Karabük'te şüpheli biçimde ölü bulunmuştu: Gabonlu Dina'nın davasında karar çıktı
Karabük'e üniversite okumaya gelen, şehirdeki Filyos Çayı'nda şüpheli bir biçimde ölü bulunan Gabonlu Dina'nın(Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga) davası Karabük Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu sanık Dursun Acar'ın tutukluluk halinin devamına karar verilirken, dava 5 Ağustos saat 14.00'a ertelendi.
Üniversite okumaya gittiği Karabük'te erkek ve ırkçı şiddete maruz kalan, şehirdeki Filyos Çayı'nda ölü bedeni bulunan Dina'nın davası, planlandığı saatten daha ileri bir saatte Karabük Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Maktulün annesi ve babası da davanın görüleceği duruşma salonuna geldi ve savunma verdi.
(Foto: Evrim Kepenek)
Şüpheli bir şekilde ölen Dina'nın davasını "Dina İçin Feministler" ve "Feminist Avukatlar" grubu takip etti. Karabük'te yaşayan göçmen öğrenciler de davanın görüldüğü adalet sarayında bulundu.
SALONA GİRİŞLERE KISITLAMA
Basın mensuplarının , milletvekillerinin ve bazı kişilerin duruşma salonuna alınmasında sorun yaşanırken, Gabon Büyükelçisi Jean Bernard Avouma da salondaki yerini aldı.
Avouma biraz daha öğrencinin salona alınmasını talep ederken, mahkeme heyeti başkanı sadece bir öğrencinin alınabileceğini iletti.
SAVUNMALAR VERİLDİ
Dina'nın duruşması, gecikmeli bir şekilde başladı.
Duruşmada söz alan Dina'nın annesi, "Adaletin gerçekleşeceğine inanıyoruz. Şikayetimiz devam ediyor. Gabon'dan Türkiye'ye adalet bulmaya geldik. Bunun gereği gibi karar verilmesini istiyoruz. Çocuğumuz için sürekli gidip geliyoruz sonuçsuz dönüyoruz ülkemize. Artık adalet istiyoruz" dedi.
Dina'nın babası ise "Kızım Karabük'te öldürüldü. Adaletin gerçekleşmesini bekliyoruz. Geliyoruz gidiyoruz gelişme sağlayamıyoruz. Sanık hala tutuklu mahkemeniz kararınca. Dina o binada bodrum katına indi. Orda birtakım şahıslar tarafından zorla kapatıldı. Oradan koşarak çıktı. Hastaneye gitmek istiyor. Bindiği arabadan inip kaçıyor. Sanık onu aramaya dönüyor. Dina'nın ölü bulunduğu yere gidiyor. Sanığın olay yerinde olduğu çok açık. Kızımı okumaya gönderdim, tabutla geri aldım. Gerçeği öğrenmek istiyorum. Adaleti istiyorum" sözlerini sarf etti.
Maktulün avukatları, "Beyanların zapta geçişi eksik ve zor oluyor. Sözlerimiz bölünüyor. Adil yargılanma hakkımız ihlal ediliyor. Duruşmanın SEGBİS kaydına alınıp dökümünün yapılmasını talep ediyoruz" talebinde bulundu ve talepleri mahkemece reddedildi.
Talepleri sonrası sözlerine devam eden Dina'nın avukatı Gülyeter Aktepe, şu ifadeleri kullandı:
"Esasa etkili en önemli delillerden biri Filyos çayı keşfi olacaktır. Mevsim değişikliği riski de gözetilerek keşif gününün bir an önce verilmesini talep ediyoruz. Rasathaneye tekrar müzekkere yazılsın. Dosyada önemli eksiklikler var. Sanığın tali yolda geçirdiği sürenin suçu işlemeye yeterli olduğu keşifte görülecek. Dina'nın ayağı kayarak düşmediği anlaşılacak. Sanığın beyanlarında çelişkiler var. Sanığın hastanede durmayıp seyre devam ediyor. Dina'nın aramalar yaptığının söylüyor ama kayıtlarda çıkmıyor. Kendi yaptığını iddia ettiği aramalar HTS kayıtlarında yok. Sanık kamera kayıtları çıkınca ifadesini değiştirdi. Kuvvetli şüphe devam ediyor. Dinlenmeyen tanıklar vardır, tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz. Bizim için Filyos çayı kenarında yapılacak keşif yeterli değil. Dina'nın telefonunun bulunduğu Han apartmanı bodrumunda keşif yapılmalıdır. Filyos çayından önceki sürecin anlaşılması gerekir."
Dina'nın avukatları savunmasına şu şekilde devam etti:
"Dursun ile diğer şüpheliler adasındaki bağ açıklığa kavuşmadı. Tanık Gozal, bodrumda yaşananlara tanık oldu, polisi aradığını anlattı. Dina'nın bodruma çekilişini, kaçışını gördü. Örüntüyü doğru kurabilmek için bodrumda yaşananları anlamalıyız. Bodrumda aydınlatma yok, olay yeri incelemesi yetersiz. Keşif talebimizi yineliyoruz. Tanıkların bir kısmı için Gabon devletine istinabe yazılmalı. Samet Çelebi ve Yusuf Yabacı hakkında takipsizlik verildi ancak duruşmada tanık olarak dinlenmeliler. Olay gecesi olay yerinde bulundukları sabit. Böyle bir ihtimalinin değerlendirilmemesi dosyayı üstünkörü ele almaktadır. Mustafa Yazar, Dina'yı Dursun Acar ile arabada gören kişi. Onu dahi dinlemeyi reddettiniz. 112 ihbarcıları da dinlenmeli. Bu haliyle dosya maddi gerçeğe ulaşmaktan uzak. Yargılamanın başından beri taleplerimiz reddediliyor. Dina'yı ölüme götüren süreci bilmiyoruz dosya kapsamında. Sistematik ırkçılığı annesine yolladığı mesajlardan biliyoruz. Karabük'teki ırkçılık ülke gündemine oturdu. Afrikalı siyah öğrencilere yönelen ırkçılığı, maruz kalan öğrencilerin kadın olduğunu da gördük. Tacizi gördük, takip ettik. Dina annesine tam olarak bunu söylüyordu."
DURSUN ACAR'IN TAHLİYESİ TALEP EDİLDİ
Sanık Acar, savunmasında şunları söyledi:
"Ölen kızımıza bir şey yapmadım. Ben şeker hastasıyım oraya gergin geldim. Aracımdan neden indi diye düşündüm bende, taciz etmedim. Olay günü dört kere komiseri aradım, açmadı. Bu olayın öncesi de sonrası da araştırılsın, diyeceğim yok. "
Acar'ın avukatı ise "Müvekkilimizin Dina ile daha evvel bir ilişkisi, bağlantısı yok. fiziki bir müdahale de mümkün değil. Müvekkilimiz 60 yaşında şeker hastası. Dina daha büyük, uzun boylu. Biz bu duruşma devam ettiği sürece müvekkilimizin tutuklu kalacağını anladık. Biz dosyada karar aşamasına geçilmesini istiyoruz. Keşif yapılsa da dosyaya da bir katkısı olacağını düşünmüyorum. Dosyada tanık olarak dinlenilen 3 kişinin de yurtdışına kaçtığını görüyoruz. Gelmeyecekleri ortada. Onlar 'Dina için adalet' deyip, ülkeyi terk ettiler. Keşif yapılmasından vazgeçilmesini ve müvekkilimizin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Hiçbir suçu yokken cezaevinde olması vicdansızlıktır" dedi.
KARAR AÇIKLANDI
Mahkeme, maktulün avukatlarının; 112 kayıt CD'lerinin bilirkişiye gönderilmesi, dinlenmeyen yabancı tanıkların Türkiye'ye giriş yapıp yapmadığının sorulması, tanık D.K'ye zorla getirme çıkarılması için talimat yazılması, Han Apartmanı bodrumunda keşif talebi ve tanık dinletme taleplerini reddetti.
Ayrıca mahkeme, davanın 5 Ağustos saat 14.00'e ertelenmesine ve tutuklu sanık Dursun Acar'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
DİNA'NIN AVUKATLARI: DİNA, KARABÜK'TE SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE ERKEK ŞİDDETİNE MARUZ KALIYORDU
Feminist Avukatlar grubu, davanın bitimi sonrası basın açıklaması yaptı.
Avukatlar, "Dina'nın ölümünün ardındaki gerçekler hala aydınlatılmadı; aydınlatılmak istenmiyor" diyerek şunları söyledi:
"Dina'nın Filyos Çayı'nda cansız bedenin bulunmasının ardından bir seneden fazla bir süre geçti ancak ölümün ardındaki gerçekler hala aydınlatılmadı; aydınlatılmak istenmiyor. Mahkeme heyeti başından bu yana olayı sadece adli bir vakaymışçasına ele alıyor; cinayetin arka planındaki güç ilişkilerini sorgulamak istemiyor; etkin bir soruşturma yürütülmemesi için deyim yerindeyse direniyor. Dina'nın öldürülmesi salt adli bir vaka olarak değerlendirilemez çünkü cinayete giden yol ırkçılık ve patriyarka tarafından üretilen güç ilişkileriyle donatılmıştır. Dosyadaki tanıkların ifadelerinden ve Dina'nın günlüğüne yazılanlardan açıkça anlaşılacağı üzere Dina, Karabük'te sistematik bir şekilde erkek şiddetine maruz kalıyordu. Kendisine para karşılığı cinsel ilişki teklif ediliyor, ısrarlı takiplerin ve cinsel tacizlerin ardı arkası kesilmiyordu. Dina'nın ırkçılık ekseninde maruz kaldığı cinsel taciz o denli boyuta varmıştı ki Dina, annesine artık Karabük'te yaşamak istemediğini, Sakarya'nın onun için daha güvenli bir bölge olduğunu ifade etmişti. Dina'nın günlüklerinde doğrudan kendisi tarafından Karabük'te ırkçılığa maruz kaldığı ifade edilmesine rağmen, avukatların Dina'nın günlüğünde yer alan beyanlarının aktarılmasına dahi tahammülü olmayan mahkeme heyeti, tarafsız olması gerektiğini unutarak sanık müdafiilerinin yanındaymışcasına tavır sergilemektedir. Mahkeme heyetinin en başından bu yana esasa etki edecek delilleri tartışmayı reddeden tutumunun yanı sıra bir de iddia makamı gibi davranması neticesinde heyetin adil bir yargılama yapacağına dair hiçbir inancımız kalmamış; tarafımızca hâkimin reddi talebinde bulunulmuştur. Yaklaşık bir ay önce Karabük Üniversitesi'nde siyahi öğrencilerle ilgili yapılan haberler neticesinde, sosyal medya üzerinden yapılan ırkçı, ayrımcı hedef göstermeler sonucu Karabük'te göçmen öğrenciler evlerinden çıkamayacak kadar tedirgin hale geldiler. Yaşanan bu durum bize Dina'nın günlüğüne yazdıklarının hiç de tesadüf olmadığını kanıtlamaktadır.
'CEZASIZLIĞA ASLA İZİN VERMEYECEĞİMİZİ BİR KEZ DAHA VURGULUYORUZ'
Evet Karabük'te ırkçılık vardır. Dina hem bu ırkçı atmosferin hem de göçmen bir kadın olmasının sonucunda sistematik erkek şiddetinin sonucu öldürülmüştür. Maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması için şüphenin, patriyarka ve ırkçı güç ilişkileri ekseninde değerlendirilmesi gerekir; aksi halde yargılama daima noksan kalacaktır. Duruşma salonlarında ve medyada defalarca söylediğimiz üzere burada etkin bir tahkikat yürütülmemiştir. Dosyada tek sanık olan Dursun Acar'ın diğer şüphelilerle olan bağlantısı araştırılmamış, Dina'nın ısrarlı bir şekilde cinsel ilişki teklifi aldığı ve ölümden çok kısa bir süre önce tartıştığı PTT çalışanları tanık olarak dahi dinlenmemiş, çıplak ayakla kaçtığı Han Apartmanı'nda keşif yapılması taleplerimiz reddedilmiş, DNA örnekleri incelenmemiş, esasa etki edecek delillerin çoğu tartışılıp tüketilmemiştir. Dina'nın ölümü salt bir adli vaka olarak değerlendirilemez, Dina sistematik erkek şiddeti ve göçmen kadınların maruz kaldıkları ırkçılık atmosferinde bizatihi hedef gösterilmiş; ölümüne giden olay örüntüsü açıklığa kavuşturulmak istenmemiştir. Bizler, şüpheli kadın ölümlerinde maddi gerçeğin ortaya çıkmasında salt pozitif hukukun yetersiz kalacağının farkında olan ve feminist bir perspektiften okunması gerektiğine inanan kadınlar olarak Karabük'teki göçmen kadın öğrencilerin yanlarında olduğumuzun altını çiziyor, cezasızlığa asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz."
NE OLMUŞTU?
17 yaşında Gabon’dan Karabük’e üniversite okumaya gelen Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga, bilinen adıyla Dina, 26 Mart 2023 tarihinde Yeşilköy mevkiindeki Filyos Çayı'nda ölü bulunmuştu.
Üniversite öğrencisi Dina'nın öldürülmeden önce annesine Karabük’ten gitmek istediğini söyleyen ses kayıtları bulunmuş, bu kayıtlarda erkek şiddetine ve ırkçı şiddete maruz kaldığı belirlenmişti.
Otopsi raporunda ise uyuşturucu madde almadığı, boğulma izine rastlanılmadığı yer alırken, pantolonunun fermuar kısmının yırtık olduğundan bahsedilse de cinsel saldırı izine rastlanılmadığı yazılmıştı.
Karabük Üniversitesi Makine Mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisi Dina'nın ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada, 3’ü Gabon uyruklu, 8 kişi gözaltına alınmıştı. Şüphelilerden 5'i savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılırken mahkemeye sevk edilen şüphelilerden İ.Ç. ile S.Ç. adli kontrolle serbest bırakılmıştı. 4 kez gözaltına alınan Dursun Acar ise tutuklanmıştı.
Ayrıca dosyadaki sanık Dursun Acar haricindeki 7 isim hakkında takipsizlik kararı verilmişti.
Genç kızın öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, Dursun Acar hakkında 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 'cinsel istismara teşebbüs' suçlamasından 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmış, ilk duruşması 8 Kasım'da görülmüştü.
Duruşma 24 Ocak'a ertelenmiş ve Acar'ın tutukluluğuna devam kararı verilmişti.
SON DURUŞMA GERGİN GEÇMİŞTİ
24 Ocak’ta görülen duruşma ise gergin geçmişti.
Maktul Dina’nın davasını üstlenen “Dina İçin Feministler” grubu, duruşmaya kalabalık gittikleri öne sürülerek hâkim tarafından eleştirilmişti.
Hâkimin ayrıca Türkiye’de ırkçılığın olmadığını öne sürmesi üzerine avukatlar ile arasında tansiyon yükselmişti.
Ayrıca avukatlar, hâkimin PTT çalışanlarının Dina’ya taciz ettiği kısmı zapta geçmemesi üzerine olaya müdahale ettiğini vurgulayarak tepki göstermişti.
Katledilen 17 yaşındaki Dina’nın annesi ve babası mahkemede katılan sıfatıyla dinlenmişti.
Acar ise mahkemede "Suçum olmadan basının etkisiyle cezaevine girdim. Bunu hak etmedim" diyerek serbest kalmayı talep etmişti.
Mahkeme, dosyadaki tek tutuklu sanık Dursun Acar’ın tutukluluk halinin devamına karar vermiş, mahkemenin 29 Nisan’a ertelendiğini duyurmuştu.
Kaynak: Haber Merkezi