Cavit Çağlar'dan dikkat çeken açıklamalar: Siyasete girecek mi, seçim sonrası ne bekliyor?
Eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar, yaklaşan seçimler öncesi “Türkiye, eskisi gibi olmayacak seçimden sonra. Hangi ittifak kazanırsa kazansın atılması gereken adımları atmazlarsa Türkiye bir yıl sonra bir daha seçime gider" açıklamasında bulundu.
Türkiye’de siyasetin vitrinindeki aktörler kadar perde gerisindeki isimler de can alıcı süreçlerde ön plana çıkabiliyor. Bu isimlerden birisi de eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar. 24 Aralık 2015’te Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan krizde arabulucu rolünü üstlenen Çağlar’ın o dönemde siyasi bir kimliği yoktu. Keza terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, Kenya’dan Türkiye’ye getirilirken kullanılan uçak yine ona aitti.
İletişim Başkanlığı’ndan yapılan müdahale iddiasının gölgesinde yayın hayatını sonlandıran Olay TV ile gündeme gelen Çağlar, son olarak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla hapisten çıkan Kürşat Yılmaz’ın nikah şahidi olduğu törenle ismini hatırlatmıştı.
'14 MAYIS’TA TÜRKİYE YENİ BİR YOL HARİTASI ÇİZECEK'
Çağlar, 6 Şubat depreminden 14 Mayıs seçimlerine, ittifaklardan Türkiye Rusya ilişkilerine kadar bir çok konuda Gazete Duvar’dan Can Bursalı'nın sorularını yanıtladı.
“Seçimden sonra Türkiye eskisi gibi olmayacak” diyen Çağlar’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
- AK Parti kurulduktan hemen sonra çok güçlü bir şekilde Meclis'e girdiği ilk seçimde 1999 depreminin ve 2001 krizinin etkilerinin olduğu tespiti sık yapılıyor. Türkiye şimdi de çok büyük bir deprem felaketi ve bir süredir devam eden hayat pahalılığıyla karşı karşıya. Eski bir siyasetçi ve bir iş insanı olarak değerlendirmeniz nedir?
Türkiye sıkıntılı günler geçiriyor. 50 binin üzerinde kaybımız var. Bunun artacağı da söyleniyor çünkü daha enkazı kaldırılmayan binalar var. Allah bu afetlerden ülkemizi, dünyayı korusun. 99’da da gördük depremi ama o bu yıl yaşananın yanında hiçbir şey. Yani kolon kesen, eksik malzeme kullanan cezalandırılsın tamam ama fay hattına şehirlerin kurulmuş olması büyük yanlışlık. Bunu Türkiye halkıyla beraberce aşacağının inancındayım. Bir yağmur yağdı felaket oldu yine. Adıyaman’da ve Şanlıurfa’da 20’ye yakın yine vatandaşımız hayatını kaybetti. Yani arka arkaya geliyor.
Şimdi İstanbul’u kaşımaya başladılar. Tamam, İstanbul’da da olacak ama bunun çığırtkanlığını yapmamak lazım. Tellallığını yapmamak lazım. Morale ihtiyacımız var. Buna bu deprem hocaları dahil. Zaman içinde bu tedbirlerin nasıl alınacağını konuşmamız lazım şu anda. Ve şu anda Türkiye bu pandemiden sonra sene başında ve geçen sene sonundan itibaren de iyi bir turist almaya başladı. Şu anda bu İstanbul depremini hemen olacakmış gibi anlatılması morali etkiliyor ve turist gelmiyor. Bana göre 14 Mayıs’ta yapılacak seçimle birlikte Türkiye yeniden bir yol haritası çizecek. Burada Cumhur İttifakı mı Millet İttifakı mı kazanır ben bunu bilemem. Bunun kararını verecek olan Türk milleti…
- Hükümete yönelik ciddi eleştiriler var deprem sürecinde ve hemen sonrasında yaşananlara ilişkin, siz nasıl gözlemlediniz? Eksikleri olduğunu düşünüyor musunuz?
Depremden sonra iktidarı tenkit edeceksin tabii. Muhalefeti edemezsin. Mesela Kızılay’ın yapmış olduğu çadır ve gıda satışı kabul edilemez. Orası ticaret yeri değil.
'İLK İŞ KÜRT MESELESİNİN HALLEDİLMESİ LAZIM'
- Siz siyasetteki gidişatı nasıl görüyorsunuz?
Şimdi şöyle, altı parti yan yana geliyor. Bunların tek vaat olarak “Erdoğan’ı indireceğiz” demeleri yanlış. Ne hizmet sunacaksın? Ne hazırlığın var? Onu anlatmaları lazım. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçeceğiz diyorlar. Şu anda sayın Cumhurbaşkanı yeni bir sistemle idare ediyor. Türkiye buna alışık değil. Bunun meyvelerini ileride lehte aleyhte göreceğiz. Bu sistem yararlı mı değil mi halk kararını verecek. O karardan sonra konuşmaya başlanması lazım bana göre. Ben şu anda deprem gibi bir felaketten sonra bile muhalefet ile iktidarın yan yana gelememesinden rahatsızım. Ben olsam çağrı yapıp bu ortamdan birlikte çıkmaya çalışırdım.
Ayrıca, seçimden sonra birlikteliğin sağlanıp ilk iş olarak Türkiye’nin Güneydoğu meselesini, Kürt meselesini halletmesi lazım.
- Nasıl bir çözüm olmalı sizce o konuda?
Bu iş TBMM’de bitecek.
- Kılıçdaroğlu da HDP’ye yaptığı ziyarette çözüm için TBMM’yi işaret etti…
Tabii ki çözümün adresi parlamento. Orada oturulacak, konuşulacak. HDP çıkıp PKK’yı lanetleyecek. Orası Türkiye Cumhuriyeti’nin meclisi. Atatürk’ü de yok saymayacaklar. O, laik cumhuriyeti kuran insan. Laik cumhuriyet hep yaşayacak. Görüyoruz şimdi İran’ın halini, mollaları. Afganistan’ı görüyoruz, kadınlara okulları kaldırıyor adamlar.
- Siz çözümle ilgili HDP’ye sorumluluk yüklediniz. Devletin yapması gereken bir şey yok mu? Anadilde eğitim talebi var mesela…
Şu anda TRT’nin Kürtçe televizyonları var kardeşim. Sen ana lisanını konuş kardeşim. Ama bu Meclis’te olmaz.
- Nasıl bir çözüm tarif ediyorsunuz?
Şu anda Kürtler her şey olabiliyor. Olmaları önünde yasal bir engel yok. Kandil’e bir çağrı yapacaklar, bu iş bitmiştir diyecekler. Silahlar bırakılacak. Kan dökülmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti tanınacak, bitti, bu kadar. O zaman meclise niye geliyorsun kardeşim derler adama. Meclise gelme o zaman.
- Siz sorumluluğun daha çok HDP’de olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ben öyle düşünüyorum. Ben onlara da söyledim. Çoğu benim arkadaşım.
- Kürt siyasetçiler hapiste. Mesela Selahattin Demirtaş…
Ben adli mercilere intikal etmiş konulara girmem. Ama daha fazla dövüşülmesini istemiyorum.
- Gezi eylemleri nedeniyle tutuklanan isimler gündemde. İş insanı Osman Kavala hapiste örneğin…
Çok afedersin ama Osman Kavala meselesi bir yarışa döndü. Avrupa bastırıyor, Türkiye başka bir şey diyor. Avrupa’dan baskı geldikçe Türkiye direniyor. Ben seçimden sonra çok şeyin değişeceğine inanıyorum. Hangi taraf kazanırsa kazansın bu değişim olacak. Türkiye, eskisi gibi olmayacak seçimden sonra.
'TÜRKİYE 1 YIL SONRA BİR DAHA SEÇİME GİDER'
- Nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Hangisi gelirse gelsin dünyaya uyacak. İster Millet İttifakı kazansın ister Cumhur ittifakı, atması gereken adımları atmazlarsa Türkiye bir yıl sonra bir daha seçime gider. Batıdan kopmamamız lazım, orası bizim gerçek yönümüz. Ama Rusya’yı da incitmememiz lazım. Amerika ile NATO müttefiki olarak ilişkileri iyi götürmek lazım. Ben iyi niyetler besliyorum.
- Son yıllarda pandemi, ekonomik kriz, deprem gibi gündemler vardı. Siz geçmiş yıllara nazaran iktidarın mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki sene pandemi belasıyla karşı karşıyaydık. Türkiye, pandemide güzel bir imtihan verdi. Ama yıprandık. Arkasından Rusya – Ukrayna savaşı çıktı. Doğalgaza, petrole büyük zamlar geldi. Bu da enflasyonu körükledi. Biz de bundan nasibimizi alıyoruz.
Rusya büyük bir devlet. İyi bir lider var başında, Putin. Türkiye şu anda Rusya’nın büyük ihtiyacını karşılıyor. İyi seviyede ihracatımız var. Amerika bizim Rusya ile bu kadar yakınlaşmamızdan rahatsız. Rusya güvenilecek bir ülkedir, dosttur. Rusya ne siyah ne de beyazdır. Amerika’nın her zaman bir gizli ajandası var.
'KORKARIM Kİ RUSYA’YLA İLİŞKİLER ZARAR GÖRÜR'
- Millet İttifakı seçimi kazanırsa Türkiye-Rusya ilişkileri zarar görür mü sizce?
Görmemesi lazım, fakat korkarım ki görür. Çünkü Millet İttifakı Amerika’ya, Avrupa’ya yanaşırsa… E sen doğalgazını Rusya’dan alıyorsun. Nereden alacaksın doğalgazı? Almanya perişan. Avrupa perişan. Bizim çok güzel bir siyaset gütmemiz lazım. Rusya’yla kapıların kapanmaması lazım. Tayyip Bey dünyada belirleyici bir isim. Kolay pes eden birisi değil. Ama Kemal Bey’in ne yapacağını bilemiyoruz. Millet İttifakı gelip Rusya’ya sırt çevirirse Amerika’nın ocağına düşer, oyuncak olur. IMF’ye düşer.
- Türkiye sırtını batıya çevirdi mi hiç? Özellikle son yıllarda?
Ben Avrupa’ya, Amerika’ya kırgınım. Yurtdışında yaşayan 10 milyona yakın vatandaşımız var. Ama bizi Avrupa Birliği’ne almıyorlar. Niye, Müslüman olduğumuz için mi? Ama doktorumu, mühendisimi alıyorsun. Alma o zaman.
- O biraz Türkiye’deki ekonomik şartlar ile ilgili değil mi?
Orada tabii daha büyük imkanlar var. Türkiye’de gelir düzeyi daha düşük.
'KILIÇDAROĞLU YÖNETEBİLİR Mİ, KAYGILIYIM'
- Siz geçmişte bir söyleşinizde Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi yönetmeyi göğüsleyemeyeceğini düşündüğünüzü söylemiştiniz. Şimdi Millet İttifakı’nın adayı, bu fikriniz değişti mi?
Kılıçdaroğlu altı partiyi bir araya getirdi ama devleti yönetebilecek mi? Kaygım var. Türkiye’yi yönetmek o kadar kolay değil. CHP’nin, İYİ Parti’nin ciddi oranda oyu var ama ittifakın içindeki bazı partilerin oyu yüzde 0,5 veya yüzde 1. Eşit temsil olmaması lazım. Milletvekilliğinde nasıl kontenjan vereceksin bunlara? O ahengi nasıl sağlayacaksın? İşi zor. Kaygılıyım.
'CUMHURBAŞKANI’NIN HÜDA PAR’A YÜZ VERMEMESİ GEREKİYOR'
Ama Cumhur İttifakı da dediğiniz gibi bir yandan genişliyor. Bir yanda ittifakın gövdesi olan AKP ve MHP var. Bu yapıların yanına HÜDA PAR dahil oldu…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın HÜDA PAR’a fazla yüz vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Ben Tayyip Bey’in çok şeyden ders aldığını hissediyorum.
- Ne gibi?
Çok ihanete uğradı. Birini başbakan, birini ekonomi, dışişleri bakanı yaptı, ama onlar ihanet etti. Ben Süleyman Bey ile başladım, Süleyman Bey ile bitirdim. Tayyip Bey de bize teklif yaptı, kabul etmedim. Ben Tayyip Bey’in dik duruşunu seviyorum, verdiği sözü yerine getiren birisi. Kemal Bey’in ne yapacağını bilmiyorum.
- Siz bir yandan da İYİ Parti’nin yükselişine dikkat çekmiştiniz. İYİ Parti’nin gidişatını nasıl yorumluyorsunuz?
İYİ Parti merkeze çekti kendini. Türkiye’nin noksanı merkez bir yapının olmamasıydı. Tayyip Bey merkeze gelemedi. Bir yanı Milli Görüş’te kaldı. ANAP, Doğru Yol ve MHP’den kopanlar İYİ Parti’de birleşti şu anda.
- Siyasete dönmek gibi bir düşünceniz var mı?
Çok teklif var ama dönmem. Ben geleceğim yere geldim zaten siyasette. Ben Süleyman Bey’in yanındaydım, çok sıkıntılar çektik. Bitti gitti. Allah’a şükürler olsun borcumuz harcımız yok. Kendi imkanlarımızla ilerliyoruz.
'KONUŞULAN İSİMLERİN ÇOĞUNU TANIRIM'
- Son dönemde mafyatik isimlerle siyasetçilerin ilişkileri gündemde. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçtiğimiz aylarda suç örgütü lideri olarak anılan bir ismin nikah şahitliğini yaptınız. Siyasetin içindeyken de bu tarz ilişkileriniz var mıydı?
Siyaset yaptığınız zaman her türlü insanı tanıyorsunuz. Bazı insanlar ile beraber olup ondan istihbarat alıyorsunuz. Bahsettiğiniz kişi benim çok eski tanıdığım, ülkücü bir kardeşimiz. Evlenirken aradı. İcabet ettik. Onun pozisyonu beni ilgilendirmiyor. Bir yuva kuruluyor, o yuvaya gidiyorum. Nikâha gittim, tebrik ettik, ayrıldık.
Konuşulan isimlerin çoğunu tanırım. Siyasetçiydim ben, siyasetçi tanıyacak. Ama bundan ötesi olmayacak. Şimdi bazı bakanlar belki istihbarat amaçlı öyle kişilerle konuşuyor, konuşur. Komutanları görüyoruz, istihbarat amaçlı çağırırlar. Devlet yönetimi bambaşka bir şey. Vurduya kırdıya karşıyım ben. Buna tavizim yok. Çıkar ilişkisi kurmayacaksın, bu da çok önemli.