Kira tahliye davaları patladı: "Mahkemeler çalışamaz hale gelmiş durumda"
Ekonomideki kötü gidişat, ev sahibi ile kiracı arasındaki sorunları arttırdı. Hükümetin kira zammına yüzde 25 sınır koyması işe yaramazken, ev sahiplerinin açtığı tahliye davaları rekor seviyeye ulaştı. Tahliye davaları geçen yıla oranla yüzde 113 arttı, mahkemeler kilitlendi.
Türkiye’deki ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte, ev sahibi – kiracı arasında yaşananlar sorunlar katlanarak devam ediyor. Hükümetin kira zammına yüzde 25 sınır koyması, sorunları çözmeye yetmedi.
MAHKEMELER KİLİTLENDİ
Ev sahibi ile kiracı arasında yargıya taşınan anlaşmazlıklar sulh hukuk mahkemelerini kilitledi. Bu yılın ilk 6 ayında 47 bin kira tahliye davası açıldı. Yaklaşık 100 bin kadar da kira tespit davası açıldığı öngörüsünde bulunan gayrimenkul hukukçuları, mahkemelerin duruşma için en erken 8-9 ay, hatta bir yıl sonrasına gün verdiğini kaydetti.
Konut fiyatlarının 5-10 milyon liradan başlayan satış değerine ulaşması kiralık talebini artırdı. Birikimleri daire satın almaya yetmeyen vatandaşların kiralıklara yönelmesi ise fiyatları uçurdu. Kira gelirinin hem enflasyon, hem de bulunduğu bölgeye göre düşük kaldığını düşünen ev sahipleri kiralıklara zam yoluna gitti. Bu da fiyatların 4-5 bin liralardan en az 10-15 bin liralara fırlamasına neden oldu.
TAHLİYE DAVALARI YÜZDE 113 ARTTI
Dünya gazetesinden Hamide Hangül'ün haberine göre, Gayrimenkul Hukuku Derneği (GHD) Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, kira tahliye davalarının, 2022 yılının tamamında 22 bin olurken, bu yılın ilk 6 ayında 47 bine ulaştığına işaret etti. Kiraz, “Sadece ilk 6 ayda, bir yılda iki kat daha fazla tahliye davası açıldığı görülüyor. Bundan daha fazla, 100 bin kadar da kira tespit davası olduğu kanaatindeyim. Çok ciddi bir rakam. Mahkemeler zaten çalışamaz hale gelmiş durumda. Sulh hukuk mahkemelerinin kitlendiğini görüyoruz” diye konuştu.
“HAKİM MAL SAHİBİNİN İSTEĞİNİ KISMEN KARŞILIYOR”
Tahliye ve kira tespit davalarında mahkeme sürecinin yaklaşık 2-3 sürdüğüne işaret eden Kiraz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunu istinaf dahil söylüyorum. Kira tespit davalarında sonuç, kira tahliye davalarından daha çok olumlu çıkıyor. Yani 2 bin liraya oturan bir kiracınız var diyelim. Bölgede rayiç 15 bin lira olduysa, hakim o kirayı 10-12 bin lira bandına yükseltiyor.
Mal sahibinin isteği kısmen de karşılanıyor. Tahliye davalarında olay, bizim hukukumuz sadece haklı sebeple tahliyeye dayalı olduğu için, her gerekçe tahliyeye sebebiyet vermiyor. Ancak mülkiyet hakkı, üstün bir hak olduğu için tahliye davalarında da genel olarak tahliye kararları çıkıyor. Kanunda sayılı 8 haklı gerekçeden herhangi birine sahipse mal sahibi, biraz bekliyor ancak tahliye sonucunu mutlaka alıyor. Genel kabul oranları yüzde 75-80’in üzerindedir mal sahibi lehine davalarda. Her iki dava da en az 2-3 yıl sürüyor.”
Sulh hukuk mahkemelerini adeta kilitleyen kira davaları dolayısıyla duruşma sürelerinin de uzadığına işaret eden Kiraz, “Duruşma süreleri 8-9 ay, hatta İstanbul’un kimi yerlerinde 1 yılı buluyor ilk duruşma. Bu mahkemelerin kilitlendiğini gösteriyor. 1 Eylül’de arabuluculuk devreye girecek. Belki bir miktar rahatlata yaşatır ancak temel olarak sorunu çözmez” dedi.
“PARA TEKLİFİNDE HUKUKA AYKIRILIK YOK”
Bazı ev sahipleri ile kiracılar arasında yaşanan, para karşılığı evden çıkma teklifinin hukuk aykırı bir durum olmadığına işaret eden Kiraz, “Taraflar anlaşıyorsa bir sorun yok. Ancak bunun bir tehdit vasıtasına gelmemesi lazım. Hukuki olarak, ‘vermezsen çıkmam’ bunlar ayrı değerlendirmeye tabi olabilir. Ödeme konusunda anlaşmışlarsa bunlar hukuka ayrı değil. Sadece kabul edilmeyecek olanı işin tehdit boyutudur. Yani ‘bu ev benim çıkmıyorum’, ‘para vermezsen şöyle yaparım, böyle yaparım’ gibi şeyler farklı hukuki sistem kapsamında değerlendirilebilir” değerlendirmesinde bulundu.
DAVALARIN YÜZDE 90’INI EV SAHİPLERİ AÇIYOR
Kiraz, son dönemde de özellikle enflasyonun ciddi artması ve ekonomik bozulmayla nedeniyle, mal sahiplerinin, beş yılı beklemeden, kira tespit davası açmadan, kira uyarlama davaları açtığını gördüklerini açıkladı. Kiraz, “Yeni davalarda bunu görüyoruz” dedi. Kiracıların ise ev sahiplerine karşı daha çok taşınmazın eksiği, kira sözleşmesinin feshine ilişkin davalar açtığına işaret eden Kiraz, “Orada çok büyük bir artış yok. Ancak, mahkemelere gelen davaların yüzde 90’ı ev sahiplerinin kiracılara açtığı tahliye ve tespit davaları” diye konuştu.
KİRAYA ÜST VE ALT SINIR OLMALI KİRALIK SOSYAL KONUT ÜRETİLMELİ
Kira davalarının azalması ve sorunun çözümü için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda Kiraz, şu önerilerde bulundu:
“Sorun şöyle çözülür. Kira artış oranında yüzde 25 kuralı birinci yıl değil ancak, ikinci yıl için doğru değil. Kirada hem üst, hem alt sınır getirilmeli. Yani bir bölgede, bir apartmanda 2 bin liraya oturan kiracı ile 15 bine oturan kiracı olmaz.
Eğer o bölgede kira rayici 15 bine çıkmışsa, alt sınır da 7 bin 500 lira olur. Böyle bir durumda, kira tespit davaları imkansız hale gelebilir. Ancak yine de gelirse, yargı reformu yapılarak kira tespit ve tahliye davalarının istinafsız kesin hükümle çözülmesi, yani 3 ay ile 6 ay arasında çözülmesine yönelik adımlar atılabilir. Üçüncü çözüm de enflasyonun düşürülmesi ve kiralık sosyal konut üretmektir.”
KİRACILAR 7 GÜN İÇİNDE İTİRAZ ETMEK ZORUNDA
Avukat Haydar Erol, kira davalarının ciddi boyuta ulaştığını, ancak sulh hukuk mahkemelerinde açılan tahliye davalarının yanı sıra icra hukuk mahkemelerinde de kira bedelinin ödenmemesi ya da geç ödenmesi nedeniyle bazı tahliye davalarının icra hukuk mahkemelerinde açılabildiğini belirtti. Erol, şunları söyledi:
“Bir kiracı örneğin her ay 5 bin lira ödüyorsa, ancak bir ay eksik ödeme ya da kirayı geciktirmesi durumunda da icra davası açılabiliyor. Mesela 5 bin liralık kirayı 4 bin 500 lira ödediyse, ya da o ay hiç ödemediyse böyle bir dava söz konusu olabiliyor. Kiracının adresine ödeme emri tebligatı gidiyor. Kiracının buna 7 gün içinde itiraz etmesi ya da 30 gün içinde de kirayı ödemesi gerekiyor ki takibi durdurabilsin. 5 yılı doldurmasa bile kirayı ödememesi durumunda tahliye davası açılabiliyor.”
Tahliye davaları miktarının sadece sulh hukuk mahkemeleri dosya sayısıyla ölçülmesi durumunda eksik olacağını ifade eden Erol, “İcra hukuk mahkemelerinde açılan Tahliye davalarının da buna ilave edilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.