İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gökçe anlattı: Temel hak olan 'konut hakkı' nasıl krize dönüştürüldü?
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından Türkiye'de konut krizi bir kez daha gündeme gelirken, İBB Genel Sekreter Yardımcısı, konut krizini ortaya çıkaran nedenleri ve çözümlerini 3 maddede sıraladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı ve Şehir Plancısı Dr. Buğra Gökçe, konut krizini üç başlıkta incelediği bir paylaşımda bulundu.
Gökçe, “konut hakkı”nın temel bir hak olmasına rağmen “Neden böyle bir sorunumuz var?” sorusunu sorarak, nedenlerini ve yapılabilecekleri 3 başlıkta anlattı.
KONUT KRİZİNİ BESLEYEN FAKTÖRLER
Paylaşımında Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kapatıldığını ve teşkilatın önceki hesaplarının ve önerilerinin uygulanmadığını söyleyen Gökçe, şu anda da konut arzının planlamayla yapılmadığını söyledi. Gökçe ayrıca, “Kamu kurumlarının yeterli sosyal konutu inşa etmediğini söyledi.
TOKİ’nin bir müteaahitlik kurumuna dönüştürüldüğünü söyleyen Gökçe, bu başlıkta şunları yazdı:
Sosyal konut üretmesi gerekirken yap-satçı haline dönüştü. Örneğin İstanbul'da son 20 yılda geliştirdiği konut sayısı sadece 85 bin. Son 20 yılda İstanbul'da üretilen bütün konutların (özel + kamu) sadece yüzde 5'i sosyal konut.
Konut üretimi temelde özel sektöre bırakıldı. Anayasa'nın 57'inci maddesinde yer alan devlete planlama, teşvik ve sosyal konut üretme görevi yükleyen "konut hakkı" bu yolla ihlal edildi. Planlı, programlı bir şekilde sosyal konut üretilmediği için konut arzı eksik kaldı.
Kooperatif sistemi terk edildi. Kooperatifler yap-satçı müteahhit sistemine terk edilerek, arazi spekülasyonuna alet oldu.
Türkiye'nin inşaat malzemesi imalat sanayisi zayıflayarak ithal ikameye mecbur edildi. Neticede inşaat maliyetleri enflasyondan hızlı artış gösterdi.
Kamu arsaları ve kamu tasarrufundaki arsalar ucuz konut ve sosyal konut üretme odağıyla değerlendirilmedi. Aksine üst orta ve üst gelir grubuna yatırım amaçlı ikinci, üçüncü konut üretmek için kullanıldı.
TALEP YÖNÜNDEN OLUMSUZLUKLAR
Gökçe, konut kredilerinin ucuz ve uzun vadeli ipotek kredileri olarak düzenlenmediğini savunarak, “Ticari kredi mantığında işlerlik kazandı. İpotek Kredisi sistemi için oluşan tarihi fırsatlar ıskalandı. Konut tasarruf hesabı uygulamaları etkisizleştirildi” ifadelerini kullandı.
Gökçe, Emlak Bankası’ndaki dönüşümü ise şöyle anlattı:
Emlak Bankası konut üretiminde tarihi ve sosyal bir rol oynarken, lüks konut yapanları teşvik kurumuna dönüştürüldü.
Konut kooperatifleri, sandıkları, sigorta ve emeklilik fonlarının konut piyasasındaki etkinliği yok edildi.
NE YAPMALI?
Gökçe, konut krizinin aşılmasına yardımcı olabilecek önerilerini ise şöyle sıraladı:
- Ulusal planlama ve program mantığına geri dönülmeli
- Konut ihtiyacı belirlenerek yıllık yatırım programı ile her yıl ihtiyaç oranında yeterli sayıda sosyal konut üretimi yapılmalı
- TOKİ asli işlevine dönmeli, Ulusal Konut Ajansı kurulmalı
- Kooperatif sistemi yeniden canlandırılarak, kooperatifçiliğe uygun inşaat teşebbüsleri desteklenmeli
- Konut tasarruf birlikleri etkin hale getirilmeli
- Konut yapım endüstrisinin ihtiyaçlarının Türkiye'de yerli kaynaklarla daha yüksek bir oranda üretilmesi sağlanmalı
- Kamu Hazine ve Belediye Arsaları Kamu Yararına Kullandırılmalı
- Sosyal Sigortalar-Bağkur ve Emeklilik Fonlarıyla birlikte geniş çaplı bir konut ipotek sistemi tesis edilecek, Cumhuriyetimizin eseri Emlak Bankası aslına rücu edecek, tarihi misyonuna yeniden kavuşmalı
- Sorunların çözümü var. Akıl, mantık, tecrübe ve liyakatle her sorunu çözebiliriz. Toplam üretilen konutun yüzde 25'ini aşan oranda sosyal konut üretebilir, halkımıza nitelikli, güvenli, uygun fiyatlı konut sunabiliriz. Yeter ki doğru adımları atalım, doğru uygulamaları yapalım.
Kaynak: Gerçek Gündem