Geçmiş Bugündür: Tanıkları ve sorumlularıyla 12 Eylül’ün belleği Tütün Deposu’nda
Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi, Türkiye tarihinin en kırılgan dönemi 12 Eylül 1980’in belleğine dair Tütün Deposu’nda “Geçmiş Bugündür” sergisini açtı.
Bire bir buçuk. Bire bir. Tebeşirle çizilmiş sınırları… Yan yanalar… Sansaryan, Gayrettepe… Bir gıdım ışığı kesen, karanlığı boğan, üzerine bir mezar gibi kapanan o demir kapı da orada. 43 yıl sonra… Sapasağlam. Üzerindeki kanlar pasa dönmüş. Köhne bir sokakta, bir ağaca yaslanmış… Duruyor öyle bir mezar taşı gibi…
Üzerinde künyesi yazılı; Ölüm tarihi: 12 Eylül 1980, Sultanahmet Cezaevi.
Türkiye’de demokrasinin tam üçüncü kez kesintiye uğradığı gündü o gün. Resmî rakamlara göre 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi askerî mahkemelerce yargılandı, cezaevlerinde 300 kişi öldü, 48 kişi idam edildi, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 12 Eylül 1980 itibariyle bir devletin nabzı durdu. Yeniden hayata döndürmek, nabzı yeniden attırmanın bedeli ağır oldu. 17 yaşındaki bir çocuğun boynuna ip dolandı. Şimdi tam karşımda o çocuk. Gözlerinde sorulmamış hesabının acısıyla orada, tam karşımda. Tam karşımızda!
“GEÇMİŞ BUGÜNDÜR” SERGİSİ
Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi, Türkiye tarihinin en kırılgan dönemi 12 Eylül 1980’in belleğine dair Tütün Deposu’nda “Geçmiş Bugündür” sergisini açtı.
Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi’nin yürütücü direktörü Eylem Delikanlı, müzenin eş direktörü ve aynı zamanda sanatçı olan Aylin Tekiner ve Sevim Sancaktar küratöryel tasarımını da üstlendikleri “Geçmiş Bugündür” sergisini Gerçek Gündem’e anlattı.
Eylem Delikanlı, müzenin kuruluşundan itibaren koleksiyon parçaları, belgelerin bir araya geldiği bir sergi olarak anlatıyor Geçmiş Bugündür’ü.
Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi geçen yıl 12 Eylül’e dair ilk dijital müze insan hakları arşivi olarak açıldı. Bu yıl ise müze dijital ortamın yanı sıra bir mekânda “Geçmiş Bugündür” diyerek yüzleşmenin kapısını açtı.
40 BİNİN ÜZERİNDE BELLEK NESNESİ
Eylem Delikanlı ve Aylin Tekiner, 4 ayı aşkın bir süreyle sergiyi dijitalden fiziki bir mekâna aktardıklarını anlattı. Delikanlı, dijital ortamın yanı sıra fiziki olarak da bir araya gelişlerin bir ihtiyaç olduğu düşüncesinde. 300 saatin üzerinde sözlü tarih çalışması, 40 binin üzerinde bellek nesnesi, yaklaşık 93 tane dava dosyası… Bunlar sadece Bellek Müzesi’nin arşivinde yer alanların bir kısmı… 12 Eylül’ün hafızasına dair birçok şeye bellekmuzesi.org’ta ulaşmak mümkün.
“HALA DEVAM EDEN BİR SÜREÇTEN BAHSEDİYORUZ”
Serginin küratörlerinden ve sanatçılarından Sevim Sancaktar, Tütün Deposu’nda sergilenen Geçmiş Bugündür’ sergisinin tasarım sürecini anlattı:
“Kollektif üretimlere açık ve katılımcı bir süreç ortaya koymaya çalıştık. Çünkü hala devam eden ve çok fazla kişiyi etkileyen bir süreçten bahsediyoruz. 12 Eylül’den doğrudan etkilenmiş öznelerin kolektif katkıları ve Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nin araştırma çıktıları serginin ana çatısını oluştururken bireysel ve kolektif olarak üretilmiş sanat eserleri ile yazarların, gazetecilerin araştırmaları ve çalışmaları da sergide bir araya geliyor. Sergide insan hakları ihlalleri, adalet mücadelesi, uluslararası dayanışma, cezasızlık, yüzleşme ve hesap sorma pratiklerine dair bilgiler de yer alıyor. Darbenin kolektif belleği açısından bakıldığında hala birçok konuda yüzleşilmiş değil. Herkesin kendi hikayesinden paralellikler bulabileceği ve katkı verebileceği bir süreç olması için çabaladık.”
DUVARLAR KONUŞUYOR
“Babam Veliköy’de gözaltına alındı.”
“Bir tane bile aile fotoğrafımız yok.”
“Aile olarak 1992’de bir araya gelebildik.”
“Türkü söyleyerek aştım.”
Duvarlar konuşuyordu. 12 Eylül’ün acısını, yorgunluklarını, ayrılıklarını anlatıyordu. Cümle cümle ağlıyordu duvarlar, kelimeleri hıçkırarak. Tam arkamda bir harita duruyordu. İl il üzerinde rakamlar yazılıydı. Memleketin her bir noktasındaki işkenceyi anlatıyordu.
Gerisini de sergiyi hazırlayanlar anlattı:
Eylem Delikanlı: Türkiye’nin ilk işkence haritası. Bu bilgileri birincil kaynaklardan (dava dosyaları, dilekçeler, sözlü tarih…) derledik. Şu ana kadar 13 binden fazla ihlale uğradığı tespit ettiğimiz kişi var. Bunların 8 bin tanesini teyit ettik. Bu harita bize aynı zamanda işkence mekanlarını da gösteriyor. 12 Eylül’de işkence çok yaygındı, dediğimiz şeyin resmine bakıyoruz şu an. Bir taraftan da failleri de işaret ettiğimiz bir harita. Teyit edebildiğimiz bilgiler dahilinde kimler kimlere karşı ne tür ihlallerden sorumlular, hepsini görebiliyoruz.
Oradalar. İşkence haritasının tam karşısında. Darbenin sorumlularının yüzleri sıra sıra geliyor ekrana. Yanda tanıkların sesleri… Sorumluların yüzüne bakarken, tanıklar işlenen ihlalleri anlatıyor.
“TÜRKİYE TOPLUMU DÜNYAYA HALA MAZGAL DELİĞİNDEN BAKIYOR”
35 ayrı arşiv, 9 sanatçı ve sözlü tarih çalışmaları… Sergi büyük bir incelikle hazırlanıyor. Tam 12 Eylül’de 43 yıl sonra “Yüzleşme”nin kapısını aralıyor.
Aylin Tekiner: Açılışta hepimize umut veren bir kalabalıkla karşılaştık. Heyecanlı ve duygu yüklü bir ortamdı. Bize sarılanlar, gelip kendi hikayelerini paylaşmak istediğini söyleyenler oldu. Bu türden buluşmaların müzenin gelişmesi için müthiş bir vesile olacağına inanıyorum. Hem dönemin tanıkları, muhatapları hem de bugünün gençleri geldi sergiye. Dolayısıyla farklı kuşakları bir araya getiren bir sergi oldu. Bellek Müzesi’nin koleksiyonlarından elbette sınırlı bir seçkiyi sunuyoruz izleyicilere. Bir çağrı da yapmış olalım buradan. Bellek Müzesi, elindeki arşiv malzemesini bizlerle paylaşmak isteyenlerin katkısına ve dayanışmasına açık.
Bülent Aydın: Serginin açılışına oldukça yoğun bir katılım oldu. Toplumsal mücadele içerisinde yer alan kişiler vardı. Sultanahmet Cezaevi’nin kapısı var. Onu Küçükayasofya semtinde bir kafenin bahçesinde bulduk. Sevim fotoğrafladı. O odada bir de mazgal deliği var. Yüzbinlerce insan o mazgal deliğinden dünyaya bakabildi. Fakat 12 Eylül öyle bir suç ve toplumsal travma ki aslında hala Türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğu dünyaya hala o mazgal deliğinden bakıyor. 12 Eylül geçmedi. O yüzde “Geçmiş bugündür” diyoruz.
Sergi 8 Kasım’a kadar Tophane’de Tütün Deposu’nda ziyaret edilebilir. 8 Kasım itibariyle ise dijital ortama aktarılarak sanal ziyarete açık olacak.
Sevim Sancaktar: Müzenin sabit bir mekânı olmasının muhakkak ki farklı etkileri olurdu ama dijital bir dünyada var olması çok fazla veriyi birbiriyle ilişkilendirme şansını arttırıyor. Bu sebeple de serginin yakın zamanda 360 derece çekimleri yapılarak VR (virtual reality) teknolojileriyle müzenin web sitesi www.bellekmuzesi.org adresinden içeriklere erişimin devam etmesi planlanıyor.
Sergiye katkı sunan isimler Yazılarıyla destek veren Gültan Kışanak ve Osman Kavala’nın yanısıra, Aylin Sözlü tarih anlatıcıları arasında Aydın Çavlan Erdoğan, Aydın Çubukçu, Ayhan |