Cumhurbaşkanı'ndan Tüm Dünyaya Uyarı: 'Askeri ve Siyasi Patlamalar Olabilir!'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kongre Merkezi'nde “Büyükelçiler ile İftar” programında konuştu. Terörün önüne geçilmezse askeri veya siyasi patlamaların olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kongre Merkezi'nde “Büyükelçiler ile İftar” programında açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Ramazan ayının İslam dünyası başta olmak üzere dünyaya barış getirmesini temenni ediyorum. Ramazan ve oruç, insanların her yıl 1 ay süreyle katıldığı bir ruh şölenidir. Bu sofra Ramazan'ın ruhuna can veren muhabbet sofrasıdır. Soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum.
Savaşlarla iyice derinleşen ekonomik sıkıntıların hala birçok ülkede devam ettiğini görüyoruz. İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, ticaret savaşları ve çatışmalar kural ve hukuk temelli uluslararası sistemi çıkmaza sürüklüyor. Küresel güvenlik mimarisine ve kural temelli sisteme güven azaldıkça maalesef tedirginlik artmakta, her koyun kendi bacağından asılır anlayışı yayılmakta, orman kanunları öne çıkmaktadır. Gücü elinde bulunduranın zayıfı tahakküm altına alması ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir. Dikkatinizi çekiyorum; zayıfın, mağdurun, mazlumun hakkını arayabileceği kapılar maalesef teker teker kapanıyor. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı, daha adaletsiz, daha acımasız bir uluslararası gerçeklik inşa ediliyor. Artan yabancı düşmanlığını, terörizmi, faşist partileri ve hemen her krizin süratle çatışmaya evrilmesini bu yeni gerçeklikten bağımsız okuyamayız. Şayet önüne geçilmezse bunun varacağı yer üzülerek söylemeliyim ki askeri veya siyasi patlamalar olacaktır. Bunun işaretleri şimdiden görülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla sorunları zamana bırakarak, gözlerimizi kapatarak, gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız.
'Dünya beşten büyüktür' şiarıyla verdiğimiz mücadele bırakın sorun çözmeyi, kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir. En basitinden dünya nüfusunun 4'te 1'ini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur. Ancak 5 daimi üyenin adaleti esas alan bir güç paylaşımına gitmek yerine sorunları bastırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Şurası unutulmasın ki bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem de ölçeği büyümeye devam edecektir.
Tabii bizim bütün bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Eleştiriye uğrasak dahi hakkı, hakikati ve tüm insanlık için en doğru olanı söylemekten geri durmadık, bundan sonra da geri durmayacağız.
'ÇÖZÜM RUSYA'SIZ DA UKRAYNA'SIZ DA OLMAZ'
Krizlerle çevrili bir coğrafyada enerji güvenliğinden terörle mücadeleye gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerinde de yanlarında olmaya çalışıyoruz. Bu süreçte ilkemiz şudur; mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyetleri, inançları, renkleri, kökenleri değil; yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz. Gazze'de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak, Ukrayna'daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz. Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken, muhtemel bir çözümün ne Rusya'sız ne Ukrayna'sız olabileceğine inanıyoruz. İl günden bu yana ateşe körükle gitmeden, krize çözüm üretmeyi amaçladık.
'HER TÜRLÜĞÜ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ'
Savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik. Savaşan taraflardan herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını dile getirdik. Gelinen noktada bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz. Şu gerçeği bugün bir kez daha tekrarlıyorum; kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği bir müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kana, çatışmaya ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz. Tek bir masumun dahi ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dahil her türlü desteği vermeye hazırız.
'İSRAİL ATEŞLE OYNAMAKTADIR'
Filistin halkı bu Ramazan ayını da acıyla karşıladı. Geçici ateşkesle yeşeren umutlar İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavırlarıyla solmaya başladı. İsrailli yetkililer ateşle oynamaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgimiz olduğunu muhataplarına önemle hatırlatmak istiyorum. İsrail bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz. Bağımsız Filistin Devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır.
'KİRLİ VE KANLI PLANLARA ENGEL OLACAĞIZ'
Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kimlerin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındayız, kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz. Unutulmasın ki emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti eninde sonunda buruşturulup bir kenara atılmaktır."
Kaynak: Haber Merkezi