Hatay'da bir erkek, kızını çadırda silahla vurarak öldürdü
Hatay’da bir erkek, kızını çadırda silahla vurarak katletti. Afet bölgesindeki kadınlar, bireysel silahlanmanın artış gösterdiğine dikkat çekti.
BirGün'den İlayda Kaya'nın haberine göre depremlerin üzerinden 64 gün geçmesine karşın afet bölgesinde güvenlik hâlâ sağlanamadı. Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Serinyol’daki Mustafa Kemal Paşa Mahallesi’nde salı günü bir erkek, kendi kızını çadırda silahla vurarak katletti. Erkeğin “Ava gidecektim yanlışlıkla oldu” diyerek kendini savunmasına tepki gösteren kadınlar, “Deprem bölgesinde nereye avlanmaya gidecek?” diye sordu. Kadınlar, bölgede güvenlik açığının artığını da anlatarak “Bölgede bireysel silahlanma arttı. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler de gün yüzüne çıkmaya başladı” ifadelerini kullandı.
İKTİDAR SINIFTA KALDI
Antakya Mor Dayanışma üyesi Selver Büyükkeleş, BirGün’e yaptığı değerlendirmede, afet bölgesindeki kadınların ihmal edildiğini söyledi. Bölgedeki kadınlara yönelik şiddetin artığını vurgulayan Büyükkeleş, “Genç bir kadın geçtiğimiz salı günü babası tarafından katledildi. Bizim öğrendiğimize göre, kadının babası ‘ava gidecektim yanlışlıkla oldu’ diyerek kendisini savunuyor. Bu silahlar yavaş yavaş diğer kadınlara yöneleceğini biliyoruz. Önlem alınmazsa şiddetin, istismarın, cinayetin boyutu katlanarak artacak” dedi. İktidarın, kadınların güvenliğine yönelik çalışmalarda sınıfta kaldığını belirten Büyükkeleş, “Bir çadır bile getiremeyen devlet kadın cinayetlerini de engelleyemiyor. Bireysel silahlanmanın artığını gözlemliyoruz. Bu silahlar da ilk olarak kadınlara yöneltiliyor. Kadınların can güvenliği yok. İstanbul Sözleşmesi uygulanmayıp, cezasızlık politikası uygulandığı için kadınlar hedefe konuluyor. Depremden etkilendiği bölgelerde şiddetin boyutları, kadın cinayetleri açığa çıktı” diye konuştu.
Afet bölgesindeki kadınların yaşadıkları sorunlardan bahseden Büyükkeleş, özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “Bulunduğumuz mahallelerde çadırlar artık gelmediği için insanlar hasarlı evlere giriyor. Çadırlarda olanlar şanslı olarak görülüyor ama bu çadırların bir kilidi yok, taşlarla önlem alınmaya çalışılıyor. Nöbet tutuluyor. Kadınların kalacak yerleri yoksa, derme çatma çadırlara bile gidemiyorsa riskli olan binalara giderek kalıyor. Bazı kadınların yalnız yaşıyor, eşleri yurtdışına çıkıp çalışıyor. Evinin konumu çadıra uygun olmadığı için çadırını yol kenarına koyuyor ve yanında da mahalleden tanıdığı bir kadını ayarlamaya çalışıyor. Çünkü korkuyor. Depremde evini kaybeden kadınların süresiz barınma alanlarının sağlanması gerekiyor. Yalnız olan kadınlar da var. Bu kadınlar tamamen nereye gideceklerini bilmiyor. Çadırlara en az 8 kişi isteniyor. Güvencesiz bir ortam yaratılıyor. Boşanma sürecinde olduğu, boşandığı erkekle aynı çadırda kalmak zorunda olan kadınlar var.”