CANLI | Yenidoğan Çetesi Davasında 11. Gün: İşte Dakika Dakika Gelişmeler
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi şüpheliler hakim karşısına çıktı. Sanık doktor, çete lideri Fırat Sarı'nın polis tarafından telefonların dinlendiğini önceden öğrendiğini dile getirdi. TRG Hospitalist Genel Müdürü ise İl Sağlık Müdürlüğü'nden de kendilerine hasta gönderildiğini açıkladı. Dava, yarın devam edecek.
Türkiye tarihinin en büyük sağlık skandallarından biri olan Yenidoğan Çetesi davasında bugün 11. gün. İstanbul’da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam edildi. Gazeteci Nagihan Yılkın davayla ilgili gelişmeleri aktardı.
Dava, tutuksuz sanıklar ve hastane avukatlarının savunmasıyla bitti. Duruşma yarın 09.30’da müştekilerin dinlenmesiyle devam edecek.
Sağlık Bakanlığı vekili: Kurumunuz zarar görmüştür. Sanıklardan şikayetçiyiz. Davaya katılıma talebimizin kabul edilmesini talep ediyoruz.
Aile Bakanlığı vekili: Katılma talebimizin kabul edilmesini ve sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz.
TRG Hospital Başhekimi Volkan Karataş dinleniyor.
Mahkeme Başkanı: Danışmanlıkla ilgili ne diyorsun?
Volkan Karataş: Ben sadece bir sorumluydum. Murat bey bana sorduğunda, doktor bulamadığımız noktada kendisi görüşme sağlamış orada bulunmadım. Ama her gelen doktorun danışmanlık hizmeti olsun, olmasın hepsini irdeledim. Murat Mantuş, ne dediysem her zaman yapmıştır.
Mahkeme Başkanı: Murat Mantuş’a siz detaylarını sordunuz mu?
Volkan Karataş: Bana söylenmedi. Bir belge var mı yok mu onu bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ve İlker Gönenli’yi tanıyor musun?
Volkan Karataş: Tanımıyorum, sadece isimlerini duydum.
Murat Mantuş: İstanbul için konuşuyorum. Ara ara salgın oluyordu. Kapasite doluydu. İl Sağlık Müdürlüğü'nden aradılar. "Murat bey bu gelen bebekleri kabul edin şeklinde" aradılar. Normal kotamızı da aştık. Hasta gelen kimseyi kapıdan çevirmedim.
Murat Mantuş: 2023’ün Temmuz ayına kadar bu salondakilerin hiçbirini tanımam. Ortak bir geçmişim yok. Bana bir menfaat sunamazlar. Zaten tapelerden bakıyorum, çekiniyorlar. Mert ile İlker’in konuşmasından İlker’in tabiriyle ‘fos’ çıkmışım.
Ben hiçbir olayı kapatmam. Vazifeyi ihmale uğratan merhamet, vatana ihanettir.
Özel TRG Hospitalist Hastanesi’nin Genel Müdürü olarak bilenen eski polis müdürü Murat Mantuş sanık kürsüsüne geldi.
Murat Mantuş: Doktor arayışımız vardı. Volkan beye sordum, ‘hocam bir konuşun’ dedi. Nasıl anlaşacağız dedim. İki kısma ayırıyorum. Birinci kısmı gerektiğinde bize doktor ve personel tavsiye edeceklerdi. Mülakatları yine biz yapacaktık. Diğer konu da bizim hastanelerimizde pazarlama diye bir departman var. Katkımız olur dediler. Buralarda yoğun bakımı olmayan tıp merkezleri ve hastanelerle bağlantıları olduğunu. Bu hekimlerle irtibata geçip bizim hastanemizin reklamını yapacaklarını söylediler. Sağlık turizmi kapsamında acentalarla anlaşıyorduk. Onlar da yüzdelik alıyor.
Savcı: Gıyasettin Mert ile bir konuşman var. Yalova’dan getirilen Karakoç bebekten bahsediyorsunuz. Konuşmayı sana biraz hatırlatayım. Bu adam ambulans şoförü, sen ise doktorsun ama adama detaylı bir şekilde açıklama yapıyorsun. Adam sana "bebeği yatır" diyor. Sen de "yatırmasına yatırırım ama…"
(Mehmet Gürül araya girmeye çalıştı)
Savcı: Dur. Neden ambulans şoföründen talimat alıyorsun?
Mehmet Gürül: Mert ya da başka birisi hastane sahibi değilse bana talimat veremez.
Savcı: Tekrar hatırlatayım o zaman. Sana "bebeği yatır" diyor, sen de "yatırmasına yatırırım ama..." diyorsun.
Mehmet Gürül: Açıklayayım, bir bebek 40 hafta artı 28 gün yenidoğan ünitesinde kalabilir. Bu 40 hafta, anne karnındaki süreyi ifade eder. Mert’in bu işten çıkarı var ki bebeği uzun süre yatırmaya çalışıyor. Sana ne demek istemedim. Kestirip atmak istedim.
Savcı: Peki, neden 'Sana ne' demedin?
Mehmet Gürül: Sana ne demek ayıp olur diye terslemedim.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile görüşürken "WhatsApp'tan görüşelim" diyorsun.
Mehmet Gürül: Konuşmanın bir yerlerinde iş dışında başka şeylerden müstehcen şeylerden konuşulmaya başlanıyor. Telefon çekmiyor bazen.
Mahkeme Başkanı: "Sizden epikriz isteyecekler. Dijital görüntüleri sildir" diyorsun?
Mehmet Gürül: Akciğer filmleri zaten silinmedi. Entübasyon tüpleri plastiktir, küçük ve incedir. Filmde gözükmeyebilir. Radyoloji hekimleri de göremeyebilir. Entübasyon raporlanmazsa epikrizle uyumlu olmaz. Ben de bunun üzerine raporların düzenlenmesi, dijital görüntülerin yanıltıcı olmaması adına böyle bir şey söyledim.
Mahkeme Başkanı: Sen yine telefonlara dikkat et diyor Fırat Sarı. Ne diyorsun?
Mehmet Gürül: Fırat Sarı, Doğukan’ın telefonların dinlendiğine dair bilgi vermiş. Polis tanıdığı telefonların dinlendiğini söylemiş. Ondan ötürü.
Mahkeme Başkanı: Cansu "yenidoğana denetime gelmişler, dışçıları göndersenize" diyor. Ne diyeceksin?
Mehmet Gürül: Benim burada tek suçum. Dış nöbetçileri saklamak. Dışarıdan getirilen hemşirelerin yeterli özellikleri olmadığından bahsediliyor. Bunların yalnızca SGK sözleşmeleri yok. Biz bunların hastalara eksiksiz baktıklarını görüyoruz. SGK kayıtları olmadığı için hastaneye zarar gelmesin diye çıkmalarını söyledim.
Mahkeme Başkanı: "Sadece senin işletmeleri basmışlar" diyorsun Fırat Sarı’ya?
Mehmet Gürül: 10 tane hastaneye aynı anda gittiklerini söylediler. Konuşmamız budur.
Mehmet Gürül: Curosurf SGK’dan satın alınmıyor, üretici firmadan satın alınıyor. Hastanede buzdolabında duruyor. Curosurf ilaçlarının satıldığı ile ilgili duyumlar aldım. Fırat Sarı, Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı satıyor diye. İlaç soğuk zincir ilacıdır, uygun şartlarda taşınmadığı ve saklanmadığı zaman bozulur. İlacın hayat kurtarıcı özelliği ortadan kalkar. Sağlığa zarar verir. Curosurf ile ilgili konuşmamız bu yöndedir.
Bugünün ilk tutuksuz sanığı doktor Mehmet Gürül, sanık kürsüsüne geldi.
Mahkeme Başkanı: Medisense’den gelen paralar var…
Doktor Mehmet Gürül: 125 bin lira maaşım vardı. Ben standart maaş alıyordum. Bazen kendi hesabından bazen şirketten geliyordu. Mahkeme başkanı: Fırat Sarı ile ev mi aldınız? Mehmet Gürül: Fırat sarı ile ortak ev aldık. Benim 500 bin liram vardı. Borç aldım 500 bin, öyle aldık.