Hekimlerden 14 Mart Tıp Bayramı'nda 14 talep: 'Gelin şiddetsiz, güvenli, güvenceli ve demokratik bir yaşamı hep birlikte örelim'
Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası (İTO) üyesi sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Taksim'de Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bıraktı. Yapılan ortak açıklamada, 'Gelin şiddetsiz, güvenli, güvenceli ve demokratik bir yaşamı hep birlikte örelim' denildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası (İTO) üyesi sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bıraktı.
Beyoğlu İstiklal Caddesi girişinde bir araya gelen İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri, Türk Tabipleri Birliği üyeleri (TTB) ellerinde karanfiller ve çelenklerle Taksim Cumhuriyet Anıtı'na yürüdü.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı da yaptığı kısa konuşmada ““Kışkırtılmış sağlık talebi ile beraber hekimlerin/sağlık emekçilerinin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırıldığı koşullarda; biz halkın sağlık hakkı için emek vermeye, haklarımız için tüm meslektaşlarımız ve çalışma arkadaşlarımız ile birlikte mücadele etmeye söz verdik. Sözümüz bakidir. Şiddetsiz, güvenli, güvenceli bir sağlık ortamında çalışabilme koşullarımızı oluşturmak için mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Anıta çelenk bırakan gruptakiler bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu üyesi Dr. Saffet Ercan okudu.
'SAĞLIK EMEKÇLERİNİ KÖLELEŞTİREN BİR DÜZEN'
Ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Zor zamanlardan çıkamadık. Geçen yıl bugün sizlere Adıyaman Saat Kulesi’nin altında, saat 04.17’de durmuşken, “Bir mendil niye kanar?” diye sormuştuk Cansever’ce. Şimdiyse, yönetilemeyen, kısmen ertelenen ekonomik krizin ayak sesleri yükselip, üzerinden bir yıldan fazla zaman geçen depremin toplum sağlığına dönük etkileri hafifletilemez, pandeminin artçı etkileri sürüp, insanlarımız pek çok kronik sağlık sorunu ile kalakalmış, yoksulluk daha da derinleşmişken, demokrasi, hukuk, insan hakları ve ifade özgürlüğü her geçen gün ağır darbeler alıyor. Peki biz hekimler; yok sayıldığımız, tüketim nesnesine dönüştürülen sağlığın araçları olarak tepe tepe kullanıldığımız, ölümüne çalıştırıldığımız, emeğimizin değersizleştirildiği koşullarda neler yapabiliriz, bu zorlukların üstesinden birlikte gelebilir miyiz?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, sık sık sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili söz verdikleri ancak yapamadıkları bazı konular olduğunu ifade etmekle yetinemeyeceklerini bu 14 Mart’ta bir kez daha hatırlatalım o halde!
Halk sağlığına zararlı ne varsa torbaya atıp çıkarıverdikleri bir kanunla, sağlık emekçilerini de köleleştiren bir düzeni yerleşik hale getirme çabaları hız kesmezken, Türk Tabipleri Birliği olarak son yıllarda hazırladığımız sağlıkta şiddet, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, fiili hizmet süresi zammı, öğrencilerin özlük hakları düzenlemeleri, tüm ücretlerin emekliliğe yansıması, 7600 ek gösterge, emekli sandığı, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarında iyileştirme yapılması gibi kanun tekliflerini ısrarla Meclis’teki partilere sunduk ancak ne yazık ki Meclis’te gündeme dahi alınmadı. Elbette bu torbanın içinde bütün toplumun sağlık hakkını yok sayan ve bizleri aba altından artık çıkardıkları sopalarla tehdit eden tüm maddelerin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi için de elimizden geleni yaptık.
Şimdi de 14 Mart’a giderken 14 talebimizle yeniden hatırlatıyoruz:
TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalıdır.
Hekimlerin/sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır.
Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir.
Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır.
Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir.
Tüm sağlık emekçilerine hakları olan, hiçbir koşuldan negatif etkilenmeyen, emekliliğe yansıyan, gerçek enflasyona uygun, insanca yaşayabilecekleri tek kalem maaş verilmelidir.
Emekli sandığı, SSK, Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmeli, tüm emekli hekim aylıkları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, tüm hekimler emeklerinin hakkı ölçüsünde emekli ikramiyesi alabilmelidir.
Vergide adalet istiyoruz! Vergi dilimi üst sınırı %15 olmalıdır.
Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir.
Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemelidir.
Sağlık ortamına dair düzenlemeler, TTB ve ilgili sağlık emek-meslek örgütlerinin görüşleriyle yapılmalıdır.
Atamalar bilimsel ölçütlere ve liyakate dayalı olmalıdır.
Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitimi kontenjanları, eğitimin niteliği gözetilerek azaltılmalıdır.
Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış ve parasız bir sağlık sistemi inşa edilmelidir.
Bu 14 Mart’ta da mücadelemiz için 14 talebimizi sizlerle paylaştık, birlikte seslenmeye, eylemeye devam edeceğiz. Halk sağlığının duayenlerinden Çağatay Güler hocamızın yazdığı o güzelim şiirlerinden birinin son dizelerini hatırlayalım mı?
“...
Meslektaşlarınızın değerini hiç bilmeyin!...
Siz bilmeyin ki başkaları hiç ama hiç bilmesinler!...
Kimseye ışık yakmayın!...
Kimseye kapı açmayın!...
Dama çıkın merdiveni çekin!...”
TTB meslektaşlarımızın değerini bilen, duyuran meslek örgütünüz olarak bütün ışıkları, kapıları ardına kadar açık tutup, merdivenlerden el ele tırmanacağımız günlerde birlikte, dayanışma içinde mücadeleyi büyütmek için var.
Gelin şiddetsiz, güvenli, güvenceli ve demokratik bir yaşamı hep birlikte örelim."
Kaynak: ANKA