Deprem bölgesi 'normalleşti' mi? 'Toparlanmak için önce temel ihtiyaçlar karşılanmalı'
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin psikolojik etkileri, temel ihtiyaçların karşılanmaması nedeniyle geri planda kaldı. Tüm ülkenin travmatize olduğu felaketin 'normalleşme' süreci için nasıl bir yol izleneceği ise bir muamma olarak kaldı.
Türkiye, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin yaralarını sarmaya uğraşırken bölgeden ayrılmayan depremzedeler de konteyner kentlerde hayata tutunmaya çalışıyor. Ailelerini, arkadaşlarını, yakınlarını, sevdiklerini ve evlerini kaybeden depremzedeler ‘normal’e dönmeye çalışırken yaşananların travmatik etkisi tüm ülkede hissedilmeye devam ediyor.
Deprem felaketinin travmatik etkileri ve bundan sonraki süreçte yapılması gerekenler ile ilgili bölgede görev yapan ve konuyla ilgili çalışmaları olan Uzman Psikolog Elif Türkyiğit ile konuştuk. Türkyiğit’in Gerçek Gündem’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
-Bizler olayı uzaktan izlememize rağmen her birimizde psikolojik açıdan derin etkiler bırakan bir sürece şahit olduk. Siz ise bölgeyi bir uzman olarak gözlemleyebildiniz. Bölge halkının psikolojik durumu nasıl toparlanabilir? Şu an gözlemleriniz nelerdir?
Teşekkür ederim, evet çok travmatik bir süreç. Ancak bireylerin psikolojik sağlamlığı özneldir. Bu yüzden travmatik durumların algılanış ve buna bağlı olarak geliştirdiği davranış biçimleri de farklılık göstermektedir. Genel olarak yorumlayacak olursak eğer depreme bağlı olarak bireylerde birtakım olumsuz duygu durumlar ve davranışlar meydana geldi diyebiliriz. Bunlar ise; TSBB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu), depresyon, ağlama nöbetleri, inkâr, anksiyete, sürekli deprem olacakmış düşüncesi, bunlara ek olarak fiziksel rahatsızlıklar ve çocuklarda da gerileme davranışları görülüyor. Sürecin toparlanmaya başlaması için ilk basamak temel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Bunlar ise sizin de bildiğiniz gibi; barınma, beslenme ve güvenlik ihtiyacıdır. Temel ihtiyaçların karşılanmasından sonra ise bireylere psikolojik destek verilebilir.
- Yaşanan felaket bireylerin davranışlarını bundan sonra ne yönde etkileyebilir?
Yaşamış olduğumuz bu üzücü durum bireylerin davranışlarını olumsuz yönde etkileyebilir hatta etkilemiştir de. Gözlenen davranışlar ise; evlere hala girememe, sürekli deprem olacakmış hissi, kapalı alanlarda çok bulunmama ya da hiç girememe, sürekli tavana bakma, kaçınma davranışları, ağlama nöbetleri, anksiyete, toplu şekilde bulunma, çocuklarda idrar ve dışkı kaçırma, parmak emme, ısırma davranışları görülmektedirler.
Bireylerin davranışları belirli bir süre sonra normalleşecektir ama bunun olması için kişinin düşüncesinde depremin yaşandığının kabul edilmesi gerekir. Yani birey kendine şunu söyleyebilmelidir:
“Evet yıkıcı bir deprem oldu ne yazık ki maddi ve manevi kayıplarımız çok büyük. Bu durum beni ya da çevremi çok üzdü ve üzüyor ama bu bir süreç biliyorum. Eğer ağlamam ya da üzülmem gerekiyorsa bunu bastırmadan yaşayabilirim. Bu süreci ……… olursa daha iyi atlatabilirim o yüzden ….. yapabilirim” gibi düşünceleri geliştirip bu süreci olumlu şekilde atabilir. Önemli olan buradaki travmayı beyinde normalleştirerek kişinin gündelik yaşamını sağlıklı şekilde sürdürmesini sağlamak.
Uzman Psikolog Elif Türkyiğit
- Deprem bölgesinde ikamet eden, özel çocukları olan ailelerin de unutulmaması gerekiyor. Bu ailelere ve çocuklarına nasıl bir psikososyal destek sağlanmalıdır?
Her birey özel ve biriciktir. Özel çocuklara sahip olan değerli ebeveynlerimiz bizler için çok kıymetli. Bu süreçte tüm bireylerimizin etkilendiği gibi özel çocukları olan ailelerimiz de olumsuz şekilde etkilendi. Özel çocukları olan bireyler öncelikle kendi temel ihtiyaçlarını karşılayıp daha sonra psikolojik sağlamlığını arttırmalıdır. Çünkü bireyin öznel iyi oluş hali pozitif yönde ilerlemezse çevresindeki bireylere olumlu şekilde bir davranış örüntüsü gösterip sürdürmez. O an göstermiş olsa dahi sürdürmede sıkıntı yaşayabilir. Burada ki amaç önce birey, daha sonra çevre olmalıdır. Değerli ebeveynlerimiz bu süreçte birbirlerine destek olmalı ve etkili şekilde iletişim kurup sürdürmelidir. Çocuklarının sorumluluğunu ortak şekilde alıp birbirlerine yardımcı olmaları gerekmektedir. Özel çocuklarımıza destek veren kurum ve kuruluşlara başvurarak onların da fiziksel ve psikolojik olarak iyi olması sağlanmalıdır. Bu süreci olumlu şekilde atlatıp sürdürmek için ebeveynlerin destekleyici bir tutum sergilemesi çok kıymetli olacaktır.
- Deprem bölgesinde yaşayan ve sınava girecek olan öğrencilerin stres düzeyini azaltmak için neler yapılabilir?
Sınav kelimesi eşittir kaygı demek istiyorum. Bu süreç yaşanmasa dahi ne yazık ki sınava girmek stres düzeyini arttırmaktadır. Depremden etkilenen öğrencilerimizin ise bu stres düzeyi normale göre daha fazla artmıştır. Ve olumsuz düşüncelerin sıklığı artmış olup, baş etmede güçlük çekilmektedir. Farkındalığı arttırmak için stres düzeyini normal seviyeye indirgemeye çalışarak destekleyici davranışlarda bulunulmalıdır. Sınavı sadece bir araç olarak görüp, bu yolda nasıl olumlu şekilde ilerlenebilir farkındalığını oluşturmak önemli bir yer tutmaktadır. Bireyin kendisini şartlamadan hazırlaması stres düzeyini kontrol altında tutacaktır. Gerekli durumlarda nefes egzersizleri yapıp buna eşlik olacak şekilde pozitif yönlü davranışlar sergilemesi, kaygı düzeyinin azalmasında etkili olacaktır. Ailelerin baskıcı bir tutum sergilememesi ve aynı zamanda kıyaslama yapmadan çocuklarının yanında olduğunu hissettirmesi gerekmektedir. Bu şekilde ki tutumlar kaygı düzeyini azaltarak stresin normal düzeyde tutulmasına yardımcı olacaktır.
- Bölgede yaşanan travmatik durumun yanında demin de söylediğim gibi bölgede olmayıp travmatize olmuş insanlar var. Bölgede olmayan halkın da travmatize olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir uzman olarak neler önerebilirsiniz?
Bölgede olmayan ama bu durumundan etkilenen bireyler elbette var. Bu bireyleri de iki farklı grup olarak gözlemleyip değerlendirebiliriz. Birinci grup daha önce depreme maruz kalan ya da bir yakınının başına gelen grup. Diğeri ise sadece sosyal medyadan ya da farklı kanallardan görüp duyarak etkilenen grup. Detaylandıracak olursak eğer; geçmişte depremle alakalı travması olan bireylerde bu durumla alakalı olumsuz şemaların yenilendiği ve daha fazla arttığı gözlenebilir. Direkt maruz kalmayanlar da ise yine birçok olumsuz şemalar oluştuğu görülebilir. Bu durum tamamen bireylerin algılayış ve yorumlayış biçimleri ile alakalı ve bunları yaşamaları oldukça normaldir. Önemli olan ve burada yapılması gereken şey, bireylerin bu durumu kabul edip bunun bir süreç olduğunu ve bu süreçte kendilerine neyin iyi geleceğini bularak yaşamlarına olumlu yönde devam etme sürecine girmeleridir. Eğer tek başlarına bu durumun üstesinden gelemiyorlarsa bir uzmandan destek almaları sağlıklı olacaktır.
Kaynak: Gerçek Gündem