Murat Ülker 8 Maddede Başarının Sırrını Açıkladı! İşte Çoğu Kişinin Bilmediği O Formül
Ünlü iş insanı Murat Ülker, gençlere 8 maddeyle başarının sırrını açıkladı. İşte çoğu kişinin bilmediği altın niteliğinde tavsiyeler...
Kaynak: Haber Merkezi
İş İnsanı Murat Ülker, "Çocuklarımızın sahiplenip, iftihar edeceği bir iş için 8 soru" başlıklı yazısında gençlere altın niteliğinde 8 tavsiyede bulundu. Ülker yazısında Nick Carter ve Christopher Fleming'in "Future Normal – 8 Questions to Create Business Your Children Will Be Proud Of" kitabından yola çıkarak, başarının sırrını 8 maddeyle özetledi.
Murat Ülker’in yazısında, "Future Normal – Çocuklarınızın Gurur Duyacağı Bir İş Yaratmak İçin 8 Soru" adlı kitabın önemine değiniliyor. Bu eser, iş dünyasında anlamlı ve amaca odaklı bir yaşam hedefleyen liderler için bir rehber niteliği taşıyor. Kitap, işinizi sadece kâr odaklı bir yapıdan çıkartarak, topluma ve çevreye olumlu katkılarda bulunacak bir forma nasıl dönüştürebileceğinizi sorgulayan 8 temel soru etrafında şekilleniyor.
1: İŞLETMENİZİN VİZYONU YAŞAMAK İSTEDİĞİNİZ DÜNYA İLE UYUMLU MU?
Bir işletmenin vizyonu, ulaşmak istediği hedefleri ve ideallerini kapsar. Çoğu zaman, işletmeler vizyonlarını yalnızca kendi başarılarına odaklanarak tanımlar. Ancak bu yaklaşımdan daha derin bir bakış açısına sahip olmak, işletmenizin topluma, çevreye ve geleceğe yapacağı katkıları değerlendirmek için kritik bir adım atmanızı sağlar. Yazarlar, eğer bu sorunun yanıtını tam olarak bulamıyorsanız, farklı sorular sorarak doğru cevabı keşfetmenin yollarını araştırmanızı öneriyor.
2: İŞLETMENİZ DÜNYAMIZLA UYUMLU MU?
Yazarlar, bir şirketin vizyonunun içinde bulunduğu dünya ile uyumlu olması gerektiğini vurguluyor. Zira dünya sürekli değişiyor ve bu değişimlere ayak uydurmak, işletmenin eylemlerinin de dinamik bir yapı sergilemesini gerektiriyor. Geleceğe yönelik bir işletme tanımı, çevresiyle uyumlu ve topluma fayda sağlayan eylemleri içeren bir yapıyı ifade ediyor.
3: İŞLETMENİZ TÜM PAYDAŞLARINA KULAK VERİYOR MU?
Hiçbirimiz yalnız başına başarılı olamayız; hedeflerimize ulaşmak için başkalarının desteğine ihtiyaç duyarız. Birlikte çalıştığımız ekibin yanı sıra, eğitim veren öğretmenler, okul inşa eden mühendisler ve yolları yapan emekçiler de bu süreçte önemlidir. İnternet erişimimizi sağlayan şirketlerden, yiyecekleri üreten işletmelere veya giydiğimiz giysilerin hammaddesini temin eden işçilere kadar birçok paydaşa bağımlıyız. Bu durum, işletmeler için de geçerlidir.
4: İŞLETMENİZ DOĞRU ÖLÇEKLER KULLANIYOR MU?
Ölçme, değerlendirme sürecinin temelini oluşturur; eğer bir şeyi ölçemiyorsanız, o konuda sağlıklı çıkarımlarda bulunmak zorlaşır. Parasal ölçütler, belirli davranışları yönlendirirken, amaç odaklı ölçütler farklı bir davranış setini etkiler. Yazarlar, işletmelerde en yaygın değerlendirme aracının para olduğunu belirtiyor. Bu, hemen hemen tüm işletmelerin takip ettiği basit bir denklemle sonuçlanır: Ürünlerinizi maliyetin üzerinde bir fiyatla satabilirseniz başarılı olursunuz. Geliri artırmak için fiyat ya da satış hacmini yükseltebilir, maliyetleri düşürmek gibi stratejiler geliştirebilirsiniz. Ancak, itibar ve mutluluk gibi olumlu unsurların yanı sıra kaygı ve olumsuzluk gibi etkenlerin de ölçülmesi gerektiğine inanıyorum. Bu tür göstergeler, işletme başarısını daha kapsamlı bir şekilde değerlendirmek için önemlidir.
5: İŞLETMENİZ İNSANLARI MOTİVE EDEN BİR İLETİŞİM DİLİ KULLANIYOR MU?
Dil, düşünce ve davranışlarımız üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu durum, işletmeler için de geçerlidir; çünkü işletmeler soyut varlıklar olarak, dili dikkatli bir şekilde kullanarak düşünce ve eylemlerini anlaşılır hale getirir. Yazarlar, metaforların işletme diline nasıl entegre edildiğine ve bu dilin harekete geçirme gücüne odaklanmamız gerektiğini vurguluyor.
6: İŞLETMENİZ DOĞADA BIRAKTIĞI AYAK İZİNİN FARKINDA MI?
Hepimiz çıplak ayakla plajda ya da çamurda bıraktığımız izleri gözlemlemişizdir; bastığımız yerin sertliği, izimizin derinliğini ve yarattığımız etkiyi belirler. Bu anlayış, işletmelerin karbon ayak izleri konusundaki farkındalığıyla daha da önemli hale gelmiştir. Ürettiğimiz her şeyin bir maliyeti vardır ve bu maliyet sadece parasal boyutta değildir.
7: İŞLETMENİZ DOĞADAN ÖĞRENİYOR MU?
Bu bölümde yazarlar, doğadan alabileceğimiz dersler ve doğanın iş dünyasına sunabileceği yenilikçi fırsatları ele alıyor. Geleneksel iş yapma biçimi, hem teoride hem de uygulamada genellikle doğrusal bir süreç izler: kaynakları toplar, üretim sürecinde dönüştürür, ürünü satar ve müşterinin ürünün artıklarını muhtemelen çöpe atmasına yol açar. Bu doğrusal yaklaşım, sınırsız kaynaklara sahip ve seyrek nüfuslu bir gezegen için anlamlı olabilir; ancak, Dünya’nın gerçekleri bu modeli desteklemiyor. Gezegenimizin sınırlamalarını dikkate aldığımızda, inovasyona dayanan bir dönüşümün kaçınılmaz olduğu aşikardır. Bu dönüşümde en temel yöntemlerden biri, atıkları azaltmak ve ortadan kaldırmaktır.
8: İŞLETMENİZ LİDERLİK YAPARKEN BAŞKALARINI DESTEKLİYOR MU?
Yazarlar, birçok işletmenin varsayılan çalışma tarzının rekabet odaklı olduğunu ve sürekli bir telaş içinde hareket ettiğini gözlemliyor. Bu bakış açısıyla işletmenizi bir savaş oyunu gibi yönetmek, rakipleriniz üzerinde üstünlük sağlamayı beklemek anlamına gelir. Ancak uzun vadeli başarı, saldırı ve savunmadan çok, müşterilerle ve diğer paydaşlarla anlamlı ilişkiler kurmaktan geçer. Bu nedenle, işletmenizi rakipleri birer tehdit olarak görmekten çıkararak, onları güçlendiren ve daha geniş bir değişimi destekleyen bir yaklaşıma yönelmek önemlidir. Rekabeti ortadan kaldırmak yerine, onu yararlanabileceğiniz bir piyasa durumu olarak değerlendirmeliyiz.