CHP MYK Sona Erdi: Parti Sözcüsü Deniz Yücel'den Açıklama

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. Toplantının ardından CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel açıklama yaptı. Yücel, iktidara sert sözlerle yüklendi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. Parti genel merkezindeki toplantı saat 13.25'te başladı. Toplantının ardından CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel açıklamalarda bulundu.

Ekonomik krize değinen Yücel, "Ülkemiz dış borç yükü altında ezilirken, nasıl olur da ekonominin dengelendiğini iddia edebilirler. Mehmet Şimşek’in Moody’s açıklamaları gerçeklerden uzak bir kara propaganda" ifadelerini kullandı.

Deniz Yücel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Büyük bir gurur ve coşkuyla kutladığımız Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünü geride bıraktık. Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesi ve Türkiye'nin kararlı duruşu, barış ve adaletin zaferi olarak tarihe geçmiştir. Harekâtın başarıya ulaşması için canlarını feda eden kahraman şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, gazilerimize minnetlerimizi sunuyoruz. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, hepinizin bildiği gibi Kıbrıs’ta bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Bu ziyaretler diplomatik kurallar çerçevesinde, samimi ve nezaketli bir şekilde gerçekleşti. Fakat Lefkoşa'da son derece yakışıksız bir tavırla karşılaştık. Her şey olması gerektiği gibi diplomatik teamüller çerçevesinde ilerlerken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görevli büyükelçi, Genel Başkanımızı karşılamaktan, yan yana görünmekten imtina etti. Aklı sıra kendince bir mesaj verdi. Bu yakışıksız ve saygısız davranışı eski genel başkanlarımıza ve dışişleri bakanlarımıza da yaptı.

Genel Başkanımız Sn. Özgür Özel’i karşılamayan Kıbrıs Büyükelçisi Metin Feyzioğlu'nun bu davranışı diplomatik teamüllere aykırıdır. Bu saygısızlık, sadece CHP’ye değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin temsil ettiği demokratik değerlere ve diplomatik geleneklere de bir hakarettir.

ŞİMŞEK'E TEPKİ

Bu hafta da Sayın Şimşek’ten, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s'in kredi notumuzu iki kademe arttırmasını büyük bir başarı hikayesi olarak dinledik. Notumuz B3’ten B1’e yükselmiş. Büyük bir müjde ile duyuruldu duyurulmasına ama Moody’s’e göre hala yatırım yapılabilir ülkeler arasında bile değiliz. Fakat kimse bu acı gerçekten bahsetmiyor.

Sayın Şimşek, uyguladıkları program sayesinde kredi notunun yükseldiğini iddia ediyor. Ancak halkın alım gücü düşmüş; temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, hepimizin yaşadığı ekonomik kriz, artan işsizlik ve enflasyon ortadayken, ekonomik programın başarısından söz etmek mümkün değil. Bu tür manipülatif açıklamalarla halkı kandırmaya çalışmaları, en az ekonomik krizin yaşattıkları kadar acı.

Ülkemiz dış borç yükü altında ezilirken, nasıl olur da ekonominin dengelendiğini iddia edebilirler. Mehmet Şimşek’in Moody’s açıklamaları gerçeklerden uzak bir kara propaganda.

İKTİDARA EMEKLİ MAAŞI UYARISI

AKP iktidarı, emekliye reva gördükleri 'açlık ve sefalet maaşı' olan 12 bin 500 liralık emekli maaşının maliyetini, dillerinden düşürmüyor.

Asgari ücret bile açlık sınırının altında kalmışken, ölçüp biçip hesapladığınız ücret 12 bin 500 lira öyle mi? İktidarı bir kere daha uyarıyoruz, En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine çekilmeli, asgari ücret de en az 25 bin lira olmalı.

FRANSIZ OKULLARI TARTIŞMASI

Geçtiğimiz günlerde, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’deki Fransız Okulları’nın MEB’e bağlanması ve bu okullarda MEB’in müfredatına göre eğitim verilmesi gerektiğini söyledi. Bakanlık bu konuda taviz vermemekte kararlıymış. Ancak bu Fransız okullarından birinde 'Milli ve Manevi değerlerimize bağlı çocuklar yetiştireceğiz' diyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş'ın çocuğu da okuyormuş. Sayın Mahinur Göktaş, devlet okullarındaki eğitimi ya da müfredatı mı beğenmiyor da çocuğunu Türk okullarına göndermek yerine Fransız okullarına gönderiyor? Yoksa konu kendi çocuğu olunca milli ve manevi değerlerinden vaz mı geçmiş?

İki bakanı birbirine düşüren bu tartışma bize; ülkemizin eğitim sistemindeki çifte standardı, kaliteli ve nitelikli eğitimin artık bu ülkede sınıfsal bir mesele haline geldiğini bir kez daha göstermiştir.

Parası olan yine bir yolunu bulup çocuğunu, bu tarikatlerin gölgesi düşmüş müfredattan uzak tutabiliyor da çocuğunu özel okula gönderecek parası olmayanın çocuğu bilimden, çağdaşlıktan uzak bu müfredata maruz bırakılıyor.

ALİ ERBAŞ'A: KENDİNİ ŞEYHÜL İSLAM SANIYOR

Bir Diyanet İşleri Başkanı var ki akıllara zarar. Adam kendini resmen Şeyhül İslam sanıyor. Geçtiğimiz Cuma günü Düzce Akçakoca Merkez Camiinde okuduğu, Cuma hutbesinde 'Kadınların yüz, el ve ayakları hariç örtünmesi gerektiği, kadınların gençlerin erken yaşta evlenmesi gerektiğine' dair bir şeyler saçmalamış.

Diyanet'in sınırsız bütçesiyle, saltanat süren bu hadsiz adam, Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin 'Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti' olduğunu unutmuşa benziyor.

Unuttuysan hatırlatırız Ali Erbaş, insanların giyimine, yaşam tarzına, kaç yaşında evleneceklerine, telkin ve tavsiye yoluyla dahi karışamazsın. Burası Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti."

Kaynak: AA