Fatih Altaylı'dan eleştirilere tepki: Güldürmeyin beni
Gazeteci Fatih Altaylı, 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından kaleme aldığı yazının "Niye bizi korkutuyorsunuz?", "Bundan ne çıkarınız var?" gibi sözlerle eleştirildiğini söyledi: "Güldürmeyin beni. Sizi zangır zangır titreyen binalar, çatlayan duvarlar, 7 büyüklüğünde depremler korkutamıyor."
Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, merkez üssü Düzce'nin Gölyaka ilçesi olan ve İstanbul, Ankara başta olmak üzere tüm çevre illerde hissedilen depremin ardından kaleme aldığı yazıya yöneltilen tepkileri eleştirdi.
Altaylı, vatandaşları depreme karşı uyarırken Prof. Dr. Celal Şengör'ün şu sözlerine yer vermişti:
"Fatih, bu deprem müthiş kötü bir haberdir. Bu deprem Kuzey Anadolu fayının hareketinin tüm jeologlar tarafından tam olarak anlaşılamadığının göstergesidir. 22 yıl içinde Düzce’de ikinci bir deprem bu. Oysa herkes Düzce’nin gerilimini boşalttığını ve uzunca bir süre ciddi bir deprem olmayacağını düşünüyordu. Öyle olmadığını gördük.
Bunun anlamı şu. İstanbul depremi bayağı yakınlaşmış. Stres birikimi had safhaya yaklaştı. Naci Görür'ün dediği doğru. Bolu Dağı'na doğru da bir deprem bekleyebiliriz. Ama orada 1944 yılında bir deprem oldu. Stres var ama çok büyük bir depreme yol açacak kadar değil.
Asıl stres birikimi Batı’ya doğru oldu. Yani Adapazarı, Gölcük ve İstanbul. İstanbul’u bir kez daha uyarıyorum. Ve belki bundan sonra bir kez uyarma fırsatımız dahi olmayabilir. Sana tavsiyem İstanbul’dan, şehir içindeki evinden taşın. O kadar hazırlıksızız ki, bir doğalgaz boru hattının kırılması bile yeter. Taşın çünkü Fatih’siz bir hayat istemiyorum."
ELEŞTİRİLERE YANIT: ELİNİZDEN GELEN ÇOK ŞEY VAR AMA FARKINDA DEĞİLSİNİZ
Altaylı, bugün pek çok okurunun kendisine "Bunu yazarak eline ne geçti?", "Ne yapalım yani gidecek yerimiz, çıkacak evimiz mi var?", "Niye bizi korkutuyorsunuz? Bizim elimizden ne gelir ki", "Bundan ne çıkarınız var?" gibi ifadelerle tepki gösterdiğini aktardı.
"Sizin elinizden gelen çok şey var ama siz bunun farkında değilsiniz. Deprem gerçeğini göz önüne almayan, yaşadığınız kentleri depreme hazırlamayan, sizin, çocuklarınızın, torunlarınızın hayatlarını kurtaracak planlamayı ve dönüşümü yapmayıp bu parayı abuk sabuk yerlere harcayan, doğru düzgün afet planlaması yapmayan, yapamayan, deprem toplanma alanlarını bile üç kuruş rant için imara açanlara hesap soracaksınız" diyen Altaylı, şöyle devam etti:
'İÇECEK SU, YİYECEK TEK KAP YEMEK, SIÇACAK BİR YER BULABİLECEK MİSİNİZ?'
"Sizin elinizden gelen bu ve bundan daha güçlü hiçbir şey yok. Dün deprem sonrası pek çok İstanbullu kendini sokaklara attı. Toplanacak yer bulabildiniz mi! Tabii ki bulamadınız. Yer olmadığı için, kavşak göbeklerinde toplanan insanlar gördüm. Olası bir İstanbul depreminde içecek su, yiyecek tek kap yemek, sıçacak bir yer bulabilecek misiniz hiç düşündünüz mü!
Şehir hastaneleri şahane, çok güzel. Peki bir deprem anında herkes o hastanelere ulaşabilecek mi, ulaştırılabilecek mi! Kent içinde hastane olmasının ne kadar önemli ve değerli olduğunu hatırladınız mı?
Celal Şengör, dünyanın en önemli deprem bilimcilerini Türkiye'ye getirdi. Dünyanın en iyi üniversitelerinin, jeoloji alanındaki, jeofizik alanındaki anıt isimlerini. Bir tek kamu yöneticisi, bir tek bakan ya da belediye başkanı kendilerini davet edip görüşmedi. Parayla değil, bedavaydı. Çünkü bilginin önemli olduğu bir yönetim anlayışımız yoktu bu ülkede. Ve siz buna tek kelime etmediniz. Çünkü siz de elinizdeki gücü bilmiyorsunuz. Kullanmıyorsunuz.
'GÜLDÜRMEYİN BENİ'
Sonra Celal’e ve bana kızıyorsunuz, 'Bizi korkutuyorsun' diye. Güldürmeyin beni. Sizi zangır zangır titreyen binalar, çatlayan duvarlar, 7 büyüklüğünde depremler korkutamıyor. Biz mi korkutacağız?"