandı. Kalan 34 sanığın savunmalarının alınmasına bugün devam edildi.

Gerçek Gündem muhabiri Rıfat Kırcı, mahkeme salonundan bildiriyor...

DURUŞMA SONA ERDİ

Davada 4. duruşma sona erdi. Yarın saat 9.30’da devam edilecek.

AVUKAT SORDU: 'ÖLDÜR DESE ÖLDÜRECEK MİSİN?'

Avukat: Talimatın bir sınırı var. Çocuğu öldür dese öldürecek misin?

Toptemel: Zaten her talimata uymadığımı açıkladım. Çocuğa müdahale ettim.

SANIK HEMŞİRE OPARA BEBEĞİN NASIL ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ ANLATTI

Tuğçe Toptemel Opara bebeğin ölümünü anlatıyor:

"Bebeğe verilen ilaçlar bebeği sersemleten ilaçlardı. Bebek kötüleşince Hakan Doğukan Taşçı'yı aradım; "Bebek 6 aylık olduğu için kalp atışını hissedemiyorsundur" dedi. "Kalp daha yoğun atmaz mı" dedim, "Hayır, kan şekerine bak" dedi. Ben de kan gazı aldım. Bebeğin nabzını kontrol ettim. Elimde bebeğin kötü olmasına dair kağıt olsun diye kan gazı aldım. Hakan Doğukan Taşçı'yı tekrar aradım. Beni ciddiye aldığını düşünmüyordum. Uykulu gibiydi. 6 aylık bebeğin yenidoğanda olmaması gerektiğini zaten sorgulamıştım.

Bebek baygın ve sersemdi. Ben mesai saatimden fazla çalıştım, mesai saatinde insanların hastanede olması gerekiyor. Yoğun bakımlarda mavi kod verilmez.

Bebek benim nöbeti teslim alacağım gün öğlen 4 gibi geldi. Ne doktor ne de hemşire tarafından bebeğin kalbi durduğunun bilgisi verilmedi. Bebeğe verilen ilaçlar zaten narkotik.

Bebeğin kalbi atıyor, ben nabzını alıyorum. Nabzını alırken zaten yaşadığına dair delil olsun diye kan gazı alıyorum. Doğukan'ı defalarca aradım. Beni çok ciddiye aldığını düşünmüyorum. Hastaneden çıkarken bebeğin nabzı vardı.

Beklenmedik bir ölümdü, 6 aylık bir bebeğin ölümüydü. Beni susturdular. Doktor kabul ettiği için susmak zorunda kaldım."

SAVCININ TEHDİT EDİLMESİNE NEDEN OLMUŞTU

Savcı Yavuz Engin’in tehdit edilmesine neden olan Birinci Hastanesi hemşiresi tutuklu sanık Tuğçe Toptemel'in savunması başladı. Toptemel, Opara bebeğin ölümünden de sorumlu tutuluyor.

Sanık avukatı savcının tehdit edildiği olayla ilgili devam eden soruşturma olduğu için soru sorulmamasını istedi.

DURUŞMAYA ARA

Duruşmaya 20 dakika ara verildi.

SAĞLIK BAKANLIĞI SORDU

Sağlık Bakanlığı avukatı: Kişisel sağlık bilgilerinin 3. kişilerle paylaşılması yasak. Hastaneden hangi sıfatla bu dosyaları aldınız, incelenmesi için elinizde tuttunuz? Dosyalar neden sizdeydi?

Sanık avukatı soruya itiraz etti.

Mahkeme Başkanı sorunun sorulmasını karar verdi.

Sümeyye Nur Arslan: Ben buranın dosyasının Fırat beye gitmesinin yasak olduğunu bilmiyordum. İşletmeyle alakalı olduğu için Fırat beye götürdüm dosyaları.

Sanık avukatı: Soruşturma savcılığı legal mi değil mi gözetmeden delil toplamaya gitmiştir.

'PARA GÖNDERMEMİ İSTEDİ'

Fırat Sarı'nın asistanı Sümeyye Nur Arslan savunmasını yapıyor:

"Bu işe sadece asistan olarak başladım. Para göndermemi istedi.

Bebeğin antibiyotiklerini yazıyorsunuz. Sadece hastanın kilosunu, kullandığı ilaçları yazıyorsunuz, yattığı günü yazıyorsunuz. Sistem zaten otomatik epikriz yazıyor.

Ben asistan olarak başladığımda, Mert beyle ilişkim yok. Bana verdiği para yok. Fırat bey ben başladığımda aralarının kötü olduğunu söylüyordu."

SAVUNMAYA DEVAM

40 dakikalık aranın ardından duruşma yeniden başladı. Duruşma Serdar Yüksel'in savunmasıyla devam ediyor.

DURUŞMAYA ARA

Duruşmaya 40 dakika ara verildi.

SANIK AVUKATINDAN 'DELİL' ÇIKIŞI

Renas Kılıç avukatı: İlaç yolsuzluğuna ilişkin müvekkilinin aleyhine delil yok.

DOKTORLARIN MAAŞI

Savcı: Doktor sabit maaş almıyor mu?

Renas Kılıç: Doktor bebek sayısı kadar hak ediş alıyor. Doktor, aldığı az olunca da "Neden hasta yok" diyor?

'BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM'

Renas Kılıç: Esenyurt'ta benim bir amacım vardı. Belediye Başkanı olmak istiyordum. Bize şimdi katil diyorlar. Dışarı çıkınca insanların yüzüne nasıl bakacağız? Siyasi partiler kendi aralarında siyaset yapıyor, biz burada katil damgası yiyoruz.

'PARA ALAMADIM'

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı sana 'Yeni hattan bebek aldık mı' diyor? Senin işin mi Fırat Sarı'nın hastaları?

Renas Kılıç: Ben Reyap'a en yakın kişiyim.

Mahkeme Başkanı: Sarı'nın şirketinden sana gelen paralar var.

Renas Kılıç: Önce ben Fırat beye para göndermiştim. Sonrasında para alamadım.

RENAS KILIÇ'IN SAVUNMASI

Bebek sevki sağlayarak hastanelerin doldurulması ile suçlanan tutuklu sanık Renas Kılıç'ın savunması başladı.

AVUKATTAN 'TAPE' İTİRAZI

Funda Özen'in avukatı, "İddianamede yer alan tapeler hukuk dışı şekilde alınmıştır. Kabul etmiyoruz" dedi.

TOPU DOKTORLARA ATTI

Funda Özen, savunmasında şunları söyledi:

"Tıbbi bilgim yokken tıbbi evrakta oynama yapamam. Bu evraklar hekimler tarafından kontrol ediliyor. Doktorun bundan bilgisi yoksa onay yapmaz. Oynama yapmadım. Basamak değiştirmekle alakam yok, basamaklarla oynamadım. Basamak değiştirmenin nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum. Hasta sevkini bilmiyorum, nasıl yapılır bilmiyorum.

Hekimler günlük olarak hastaların ilaçlarını bildirir. Eczaneler üzerinden kontrol sağlanır. Bu ilaçlar onaylandıktan sonra sisteme düşer. Usulsüz şekilde epikriz yazdığım iddiasını kabul etmiyorum sadece doktorlar buna erişebilir."

Mahkeme Başkanı Funda Özen'e iddianamede yer alan tapeleri sordu. Özen, tapelerde yer alan görüşmeleri hatırlamadığını söyledi.

SAVUNMALAR BAŞLADI

Duruşma, epikriz ve SGK kayıtlarından sorumlu Funda Özen'in savunmasıyla başladı.

DURUŞMA BAŞLADI

Saat 09.30'da başlaması beklenen duruşma, saat 10.05'te yoklama alınmasıyla başladı.

İLK 3 GÜN İFADESİ ALINAN SANIKLAR

Duruşmanın ilk 3 gününde ifadesi alınan 13 sanık şöyle:

  • Hakan Doğukan Taşçı - Hemşire
  • Hasan Basri Gök - Hemşire
  • Deniz Korkmaz - Hemşire
  • Hüseyin Günerhan - Hemşire
  • Hüseyin Gündüz - Ambulans Şoförü
  • Cansu Akyıldırım - Hemşire
  • Çağla Durmuş - Hemşire
  • Damla Atak - Hemşire
  • Rıza Keykubad - Doktor
  • Emine Avcı - Yönetici
  • Mehtap Sayar - Hemşire
  • Fehmi Alperen - 112 Acil Servis Çalışanı
  • Mehmet Halis Başli - Hemşire

NE OLMUŞTU?

İstanbul'da özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmıştı.

İDDİANAMEDE NELER VAR?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

NE KADAR CEZA İSTENİYOR?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Kaynak: Gerçek Gündem