İklim Değişikliğine Uyum ve Sektörel Farkındalık Eğitimi Trabzon'da Yapıldı
Trabzon'da, "Türkiye'de İklim Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında düzenlenen "İklim Değişikliğine Uyum ve Sektörel Farkındalık Eğitimi" tamamlandı.
İstanbul Teknik Üniversitesi İklim Bilimi ve Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, bir otelde düzenlenen eğitimde, afetlerin yerel imkanlarla baş edilemeyen olaylar olduğunu söyledi.
Afetlerin nadiren, acil durumların ise her zaman olduğunu belirten Kadıoğlu, "Acil durumları deneme yanılma yöntemiyle de öğreniyoruz. Afetler nadiren olduğu için deneme yanılma yöntemiyle öğrenemediğimiz şeyler bunlar. Bunlara daha bilimsel, planlı yaklaşmamız gerekiyor." dedi.
Hava durumu ile iklimin karıştırıldığına işaret eden Kadıoğlu, "İklim 100 yıllık süren bir olay, hava durumu ise gündelik. Eskiden 150 bin yılda dünya 1 derece ısınmıştır. Soğurken de 150 bin yılda 1 derece soğumuştur. Şimdi 1850 yılından 2000 yılına 1 derece ısındık. Eskiden 150 bin yılda olan değişim şimdi 150 yılda oluyor. 150 bin yılda 1 derece ısınan dünya önümüzdeki 75 yılda 7 dereceye kadar ısınabilecek. Bunun sosyoekonomik etkileri de çok büyük." diye konuştu.
Kadıoğlu, en yüksek artışlar Güneydoğu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana gelecek şekilde Türkiye'de hava sıcaklığının en kötü iklim senaryosuna göre 2100 yılına kadar yazın 4-7 derece aralığında artacağını dile getirdi.
Türkiye'nin 2030 yılında su sıkıntısı çeken bir ülke olacağının tahmin edildiğini söyleyen Kadıoğlu, "Şu an su stresinde olan Türkiye, 2030 yılında su sıkıntısı ve 2050 yılından sonra su fakiri olmaya aday." ifadesini kullandı.
Kadıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Toplam yağış miktarlarında Karadeniz bölgesindeki 150 milimetre civarındaki küçük artış hariç 2050'den itibaren özellikle kış aylarında 25-300 milimetreye varacak olan önemli azalmalar yüzünden Ege ve Akdeniz kıyılarında, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde yağış eksikliği, kuraklık görülmekte. İklim değişikliği şiddetli hava olaylarını artırıyor, hava olayları da uygun yerlerde afete dönüşüyor. İklim değişikliği bir sebep değil, sonuç. İklim değişirken biz hiç değişmiyoruz, problem bu. İklim risk yönetiminin yarısı iklim değişikliğine uyum, yarısı afet risk yönetimi. Riskin üç bileşeni var. Bunlar, tehlikeler, maruziyet ve sonra da etkilenebilirlik."
Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen proje kapsamında iki gün süren eğitimlere, kurum yetkilileri ve akademisyenler katıldı.