Diyanet, Çalışan Kadınları Hedef Tahtasına Oturttu: Annelik Anlam Kaybediyormuş!
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Aile Dergisi’nde yayımlanan bir yazı "Pes" dedirtti. Çalışan kadınların hedef alındığı yazıda, iş hayatında yer alan kadınların, 'iyi anne' olamadıkları iddia edildi ve bu durumun mutsuzluğu besleyici bir faktöre dönüştüğü öne sürüldü.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yayımlanan Aile Dergisi’nde bir skandala imza atıldı. Dergideki bir yazıda çalışan kadınlar hedef tahtasına oturtuldu. Erkeklerinde hedef alındığı yazıda, "Erkekler azalan erkeklik ve kaybolan otoriteleriyle âdeta kadınlaşırken kadınlar da kaybolan kadınlıklarıyla erkekleşmektedir" ifadesi yer aldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yayımlanan Aile Dergisi’nin Mayıs sayısında, “Kaybolan Erkeklik Azalan Kadınlık” başlıklı bir yazı yayımlandı. Çalışan kadınlara yönelik ifadelerin kullanıldığı yazıya, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisinde de yer verildi.
'ETEKLİ ERKEKLİK'
Diyanet’in Aile isimli dergisindeki yazıda, “Günümüzde artık azalan ve kaybolan erkeklikten bahsedilir olmuştur. Hatta, ‘Etekli erkekler’ şeklinde benzetmeler bile yapılmaktadır” denildi. Yazıda, “Etekli erkekler” benzetmesinin yabana atılmaması gerektiği kaydedilerek, “Erkekler azalan erkeklik ve kaybolan otoriteleriyle âdeta kadınlaşırken kadınlar da kaybolan kadınlıklarıyla erkekleşmektedir. Modernitenin temellerini oluşturan pozitivizm, sekülarizm ve feminizm yeni bir dünyanın kuruluşunu beraberinde getirmiştir” ifadeleri kullanıldı.
'İYİ ANNELİK' ANLAM KAYBETMİŞ!
Yazıda çalışan kadınlar ise şu şekilde hedef alındı:
“Başarı, ‘İş hayatına atılma, kariyer yapma ve sürekli ilerleme’ olarak kabul görmeye başlayınca iyi bir annelik, iyi evlatlar yetiştirme ve iyi bir eş olma anlamını kaybetmeye başlar. Artık evde oturan, çocuklarını büyüten, ailenin mutluluğunu temin etmeye çalışan kadının mutsuz bir yaşama mahkûm olduğu gibi bir düşünce peydahlanmıştır. Elbette kadınlar iş hayatında yer almalı ve kariyer basamaklarında ilerleyebilmelidir. Ancak bu durum, yaşam felsefesi hâline gelince kaygı ve mutsuzluğu besleyici bir faktöre dönüşebilmektedir.”
Kaynak: Birgün