SBK davasında bu da oldu! 'Türkiye’deki yargının işleyişinden bir kum tanesi'
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, ABD’de tahliye edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’de görülen davasında yaşananlarla ilgili dikkat çeken bir ayrıntıyı köşesine taşıdı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, “Bildiğiniz gibi değil” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Pehlivan bugünkü yazısında, 225 yıl hapsi istenirken geçen günlerde tutuklu bulunduğu ABD’de tahliye edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’de görülen davasında yaşananlara dikkat çekti.
Pehlivan, “SBK ile anılan şirketin avukatı, o şirketi yargılayan hâkimi ‘Bildiğiniz gibi değil, bizim şirketin hisselerine zaten tedbir koymadınız’ diye uyarıyordu. Zira mahkeme tedbir koymadığı şirketin tedbirinin kaldırılması talebini reddetmişti. Ah, ne sağlıklı yargımız var!” ifadelerini kullandı.
İşte o yazı:
Sezgin Baran Korkmaz (SBK) başta “karapara aklamak” gibi suçlamalardan dolayı ABD’de tutukluydu. 225 yıl hapsi istenirken, kısa süre önce özgürlüğüne kavuştu.
Şimdi anlatılmayanları yazayım:
SBK’nin “mal varlığı değerini aklama” ile suçlandığı davası da Türkiye’de ayrıca devam ediyor. Türkiye’ye dönse, hakkında istenen ceza üst limitten bile verilse, SBK’nin hapiste bir gün dahi yatarı yok. Zira, iktidarın çıkardığı infaz indirimlerinden yararlanıyor.
İşte SBK’nin yargılandığı İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki o davanın son duruşması haziranda görüldü. Mahkeme, SBK’nin ABD’den iade talepnamesinin beklenmesine karar verdi.
Duruşmada avukatlar, SBK ile ilişkili şirketlerin hisselerine elkoyma tedbirinin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme ise tüm şirketler için istenen bu talebi reddetti.
Buraya kadar her şey “normal” görünüyor...
Asıl çarpıcı nokta ise sonra yaşandı.
Haziranda görülen duruşmada “Biofarma İlaç” adlı şirketin avukatı Yusuf Ziya Ataç’ın şu talebi tutanağa yansıdı: “Şirketimiz üzerindeki hisselere yönelik tedbirin kaldırılmasını talep ederiz.” Mahkeme de Biofarma’nın adını geçirerek “katiyen olmaz” dedi.
Aradan bir gün geçtikten sonra, Biofarma’nın aynı avukatı mahkemeye bir dilekçe sundu. Talebin kendilerine ait olmadığını savunan o dilekçede şu yazıyordu:
“Sayın mahkemeniz huzurundaki yargılamanın 08.06.2023 tarihli oturumunda, salonun yetersizliği sebebiyle duruşma zaptını ekrandan izleme olanağımız bulunmadığı için, tutanağa yansıtılan beyanımızın, hemen yanımızda yer alan diğer bir şirket (Heksagon) vekili meslektaşımız tarafından dile getirilen taleplerle karıştırılarak müvekkil Biofarma Şirketi’nin hisseleri üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını talep ettiğimiz biçiminde zapta aktarıldığını, UYAP sistemine sonradan eklenen duruşma zaptını incelediğimiz vakit fark ettik. Oysa yapılan duruşmada, hisseleri üzerinde herhangi bir tedbir kararı bulunmayan müvekkil Biofarma Şirketi yönünden böyle bir talepte bulunmamız makul olmadığı gibi doğru da değildir. Yüksek müsaadelerinize arz ve talep ederiz.”
Garipliğe bakar mısınız?
SBK ile anılan şirketin avukatı, o şirketi yargılayan hâkimi “Bildiğiniz gibi değil, bizim şirketin hisselerine zaten tedbir koymadınız” diye uyarıyordu. Zira mahkeme tedbir koymadığı şirketin tedbirinin kaldırılması talebini reddetmişti. Ah, ne sağlıklı yargımız var!
Nereden tutsanız elinizde kalıyor.