Karakollarda yaşanan şiddet raporlarda: Cinsel saldırı tehdidi, kaba dayak, itirafçı olmaya zorlama, nefessiz bırakma, işkence altında, avukatsız sorgu
Avukat tutanaklarına göre polisler, vatandaşları şişe ve süpürge sapıyla cinsel saldırı ile tehdit etti. İtirafçı olmaya zorladı, sinkaflı sözlere, çıplak ve kaba dayağa maruz bıraktı. Polislerin içki koktuğu belirtilen tutanaklarda, vatandaşlara elektrikli işkence uygulandığı iddiası da yer alıyor.
Protesto alanlarından sokaklara, ikamet aramasından gözaltı aracına ve gözaltı birimlerine devlet kolluğu tarafından şiddet gören yurttaş görüntüleri Türkiye tarihi açısından çok eskilere dayanıyor. Öyle ki 21 Mart 1992 Cizre Newruz’undan 12 Mart 1995 Gazi olaylarına kadar pek çok örnek arşivlerde duruyor.
İnsan hakları alanında çalışanlar polis şiddetinin Diyarbakır, Şırnak, Hakkari gibi doğu illerinde, keza İstanbul’da Gazi, Okmeydanı gibi politik mahallelerde olağan hale getirildiğini ifade ediyor. Yine şehrin “görünmeyen”, bilinse de içerisinin muğlak kabul edildiği, suç bölgesi ilan edilen ya da kentsel dönüşümün getirildiği mahallelerde de “güvenlik” güçlerinin yasalardan bağımsız şiddet uygulayabildiği biliniyor.
Uluorta uygulanan şiddet ortadayken, gözaltı birimlerinde, örneğin karakollardaki şiddet nasıldır?
2021 yılında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) başvuran doğrudan işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalan 871 başvurunun 395’i (%45,4) emniyet müdürlükleri, 92’si ise (%10,6) polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kaldığı tespit edilmiş.
SADECE FİZİKİ DEĞİL; SÖZLÜ OLARAK AŞAĞILAMA, SÖVME, TEHDİT
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, son bir yıl içinde gözaltına alınma aşamasında kötü muamele başvurularının arttığını, salt fiziki işkence değil aşağılama, küfür, tehdit gibi ihlallerin de olduğuna vurgu yapıyor:
“Karakollarda adli ve politik suçlarda bu tür kötü muamele iddiaları bize yansıyor. Sadece fiziki değil sözlü olarak insanların aşağılandığı, sövüldüğü, tehdit edildiği durumlar da yaşanıyor.”
Eren, kolluğun ya da kamu görevlerinin işlediği bu tür suçlara yönelik sağlıklı bir soruşturma, yargılama süreci işlemediğine dikkat çekerek “İşkence, kötü muamele iddiası bürokratik, yargısal makam tarafından örtülecek olaylar olarak görülüyor. Etkin hukuki süreçler yürümüyor” diyor.
İŞKENCE YAPARAK İFADEMİ ALDILAR
“Sikayetvar.com.” adlı site üzerinden şikayetlerini çevrimiçi olarak kurum ve markalara ileten kullanıcılar arasında karakolda yaşandığı iddia edilen işkence, görev ihmali gibi ihlaller de yer alıyor.
Ertan adlı kullanıcı 28 Mart tarihinde, Ümraniye’deki Çakmak Polis Merkez Amirliği’nde gördüğü işkenceyi şöyle anlatıyor:
“Çakmak polis karakolu ekiplerinden davacı ve şikayetçi oldum. Haksız yere işkence yapıldı bana adli raporlarım alındı ve savcının isteği üzerine Adli Tıp’ta tekrar rapor verildi. Polis olmak onurlu bir meslektir, keşke herkes bunun farkında olabilse. Polisler bana işkence yapıp bir de şüpheli gibi ifade alıyorlar. Yalan ifade ve suçlamada bulunuyorlar. Maddi manevi bana bunu yaşatan herkes hak ettiğini alana kadar her gün farklı bir yerden yazacağım hakkımı helal etmiyorum.”
TEKME TOKAT İMZALATMAYA ÇALIŞTILAR
12 Kasım’da Hakan adlı kullanıcı Diyarbakır'ın Ergani ilçesi çocuk şubede yaşadıklarını şu sözlerle ifade ediyor:
“İki polis kardeşimi hiçbir alakası olmayan suçtan yanlış kişiyi alıp ifadede yapmadığı suçu döverek tekme tokat suçu imzalatmaya çalıştılar. Şikâyet edenler kardeşimin olmadığını teyit ettiği halde. Hiçbir günahı suçu olmayan adamı evinden alıp dövüp bıraktılar. Şimdi bu görevini kötüye kullanmak değil midir? Bu ülkede bunun bir cezası yok mu!” (Yazıldığı haliyle aldık)
POLİSTEN KADINA: SENİ BEN GÖRÜYORUM, SÜREKLİ GEZİYORSUN
Ertuğrul adlı kullanıcı ise polislerin kız arkadaşının bir şikâyeti üzerine “Seni ben görüyorum, geziyorsun sürekli” dediğini aktardığı iddia ise şöyle:
“2 Ağustos 2021 saat 20:30 ila 35 arasında kız arkadaşımla konuşulurken psikopat manyağın tek kız arkadaşıma tokat atıp, bıçak çekti. Karakola gittiğinde, saat 21:05 ti hastaneye gidip, darp raporu almak için götürüldüğünde saat 22.30 edindiğim bilgilere göre, bunu yapan şahıs uyuşturucu, darp, yaralama gibi suçlardan sabıkası olan biri. Karakolda kız arkadaşıma ifadesini alan sanırım polisin, ismi yanlış duymadıysam, g*** dediği ilk cümle "seni ben görüyorum geziyorsun sürekli" bu cümle ne demek? Önce bunun hesabını bir de, bu kadar normalmiş gibi davranmaları çok saçma. Olayın olduğu yer Zonguldak Çaycuma. Eve bırakması için rica etmesine rağmen, hiçbir olmamış gibi göndermeleri ya yolda giderken bir şey yapsa. Önce bu şahısla sonra buradaki kolluk kuvvetleri ile işlem yapılır umarım.”
TUVALET İHTİYACINI SAĞLAMAMA, SOHBET BAHANESİ İLE SORGU YÖNTEMİ
Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden sorumlu yönetim kurulu üyesi Mehdi Özdemir, nezarethane koşullarının kötü muameleyi yansıttığına dikkat çekerek şunları söylüyor:
“Şahsın gün içinde besin almasının sağlanmaması, tuvalet ihtiyacının karşılanmaması, barınma koşulları itibari ile yazın çok sıcak, kışın soğuk bir yerde tutulması bunun haricinde yasak sorgu yöntemleri uygulanmak suretiyle gözaltında bulunan kişilerle sohbet etme noktasında bir teklifte bulunulması, sohbet esnasında yer yer tehdit edilerek, yer yer de dosyasına ilişkin olarak pişmanlık dayatması yapılarak beyan alınmak istenmesi gibi kötü muameleler gözaltı birimlerinde yaşanıyor.”
Özdemir, gözaltına alınan çocuklar için durumun değişmediğini ifade ederek şunları söylüyor:
“Yemek ihtiyacı çoğu kez aileler tarafından karşılanıyor. Diğer türlü besin değeri düşük olan yemeklerle gıda ihtiyacı geçiştiriliyor. Toplu gözaltılarda çocukların tuvalet ihtiyacını karşılarken de sorunlar yaşanmakta. En son 21 Mart’ta 70’i aşkın çocuk gözaltına alınmıştı. Toplu bir şekilde nezarethanede bekletildiler. Uyunabilecek yer olmayan bir yerden bahsediyoruz. Bu çocuklar daha sonra Çocuk Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Sonrasında ise yetersiz yerden kaynaklı göçmen kaçakçılığı şubesine götürüldüler ve tıklım tıkış bir şekilde orada bekletildiler.”
KÖPEKLE SALDIRTMA İLE BAŞLIYOR
Özdemir, Diyarbakır’da giderek artan bir şekilde ikamet aramasında yer yer köpeklerin şahıslara saldırtıldığını da ifade ediyor:
“İkamet aramalarında Diyarbakır ve bölge kentlerinde özel hareket polisleri kapıyı kırmak suretiyle ikamete girmekte ve girdikten sonra köpekler ikamete salıverilmekte. Köpekler ikamet sahibi, şüpheli ve orada bulunan kişilere de saldırabilmekte. Ahmet Yoldaş, Rojbin Çetin köpek saldırısına maruz bırakılmıştı. Sırt bölgelerinde ve vücudunun çeşitli yerlerinde köpek tırmıklarının, ısırıklarının olduğunu tespit etmiştik.”
MAĞDUR, POLİSE MUKAVEMET İDDİASIYLA SANIK HALİNE GETİRİLİYOR
Özdemir, suç duyurularının yargı zırhıyla sonuçsuz bırakıldığının altını çizerek, sonraki süreçte mağdurlara polise mukavemet ettikleri iddiasıyla haklarında ceza davası açıldığına vurgu yaparak şunları söylüyor:
“Savcılık tarafından şu ana kadar yapılan başvurular içerisinde herhangi bir şekilde mahkûmiyet kararına dönüşen çok az sayıda dosya gördüğümüzü belirtmek isterim. Dava açılsa bile şahısların bir şekilde beraat ettirildiğini, kötü muameleye maruz kalan şahısların polise mukavemet ettikleri iddiasıyla haklarında ceza davası açıldığı ve bu ceza davası neticesinde mağdur olan yurttaşların dosya sanığı olarak haklarında mahkûmiyet kararı verilerek ikinci kez mağdur edildiklerini gözlemlemekteyiz.”
DALGA GEÇİLDİ, ‘YİNE Mİ SEN GELDİN?’ DENİLDİ
Son bir ayda karakolda yaşanan şiddet, görev ihmali ile ilgili çıkan haberleri taradığımızda ise olayların münferit olmadığı anlaşılıyor.
Diyarbakır Bağlar’da Kaynartepe Mahallesi’nde 28 Aralık akşamı “genel bilgi tarama” (GBT) kontrolü yapan özel harekât polisleri, "namaza geç kaldığını" söylemesi üzerine Emre Elaltunterin isimli vatandaşı darp etmişti. Sosyal medyada yayılan görüntülerde uzun namlulu silahlar taşıyan polislerin Emre Elaltunterin’i tokatladığı görüldü. Cimer'e polisler hakkında şikâyette bulunan Elaltunterin, dilekçesinde polis şiddetinin karakolda da devam ettiğini belirtti.
7 Aralık 2022 tarihinde basına yansıyan bir başka haberde ise şiddet gördüğü eşini şikâyet etmek üzere karakola giden bir kadınla dalga geçtiği kaydedilmiş.
Kocaeli'nde yaşayan 38 yaşındaki Emine Sağır, eşinden şiddet gördüğü gerekçesiyle gittiği karakolda kendisiyle dalga geçildiğini şu sözlerle anlatıyor:
‘’Eşim Ferdi Sağır ile 2009 yılında evlendik. Evlendiğimizden beri beni darp ediyor. Zaten sürekli şikayetlerim olduğu için artık karakoldaki polisler de beni dikkate almıyor. 4 Aralık Pazar günü eşimin beni darp etmesi üzerine komşularımın yardımı ile karakola gittim. Oradaki polis beni görünce resmen dalga geçti.' Yine mi sen geldin?’ dedi. En son olayda ifademi bile doğru düzgün veremedim.’’
ANKARA TEM, NARKOTİK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ, SİNCAN POLİS MERKEZİ…
Yine yakın zamanda Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, polisin gözaltında kötü muamele ve işkence yaptığı kişilere ilişkin hazırladığı beş ayrı raporu yayımladı.
Geriye dönük hatırlatmak yaparsak… Hazırlanan raporlar, Ankara Barosu yönetimi tarafından kamuoyuna açıklanmadığı için Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi üyeleri istifa etmişti.
Ankara Barosu, 67. Olağan Genel Kurulu’nda aylar önce hazırlanan beş raporun yayımlanmasının kararını aldı.
Raporlar sırayla 23 Ocak’ta, 2 Mart’ta, 8 Mart’ta ve 4 Nisan 2022’de iki ve en son 2 Ocak’ta Baro’nun internet sitesinde yayımlandı. Raporda göre, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (Ankara TEM Şube), Narkotik Şube Müdürlüğü, Sincan Polis Merkezi Amirliği’nde gözaltı sürecinde olan kişilere polisin işkence ve kötü muamelede bulunduğu açıklandı.
Avukat tutanaklarına göre polisler, vatandaşları cinsel saldırıyla tehdit etti, itirafçı olmaya zorladı, sinkaflı sözlere, çıplak ve kaba dayağa maruz bıraktı. Tutanaklara göre polisler, “İstediklerimizi söylemezsen 23-30 yıl yatarsın aileni göremezsin” şeklinde tehdit etti ve aralarında “Uzun süreli iz bırakmayacak bölgelerine dikkat edelim” diye konuştu.
Polislerin içki koktuğu belirtilen tutanaklarda, vatandaşlara elektrikli işkence uygulandığı iddiası da yer alıyor.
"POLİS, KALK BİZE STRİPTİZ YAP DEDİ, FARKLI CİSİMLER İLE CİNSEL SALDIRI TEHDİDİ"
26 Ocak 2022 tarihli rapora göre; kötü muamele ve işkenceye maruz bırakıldığını belirten kişiler, avukatlara, “mülakat” adı altında görüşmeye götürüldüklerini ve “itirafçı olmaya zorlandıklarını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldıklarını” anlattı.
Kişilere yapılması gereken hekim muayenesinin ise hastane yerine nezarethanede yapıldığı belirtildi. Raporda, kişilerin maruz bırakıldıklarını iddia ettikleri tehditler şöyle sıralandı:
“Görüşülen kişilerden biri elleri kelepçeli bir şekilde ayakta çok uzun süre bekletildiğini, yine elleri kelepçeli şekilde yere yatırılarak uzun süre bekletildiğini, mülakatlar esnasında tehdit ve hakaretlerin yanı sıra çıplak şekilde soyulduğunu, çıplak haldeyken kendisine sinkaflı hakaret ve fiiller işlenmesi ile tehdit edildiğini, mülakatlar esnasında farklı cisimlerle cinsel saldırıya maruz bırakmakla tehdit edildiğini, bu mülakatta bu tehditlerin artmasının yanı sıra soğuk su ile iki defa ıslatıldığını ve soğuktan dolayı ciddi şekilde üşüdüğünü beyan etmiştir.”
Görüşülen diğer bir kişi ise avukatlara, gözaltına alındıktan sonra sorular esnasında polisin kendisine “Kalk bize striptiz yap” dediğini ve sinkaflı hakaretlerin edildiğini anlattı.
ŞİŞE VE SÜPÜRGE SAPIYLA CİNSEL SALDIRI TEHDİDİ
2 Mart 2022 tarihli rapora göre; Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nde görevli avukatlar, polisin, işkenceye maruz bırakıldığı belirtilen kişiye çeşitli cisimlerle karşı cinsel saldırıya teşebbüs ettiği, ailesine sinkaflı laflar ettiği, “Eğer istediklerimizi söylemezsen 23-30 yıl yatarsın aileni göremezsin” denildiği, ‘mülakat’ adlı görüşmede, itirafçı olmaya zorlandıkları, şişe ve süpürge sapıyla cinsel saldırı tehdidi ile karşılaştıkları bilgisi de raporda yer aldı.
İşkenceye maruz bırakıldığını iddia eden kişi, “fenalaştığını, polislerin de bu durumdan çok korktuklarını ve kendi aralarında özellikle uzun süreli iz bırakmayacak bölgelerine dikkat edelim diye konuştuklarını” da avukatlara aktardı.
SENİ BİTİRECEĞİZ, SENİ SOKAKTA GEZDİRİRİM TEHDİDİ
8 Mart 2022 tarihli rapora göre; Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nde görevli avukatlar 7 Mart 2022’deki kötü muamele ve işkence iddialarına ilişkin Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü’ne gitti. Avukatlar yaşananları şu sözlerle raporladı:
“Görüşülen kişi darp, cebir ve hakaretlere maruz kaldığını, aynı zamanda şeker hastası olduğunu bu yüzden de bir türlü kendine gelemediğini, durumunun kötü olduğunu beyan etmiştir.
Görüşülen kişi polisler tarafından, ‘seni bitireceğiz, seni sokakta gezdirmem’ şeklinde küfürlü tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu ifade etmiştir.
Ayrıca, avukat tarafından yapılan tespitlerde mağdurun çok bitkin olduğu, sekerek yürüdüğü, vücudunun çeşitli yerlerinde kızarıklıklar ve şişlikler olduğu tespit edilmiştir.”
NEFESSİZ BIRAKMA, COPLA VURMA…
4 Nisan 2022 tarihli rapora göre, 7 Mart 2022’de Ankara Sincan Polis Merkezi Amirliği’ndeki işkence iddialarına ilişkin, işkenceye maruz bırakıldığı iddia edilen kişinin avukatının talebi üzerine mağdurla görüşüldü.
Raporda, mağdurun doktor raporu alınmadan Fatih Polis Karakolu’na getirildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Görüşülen kişi, yapılan ilk ve usulsüz gözaltı işleminde orada bulunan bir komiser ve üç polisin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, saçının sürekli çekildiği, polisin eliyle boynunu sıkarak nefessiz bıraktığı ve copla koluna vurduğu, kolundaki şişkinliğin sebebinin bu olduğunu beyan etmiştir.”
“Mağdur, ellerini ve kollarını tutarak kendilerini korumaya müsaade etmediklerini beyan etmiştir. Mağdurun sağ ve sol bileğinde şişkinlik ve kızarıklık görüldüğü ve jopla vurulduğundan bu hale gelmiş olacağı izlerden tespit edildi. Mağdurun sol boynunda morarmalar tespit edilmiş olup fotoğraflanmıştır. Mağdur, kalçasına vurduklarını beyan edilmesi üzerine kalçasına da bakılmış buradaki şişkinlikler görülmüş fakat fotoğraflanmamıştır.”
Raporda, mağdurun işlemediği suçların üzerine atılmaya çalışıldığı ise şöyle anlatıldı:
“Görüşülen kişi, arkadan saçını bağlayan polis ile komiser olan kişinin annesine babasına küfrettiğini, ifade için gittikleri yerde kafasına vurduklarını ve polislerin amacının soruşturma yapmak değil cezalandırmak olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca fiziki ve sözlü şiddet esnasında yaklaşık 12 dosyada kendisi ve diğer işkence gören 3-4 kişinin şüpheli yapılmak istendiği ve bu amaçla TV çaldığını zorla beyan ettirmeye çalıştıklarını söylemiş, dahası, diğer işkence mağdurlarının daha fazla kötü muameleye dayanamayarak, polisin onlara söyletmeye çalıştığı ifadeleri şiddet zoruyla söylediklerini beyan etmiştir.”
AVUKATSIZ ‘MÜLAKAT’, İTİRAFÇI OLMAYA ZORLANMA
Yine 4 Nisan 2022 tarihli bir diğer rapora göre, 6 Mart 2022’de Ankara TEM Şube’deki işkence iddiaları kayda geçildi. Tutanaklar ile kayıt altına alınan işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili şu tespitler paylaşıldı:
“Görüşülen kişi, gözaltının ilk günü ve ikinci gününde gece saat 3-3.30 civarı bulunduğu nezarethaneden TEM kampüsü içerisindeki nizamiye girişinde, soldaki başka bir binaya götürülerek mülakat adı altında işkence ve kötü muamelelere başlandığını ifade etmiştir. Görüşülen kişi ‘mülakat’ adı altında görüşmelere götürüldüklerini, mülakat esnasında odada ve içten geçmeli olan yan odada toplamda altı-yedi kişinin olduğunu ve avukatsız olarak bu mülakatların yapıldığını, burada itirafçı olmaya zorlandıklarını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldıklarını, birden fazla defa mülakata çıkarıldığını, mülakatta kendilerine psikolojik baskı uygulandığını ifade etmiştir.”
“Görüşülen kişi, ikinci günkü mülakatta bıyıksız, kısa saçlı, siyah gözlü, 1.70-1.80 boylarında ‘Görsem kesinlikle teşhis ederim’ dediği şahıs tarafından kaba dayak atıldığı, yüzüne yumruk yediği, bu yumruğun etkisiyle…
… dediklerini, döndükten sonra ise ‘Biz burada neler yapıyoruz senin haberin var mı burada adamın…’ diye başlayarak sinkaflı küfürler ettiğini, yumruk ve tokatlar atılırken üç-dört kişinin de üzerine çullanarak elini ve omzunu tuttuğunu ve dayak aralarında ise sürekli üç-dört kişinin beklediğini, mülakatı asıl yapanın ise ısrarla kendisine arkanı dönme diyerek küfürlerle ikaz ettiğini beyan etmiştir. Görüşülen kişi polislerin mülakat esnasında kendisi ve ailesine sinkaflı çok ağır hakaretler edildiğini, eğer istediklerimizi söylemezsen 23-30 yıl yatarsın aileni göremezsin denilerek baskı yapıldığını, yine bu küfürler, tehditler ve dayaklar esnasında bir seferinde özellikle eşini sorduklarını ve ardından hakaret ettiklerini beyan etmiştir.”
POLİSLERİN ALKOL ALDIĞI İDDİASI
Raporu hazırlayan avukatlar, ayrıca polislerin alkollü olarak beyan aldıklarını, bundan dolayı mağdurun çok daha fazla korktuğunu kayda geçirdi:
“Mağdur beyanında; mülakatın yapıldığı odanın yandan geçmeli diğer odasında polislerin alkol aldıklarını çok kötü alkol koktuklarını, bu yüzden de her an her şeyi yapabilmelerinden çok korktuğunu beyan etmiştir. Görüşülen kişi bu üç günde hekim muayenesinin yalnızca ilk alındığında olduğunu, birinci ve ikinci günde, 24 saat geçmesine rağmen hiç doktora götürülmediklerini, birinci gün akşamı doktor önlüklü bir şahsın emniyette nezarethaneye gelerek, koridorda bir şeyi olan var mı diye bağırdığını ancak ikinci gün bunun dahi yapılmayarak kimsenin gelmediğini, kendisinin iki sene önce kalp krizi geçirdiğini bundan dolayı tansiyon problemleri olduğunu mülakat esnasında vücudunun elektriklendiğini bu şekilde ölmekten çok korktuğunu beyan etmiştir.”
Kaynak: Haber Merkezi