CHP'den Can Atalay Kararı: Meclis'in Olağanüstü Toplantıya Çağrılması Sağlanacak

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, partinin MYK toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Yücel, Can Atalay hakkında AYM tarafından verilen son kararın, Meclis'te doğrudan okutulması için TBMM Genel Kurulu'nu yeniden olağanüstü toplantıya çağıracaklarını ifade etti.

CHP'den Can Atalay Kararı: Meclis'in Olağanüstü Toplantıya Çağrılması Sağlanacak

CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Yücel, MYK toplantısında Can Atalay kararı aldıklarını belirterek “Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının doğrudan okutulması için Meclis Genel Kurulu’nun olağanüstü toplantıya çağrılması sağlanacaktır” ifadelerini kullandı.

CHP'den Can Atalay Kararı: Meclis'in Olağanüstü Toplantıya Çağrılması Sağlanacak - Resim : 1

Deniz Yücel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Geçtiğimiz hafta ilk olarak İzmir’in Karşıyaka ve Bayraklı İlçelerinde başlayan,

Sonra da Bornova, Bayındır, Tire, Menderes, Ödemiş ve Urla ilçelerinde çıkan yangınlar hepimizin yüreğini yaraladı.

Ormanlık alanda başlamasına rağmen zamanında etkin müdahale olmadığından kontrol altına alınamayan, Ve sert rüzgâr sebebiyle hızla yayılarak yaşam alanlarını da tehdit eden,

çok sayıda iş yerini kullanılamaz hale getiren yangınlar nedeniyle büyük bir acı içindeyiz.

Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay olmak üzere tüm belediye başkanlarımız sahadaydılar.

İzmir milletvekillerimiz yangından etkilenen bölgelerde incelemelerde bulundu, vatandaşlarımızla bir araya geldiler.

Yaptığımız incelemelerde, şahit olduğumuz manzaralar gerçekten çok üzücü.

Birçok yerde İzmir’in yeşil dokusu kapkara oldu.

Vatandaşlarımız; yangına birinci gününde hava araçlarıyla müdahale edilmemesine tepkililer.

Bakın, İzmir Valiliği ve AFAD tarafından hazırlanan 2021 yılı İl Afet Risk Azaltma Planı’na göre; 1950-2021 yılları arasında, İzmir’de tam 1.235 orman yangını çıkmış.

Raporda kuvvetli rüzgârın yaratacağı zorluklar da dile getirilmiş.

Buna rağmen “Kuvvetli Rüzgâr” hala bahane olarak sunuluyor.

Biz “bahane” değil, bilimsel temelli rasyonel bir yangınla mücadele stratejisi oluşturulmalı diyoruz.

Konunun tüm paydaşlarının uzmanlıkları doğrultusunda bilgi ve birikimlerini ortaya koydukları bir çalışma sonucunda derhal, hem genel hem de bölgesel yangınla mücadele stratejik planı oluşturulmalıdır.

İzmir’in yansıra; Uşak’ın Eşme İlçesinde, Bolu’nun Göynük İlçesinde; Karabük’ün Ovacık ilçesinde;

Manisa’nın Gördes ve Salihli ilçelerinde; ve Tunceli’de yaşanan yangınların kontrol altına alındığı Tarım ve Orman Bakanlığı’nca açıklandı.

Muğla’nın Yatağan, Ula ve Datça ilçelerinde, Aydın’ın Bozdoğan İlçesinde ve İzmir’in Menderes İlçesinde ise hala yangın söndürme çalışmaları halen devam ediyor.

Orman yangınlarının her yaz dönemi tekrarlandığını,

“Bir daha yaşanmaması için gereken önlemler alınsın” temennilerinin de hiçbir etkisinin olmadığını üzülerek görüyoruz.

Ülkemizde yangınla mücadelede büyük bir zaafiyet var.

Koordineli bir şekilde yürütülecek bir çalışma ile yangınların önemli bir kısmını en başından önlemek mümkünken, bunun yapılmadığını görüyoruz.

Orman Genel Müdürlüğüne 2024 yılında, uçak ve helikopter alımı için ayrılan bütçe 500 milyon TL, harcama ise 0 TL.

2024 yılının ilk 6 ayında 1285 orman yangını meydana gelirken; helikopter ve uçak alımına ayrılan 500 milyonluk bütçeden, 6 ayda hiç para harcanmamış.

Peki bu ayrılan bütçe nereye gitti bilen var mı?

Yok!

Helikopter, uçak gibi müdahale ekipmanları yetersiz.

Yetersiz olduğu için de bu ekipmanlar başka ülkelerden kiralanıyor.

Orman Genel Müdürlüğü Döner Sermaye işletmesinin 2022 yılına ilişkin mali raporu verilerine göre

2022 yılı için yaklaşık 4 Milyar TL hava aracı kirasına ödendi.

Sadece Rusya’ya 2 adet yangın uçağı için 131 Milyon TL,

Baykar’dan 5 adet, TUSAŞ’tan 1 adet insansız hava aracı için 323 Milyon TL ödendi.

Ama hala yangınlara etkin müdahale edebilen bir ülke değiliz.

Görüyoruz ki; AKP iktidarı ve Sayın Erdoğan “Merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse o şehre hizmet vermeyiz” anlayışında ısrar etmekte….

HESAP SORACAĞIZ!

İtibardan ve şatafattan tasarruf etmezken, yangınla mücadeleden tasarruf eden, liyakatsiz kadrolarıyla, bütçeyi kullanma tercihleriyle, ideolojik saplantılarıyla, yangının yerleşim yerlerine sirayet etmesini engellemeyen, kendi vatandaşını bu zor gününde yalnız bırakan anlayıştan zamanı geldiğinde hesap soracağız!

İsrail gündemiyle ilgili açıklamalarda da bulunan Yücel, şunları söyledi:

"Sayın Erdoğan!

İsrail’e gireceğiz falan diyerek ancak trollerinden alkış alırsın.

Bütün dünya senin İsrail’e hiçbir şey yapamayacağını biliyor.

İsrail’le ticaretin ortaya çıkana kadar ticareti bile durduramayanların bugün kalkıp “İsrail’e gireceğiz” sözlerini kimse ciddiye almaz.

Kaldı ki İsrail’e ticareti de durdurmamışlar.

Grup Başkan Vekilimiz Ali Mahir Başarır’ın paylaştığı evraklarda gördük ki AKP Mersin İl eski Başkanı İsrail’e Pire Limanı üzerinden kurşun geçirmez cam satıyormuş.

Hani bir laf var ya; deveye sormuşlar “boynun niye eğri?” diye… demiş ki “nerem doğru?” …."

'MASKELERİ BİR KEZ DAHA DÜŞTÜ'

Deniz Yücel, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen milletvekilliği TBMM'de düşürülen ancak AYM'nin TBMM kararı hakkında "yok hükmündedir" kararı verdiği TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın durumuyla ilgili şu sözleri kaydetti:

16 Ağustos Cuma günü, TBMM'de çok önemli bir birleşime tanıklık ettik.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanının Can Atalay ile ilgili yazısının TBMM'de okunması işleminin "yok hükmünde" olduğunu ifade etti.

Ne manidardır ki bu yazının okunduğu oturumu yöneten Bekir Bozdağ idi...

Cuma günkü oturumu da önce Bekir Bozdağ yönetti...

Oysa Meclisi yönetme sırası Sayın Gülizar Biçer Karaca'daydı.

Ancak demokrasiye, seçme ve seçilme hakkına, kürsü dokunulmazlığına saygı duymayanların maskesi bir kez daha düştü...

Anayasa'yı, yasaları ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayan AKP, 16 Ağustos'ta tüm gün,

Oturum başlamadan da,

Oturum başladıktan sonra da,

"hukuk" ile ilgisi olmayan açıklamalar yaptı...

İşin açığı, hukuk zemininde bir açıklama yapılmasını zaten beklemiyorduk...

Çünkü yoruma yer bırakmayacak açıklık ve bağlayıcılıktaki Anayasa Mahkemesi kararları Sayın Can Atalay'ın yerinin cezaevi olmadığını,

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Hatay halkının temsilcisi olarak görev yapması gerektiğini söylüyor.

AKP'nin hukuk tanımayan, millet iradesini gasp eden, demokrasiyi yok eden bu uygulaması en hafif tabiriyle "utanç vericidir"

AKP'nin demokrasi tahammülsüzlüğünün vücut bulmuş hali ise, AKP İzmir Milletvekili, aynı zamanda da Meclis idare amiri Alpay Özalan’dır.

Bir planı yerine getiren bir piyon gibi haince bir başka milletvekiline saldıran bu şahıs elbette ki İzmir'in engin hoşgörüsünden nasibini almamıştır….

Açıklıkla ifade etmek gerekir ki; 16 Ağustos'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaşananlar, AKP'nin hukuk tanımaz, sözü yumrukla susturmaya çalışan anlayışının tezahüründen başka bir şey değildir.

AKP’nin karşıt fikirlere, eleştirilere tahammülsüzlüğü; artık meclis genel kurulunda kürsü dokunulmazlığına saldırı boyutuna ulaşmıştır.

Can Atalay'ın hakkının teslim edilmesi için olağanüstü toplanan o günkü meclis iradesi şiddetle, kanla sakatlanmıştır.

Biz o gün; bu yaşanan yargı ve devlet krizinin nasıl aşılacağına dair mecliste Genel Görüşme açılmasını önermiştik. Genel görüşme talebimiz reddedildiği için genel görüşmeden sonuç alınmasına ilişkin iyiniyetli umutlarımız tükenmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararında açıkça ifade edildiği gibi Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesiyle sonuçlanan işlemin yok hükmünde olduğunun TBMM Genel Kurulunda okutulması, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları dahil tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığı, bu nedenle Can Atalay’ın milletvekilliğinin hiç düşmemiş sayılması ve dokunulmazlığını yeniden kazandığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Bu konuda MYK kararımız doğrultusunda önümüzdeki günlerde grup başkan vekillerimizce siyasi parti gruplarıyla yapılacak temaslar sonrasında Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının doğrudan okutulması için meclis genel kurulunun yeniden olağanüstü toplantıya çağrılması sağlanacaktır. Bu konuda Nöbetçi Grup Başkan Vekilimiz önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek bu konudaki yol haritamızın detaylarını siz değerli basın mensuplarıyla ve kamuoyuyla paylaşacaktır.

Unutulmasın ki; Can Atalay ile ilgili verdiğimiz mücadele, sadece bir milletvekilinin mecliste görevini yapması için verdiğimiz mücadele değildir.

Bu mücadele hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokrasi ve millet iradesinin tecelli etmesi mücadelesidir."

Etiketler
Deniz Yücel CHP Can Atalay