Ekibi topladılar: Bayraktarlar gözünü İstanbul'un kıymetli bölgelerine dikti
Beşiktaş’ta Erdoğan Bayraktar ve oğlu Rahmi Bayraktar’ın şirketleri rezidans tipi proje için hak sahiplerine sözleşmeyi imzalatmaya zorluyor. Avukat Arslan “Siyasi erki kullanarak burayı ele geçirmeye çalışıyorlar” diyor. Hak sahipleri ise “Buranın imar izni yok. Buna rağmen tebligat yollandı” dedi.
İstanbul Beşiktaş ilçesi Barbaros Bulvarı, Balmumcu Mahallesi’nde eski Atv kanalı Genel Müdürlüğü olan şimdi ise Bahçeşehir Üniversitesi’nin karşısında kalan binaların yıkılarak yerine rezidans tarzı, içinde konut, ofis, ticari alanların olduğu karma kullanımlı proje yapılmak isteniyor.
Hak sahipleri ise gösterişli bir şekilde lanse edilen proje için sözleşmeye imza atmaya zorlanıyor.
Barbaros bulvarı üzerinde olan 20 dönüm arazinin 15 dönümü sözleşme şartları sağlanmadan, imar izni olmamasına rağmen 16 Mart’ta rezerv alanı* ilan edildi.
İTO KAYITLARINA BAKTIĞIMIZDA KARŞIMIZA ÇIKAN BAYRAKTAR AİLESİ
Projenin Bayraktar İnşaat’ın grup şirketlerinden olan Oğuzkağan İnşaat Tic. A. Ş., Bayer Elektrik Enerji İnşaat Taahhüt ve Kocadağ İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş. ortaklığı ile yapılması planlanıyor.
Bayraktar İnşaat’ın, İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarına baktığımızda sahipleri olarak karşımıza çıkan isimler tanıdık. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve oğulları Rahmi Bayraktar ve Abdullah Oğuz Bayraktar.
Keza İTO kaynaklarına göre iş ortakları arasında olan Oğuzkağan İnşaat’ın da yetkilileri arasında Mersıha ve Tuğba Bayraktar isimleri dikkat çekiyor.
‘KAMU YARARI DEĞİL MÜTEAHHİT YARARI VAR’
Rezerv yapı alanı ilan edilen parsellerdeki bir kısım malikin avukatı Peren Sanrı Arslan, “Siyasi erki kullanarak burayı ele geçirmeye çalışıyorlar” diyerek şunları söylüyor:
“Eski Atv kanalı binasının karşısında iki ayrı ada var. 20 dönüme yakın araziden bahsediyoruz. 1755 adanın 211 parseli, 217 parsele bitişik ama burası rezerv yapı alanına dahil edilmedi. İnşaat projesi, rezerv yapı alanı ilan edilen parsellerle birebir aynı. 211 sayılı parsel bu projede yok. Dolayısıyla burada kamu yararı değil müteahhit yararı var. Eğer ki kamu yararı olsaydı 211 sayılı parseli de alacaklardı. Bunun gibi birkaç parsel daha var ama almamışlar. Bu ortaklar, parsel bazında dönüşümü denedi ama malikler karşı çıktı. Çünkü muallak bir sözleşme var. İmar planları belli değil.”
Arslan, hak sahiplerinin sözleşmeye mecbur bırakılarak, imza atmaya zorlandıklarını ifade ediyor:
“Kamu yararı olmadığı çok ortada. Bu insanların hiç haberi yokken, hak sahibi oldukları yerler rezerv yapı ilanı edildi. Tek tek bina değil dönümlerce alan ilan edildi. Sözleşmeleri imzalamak için mecbur bırakılıyorlar. Yoksa nedir? Bu şekil üçte birin hissesine el koyarak, kişilerin hisseleri satın alınabilir. Geri dönülmez bir biçimde bir hak ihlali bu. Riskli yapılarda kimse oturmasın tabi ki ama bu şekil dayatmayla, inşaat alanı belli değilken, imar planı halen ortada yokken sözleşme dayatılamaz.
Rezev yapı alanı ilan edilen parseller, imar planlarında Barbaros Bulvarı Prestij Alanında yer almakta. Burası, müteahhit şirketlerin yüksek kar edeceği bir alan. Oysa ki, İstanbul genelinde, riskli alan olduğu sürekli ifade edilen, Fatih, Bahçelievler, Bakırköy, Zeytinburnu, Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Silivri gibi ilçeler bulunmakta. Buralar dururken, Beşiktaş ilçesinde Barbaros Bulvarı Prestij Alanı' nda bulunan parsellerin rezerv yapı alanı ilan edilmesi, maliklerin kendi kentsel dönüşüm planlarını yapmalarının engellenmesi kesinlikle kamu yararına uygun değil.”
‘REZERV YAPI ALANININ İPTALİ VE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İÇİN DAVAMIZI AÇTIK’
Arslan, mevcut imar planına itirazlar olduğunu, bu itirazların henüz sonuçlanmadığını vurgulayarak, Beşiktaş Belediyesi’nden gelen ‘Yapı ruhsatı düzenlenemez’ yanıtına dikkat çekiyor. Belediye’den gelen yanıt, inşaata başlanamayacağı anlamına geliyor.
Arslan, tüm süreci şöyle anlatıyor:
“Orada ‘kamulaştırmasız el atma davası’** açtım. Beşiktaş Belediyesi’nden gelen yazılı cevapta yapı ruhsatı düzenlenemeyeceği bildirildi. Çünkü imar planının olmadığı belirtiliyor. Bu durumda iken parsel maliklerine sözleşmeyi dayattılar. İnşaat alanı belli değil. İmar planı yok hala ortada. İnşaat alanı, kat yüksekliği bunlar belli değil. Malik sahiplerine ‘biz süreç içinde bunları yaparız’ diye geçiştirmişler. Rezerv yapı alanının iptali ve yürütmenin durdurulması için davamızı açtık.
Bazı binalarda diğer maliklerden habersiz bir şeklide Ağustos ayında karot almışlar. Riskli yapı kararı alınmış. İtirazlar olduğundan, bu iş uzun süreceği için rezerv yapı alanı ilanıyla bu işi bitirmeye çalışıyorlar. 16 Mart’ta rezerv yapı alanı ilan edildi. 16 Mart’tan önce iki defa dilekçe verilmiş. İki hafta arayla bu karar çıkıyor. Bir kişiye tebligat gönderildi. 30 günlük tahliye süresi verdiler.
Bu insanlar kaçıncı kattan daire alacak? Emsal alan ne olacak? Belli değil. Yapı ruhsatı düzenlenemez ne demek? İnşaata başlayamazsın demek. Rezerv yapı alanları iznini Çevre Şehircilik Bakanlığı veriyor. Bakanlığın, müteahhit tarafından yanlış yönlendirildiğini düşünüyoruz.”
‘ORTADA PLAN YOK, SORDUĞUMUZ SORULARA YANIT DA YOK İMZA ATMAYA ZORLANIYORUZ’
İsminin haberde yer almasını istemeyen bir hak sahibi ise kendilerine sekiz yıl önce başka bir firma yetkilisinin yaptığı sunumda “Siz istediğiniz kadar Tepe İnşaat’la görüşün, Sümeyye’ye (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı) ben aşağıdan dükkân sözü verdim” dediğini aktarıyor.
Hak sahibi şimdi ise ikinci kez bu kez başka şirketler tarafından alana proje yapılmak istendiğini ifade ediyor:
“Birkaç parselden oluşan araziye sekiz yıl önce Astaş Holding talip oldu. Astaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Aşçı, sunum yaparken bize şöyle bir cümle kullandı: ‘Siz istediğiniz kadar Tepe İnşaatla görüşün, Sümeyye’ye ben aşağıdan dükkân sözü verdim.’ İnsanlar imza vermedi, çoğunluğu toplayamadılar ve anlaşmaya varılamadı. Şimdi başka şirketlerle karşımıza çıktılar. İçerden imza toplamaya başlamışlar. Öyle bir sözleşme yapıyorlar ki mesela benim dairemin olduğu binada çürük raporu çıkmadı. Dolasıyla kentsel dönüşüme dahil edemiyorlar.
Rezerv ilanı ettirmişler. Biz şu anda yürütmeyi durdurma davası açtık. Buranın imar izni yok. Buna rağmen tebligat yollandı. Ortada plan yok. Soruyoruz, neye benzeyecek? Her şey belirsiz.”
Konuştuğumuz hak sahibi, yaşadıklarının ikinci bir Etiler Polis okulu arazisinde olanlara benzediğine dikkat çekti.
RAHMİ ERDOĞAN İSMİNİ NERDEN HATIRLIYORUZ?
2014’te TBMM Soruşturma Komisyonu’na bilgi veren eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın danışmanı Sadık Soylu, Bayraktar’ın 17 Aralık operasyonunun yapıldığı sabah kendisini arayarak “Sadık kaç, polis gelecek, seni de bir vesileyle alacaklar” dediğini ifade etmişti.
Soyadından tahmin edeceğiniz üzere Bayraktar’ın o dönemki danışmanı Sadık Soylu, şimdiki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun amcasının oğlu.
Sonrasında çıkan bilgilerden ise Soylu ve Bayraktar ailesinin, bakanlık işleri ile başlayan ilişkilerini ticarete döktükleri anlaşılmıştı.
Sadık Soylu, İstanbul'daki bazı Burger King şubeleri ve farklı restourantları işleten Bemco Gıda adlı şirketin de yönetim kurulu üyesiydi. Şirketin, Üsküdar ayağının yönetim kurulu başkanı ise Rahmi Bayraktar olduğu öğrenilmişti.
Rahmi Bayraktar, Erdoğan Bayraktar'ın oğlu.
Rahmi Bayraktar’ın banka hesapları 2014 yılındaki Meclis Araştırma Komisyonu üyesi milletvekillerini de şaşırtmıştı. İncelemelere göre, Rahmi Bayraktar’ın Garanti ve Ziraat bankalarında 29 ayrı hesabı vardı. Bu hesaplara özellikle 2013’ten itibaren, hem TL hem dolar cinsinden yüksek meblağlarda para giriş-çıkışları yapılmıştı.
*Merkezî idare ile belediyelerin elinde bulunan veya Hazine adına kayıtlı arsa ve araziler, öncelikli olarak “rezerv alan” olarak tanımlanmıştır. Ancak uygulama sürecinde yurttaşların mülkiyetinde bulunan ve anlaşma sağlanamaması durumunda Hazine adına tescil edilen ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilen yapı, alan, arsalar da rezerv yapı alanı kapsamına alınabiliyor.
**Kamulaştırmasız el atma, idarenin, bir kişiye ait taşınmazı bilerek veya bilmeyerek kamulaştırmaya ilişkin usul ve kurallarına uymaksızın ve bir bedel ödemeksizin işgal ederek kamu hizmetine tahsis etmesi şeklinde tanımlanmaktadır.
Kaynak: Gerçek Gündem