Hukukçular Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine tepkili : Bu Can Atalay’ı ilgilendiren bir mesele olmaktan çıktı, Yasama da Anayasayı hiçe saydı
TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğinin TBMM'de okutularak düşürülmesine ilişkin duayen hukukçu Fikret İlkiz ve Anayasa hukukçusu Tevfik Sönmez, Gerçek Gündem'e değerlendirmede bulundu. Hukukçular, Anayasanın hiçe sayıldığı görüşünde...
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararını tanımayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği karar Meclis'te okutuldu. Atalay'ın milletvekilliği düşürüldü.
14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri'nde Türkiye İşçi Partisi'nden Hatay Milletvekili adayı gösterilen avukat Can Atalay, 76 bin 580 vatandaşın oyuyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmeye hak kazanmıştı. Milletvekili seçildiğinde Gezi davasından tutuklu olan Atalay'ın cezası tahliye edilmesinin önüne geçmek için Yargıtay tarafından onandı. Yüksek Seçim Kurulu'un seçime girmesine izin verdiği Atalay, seçimin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen, Gezi davasında mahkum edildiği 18 yıl hapis nedeniyle tahliye edilmedi. Ekim ayında Anayasa Mahkemesi, Atalay hakkında ihlal kararı vermesine rağmen Yargıtay, kararı tanımadı ve Meclis'e kararın Genel Kurul'da okunması talimatını verdi.
Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi'nin verdiği karar bugün TBMM Başkanvekili AKP'li Bekir Bozdağ tarafından Genel Kurul'da okundu ve Atalay'ın milletvekilliği düşürüldü.
"MECLİS DE ANAYASA'YA AYKIRI DAVRANDI YASAMA DA ANAYASA'YI HİÇE SAYDI"
Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesini Anayasa Hukukçusu Tevfik Sönmez Küçük ve avukat Fikret İlkiz Gerçek Gündem'e değerlendirdi.
Küçük, karara ilişkin olarak "Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı olmasına rağmen bu hükmün Meclis'te okutulması Meclis'in de Anayasa'ya aykırı davrandığını gösteriyor. Dolayısıyla bugün Yasama da Anayasa'yı hiçe saymıştır, Anayasa Mahkemesi'ni hiçe saymıştır" dedi.
"HUKUK YOLU KAPANDI, SİYASİ PROPAGANDA YAPILMALI"
Küçük, bundan sonraki süreci ise Anayasa'nın 85'inci maddesine atıf yaparak anlattı:
"Anayasa'nın 85'inci maddesinde; milletvekilinin istifa etmesi durumunda istifası genel kurul kararıyla kabul edilirse, milletvekili, milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir iş yapmakta ısrar ediyorsa ve bu ısrar nedeniyle genel kurul tarafından vekilliği düşürülmesi ve son olarak da devamsızlık nedeniyle vekilliği düşürülmüşse AYM'ye başvuruda bulunabiliyor. Ancak kesin hüküm noktasında AYM'ye gidemiyorsunuz."
Daha önce de HDP Milletvekili Ömer Gergerlioğlu ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun düşürülen vekilliklerini yeniden geri alabilmesinde AYM kararının uygulandığını hatırlatan Küçük, "Can Atalay, kesin hüküm nedeniyle vekilliğe geri gelebilmek için AYM'ye başvuramaz. Yargı yolu kapalı olduğu için bireysel başvuruda da bulunamaz. Geriye tek yol Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kalıyor. Ancak hukuk hiyerarşisinde daha üstün konumda olan AYM kararını uygulamayan yargı AİHM kararını mı uygulayacak? Zaten Demirtaş ve Kavala da gördüğümüz gibi AİHM kararı da uygulanmıyor. Artık hukuk yolu kapandı. Tüm muhalefetin, siyasilerin elini değil, tüm vücudunu taşın altına koyarak siyasi propaganda yapmaları lazım" diye konuştu.
"CAN ATALAY'I İLGİLENDİREN BİR MESELE OLMAKTAN ÇIKTI"
Duayen hukukçu Fikret İlkiz ise Meclis'teki karara rağmen hukuk mücadelesinin sonlanmadığı görüşünde. İlkiz, "TBMM tarafından vekilliğinin düşürülmüş olması hukuk mücadelesini sonlandığı anlamına gelmez. Hukuk mücadelesi sürer. Asıl önemli olan, herkesin Türkiye'deki demokrasinin geldiği noktayı düşünmesi. Bu Can Atalay'ı ilgilendiren bir mesele olmaktan çoktan çıktı. Doğrudan doğruya Türkiye'deki demokrasi sorunu haline geldi. Bu sorunu çözmek de doğrudan doğruya yasama, yürütme, yargı organının görevidir. Her üç organ da görevini yapmamaktadır" dedi.
İlkiz şöyle devam etti:
"Gergerlioğlu ve Berberoğlu kararlarında AYM'nin kararı yerine getirilmişti. Burada AYM kararlarına uymayan bir yasama organı var. Can Atalay için hukuk mücadelesi devam edecek. Bu arada kim ki siyasi mücadeleyi sürdürmezse hukuki mücadeleye destek vermemiş sayılır."
NE OLMUŞTU?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan 2022'de Gezi Parkı davasında Osman Kavala'yı "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay dahil 7 sanığı ise “hükümetin ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırdı.
25 Nisan 2022’de tutuklanan Can Atalay, tutukluluğu sürerken 14 Mayıs’ta milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından avukatları aracılığıyla mazbatasını alan ancak tutukluluğu nedeniyle milletvekili yeminini edemeyen Atalay ile ilgili Yargıtay’a yapılan tahliye talepli başvuru reddedildi. Atalay talebi reddedilince “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği” gerekçesiyle AYM’ye başvurdu.
Atalay’ın avukatları, Anayasa'nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanarak seçim sürecinin ardından müvekkillerinin tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması gerektiğini vurguladı.
Anayasa’nın 83. maddesinde, "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis'in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz" ifadesi yer alıyor.
AYM, Can Atalay ile ilgili olarak 25 Ekim'de 5'e karşı 9 oyla hak ihlâli kararı verdi ve dosyayı, milletvekilinin tahliye edilmesi ve yargılamanın durması için yerel mahkemeye gönderdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise Atalay için hüküm verildiği gerekçesiyle dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesini kararlaştırdı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım'da hem karara uymadı hem de Türkiye'de ilk kez görülen bir karara imza atarak ihlâl yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında ise suç duyurusunda bulundu.
“Yargı krizi” olarak adlandırılan olaya tepkiler sürerken, Can Atalay’ın avukatları bu kez AYM kararına uyulmaması nedeniyle bir kez daha Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
AYM Genel Kurulu 21 Aralık’ta Can Atalay hakkında daha önce verdiği hak ihlâli kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu inceledi.
AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine bu kez 3'e karşı 11 oyla karar verdi. İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı.
AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlâl edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi.
AYM ayrıca; hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiş ve Can Atalay'a 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ise AYM'nin Can Atalay hakkındaki kararını uygulamayarak, dosyayı bir kez daha Yargıtay'a göndermişti.
Kaynak: Haber Merkezi