Diamond Tema sonrası... 14 ilahiyatçıdan ortak bildiri: Şeriatın insan onuruna yakışır karşılığı yok
Şeriatla ilgili sözleri sebebiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan Diamond Tema'nın tutuklanma talebine giden tartışma üzerine açıklama yapan ilahiyatçılar "Laiklik dinin doğru ve özgürce yaşanabilmesi için de yaşamsal önem taşımaktadır" şeklinde bir bildiri yayımladı.
YouTuber Diamond Tema, Yer6 isimli YouTube kanalında sosyal medya fenomeni Asrın Tok ile yaptığı tartışmada şeriat hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Tema, şeriata neden karşı olduğunu anlatırken Sahih-i Buhârî adlı hadis derlemesinden örnekler sundu.
Tema'nın "Şeriat dışında hiçbir sistemde altı yaşındaki bir kızla evlenemezsin" şeklindeki açıklamaları ve Hz. Muhammed ile ilgili söyledikleri nedeniyle "halkın bir kesimini ve dini değerleri aşağılamak" suçlamasıyla hakkında soruşturma açıldı ve yakalama kararı çıkarıldı.
Hakkında yakalama kararı çıkartılan Tema’nın tutuklanması bir grup şeriatçı tarafından talep edilirken 14 ilahiyatçı şeriat konusuna ilişkin ortak bir bildiri yayımladı.
Bildiride, şeriatın "çok eşliliği, köleliği, çocuk yaşta evliliği, haremlik selamlık uygulamasını, kadınların ikincil konumunu ve otoriter-totaliter bir rejimi" öngördüğü belirtilerek, bu unsurların şeriatı kabul edilemez kıldığı vurgulandı. "İslam dini, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan tamamen ayrıdır" denilen açıklamada, laikliğin dinin doğru ve özgürce yaşanabilmesi için önemli olduğu belirtildi.
"Şeriat, İslam demek değildir" başlıklı bildirinin tamamı şu şekilde:
"Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu dönemde, toplumumuz tehlikeli ve dar bir tartışmanın içine çekilmek istenmektedir. Bu tartışma, adeta dine rağmen din, İslam’a rağmen İslam olarak tanımlanabilecek derecede cehalet içeren bir şeriat tartışmasıdır. Arap dilinde pek çok anlama sahip olan şeriat sözcüğü, terminolojik olarak dilimizdeki hukuk sözcüğünün karşılığıdır. Hem dinsel inanışları referans alan hem de laik ve seküler dünya görüşüne dayanan yasalar Arap dilinde şeriat sözcüğü ile ifade edilir. Bu nedenle, şeriatı din ve İslam ile özdeşleştirmek gerçek dışıdır.
BÜTÜNSEL ŞERİAT ANLAYIŞI OLAMAZ
İslam şeriatı kavramı, İslam’ın kendisi değildir. Şeriat kurallarının çok azı Kur’an ayetlerine dayanmaktadır ve bu ayetlerin çoğu da dönemsel olup esbab-ı nüzul çerçevesinde değerlendirilmesi gereken hükümlerdir. İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışı yoktur. Fıkhî ve itikadi meselelere ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması vardır. Bu yorum ve uygulamalar, sahabilerin farklı görüşlerinden, sıhhati tartışmalı bazı hadislerden ve İslam bilginlerinin çeşitli aklî çıkarımlarından doğan ve çoğu zaman birbiriyle çelişen ictihadî hükümlerdir. Hangi şeriat ekolü olursa olsun, içerdiği kurallar açısından hiçbiri günümüz toplumsal yaşamına, insan ihtiyaçlarına, temel hak ve özgürlüklere ve çağdaş hukuksal sorunlara yanıt verebilecek nitelikte değildir. Bu nedenle, insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukuki evrimi dikkate almayan şeriat taleplerine itibar etmek mümkün değildir.
ŞERİAT KURALLARI GÜNCEL YAŞAMDA İNSAN ONURUNA UYGUN DEĞİLDİR
Birey kimliği, kadın-erkek eşitliği, ekonomik ilişkiler, suç ve ceza kavramı, aile hukuku, siyasi sistem ve bilimsel çalışmalar açısından şeriat hukuku, dönemin Arap toplumunda değişim ve dönüşüme öncülük etmiş olsa da, günümüzde uygulanabilirliği olmayan kurallar yığını olarak yalnızca akademik bir değer taşıyabilir. Şeriat kurallarının güncel yaşamda insan onuruna uygun bir karşılığı yoktur. Çok eşliliği, köleliği, çocuk yaşta evliliği, haremlik selamlık uygulamasını, kadınların ikincil konumunu, mürtedin idamını ve tekfirciliği içermesi, ekonomik tezleri bağlamında günümüz karmaşık ekonomik ilişkilerini karşılayamayacak kadar basit olması, siyasal sistem açısından ise otoriter ve totaliter bir rejimi öngörmesi, şeriatı kabul edilemez kılmaktadır. İslam dini, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan tamamen ayrıdır. Şeriat uygulanamasa da, İslam dini iman esaslarıyla, ibadetleriyle ve ahlakî kurallarıyla yüzyıllardır yaşanmakta ve yaşanmaya devam edecektir. İslam azizdir ve şeriatla kısıtlanamayacak kadar değerlidir.
DEVLETİN DİNİ ANCAK ADALETTİR
Büyük İslam bilgini Ebu Hanife’nin dediği gibi, din, Hz. Âdem’den beri gelen tevhid inancıdır ve değişmez. Şeriat ise değişir. Tarih boyunca her ümmet için ayrı bir şeriat olmuştur. Osmanlı’nın Mecelle’sinde de belirtildiği üzere, 'ezmanın tegayyürü ile ahkamın tebeddülü inkar olunamaz.' Ancak bu durum din için geçerli değildir. Din sabittir ve aksi düşünülemez.
Bu gerçekler ışığında, biz ilahiyatçılar olarak halkımızı, aziz dinimiz İslam’ı yaşarken aynı zamanda Atatürk’ün ve şehitlerimizin emaneti olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya davet ediyoruz. Laiklik, dinin doğru ve özgürce yaşanabilmesi için yaşamsal öneme sahiptir. Devletin dini ancak adalettir anlayışıyla, her türlü dinsel ve mezhepsel ayrımcılığa karşı ulusal birlik ve bütünlüğümüzü korumalı ve güçlendirmeliyiz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz."
İmzacılar:
Cemil Kılıç (İlahiyatçı Yazar)
Şahin Filiz (İlahiyatçı Prof. Dr.)
Mustafa Öztürk (İlahiyatçı Prof. Dr.)
İsrafil Balcı (İlahiyatçı Prof. Dr.)
Hatice Doğan (İlahiyatçı Dr.)
Hakkı Yılmaz (İlahiyatçı Yazar)
Hıdır Temel (Din Bilimleri Dr.)
İdris Şahin (İlahiyatçı)
Yaşar Koçer (İlahiyatçı)
Fikret Eroğlu (İlahiyatçı)
Halis Dinçer (İlahiyatçı)
Emine Yücel (İlahiyatçı)
Mehmet Göl (İlahiyatçı)
Mustafa Sağer (İlahiyatçı)
Kaynak: Haber Merkezi