Narin Güran Davasının Üçüncü Gününde Ara Karar Çıktı: Dava Ertelendi, Tutukluluklarına Devam Kararı Verildi
Diyarbakır'da öldürülen Narin davasının ilk duruşması, üçüncü gününde devam etti. Narin'in Adli Tıp raporundaki şüpheli durumun ardından Mahkeme başkanı, cübbesini çıkararak Nevzat Bahtiyar'a "Yalan beyan verdin mi? Sakladığın bir şey mi var mı?" diye sordu. Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, "Öldürmeye iştirakta yeni faillerin çıkabileceği kanaatindeyim" dedi. Duruşmada ara karar açıklandı. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilirken duruşma 26 Aralık'a ertelendi.
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Soruşturma kapsamında, tutuklu 12 şüpheliden 4'ü hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar'ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Mahkeme tarafından, Narin’in babası Arif Güran'ın "müşteki", aralarında tutuklu sanıkların da bulunduğu 21 kişinin ise "tanık" sıfatıyla katılması için "zorla getirme" kararı çıkarıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşmaya katıldı.
Duruşmanın ilk iki gününde, amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, Narin'in cesedini taşıyan Nevzat Bahtiyar ve tanıklar ifade verdi. Bugün saat 10.20 civarında başlayan duruşmada, savunma makamının tanıklarının dinlenirken, duruşma kamerayla kayıt altına alındı.
DURUŞMANIN İLK GÜNÜNDE NELER OLDU?
Duruşmanın 13 saat süren ilk gününde tutuklu bulundukları cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirilen sanıklar amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve Narin'in cesedini taşıyan Nevzat Bahtiyar ifade verdi. Nevzat Bahtiyar, mahkemede verdiği ifadede, amca Salim Güran'ın kendisine, "Yüksel ile cinsel ilişkiye girerken Narin gördü, bu yüzden öldürdüm" dediğini söyledi. Bahtiyar, "Büyük ihtimal boğarak öldürdüler. Cesedi ahırdaki torbaya ben koydum. Amcası benden Narin'in cesedini parçalamamı istedi. Vicdanım el vermedi" ifadelerini kullandı.
Anne Yüksel Güran olay gününü anlattı. Hakimin, Narin'in cesedi bulunmadan önce televizyona verdiği röportajda, "Kim öldürdüyse getirsin, mezarı olsun" dediğini söylemesi üzerine Yüksel Güran, "Demedim, herkes yalan söylüyor" dedi. Anne Güran, "Salim Güran ile ilişkiniz var mı?" sorusuna da "Salim ile ilişkim olsa beni öldürün, namusuma leke sürmeyin" yanıtını verdi.
Anne Yüksel Güran'ın ardından ifade veren Amca Salim Güran, baz kayıtlarını kabul etmediğini dile getirdi. Amca Güran, önce telefonundaki mesajları "eskort mesajları" olması sebebiyle sildiğini söyledi, sonra mesajları silme sebebinin "keleş mermisi" olduğunu öne sürdü. Amca Güran soruşturma sürecinde de aynı çelişkili ifadeleri vermişti. Aracında Narin'in DNA'sı tespit edilen Salim Güran, Narin'in aracına "kesinlikle binmediğini" söyledi, "Narin'in cesedinin üzerine çalıyı sen mi koydun?" sorusunu, "O dere çok uzun. Jandarma bulamamış, ben mi bulacağım?" diye cevapladı.
Baba Güran, hakimin, "Aile arasında 'Biz bu cinayeti Nevzat'a yıkalım' diye karar aldınız mı?" sorusuna "Hayır Hakim Bey, ben çocuğumun katili ile mi anlaşacağım?" cevabını verdi. Arif Güran, oğlu Enes Güran'a "Çok konuşma" demesinin sorulması üzerine de "Ben miyim katil? Oğlumu mu koruyorum? Oğluma ne diyeyim? Sadece moral vermişim" dedi.
DURUŞMANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?
İlk günkü duruşmada hakim karşısına çıkan 4 sanığın ardından, ikinci gün tanıkların ifadeleri alındı. Amca Salim Güran'ın eşi Birsen Güran, mahkemede, savcılıktaki ilk ifadesini baskı ve şiddet altında verdiğini söylerken, korktuğu için değiştiremediğini belirtti.
Mahkemede tanık olarak ifade veren Baran Güran ve diğer aile üyeleri arasında sert tartışmalar yaşandı.
Diyarbakır Barosu avukatının, abi Baran Güran'a sözleri sonrası baba Arif Güran sinirlenerek yerinden kalktı. Sinir krizi geçiren Arif Güran, salonu terk etti. Güran, ambulansta ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı.
Üçüncü günde yaşanan gelişmeleri gazeteci Emrullah Erdinç ve Rojda Altıntaş aktardı.
Ara karar çıktı. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşma 26 Aralık saat 09.00’a ertelendi.
Mahkeme heyeti geldi.
Mahkeme Başkanı: Ara kararlarımıza lütfen saygı gösterelim
Duruşmaya ara verildi. Önce sanıklar çıkarıldı. Mahkeme heyeti ara karar vermek için müzakereye çekiliyor.
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat devam ediyor: "Şehir merkezlerinde olabilir, 33 metreye kadar şehirde hata olabilir. Köy yerlerinde ise 80 metreye kadar yanılma payı olabilir. Allah aşkına, Nevzat'ın evi ile Arif’in evi arasında kaç metre var?"
"Bu insanın 3 ay sonra Türkiye toplumundaki itibarını nasıl düzelteceksiniz? Derhal tahliyesini talep ediyorum. Suçtan doğrudan doğruya zarar gördüğünü de belirttim. Bu sebeple tahliyesi gerekli."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat konuşmaya başladı.
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukatı: Dostoyevski'nin *Karamazov Kardeşler* romanından bir alıntı yaptı.
‘Ceza davaları çocuk oyuncağı değil. Soruşturmanın gizliliği, maddi gerçeğin çıkmasına yardımcı olur. İşkence altında beyanda bulununca, işkence bitsin diye ne söylenmesi gerekiyorsa söylersiniz.’
“Arada Twitter’a bakıyorum, kendi aralarında konuyu çözmüşler. Birinci ilginç talebim, ara karar talebim var. Basın yayın organlarından Enes Güran’ın suçsuz olduğunun duyurulması lazım. Sayın heyetinizden bunu istiyorum."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen üçüncü avukatı: "Tutukluluğa ilişkin, Narin’in acısını yaşayamadı. Çekirdek ailenin ona ihtiyacı var. Bu aşamada tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Dosyada delil durumu değişebilir. Tutuklama bir tedbirdir. En azından masumiyet karinesi uyarınca... Daha bu insanlar kardeşinin mezarını görmedi. Çocuk, kardeşiyle konuşuyor; ablası, oyun arkadaşı öldürüldü. Küçük çocuktan gizliyorlar. Konuşma şöyle geçiyor: 'Ben burada çalışıyorum, geleceğim,' diyor. 'Sen kimseyle konuşma, olur mu?' Konuşsa, diyecekler 'Abin tutuklu, kardeşin öldü.'”
“Ev hapsi verin, en azından mezarına gidecek kadar bir uzaklık olsun.”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Müvekkile ilgili dosyada somut delil ne var? Hiçbir şey yok, gerçekten hiçbir şey yok. Nevzat bu işten yırtar diye düşünüyor. Her gün köyün tamamının ifadesi alınmış, o ifadelerden bakkalın açık olduğunu görüyoruz.”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor:
Mahkeme Başkanı: “Son 4 dakika.”
Avukat: “Terlik olayını öğrendik. Yarım saatte öğrenilmiş. Arif, 'Benim kızımın değil' demiş. Ama Muhammet serbest bırakılmamış. Terlik bulunduğunu söylemesinler mi? Biz aile bireyleri ile görüştük. Hedef hep kanal gösterilmiş. Bu köpekler de soruşturmanın seyrini mi değiştirmeye çalışıyordu? Kimin için evladı bu kadar değersiz olabilir? Çocuk terliği buldu diye tutuklu. Fuat Güran tutuklu. Telefonunu silmiş. Çevrenizde yok mu mesajını silen? Bu adam da öyle diyor. Bu adam olayda Diyarbakır’da değil. O da eşiyle, kendisiyle sınandı. Neymiş, arama çalışmaları sırasında dinlemiş. Ne duyabilir? Mahkeme dinlemeye bile gerek duymadı.”
Mahkeme Başkanı: “Son 4 dakika.”
Avukat: Savunma hakkımı kısıtlamayın.
Mahkeme Başkanı: 1 saat 14 dakikayı geçti. Burada savunma kısıtlanıyor diyorsanız, ben de sizin vicdanınıza bırakıyorum.
Avukat: Lütfen…
Mahkeme Başkanı: 15 dakika, toparlayın.
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Yüksel Güran’ın 14.48’de telefonunun kapandığına, aynı gün 15.18’de telefonunun açıldığı belirtilmiş. Ancak HTS’de böyle bir şey yok. Enes Güran’ın 14.30’da telefonunun kapandığı, 17.40’ta açıldığı belirtilmiş. Enes de telefonunu kapattığını söylüyor.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise ‘telefon kapalı’ diyor. Yüksel Güran’ın CPS sinyalleri 15.18’e kadar yok. Bu, telefonun kapalı olduğu anlamına mı geliyor?” “Diyarbakır Barosu da diyor ki, ‘kendine tanık üretti’. Kendi çocuğunu öldürmek için diğer çocuklarını kullandı. Bir anne çocuğunu öldürüyor ve sonra diğerlerini de kullanıyor. Öyle mi?”
“Sinyalin neden verilmediğini sorduk. 40 dakikalık kesintiler var. Sebebini sordum uzmana. Uyku anında baz sinyal göndermek için işin yoksa telefonu bıraktıysan sinyal yollamaz. Baz, kendini uyku moduna alır. Bu teknik bir şey. Gerçekten böyle mi diye bakılmalı.”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukatı devam ediyor: “O mısır tarlası 137 dönüm. Mısır tarlasına tam konum ver? Mezarlığın yanı da mısır tarlası. Çünkü oradan inmişler aramak için. Bu daraltılmış HTS, hazırlanmış kıyafete son uydurmadır.”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Dosya içerisinde Nevzat’ın HTS kayıtları bulamadım. Neden yok söyleyeyim mi? Çünkü dosyanın hemen açılması gerekiyordu. Bakan bey, açıklama yapıyor hemen iddianame hazırlanıyor."
Mahkeme başkanı: "Hızlı yapıyoruz, niye hızlı diyorsunuz? Yavaş yapıyoruz, niye yavaş diyorsunuz?"
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Kimse gece karanlığında mısır tarlasında birini aramamıştır, değil mi?” (Enes Güran’ın gözündeki morluktan bahsediyor.)
"Gözündeki morluk bu." (Enes’in gözündeki morluğu fotoğrafı gösteriyor, fotoğraf bastırılıp .büyütülmüş)
"Sırtındaki çizik işte bu. İçten gelmiş, dıştan değil." (Bastırılmış fotoğraf gösteriyor)
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: "Medyada bir algı var. 1 kişi hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk, ancak şimdi herkes hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Masumiyet karinesi vardır. Kimseyi bu şekilde suçlayamayız. Herkes her senaryoyu yazdı. Biri kendisini ifade etmeye çalıştığında 'sen de bu işin içindesin' dediler."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: "Bu dosya için 3 savcı bir araya geldi. Dikkatli davrandılar sandık ama iddianameyi görünce dikkatli olmadıklarını anladık. İnsanlar bir hikayeye inandı. Artık başka bir hikayeye inanmaları çok zor. Ancak kamera ile ortaya çıkacak. Hala Cem Garipoğlu’nun yaşadığını düşünen insanlar var. Mezarı açıldı. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Dün baba gözümüzün önünde ölecekti, hala rol yapıyor diyenler var. Bu konu somut deliller ile ortaya çıkarsa, bu ne olacak? Dün 7 yaşında bir çocuk AGO odasına girmek istemedi. Çocuk, ne yalan söyleyecek? Çocuğa 'Çantamda silah var' demişler. (Babanın iddiası) Çocuk da 'Eee, benim de babamın silahı var' demiş. Çocuk saklayamaz işte."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Bilirkişi benim programımda bir kayma var demeliydi. Savcılık da fark etmemiş çünkü umrunda değil. 17.46’da Nevzat ile Salim’in bir görüşmesini görünce, ‘Aaa tamam biz yakaladık’ dediler. Bunu yazdın da bir dayanağın olmalı. Tüm Türkiye’nin takip ettiği bir dosya. Burada yapılan bir iddia, beyinlerden çıkmayacak. Bağıra bağıra söylüyorum, böyle bir WhatsApp araması yok.”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşuyor: “Gömdüğü yerden 16:22'de çıkıyor. Cansız bedenimi gömdü, nereye gitti? Köye gidiyor. 16:48’e denk geliyor. Gönenli’ye gidiyor, ne kadar mesafe? Burada ise “16:35’te çıktı” diyor. Hani HTS şaşmazdı?” 1 kilometre gitmiş, şaşmaz ayak izi HTS bunu görmemiş.
(Harita üzerinden gösteriyor)
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukatı: “Biz buna artık itibar edebilir miyiz? Herkesin dayandığı HTS aslında bir yalan. Bilimi inkar etmek akıllı insanın işi değildir.”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: "Burada tüm Güran soyismini taşıyan herkes gözaltına alındı. Yeterli suç şüphesi var mıydı? Nevzat’ın ne şekilde gittiği bilinmiyor. Dosya içerisinde daha önce alınmış kameralar var. Burada doğru bir soruşturma yürütülmediği açık. Baz sinyallerini etkileyen çok şey var. Kabul etmeyeceksiniz, bunlar bir oldu. Kendilerini aklıyor diyorsunuz. Baz “ayak izidir” dendi. Bu çok iddialı bir laf”
"Görüntüler çıksa bile toplumun bir kesmi inanmayacak. Çünkü bu duruma inandılar."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: "Dosyada suçla direkt ilişkisi kamera kayıtları ile tespit edilen Nevzat Bahtiyar bilinmiyor. Adam hayalet gibi. Salonda ama değil. Narin'in en son görüldüğü yer en çok Nevzat'ın evine yakın."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat devam ediyor: "Burada ölüm sebebi yok, ölüm saati, cinayet nedeni yok." (Bir harita getirilmiş, harita üzerinden gösteriliyor) "Narin kızımızın en son görüldüğü yer burası. 3 metreden daha fazla mesafe yok. Dosyada Bahtiyarlar korunmuş gibi."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukat konuşmaya başladı.
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat: "Bu insanlara ne işkence edildiğini biliyor, hakimi, savcı da biliyor..."
Mahkeme başkanı: "Hakimi derken, ben bilmiyorum."
Savcı: "Biz bunu bilmiyoruz. Bizim duruşmamızın merkezi Narin. Narin konusundan uzaklaşmayalım."
Mahkeme başkanı: "Varsa suç duyurusunda bulunalım."
Savcı: "Sanıklarınızın aleyhe bir ifade var mı?"
Avukat: "Bu dosyanın içerisinde yasak deliller var."
Mahkeme başkanı: "Mahkeme işkenceyi biliyor, bir ihtamdır. Ben buradakiler ne söylediyse bunu biliyorum."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: "Son olarak tüm aile üyelerinin birden aynı gün banyo yaptığı, tüm halı ve battaniyelerin aynı amaçla yıkandığı, geriye dair bir röportajın görüntüsünde, halıların yıkandığı belirtildi. Kamuoyu alkışladı, Anadolu irfanı işte. Biri kendini tutamadı, Tavşantepe ile ilgili Amerikan romanını ortaya attı. X sohbet odalarında bunları konuştular, profesörler bile katıldı. Maktulenin gömüldüğü yere esnasında 3 kişinin görüldüğü söylendi. Bir ÖSO komutanının Tavşantepe’de gelip aile ile görüştüğü bilgisi kamuoyuna pompalandı. Korkunç bir bilgi kirliliğiydi. Bir de şunu açıklamak istiyorum. 'Güran ailesi' diye bir tanım yok. Bu 'Güran ailesi' kavramı kamuoyunda tuttu. Nevzat’ı zavallı olarak gösterdiler. Ben hayatımda bu kadar soğukkanlı bir insan görmedim. Bu adam ya içinden gülüyor ya da kaderine teslim olmuştur."
(Nevzat, avukata bakıyor.)
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: "Bu insanlar devlet algısına çok güveniyorlardı. Çok büyük bir şok içerisindeler. Müvekkilim hakkında tahliye talep ediyorum."
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: “Dara-2 görüntülerini talep ettik. Sizi fazla rahatsız etmemeye çalıştık. Şimdi huzurunuzda, soruşturma esnasındaki aksaklıkları konuşmak zorunda kalıyoruz. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame yayınlanınca, iddianameyi basından öğrendik. Altta barkot vardı. Kabul edildikten sonra gece 23.00 sıralarında barkoddan ulaştık.”
Savcı: Ben soruşturma savcısı değilim.
Avukat: “Siz yoktunuz zaten. Şimdi iddianamede sadece aleyhine değil, lehine olan bilgilerin de eklenmesi gerek”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat: “Tutuklu sanık, Enes Güran’ın lehine hiçbir delil yok muydu? Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyu baskısı altında iddianameyi hızlıca hazırlayıp size sundu. Ama bu çok tehlikeli bir durum. Enes Güran suçsuzsa, bu mesuliyet çok büyüktür. Bu, çok ağır bir mesuliyettir”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: “Adalet Bakanı yanıltıldı. Çünkü kurmaylarına güvenmek zorunda. İddianamenin iadesinin gerçeklikten uzak bir tanesi de suçun tarihi, zaman dilimi ve yer yönünden somutlaştırılmasıdır. İddianame sanığın aleyhine olan deliller seçilmiş. İddianameye iki sanık arasında yapılan bir görüşme bir değerlendirme değil, bir veri olarak yazılıyor. O bilirkişi raporuna bakıyoruz, böyle bir şey yok. Çok tehlikeli. Koskoca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı bunu nasıl yapar?”
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor.
Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor: “Sayın başkanım, biz soruşturma savcıları ile iletişime geçtiğimizde tüm taleplerimizi yazılı sunmaya özen gösterdik. Mümkünse odalara girmedik, kapılar açık vaziyette konuştuk. Kimsenin bizi taktığı yokmuş. Bunu sonradan fark ettik. Üzücü bir şekilde dosyadaki raporları basından öğrendik. Basın da değil, sosyal medyada anonim hesaplar. Bu konu iddianamede yer alıyor”
Enes Güran konuşuyor: Bir komutan geldi, rapor çıkardık, "Annenle ilişkin var," dedi. Yalan atıyorsun dedim, beni ters kelepçeyle duvara yaslayıp dövdüler. "Neden vuruyorsun?" dedim, "Canım istiyor," dediler. Son gece yine annemi darbettikleri videoyu bana izletip güldüler. Neden sustum? Bu adam üzülmesin diye. (Babasını göstererek)
Enes Güran konuşuyor: Beni Narin’le suçladılar. İster Nevzat ister Salim kim olursa olsun gelip benim bacımı benim elimden alamaz. Benim bir tane kız kardeşim vardı. Benim canım gitse bile ben susamam. Beni yıllarca cezaevinde bırakın ama beni Narin’le suçlamayın. Bana işkence edenler buradalar. Bakın, oradalar. Bu adamlar bana burada gülerek bakıyor. Ben burada Narin’im için ağlıyorum.
Yüksel Güran: Kimsenin derdi Narin değil. Bunu da yayınlayın. (Yüksek sesle)
Mahkeme Başkanı: Lütfen, ben sizi dinledim. Çapraz sorguya saygı gösterdim. 3 gün içerisinde güzel bir yargılama oldu. Ama sakinleşelim. Su isterseniz versinler.
Enes Güran: Ben kardeşimi ararken abi dediğim jandarma bana "Annenle aranda ilişki var mı?" dedi. Narin, ben Malatya'dan geldiğimde bana "Abi, bana bebek alacaktın," dedi. Ben de ona "Sana gelinlik alacağım," demiştim. Ben kendimi ısırdım, sonra bunlar, "Yarın öbür gün görümce acaba Narin mi ısırdı?" diye mi düşünürler diye, kendim kolumu ısırdığımı gösteriyordum. Sonra beni dövmeye başladılar.
Cezaevinde çorbama ilaç koydular. Sabah uyandığımda ağzımda köpükle uyandım. İkinci ifademde 16.30 demişsin diyorlar, ya orada bana sahte avukat getirdiler. Bana dediler, "Sen yaptıysan itiraf et, yaşın küçük, cezaevine girmezsin," dediler. Ben camideydim, bir haberci bana dedi ki, "Kardeşinin cesedi bulunmuş," dedi. Ben inanmadım.
Enes Güran: Şimdiye kadar devlet diyorduk. Arkamızdadır dedik. Ceset bulununca neden bunu yaptılar? Savcı bana, suçsuz olsan da ömür boyu cezalandıracaksın dediler. Bana, annenle aranda ilişki mi var dediler. Annemdir, annemdir! Bu nedir Allah aşkına? Bana iftira, küfür ettiler. Ben işkence yedim. Aradığım tek kişi abimdi. Babam üzülmesin.
Arif Güran salondan çıkarıldı (ağlayarak) “Hepinizi Allah’a havale ediyorum” dedi
Mahkeme başkanı: Enes, konuşmak istersen dinleyelim.
Enes Güran: Konuşmak istiyorum.
Yüksel Güran ağlıyor
Mahkeme Başkanı: Enes, seni dinliyoruz.
Enes Güran: Diyolar ya, ifadelerinde çelikli var, biri de ayağa kalkıp ne tür işkenceye uğradığımızı söylediler mi? Şu an işkence eden adamlar beni burada izliyor. Kimse ayağa kalkmıyor. Biriniz de ayağa kalkıp söyleyin, bunlar işkenceye uğramışlar. Benim annemin videosunu izleyip gülüyorlardı. Polis jopuyla vurdular, eşek muamelesi yaptılar, dişimi kırdılar, gelmişler, ifade bilmem ne... Ben cezaevinde intihar etme zamanına geldim. Ben kardeşimi bir gece gelinlikle rüyamda gördüm.
(Ağlıyor)
Babam bana, “Narin için dayan dedi. Ben orada ne küfürler yedim”
Ara sona erdi. Mahkeme heyeti, sanıklar, tanıklar, avukatlar ve izleyiciler yerini alıyor. Başladı. Enes Güran, getirildi.
Duruşmaya 20 dakika ara verildi. Önce sanıklar çıkarılıyor.
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat konuşuyor: "Küçük Narin’in bulunduğu haberinin kadın jandarma tarafından bildirilmesiyle, anne Yüksel Güran’ın orada verdiği tepki ‘Hani bana Narinimi sağ getirecektin?’ diyerek bayılması bellidir."
“Halıların incelenmesi sırasında birçok basın mensubu haber yapmıştır. Kriminal dairede yapılan incelemelerde ise halılarda herhangi bir işlem yapılmadığı görülmüştür”
"Güran ailesi üzerinden senaryo ile devam eden bir soruşturma dosyası vardı. Aile, bu olayın komple faili gibi değerlendirildi. Kamera kayıtları ile somut deliller ortaya çıkacak. Tahliyesine karar verilmesini istiyoruz”
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat konuşuyor: "Okul kamerasına göre, Narin’in en son görüldüğü yer ile kendi evi arasında 40-50 metre kadar bir mesafe bulunmaktadır. Jandarma tutanağında yer almayan, Nevzat Bahtiyar isimli sanığın, küçük Narin ile Nevzat’ın evinin görüldüğü yer arasındaki mesafe ise sadece 4 buçuk metredir. Jandarma personelinin tutanağı tamamen sezgiseldir. Tahmini veriler ile hareket edilmektedir."
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen üçüncü avukat sözlerine başladı. Konuştu, kısa sürdü “mezarlık sınırları dahilinde ev hapsi” talep etti.
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat, sözlerine başladı.
Mahkeme başkanı dakikalar önce bilgi verdi.
Enes Güran'ın uyuşturucu kullandığına dair raporun dosyada zaten mevcut olduğu ve sonucun negatif olduğu ortaya çıktı.
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukatı konuşuyor: "Düşünsenize, bir annesiniz, gözaltına alınıyorsunuz, alın. Geçen süreye bakın. Biz hep duruşma gününü bekledik. Elimizde kanıtlı deliller olduğunu söyledik. Bir duruşmanın üç gün sürdüğü kolay kolay görülmez. Hepimiz bu ana şahit olduk. Hepimizin tek derdi katilin bulunması. CMK madde 100'ün şartları bellidir. Bir kadının en haklı isyanıdır bu. Adil yargılama hakkının ihlali söz konusudur."
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukatı sözlerini bitirdi: "Tahliyesini talep ediyoruz, adli kontrol şartıyla serbest kalmasını talep ediyoruz."
Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukatı konuşuyor: “Nevzat Bahtiyar, Yüksel Güran’ın kızının kendine ait DNA raporundan sonra ifade değiştirdi. Jandarmanın ‘kızının öldüğünden adeta emin’ olarak ifadesiyle iddia makamının nasıl kesinliğe gittiğini hala anlayamadık. İddianame bir tarafa, beyanlar bir tarafa.”
Yüksel Güran’ın avukatı devam ediyor: "Nevzat Bahtiyar’ın beyanını okuyorum. 5 beyan, her noktada ayrı ayrı beyanda bulunuyor. Senaryonun değişmesi gerekiyordu. Bu değişen beyanlar medyada yapılan haberler üzerine şekillenmiştir. Benzinlikte battaniyeye sarılı ihbar sosyal medyada dolaştı. İlk beyanı bunun üzerinden oldu. Kendi buradan bunu Salim’in üzerine attı. Sosyal medya üzerinden başka ihtimal düşünüldü, anne ile amca ilişkisi. Bu sefer Nevzat bunu işlemeliyim dedi. Toplumu ikna edebilmek için. Böyle bir iddia mümkün değil."
Mahkeme başkanı: "Ben sabaha kadar buradayım derken, bunu kastetmedim."
Avukat: Bitmek üzere
Yüksel Güran’ın avukatı şu şekilde bitirdi: "Henüz kızının mezarını görmemiş bir annenin tahliyesini talep ediyorum."
Yüksel Güran’ın diğer avukatı konuşmaya başladı.
Yüksel Güran’ın avukatı: "Meydanda Enes’in uyuşturucu madde bağımlısı olduğu söylendi."
Mahkeme başkanı: "Raporun sonucu yok."
Yüksel Güran’ın avukatı: "Hayır, çocuğumuz temiz."
Savcı: "Sonuç bekleniyor."
Yüksel Güran’ın avukatı devam ediyor:
"Bir insan yanlış beyanda bulunursa şüpheleri çekirdek aileye mi çekilecek? Çekirdek aile kavramını açıklamak istiyorum."
Mahkeme başkanı süre için uyardı.
Yüksel Güran’ın avukatı: "Sayın başkan, bu itibarsızlaştırma üzerine konuşmak istiyorum. Operasyon medya üzerinden yapıldı. Bir kadına yapılacak en büyük kötülük yapıldı."
Yüksel Güran’ın avukatı devam ediyor:
“Salim Güran, kayıp saati olarak 15.00-15.30 arası bildiriyor. Devam eden görüşmelerde jandarma personeli, bizim bahsettiğimiz Dara-2 kamerasını kastediyor. Bu delil bugüne kadar neden dosyaya konulmadı? Buradan nereye varmak istiyoruz? Arif Bey'in haykırışı haklıdır. O kamera için siz mücadele ettiniz, getirdiniz ama detaylı bir analizini hep beraber yapacağız. Şunu demek istiyorum: Aileden yapılan ilk ihbarlarda dahi başlangıçta doğru saatler verilmişti”
Yüksel Güran’ın avukatı devam ediyor: "15:11 ile 15:41 arasında bir cinayet düşünün. Zaten ancak bu kadar sürer. Yarım saat içerisinde boğdu ve götürdü."
"Güranlar ile ilgili organize kötülük, sürekli bir itibarsızlaştırma oldu. İddia ediyorum, organize bir kötülük ancak bu kadar bir anneye yapılabilir. Neden?"
"Yüksel Güran ile ilgili başka tespit de var. Anne kızının ölümüne üzülmek ile beraber Enes’i korumak çabası içerisinde kızının öldüğünden adeta emin şekilde hareket ediyor. Bu çocuk iddialı. Herkes duysun. ‘Bizim yaşanan olayla ilgili bir bilgim bulunmamaktadır, gelişen bir durum olursa ya da size haber vereyim hatta telefon numaramı vereyim’ (söz edilen diyalog) Jandarma ile arasındaki iletişim bu. Bir kadın olarak müvekkil, duygusal anlamda da istismar edilmiştir."
Yüksel Güran’ın avukatı devam ediyor: “Tavşantepe İlkokulu’nun kamera kayıtları incelendi. Salim Güran’ın kullandığı araç okulun önünden geçiyor ve bu 18.59’da gerçekleşiyor. Bilirkişi raporuna bakalım. Aynı dakikada baz, Arif Güran’ın evinde olduğunu gösteriyor.”
“Demem o ki, kişileri dar alan baz kayıtları ile masum olan insanları töhmet algısında bırakmak mümkün değil. Tavşantepe Mahallesi şöyle bir yer: Nevzat Bahtiyar’ın evi, biraz ilerleyince Arif Güran’ın evi, az ileride de Salim Güran’ın evi var. Komşu yerde elbette sapma olacaktır.”
"Narin henüz patika yola girmeden, Nevzat'ın hareketlendiği belli. Nevzat Bahtiyar, Narin kızımız camiden çıkıp kuzenlerinden ayrıldığında, beyanında da belirtti; önce bahçedeki ağaçları suluyordum dedi, ancak ifade değiştirdi, patlıcan suluyordum, ahırın arkasında dedi. Eşine sorduk, inkar etti, olmadı dedi. 24 Eylül'de gittik, gerçekten de patlıcan varmış orada. Hemen arkasında bir alan var, kuzenlerden ayrılıp patikaya çıkıp son görülme yeri, işte orası." (Nevzat, dinliyor.)
Yüksel Güran, Nevzat Bahtiyar’a döndü.
Mahkeme Başkanı: Bana bakın.
Yüksel Güran: Ben okul okumamışım. Ben kızımı unutmuşum, namusumun derdindeyim. Salim benim abimdir. Bir kadının gözü dışarıda olsa, ben bir gün tokat yememişim. Narin’in katili çıksın. Biz kimiz? Biz kimizin çocuğunu öldürmüşüz. Ayıptır size. Ben anneyim, hayırdır size. Siz nasıl elinizi vicdanınıza koyacaksınız?
Yüksel Güran: Yeter! Bize niye böyle yapıyorsunuz? Bizi neyle suçluyorlar? Enes o gün deli olmuştu, deli. Jandarma yanımda, eğer ben kızımın katili olsam, ben niye başörtüsünü göstereyim? Her şey ortada. Allahtan başka kimse yok. Bizi mahvettiniz.
Mahkeme Başkanı: Tamamdır, bitti.
Yüksel Güran konuşuyor:
Mahkeme Başkanı: Tanıkları ve avukatları dinlediniz, ne diyorsunuz?
Yüksel Güran: Şu anda en acılı dünyada, en acılı, en mağdur anne ben. Hem kızımı vahşete verdim, hem namusumla suçladılar, hem mezarına gidemedim. Ben neler çektim, kimse demedi. Beni bir şalla suçladılar. Ben kızımın katili olsaydım, ben zaten göstermezdim. Katili olsam, söylemedim. Beni kolluk oğlumu öldürmekle suçladı. Ben cahil olabilirim ama ben akıllı bir kadınım. Kimse demedi, oğlunu öldürmekle tehdit ettiler diye. Enes, Enes dediğimi kimse düşünmedi. Benim kayınlarım, elitlerimin sesini, işkencelerini asla unutmayacağım. Dedim anne, ben bir anneyim, kızını kaybetmiş bir anneyim. Polis yüzüme tükürüp, yüzümü silmeme bile izin vermedi. Ben katil yerine konuşuyorum, onun eşi hu zulmü görseydi Nevzat konulacaktı. Beni asın, beni öldürün, ama benim namusuma laf etmeyin.
(Elini kürsüye vurdu, sesi yükseldi)
“Kimse gerçekleri demiyor, yalanla dolanla bizi kandırıyorlar. Biz bunu hak etmedik. Ne varsa çıkarın. Türkiye’ye sesleniyorum, eğer katil bizsek bizi asın.”
Nevzat Bahtiyar getirildi, mahkeme Başkanı soruyor
Mahkeme Başkanı: Ne söyleyeceksiniz? Nevzat Bahtiyar: Ben de suçluyum, ben itiraz etmiyorum ama benim üzerime atılan bu şeyler yalandır.
Nevzat Bahtiyar’ın zorunlu avukatı konuştu: "Bir kadın olarak, Narin için dosyadan çekilmeme kararı aldık." Mahkeme Başkanı: "Bunun için size teşekkür ederiz." Avukat: "Hepimizin amacı maddi gerçekliğin ortaya çıkmasıdır. Nevzat hatırladığı kadarıyla tüm beyanlarını zaptırapta geçiriyor. Bu yüzden ekleyeceğimiz herhangi bir husus yoktur. Nevzat kızımızı öldürmediğini söylemiştir, katili biliyorsak burada durmamızın amacı yoktur. Nevzat Bahtiyar öldüren kişi gibi algı yapılsa da, eminim 85 milyon gerçek failin bulunmasını istiyor. Nevzatın itiraflarına ekleyecek hususumuz yoktur. Tutukluluk talebini mahkememize bırakıyorum."
Salim Güran’ın avukatı devam ediyor: “Nevzat Bahtiyar, elleriyle eski muhtarı boğmaya çalışmıştır. Salim Güran kurtarmasa o da can verecekti. Eylemdeki benzerliği görüyor musunuz? Bahtiyar’ın çocuklarının ifadelerine bakın. Ferhat Bahtiyar, “Babam Yüksel’in feryadına tepki vermedi,” dedi. Nevzat’ın öz kızı, Salim’in ne kadar üzgün olduğunu ifadesinde belirtmiş”
“Savcıların 4 elle sarıldığı baz raporuna göre, bazın oda oda gösterdiği bir fantaziden ibarettir. Daraltılmış baza ilişkin teknik bilirkişilerin duruşmada hazır dinlenilmesini talep ediyoruz. Salim’in gece Eğerturmaz Deresi’ne gittiği söyleniyor. Daraltılmış baz ile tespit edilmiş öyle mi? Külliyen yalan. O gece kolluğun gözü önünde kimin haddine bir yere ayrılmak? Bir kamera görüntüsü çıkarıldı. O araç gerçekten nereden nereye gidiyor, tespit edilmeli. Dosyadaki en büyük kanıtlardan biri Salim’in aracındaki DNA. DNA kalıntılarına ölümcül derecede önem atfediliyor, Yüksel kızının daha önce o araca binerek nişana gittiğini söylediği dikkate alınmadı mı?”
"Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, tüm kanunlar çiğnenerek yasak usullerle ifade alınmış, işkenceler uygulanmış, müvekkilim jandarmanın ağır hakaretlerine maruz kalmış ve baskı ile uzun süre ters kelepçeyle ayakta bırakılmıştır. Üst düzey bir komutan, 'Seni Irak’a götürürüz, yüzünü değiştiririz' şeklinde konuşmuştur."
"Eminim sizler kararlarınız ile konuşulacaksınız. Hak, türe yaradanın diğer adıdır. Umarım hakka zarar gelmez. Teşekkürler."
Salim Güran’ın avukatı:
"Aile, Uğurcan Güran’ın düğün davetiyesini dağıtmak için Batman'a ve Derik’e gitti. Nevzat bunu biliyordu, önceden planladı. Annesi Zeynep Bahtiyar, kimin nereye gideceğini önceden sormuştu. Sayın başkan, Nevzat’ın yaptığı iğrençlik ve acımasızlık ortadadır. Biz bunun Nevzat tarafından yapıldığına yüzde yüz eminiz. Nevzat bir katildir. Nevzat Bahtiyar, başını avukata doğru hafif çevirerek ve dinlemeye başladı."
“Çocuğun battaniyeye sarıldığı bir düzmece hikâyedir. Ortada bir battaniye yoktur. Nevzat Salim’den korktuğunu ifade etmiştir. Madem korkuyor, neden ifadesini değiştiriyor? Kendi günahını zaten Salim’in boynuna bağlamış. Nevzat asla aileden de korkmuyor. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şey mi okudu? 8 yaşındaki bir masum, lahit olduğu için öldürülüyor, fakat 50 yaşında biri suça dahil ediliyor. Akla ve mantığa sığıyor mu?”
Salim Güran’ın avukatı:
“Bu ülkenin bakanı bile bu magazinsel haberlerle, bu aileye başsağlığı dilememiştir. Biz hukukçuları tatmin eden bir iddianame hazırlanmadı. Soruşturmanın bütünselliği bozulmuş, aynı olayla ilgili onlarca tutuklu varken, kusura bakmayın ama acele işe şeytan karışır derler. Bu acele bizi hataya götürecektir. Soruşturma, en başından beri kasıtlı olarak Güran ailesi üzerine yoğunlaştırılmıştır. Üfürükçülere aile mi götürmüş?” (Siir okuyor, anlamadım) Soruyorum size; evin kapısı yok mu? Kapının kilidi yok mu? Söylenen iddialar doğruysa, o 3 çocuk o evde amcayı yaşatır mıydı? Diğer iddia ise, Enes’in çocuğu öldürmüş olduğu yönünde. HTS kayıtlarına baktığımızda ise ne Enes’le ne de Yüksel ile Salim Güran arasında herhangi bir irtibat göremezsiniz”
“O çocuk o tepeye çıkmamış, Nevzat tarafından vahşice katledilmiştir. Sayın başkan, sebepsiz yere öldürmek diye bir kavram da vardır. 4 insanın sebepsiz yere öldürmesi saçmalıktır. Gerçek olan şu ki, minnacık bir beden toprağa gömülmüştür”
Salim Güran konuştu: "Çoğu senaryo, bu çocuğu diyor evde öldürdüler, baz kaydırdılar, öyle şey mi olur? 8 yaşında melek ya. Suçsuzum, beraatimi istiyorum."
"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı avukat konuşuyor:
'Kilit isim Enes Güran. Kardeşleriyle görüşmeleri var. Eren Güran’a, 'Abicim kimseyle konuşma' diyor. Bu görüşmelerin yayınlanması hukuka aykırı olsa da, ben bunu delil olarak kabul ederim. Şüphelinin gözlerinde morlukların ilk olarak mısır tarlasında olduğunu söylüyor. Ancak kaç gün geçmiş? Dolayısıyla kilit noktanın Enes Güran olduğunu düşünüyoruz.'"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı avukat konuşuyor.
"Enes Güran'da diş içi ve gözünde morluklar görülüyor ama maalesef diş izinde ayrım yapılamıyor. Salim Güran’ın aracı inceleniyor, aracın şoför koltuğunda oturma kısmında DNA tespit ediliyor. Bunlar tespit edilince amca Salim Güran tutuklanıyor. 6 gün sonra Narin kızımızın bedeni bulunuyor. Yüksel Güran, kızının öldüğünden gayet emin, oğlu Enes’i ise koruma çabasında. Bunlar benim beyanım değil, jandarma tutanaklarına dayanan verilerdir."
Adli Tıp Raporu okunuyor, Arif Güran dışarı çıktı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı avukat konuşuyor.
"Narin kızımızın öldürülmesindeki maddi gerçeğin ortaya çıkması herkes için önemlidir. Tüm sanıklardan şikayetçiyiz. İmam Recep Kaya, Devran Güran (terlik konusu ile aşama geçemedi), İsa Kaya, İbrahim Kaya (Nevzat'a teklif ileten aracılar), ve yaşı küçük iki kız çocuğun da ifadelerinin alınması gerek. Bu olayın aile içerisinde gerçekleştiği ve saklandığı görülmektedir. Nitekim alacak verecek meselesinde bir sorun olmadığı belirlenmiştir. Tutukluluk hallerinin devamına ve sanıkların üst sınırdan cezalandırılmalarını talep ediyoruz."
Mahkeme Başkanı: Ara veriyoruz, 15-20 dakika.
Diyarbakır Barosu'na bağlı avukat konuşuyor.
"Ramazan Atasoy’un daha önceki beyanları nedeniyle burada tanık olarak dinlenilmesini yineliyoruz. Süheyla Özkan’ın da dilenmesini talep ediyoruz.” (Süheyla Özkan, Narin’in üvey babaannesi)
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, müşteki savunmasını tamamladı. Eren, Narin'in ölümüne dair sorumluluğu bulunan sanıkların cezalandırılmasını talep etti ve sanıkların tutukluluk halinin devamını savundu.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, cezaevi görüntüleri hakkında konuşuyor.
"O görüntülerde Enes her defasında raporları ve belgeleri soruyor. Sorguda da söyledim, diş fırçası ve camiye giderken kendisini öpme konusu gibi detaylar var. Bir şekilde kaygılı bir hali vardı. Bir narinin kimler tarafından ve nasıl öldürüldüğüne dair şüphelerimiz var. Sanıkların mahkumiyet alacağına kesinlikle inanıyoruz. Bu cinayetten dördünün de sorumlu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum."
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren konuşuyor.
"Enes, tek kız kardeşin kaybolmuş. Telefonu 16.13’te okulun yanında kapanıyor, peki telefon şarjdaydı da nasıl şarj bitti? Ve ne zaman açılıyor bu telefon? Gece sabaha karşı 04.00’te. Enes o evden çıkarıldı, getirildi bakkala kondu. (Plana göre anlamında diyor) Orada tanıklardan biri konuştu. Eğer Enes dışarı çıktıysa, Muhammet Yağmur’un arasına bindi. 200 metreyi tarif et dedim, edemedi. Çok yakın bir nokta. Enes’in evde uyuduğuna dair beyanlar verildi. Peki organizasyonda bir ihmal de var. Furkan bize ne söylüyor? Ufuk’un ağabeyi, eve geldim kardeşimi tek başına gördüm dedi. Çıktım baktım, Ufuk yoktu, Enes’le evde oturuyordu."
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren devam ediyor.
"Organizasyon şöyle devam ediyor: 'Bizim Enes’i evden çıkarmamız lazım' diye düşünülüyor. Ama Enes aslında evin içerisinde. Elimizde bilimsel anlamı olan daraltılmış baz istasyonu verisi var, belki bunu tartışacağız. Savcı hanım sordu. Osman Güran’a, Dicle Üniversitesi'nin Salim’in verdiği bazdan bahsettiniz. Bu dosyada inanılmaz bir avantajımız vardı, surdan, bağlardan, çarıklı’ya kadar olan alanı kapsayan bir baz istasyonu verisi var. Alıyor. Yani şunu anladım: Hareketlilik, değişen baza göre size yer belirtiliyor. Bu dosyayla birlikte şunu anladım: Bu cep telefonu, benim ayak izim. Birçok uzmana sordum, evet HTS kayıtları kesin olmayabilir ama baz istasyonu verisi, sağlıklı bilimsel anlamda, kesik bir delil olarak kabul edilebilir."
Müşteki avukatı, Narin adına konuştuğunu belirterek konuştu.
"Yüksel Güran gerçekten evinde bir gün önce oğlu uzun yoldan gelmiş, kalkmış sabah bamya toplamaya gitmiş, kahvaltılarını hazırlamış, baba Batmana götürüyor. Düşünün, yeğeninin düğünü için Batmana davetiye götürüyor, ne kadar kıymetli bir şey ama muhtar köyde, o ne yapıyor? Çocuklarını alışverişe götürüyor, geri geliyorlar. Peki… Devam edeyim. Narin… Müşteki avukatı olarak konuşuyorum, narinin adına konuşuyorum. Enes Güran evde diyorsunuz, tamam, ama uyuyor diyorsunuz, ispat? Bunları evde uyurken gören birine ihtiyaç var. Kim? Hediye Güran. Eğer Salim Güran, eşi ve çocukları mahkemedeki ifadeleri doğruysa, o aracı görmemelerinin şansı yok. Hediye Güran eve gittiğinde Salim kendi evindeyse, neler oluyor? Ama geldiğimiz nokta şu; Hediye Güran gidiyor, eğer sen 15.00’te çamaşırlarını bırakıp gittiysen, iddialara göre 15.00’te de 16.00’da da Salim evde. Bu araba nasıl görülmez?"
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, konuşmaya devam ediyor. (Sözü kesilmiyor)
"Bunu bilen insanlar 17.40’a yönelik inanılmaz bir kurgu yaptılar. Arif Güran da bilsin, bu dosyaya giren her şeye vakıf olmak için inanılmaz mücadele gösterdik. Bu dosyadaki tek bir bilgiyi tek bir gazeteciye vermedim. Bu şüpheliler dışarıdayken, içerideki ifadeler yayınlandı."
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, mahkemede konuşuyor.
“Biz bu karanlıkla bu dosyanın içerisindeydik ama her ortaya çıkan delil, maalesef aile bireyleri açısından yeni bir stratejiye götürdü. Kolluk soruşturma aşamasında Narin’in kaybolduğu tarihi 18.00 olarak biliyorlar. Bu yüzden kamerada 18.00 görüntüleri var. Neden diyorsunuz? Çünkü bulunduktan sonra yeniden görüntüler incelendi, kırmızı araç tespit edildi ve bir şekilde Nevzat Bahtiyar, kırmızı aracın sahibi olarak tespit edildi. Aylardır Narin’e çalışan bir avukat olarak, Narin’in evden çıktıktan sonra aracın görüldüğü saati 15.40 olarak belirledik. Narin’in kesin bilgi vermiyor. Biz Narin’in öldürüldüğü saati 18.00’den sonra biliyoruz. Neden? Çünkü kurgu düzeni var. Yani bir şekilde 15.11’de eve doğru giderken, o okulun tesadüfi kamerası olmasa biz gerçekten Narin’in nereden nereye gittiğini bilmeyeceğiz. Patika yoldan yukarıya gidiyor, kendisiyle birlikte olan akranları, Narin’in kendisine tepeden el salladığını söylüyorlar. Bu bize ne zaman söylendi?”
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren konuşmasına devam ediyor.
"Şu an öldürmekten 4 sanık var. Öldürmeye iştirak alanında yeni faillerin çıkacağı anlamında eklemeler olabileceği kanaatindeyim. Benim en çok dosyada şaşırdığım konu şu; belki hayatınızın en değerlisini kaybediyorsunuz ve dönüp baktığınızda o günü ilmik ilmik hatırlarsınız. 'Ben o gün ne yaptım?' deriz” “Narin'in daha erken bir iddianame ile faillerinin getirilmesini maalesef yaşayamadık. Köydeki çevredeki şüpheler keşke daha erken fark edilebilseydi. Bir şekilde gecikti. Ama dediğim gibi, hayatlarında hiçbir şekilde unutmayacakları, saniye saniye söylemeleri gereken Narin’in çevresinin ifadeleri bir günü bir günlerine uymuyor." Mahkeme Başkanı ayakta, elleri bağlı şekilde dinliyor.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Mahkeme Başkanı'na konuşuyor.
"Dosyada önemli bir aşamaya geldik. Narin'e bunu yapanların, buna göz yumanların ya da bulunmasını geciktirenlerin adalet önünde cezalandırılması gerektiği üzerine çalışacağız” “Diyarbakır Barosu olarak, Türkiye’de çok benzerine rastlamadık ama önceki başkan olarak Diyarbakır Barosu'nun katılmasına yer verilmesini kutluyorum. Bu anlamda kıymetli, bir şey daha ifade ederek dosyaya geçeceğim."
Diyarbakır Barosu avukatı devam ediyor.
"Vecdi Bahtiyar, Ali Rıza Güran dolaylı olarak haber göndermiş, Nevzat suçu üstlensin diye. Bu maddi gerçeği ortaya çıkaracağımıza inancımız tam. Mahkemenizden bir kez daha teşekkür etmek isterim. Adil bir yargılama yürütüldüğü için teşekkür ederim."
Diyarbakır Barosundan bir avukat Mahkeme Başkanı’na doğru konuşuyor.
"Ramazan Atasoy'un kendi beyanını okuyorum: 'Senin yüzünden başımız belaya girdi (Salim’e diyor) komutanım, Salim her ayak bileğine kadar suyun içerisine girmiş gibiydi.' Ramazan’ın da bu organizasyondan haberdar olduğu burada açıkça anlaşılıyor."
Diyarbakır Barosu’ndan başka bir avukat Mahkeme Başkanı’na konuşuyor.
"Nevzat Bahtiyar, Vecdi Bahtiyar’ı arıyor, o da Salim Güran’ı arıyor. Vecdi Bahtiyar, kaybolan Narin için endişelense de, esasen kendisinin de haberi olduğu çok net bir şekilde anlaşılıyor. Vecdi Bahtiyar, 24 Ağustos’tan sonra Diyarbakır’a geliyor ve 8 Eylül tarihi, hepimizin canını acıtan Narin’in cansız bedeninin bulunduğu bir tarih. O gün, Vecdi, 06:34’te Nevzat’ı arıyor, aralarında işbirliği yaptıkları burada açıkça görülüyor. Ramazan Atasoy ise gözcülük yapmaktadır. Ramazan Atasoy’un ne için dinlenmesi gerektiğini de size açıklayacağım."
Diyarbakır Barosu'na bağlı avukat konuşuyor.
"Kadınlar arasındaki kavga çok konuşuldu; Mişar Yasemin ve kızları arasındaki kavgadan bahsediyoruz. Yasemin, Yüksel’in kardeşi, dolayısıyla Narin’in vefatını öğrendiğinde verdiği tepki diğerlerine göre daha samimi. Gayet açık bir şekilde “doğruyu konuşsaydınız, bu durum buraya gelmezdi” demiş. Şu an çarpıtılarak, birine beddua edildiği söyleniyor, değiştiriliyor. Enes bile 'Ben teyzemi aldım ve oradan uzaklaştırdım' derken, teyze 'Enes’i görmedim' diyor. Melek Güran ve çocuklarıyla ilgili de bir çeşit çelişki var."
Diyarbakır Barosu adına başka bir avukat konuşmaya başladı. Mahkeme başkanına doğru konuşuyor.
"Dosyada ifade verenler, yakınlarını korumaya yönelik davranıyor. Evet, köy yerinde kimse saate bakmaz ama karıştırılmayacak durumlar vardır; bir insanın biriyle kaç defa görüştüğü, görüldüğü zaman yanında kimlerin olduğu gibi. Melike, Maşallah Güran ile ilgili dikkat çekmek istiyorum. Saati karıştırmış olabilirler ama daha önce, 2 kez Narin’in geldiğini belirtmişler. Bu farklı anlamlara gelmektedir. Melike Güran, '14.00’te uyandım, Narin 17.40’ta geldi' diyor. Bu, karıştırılabilecek bir husus değil. Şimdi yeni ifadelerle 'Mina geldi' diyorlar. Bunlar neden önemli? Bunların hepsi senaryo halinde ortak ifade verdiğini gösteriyor."
Diyarbakır Barosu avukatı konuşuyor.
"Koldaki diş izinin Enes tarafından kendi kendine yapıldığı iddia ediliyor. Sayın başkan, çöl araştırdım, birçok makale okudum. Vücut belli bir dereceye kadar acıya dayanabilir, ağzınızı ve burnunuzu kapatın; bir süre sonra kendinizi boğamazsınız. Bu da böyle bir şey. Belli bir acı seviyesinden sonra vücut eyleme izin vermez. Enes’in diş izi 3 gün geçmesine rağmen çok net izler bıraktı. Enes sinirlendiği için bunu meydana getiremez."
Mahkeme Başkanı: Teşekkür ederim avukat bey.
Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme Başkanına konuşuyor.
"Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Nihayetinde jandarma görevlisinin kendisiyle bir husumeti yok, ancak Enes ile ilgili 'ne yapabilirim' diyorsa, bu doğru tespit edilmiştir. Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: 'Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm' diyor. Bu çelişkiler nelerdir?"
Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme Başkanına konuşuyor.
"Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede saat 15:16 diyor, bir sonraki görüşmesinde ise 'Çingeneler kaçırmış olabilir' diyor. Sayın Başkan, Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran, kendi beyanıyla karşıdakine 15:16 demesi kuşkuludur. Peki, çingenelere yönelik bir adım atıldı mı? Ben böyle bir şeye rastlamadım. Sayın Başkan, Salim Güran mahkemede ısrarla 'kıyafet değiştirmedim' diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama sayın başkan, araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir."
Diyarbakır Barosu avukatı konuşuyor.
"Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesi ise ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır."
Diyarbakır Barosu'ndan bir avukat konuşuyor.
"Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim'de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde, "Narin 17:40’ta evimize geldi" şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Mantık şu: Bir terlik bulsam ve bunun Narin'e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin'e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl olur da vermiyor?”
Savcı: Sizin istediğiniz görüntünün iyileştirilmişi var. Açıdan eksiklik var mı, farklı açılardan bakabildiniz mi?
Nahit Eren: Bunu ilk defa izleyeceğiz.
Savcı: Görüntü 2’ye girelim.
Mahkeme başkanı: İddia makamı tarafından en net görüntü bu. Bize gönderilen bu.
Sanık avukatı: Araç hareketleri var mı?
Mahkeme başkanı: Bize de yeni geldi. Arif Güran, emin misiniz, istediğiniz görüntü bu mu?
Arif Güran: (şahingöz… Anlaşılmadı)
Mahkeme başkanı: Şahingöz dediğiniz kamera kayıt yapmıyor, anlık izleniyor müdahale için.
Arif Güran: Askeri bölgeye herhangi bir saldırı olsa orada kayıtlı olmuyor mu?
Mahkeme Başkanı: Yazılı talep edeceğiz.
Mahkeme Başkanı: Dara-2 görüntüleri hazırmış.
Savcı: 15.05- 15.11’den arası var.
Görüntüler izlettiriliyor.
Görüntü kesildi, Arif Güran’ın istediği görüntülerin bunlar olmadığı anlaşıldı.
Arif Güran’ın avukatı konuşuyor.
"Arif Güran, kamera kayıtlarından bahsediyor. Bugün alınmış olan kayıtların incelemesinde hata olduğunu biliyoruz. Kızı öldürülmüş bir babanın bu talebini çok görmemek gerek. Kulaktan dolma bilgilerle hareket edilmemeli. 5 Kasım’da Arif Güran ifadeye alındı. Arif Güran’ın acısı es geçiliyor."
Mahkeme Başkanı, Dara-2 kamerasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Görüntülerin oldukça fazla olduğunu ve bunların ayırt edilip getirileceğini belirtti.
Savcı, tutukluların tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.
Tanık Oya Yorulmaz, Mahkeme Başkanına ifade veriyor.
Mahkeme Başkanı: "Oya Hanım, niye geldiniz?"
Oya Yorulmaz: "Benim bir ilgim yok. Benim dayımgiller, biz oraya gittik, Adli Tıp Kurumu'na gittik. Basın arkamdan geliyordu. Annem şeker hastası, arkadan gelirken kardeşim bana 'abla sus' dedi, kafamı böyle yaparken yumruk bana geldi."
Mahkeme Başkanı: "Kardeşiniz kim?"
Oya Yorulmaz: "Taner..." (anlaşılmadı)
Mahkeme Başkanı: "Orada ne söylediniz?"
Oya Yorulmaz: "Gidin yalan haber yapın dedim."
Mahkeme Başkanı: "Kime?"
Oya Yorulmaz: "Basına."
Mahkeme Başkanı: "Ciddi misiniz?"
Oya Yorulmaz: "Evet."
Mahkeme Başkanı: "Tekrarlıyorum, 'gidin yalan konuşun' diye bağırdın mı?"
Oya Yorulmaz: "Evet, çünkü yalan haber yapıyorlardı."
Kadın savcı araya girdi: "Ben kendim izledim, sana yumruk atıyorlar."
Oya Yorulmaz: Basına söyledim.
Mahkeme salonunda yer sorunu nedeniyle düzen sağlanıyor, bazı izleyiciler yer değiştiriyor.
Mahkeme Başkanı, tanıkların olduğu bölümde Yüksel Güran’a yakın bir yerde oturan Arif Güran’ı yerinden kaldırarak şöyle dedi: “Duruşma düzeni sabittir, herkesin yeri bellidir.”
Duruşma verilen aradan sonra başladı. Nevzat Bahtiyar, 4 jandarma eşliğinde duruşma salonuna getirildi. Yüksel Güran, Enes Güran, Salim Güran da salona getirildi. Mahkeme heyeti, sanıklar, tanıklar, avukatlar ve izleyiciler yerini aldı. Duruşma başladı.
Mahkeme, duruşmaya 15.00'e kadar ara verdi.
Görüntülerin izlenmesinin ardından;
Mahkeme Başkanı: Bu küçük alan, Narin kızımızın bırakıldığı yer. Buyrun Nahit Bey, sorunuzu alalım.
Nahit Eren: Bu raporu anladın mı?
Nevzat Bahtiyar: Anlamadım.
Nahit Eren: Bu rapor diyor ki; Narin’in naaşından, ceset diyemiyorum, Adli Tıp Kurumu dedi ki; bulunduktan 19 gün önce öldürülmüş. Bunu nereden elde ediyorlar? Böceklerden, lavralardan, Narin’in bedeninde bunlardan çok vardı ve buradan tarih çıkarıyorlar. Şimdi rapor diyor ki; bu naaş tamamen suyun içerisinde olsa bu böcekler yaşamaz. O yüzden sana bir kez daha soruyorum Nevzat Bahtiyar, sen daha önce başka yere gömdün mü?
Nevzat Bahtiyar: Kesinlikle hayır.
Mahkeme Başkanı: Çuvalın tamamı su altına girdi mi, taş ıslandı mı?
Nevzat Bahtiyar: Taş, hepsi ıslanmadı, ben de çok hatırlamıyorum.
Nahit Eren: Sen arama faaliyetlerinden dolayı DSİ suyunun oraya yönlendirildiğini biliyorsun değil mi?
Nevzat Bahtiyar: Evet.
Nahit Eren: Az önce bir kısmı dışarıda kaldı dedin, senin yol mesafen bilemedin 7 dakika. Orada sen başka ne yaptın?
Nevzat Bahtiyar: Orada ip aradım.
Nahit Eren: Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı..
Nevzat Bahtiyar: Bacağını hatırlamıyorum.
Nahit Eren: O kısmı toprakta mı, yoksa suyun üstünde mi kaldı?
Nevzat Bahtiyar: Suyun üstünde kaldı.
Nahit Eren: Sayın başkan, ben alacağım cevabı aldım.
Mahkeme başkanı: Nevzat Bahtiyar, dön etrafına bak. Bu kadar insan burada, kaç gündür buradayız. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Bir birey olarak soruyorum. --------------
Bu sırada Mahkeme başkanı üzerindeki cübbeyi çıkardı.-------------
Mahkeme başkanı: Senin geçen celse verdiğin beyanlar doğru mu? İftira mı? Bak yeni kamera kayıtları çıkabilir.
Nevzat Bahtiyar: Bilmiyorum hatırlamıyorum.
Mahkeme başkanı: Hatırlamıyorum değil, sakladığın bir şey var mı?
Nevzat Bahtiyar: Yok.
Nevzat Bahtiyar’ın jandarma eşliğinde yer gösterme ve keşif yaptığı görüntüler izletiliyor. Nevzat Bahtiyar ayakta kendi görüntülerini izliyor.
Nahit Eren: Babayı dün üzdüysem özür dilerim tekrardan. Sayın Başkan, Nevzat'ın yer göstermesi sırasındaki kaydı ekrana yansıtmanızı rica edeceğim. Üzülerek söylüyorum, vücut üzerindeki lavralar, canlılar İstanbul Adli Tıp’a gitti. Rapordan okuyorum: Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir.
Nahit Eren: Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal lavralar taşır?
Yüksel Güran, Salim Güran, Enes Güran salondan çıkartıldı. Tutuklu sanıklardan sadece Nevzat Bahtiyar salonda kaldı. Nahit Eren konuşma yapacak.
Ses kaydı: "O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey, sondaki yamaçta. Yamacın köşesi taş"
Salim Güran araya girdi, "Ben orada Ramazan'a 'Gel, fıskiyen düşmüş' diyorum" dedi.
Nahit Eren, Enes Güran'ı çağırıp kolunu nasıl ısırdığını göstermesini istedi. Enes Güran da canlandırmasını yaptı.
Mahkeme başkanı, "Kamera görüntüleri ile ilgili bir değerlendirme yapacağız. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nı telefonla arayıp, hangi kayıt olduğunu soracağız. Yanlış anlaşılmasın." diyerek mahkeme heyeti ile birlikte dışarı çıktı.
Nahit Eren'in talebi üzerine, dün tanık olmak istemediğini belirtip cezaevine geri götürülen 15 yaşındaki Ramazan Atasoy’un, Salim Güran ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin kaydı da dinletilecek.
Bu sırada heyet salona geri döndü. Sanık avukatları görüntülerle ilgili bilgi almaya çalışıyor. Mahkeme başkanı, klasörler içerisinde görüntünün arandığını belirtti. Nahit Eren'in talep ettiği Salim Güran-Ramazan Atasoy arasındaki Kürtçe telefon kaydı dinletiliyor. Bir yandan da çeviri yapılıyor.
Mahkeme başkanı Arif Güran'a seslenerek; "Arif bey, ısrarla üzerinde durduğunuz videolar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından izlenmiş ve bir husus olmadığı için es geçilmişti." dedi.
Arif Güran, "Dara-2 mi?" diye sordu.
Mahkeme başkanı, "Evet dediğiniz bu değilse, başka kamera varsa onu da alırız” dedi.
Şimdi Dara-2 isimli video salonda izlettiriliyor.
Narin’in erkek kardeşinin pedagog eşliğinde alınan ifade videosu mahkeme salonunda izlettirildi.
Dün diğer kardeşi ifade verirken ağladığı için Mahkeme Başkanı iki kardeşin de ifadesinin alınmamasını söylemiş ancak avukatlar itiraz etmişti. Sonrasında Pedagog eşliğinde alınan ifadesi salonda izletildi.
Narin’in 6 yaşındaki erkek kardeşi E.G.'nin ifadesinden;
- Odada kim uyuyordu?
E.G.: Abim ve annem koltukta, Muhammed abim yerde yatıyordu.
- Hediye yengen nasıl geldi, ilk gelişinde?
E.G.: Onu bilmiyorum. İlk gelişini bilmiyorum.
- İkinci gelişinde neden gelmişti?
E.G.: Annem çamaşırları ona bırakmıştı, ondan.
- Peki, acele ediyor muydu?
E.G.: Normaldi.
Mahkeme Başkanı: Bu arada baba Arif Güran salona geldi, hoş geldiniz.
Arif Güran: Hoş bulduk.
Soru: Narin nereye gitti?
E.G.: Camiye gitti. Saat 15:00'te çıktı, daha gelmedi.
- Narin camiye gidince siz ne yapıyordunuz?
E.G.: Karpuz yiyorduk.
- Sonra ne yaptınız?
E.G.: Teyzemgile gittik.
- Annen evdeyken ne yapıyordu?
E.G.: Uyuyordu. Yengem geldi, çamaşırları bana verdi, gitti.
- Annen nerede uyuyordu?
E.G.: Klima odasında uyuyordu.
- Sonra yengen geldi mi?
E.G.: Evet, ikinci defa geldi.
- Peki yengen ilk geldiğinde sana kızdı mı?
E.G.: Kızmadı.
- Sinirli, mutsuz oldu mu hiç?
E.G.: Normaldi.
- Peki o yengen gelmişti, çamaşırları sana bıraktı sonra ne yaptı?
E.G.: Bıraktı, gitti.
- Peki böyle telaşlı mı gitti?
E.G.: Sakin gitti.
- Peki o gün ne oluyor, bunlar niye böyle konuşuyor diye düşündün mü?
E.G.: Sadece Narin yoktu.
- Sana bir şey dedi mi abilerin?
E.G.: Demedi.
- Peki baban sormadı mı sana? Sen de evdeydin, Narin evde miydi?
E.G.: Babam evde değildi.
- Sonra geldi ama değil mi?
E.G.: Geldi.
Tanık Abdulsamed Yaşildağ ifade veriyor.
Mahkeme Başkanı: Narin'in kaybolduğu gün Hasan beyle nasıl konuştunuz?
Abdulsamed Yeşildağ: Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim.
Mahkeme Başkanı: Ne kadarsa anlaştınız?
Abdulsamed Yeşildağ: 3 bin TL'ye anlaştık.
Mahkeme Başkanı: Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?
Abdulsamed Yeşildağ: Evet.
Mahkeme Başkanı: Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran ile konuştunuz?
Abdulsamed Yeşildağ: 16:00 gibiydi.
Mahkeme Başkanı: Tarlada ne yediniz?
Abdulsamed Yeşildağ: Karpuz yedik.
Mahkeme Başkanı: Menemen de yemişsiniz?
Abdulsamed Yeşildağ: Evet.
Mahkeme Başkanı: Kim kim yediniz? Çocuk var mıydı?
Abdulsamed Yeşildağ: 2 çocuk vardı.
Mahkeme Başkanı: Kız erkek?
Abdulsamed Yeşildağ: Vallahi bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Ramazan Atasoy orada mıydı?
Abdulsamed Yeşildağ: Çevre.
Mahkeme Başkanı: Babası orada mıydı?
Abdulsamed Yeşildağ: Babası yoktu.
Mahkeme Başkanı: Oradan kaçta ayrıldınız?
Abdulsamed Yeşildağ: 17:40 gibi.
Mahkeme Başkanı: Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?
Abdulsamed Yeşildağ: Çocuk vardı.
Mahkeme Başkanı: Ne yapıyorlardı?
Abdulsamed Yeşildağ: Oyun oynuyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?
Abdulsamed Yeşildağ: Vallahi hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı tanık ifadelerinin bittiğini, tanıkların isterlerse duruşmayı takip edebileceklerini söyledi.
Elektrikçi Hasan tanık kürsüsüne geldi.
Hakim: O gün ne yapıyordunuz?
Tanık Hasan: Ben elektrikçiydim, Salim ile görüştüm. 1 saat beraber kaldık.
- İkindi ezanı okunmuş muydu?
- Bilmiyorum, okunmuş olabilir.
- Nerede görüştünüz?
- Tarlada.
- Neden görüştünüz?
- Elektrik işleri vardı.
- Kim vardı?
- Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı.
- Ne yaptınız? - Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık.
- Başka yere gittiniz mi?
- Tahmini 16:00 gibi Salim’in yanından ayrıldım.
- Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz.
Tanık Hasan burada bir cevap veremedi.
Mahkeme Başkanı: Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?
Tanık Hasan: Hayır.
- Salim ile nasıl haberleştiniz?
- Gittiğimiz zaman oradaydı.
- Doğaçlama mı gittiniz?
- Doğrudan gittim.
Nahit Eren soruyor; - Az önce Ramazan Atasoy ve Mehmet Selim Atasoy orada dediniz.
Hasan: Doğrudur.
Nahit Eren: Siz 15 dakika karpuz yediniz, sonra işi yaptınız. 17:30 gibi birbirinizden ayrıldınız, doğru mu?
Hasan: Evet.
Nahit Eren: Ramazan ve Mehmet Selim Atasoy 17:30 gibi orada mıydı?
Hasan: Hayır, değillerdi.
Tanık Muhammet Kaya geldi.
Mahkeme Başkanı: Olay günü Enes’i gördün mü?
Muhammet Kaya: Evet. Enes, Muhammet Yakut ve Yağmur gittiler.
Mahkeme Başkanı: Enes sinirli miydi?
Muhammet Kaya: Hayır, sakindi.
Muhammet Kaya: Muhammet, Yağmur ve Enes arabaya bindiler.
Mahkeme Başkanı: Neden?
Muhammet Kaya: Muhammet Yakut dedi ki, ''Ben eve gideceğim, Enes beni de bırak" dedi.
Mahkeme Başkanı: Sen de normal hayatına devam ettin sonra?
Muhammet Kaya: Evet.
Mahkeme Başkanı: "Süheyla'nın evini biliyor musun?
Muhammet Kaya: Biliyorum.
Mahkeme Başkanı: Oraya gittin mi?
Muhammet Kaya: Gitmedim.
Mahkeme Başkanı: Enes'in yüzünde morluk var mıydı?
Muhammet Kaya: Hayır.
Mahkeme Başkanı: Kıyafetini hatırlıyor musun?
Muhammet Kaya: Hayır.
Mahkeme Başkanı: Nereden hatırlayacaksın, doğru.
Sanık Avukatı araya girdi; Süleyman Kaya o gün yanında mıydı?
Muhammet Kaya: Ben gittiğimde Enes, Muhammet ve Yağmur oradaydı, bakkalın ön tarafında. Enes yeni geldiği için birbirimize sarıldık.
Mahkeme Başkanı: Bakkal orada mıydı?
Muhammet Kaya: Bakkalın oğlu oradaydı.
14 yaşındaki tanık M.T.K. duruşma salonuna getirildi ancak yaşı küçük olduğu için tanıklık yapmasından vazgeçildi.
Tanık Muhammet Yakut ile Mahkeme Başkanı arasında ilginç bir diyalog yaşandı.
Mahkeme Başkanı: Salim Güran neyin olur?
Muhammet Yakut: Bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Boşver o zaman. Muhammet niye geldin, hayırdır?
Muhammet Yakut: Tanıklık yapacakmışım dediler.
Mahkeme Başkanı: Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?
Muhammet Yakut: Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. "Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim" dedi.
Diyarbakır Barosu avukatı soruyor: Orada başka kim vardı?
Tanık: Muhammet Kaya ve… (anlaşılmadı) Kaya.
- Sohbet ettiniz mi?
- Evet.
- Ne kadar sürdü?
- 15 dakika falan.
- Başka sohbetiniz oldu mu? Yanınızda kim vardı?
- Muhammet ve Süleyman Kaya.
- O gün bir daha görmediniz mi?
- Hayır, görmedim.
Sanık Avukatı isim hatası olduğunu söyledi.
Nahit Eren soruyor: - Eve gittiğinde saat kaçtı, hatırlıyor musun?
- Hayır.
- Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var?
- 200 metre kadar
- Tarif eder misin, 200 metre ne kadar?
Tanık gösterdi.
Sanık Avukatı yine araya girdi, "Zorlama sorular soruluyor." dedi.
Nahit Eren devam etti.
- Öğle yemeği yedin mi?
- Evet.
- Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?
- Hatırlamıyorum, ama 12:30'da evdeydim.
Sanık Avukatı 3. kez araya girdi, "Çarpaz sorgu yapılıyor." dedi.
Mahkeme Başkanı: Devam edin.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı soruyor.
- Enes’in öfke problemi var mıydı o gün?
- Her zamanki gibiydi.
- Ne demek "her zamanki gibi?"
- Yani sakindi. - Hava sıcaktı, kısa kol giymiştir, kolunda iz, bir şey var mıydı?
- Hayır, yoktu.
Zihinsel ve bedensel engelli olan tanık Süleyman Kaya gelince Mahkeme Başkanı, "Süleyman nasılsın?" diye karşıladı. Daha sonra da yanına giderek "Rahat ol, heyecan yapma" dedi ve su verdi. Ardından sorgu başladı.
Hakim: Süleyman biz seninle tanışmak istedik sadece. Siz Enes’le bakkala gittiniz mi?
Süleyman Kaya: Gittik.
Hakim: Ne aldınız?
Süleyman Kaya: Enerji.
Hakim: Enerji içeceği mi?
Süleyman Kaya: Evet.
Hakim: Bakkal yaşlı mıydı, genç miydi?
Süleyman Kaya: Yaşlı.
Cahit isimli tanık konuşuyor.
Tanık: Nevzat ile Arif Güran araba meselesi yüzünden beni çağırdı. Nevzat anlattı, sonra Arif Güran anlattı. Nevzat’a, para ödemesi gerektiğini söyledim. Ödemeyeceğini söyledi.
Hakim: Nevzat, ''Yakacağım ortalığı, ödemeyeceğim'' dedi mi?
Tanık: Salim Güran ''10 bin lira ben, 10 bin lira Arif ödesin, 50 bin lira da Nevzat ödesin'' dedi.
Hakim: Nevzat kabul etti mi? Tanık: Önce param yok dedi, sonra kabul etti.
Hakim: "Ben bu paranın hesabını sorarım'' dedi mi?
Tanık: Ben görmedim, günahını alamam, gördüğümü anlatıyorum.
Hakim: Ben de gördüğünü anlattığın için teşekkür ederim. Siz neden aile meclisi kurup olaya el attınız?
Tanık: İkisi de bizim akrabamızdır.
Hakim: Yani sizi bu olayı çözün diye mi çağırdı?
Tanık: Evet, Arif Güran çağırdı.
Hakim: Siz aile meclisindeki toplantılara katıldınız mı?
Tanık: Yok, katılmadım.
Diğer tanık Veysel Subatan anlatıyor.
Tanık: Arif ile Nevzat arasında araba problemi vardı. Akşam Salim'in evine gittim.
Hakim: Seni kim çağırdı?
Tanık: Arif Güran çağırdı. Nevzat'ı çağırdılar, O da geldi. Nevzat’ın verdiği araba kusurlu çıkmış, 80 bin ödeme yapması gerekiyordu. "Arif'e haksızlık yapıyorsun" dedik. 80 bini ödemezsen mahkemede daha fazla olacak, aranızda anlaşın" dedim. Nevzat kabul etmedi, yanaşmadı. "Ben bu parayı ödemiyorum" dedi. Soyisimleri Kaya olan kişileri çağırdı. Nevzat; "Ben arabayı satmışım, gitmiş" dedi. Nevzat’a da bir haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da; "Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim." dedi. Sonra Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum.
Hakim: Nasıl kabul etti?
Tanık: Zorla kabul etti gibi.
Hakim: Normal. Nevzat sizi tehdit etti mi?
Tanık: Hayır, biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.
Hakim: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten de bu olay ne zaman oldu?
Tanık: Aşağı yukarı 2 ay var.
Hakim: Bu olaydan sonra Güran ile Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?
Tanık: Şahit olmadım.
Tanık Rubbettin Kaya anlatıyor.
Tanık: Bizim evimize gelebilir misin dedi. Gittim, Nevzat, Salim, Arif oradaydı. Araba konusunun nedenini sordum, Arif Güran, Nevzat Bahtiyar'ın kendisine araba getirdiğini söyledi. 80 bin liralık bir araba meselesinden bahsettiler. Orada biraz ağız dalaşı oldu. 10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek dendi. Nevzat, ''Bizim aramızda dava olmaz'' dedi.
Sonra Nevzat Bahtiyar’a dönerek "Doğru mu Nevzat?" diye sordu.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı "Tamam, bana bak, Nevzat'a bakma." diye uyardı.
Tanık İbrahim Halil Güran geldi.
Hakim: Tanıklık yapacak mısın?
Tanık: Yaparım.
Halim: Yap.
Tanık: Ben ne bileyim, getir dediler, getirdik. Ben ve küçük oğlum bakkala gittik, oradan buzlaç aldık.
Hakim: Kaç liraya aldınız? Tanık: Hatırlamıyorum, Sofi bakkal, 1 kuruş için gece yarısı bakkalı açan birisi. Ben bu yaşıma kadar o bakkalın hiç kapandığına şahit olmadım.
Hakim: Süheyla'nın orada kaç kişi vardı?
Tanık: Bedirhan… (Anlaşılmadı.)
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren araya girdi.
Nahit Eren: Çocuğunla gittiğin saati söyler misin?
Tanık: 17.35 sıralarıydı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı soruyor: Narin kaybolduktan sonra yangın oldu, nedenini biliyor musunuz?
Tanık: Elektrik tellerini birbirine nasıl çarpacaklar, çok mantıksız.
Savcı sordu: Bakkala gittin mi?
Tanık: Evet.
Savcı: Bakkal bizzat orada mıydı?
Tanık: Evet, Sofi oradaydı.
Savcı: Kendisi ameliyat olduğunu söylüyor, ne ameliyatı?
Tanık: Raporlara bakabilirsiniz.
Sanık avukatı soruyor: Balkonda Narin’e ait olabilecek bir yazma görmüşsünüz. Siz ailece ne düşündünüz?
Tanık: Biz hep diyorduk, bu çocuğun tepeye çıkma durumu varsa da eve girmeden, onu birinin kaçırdığını düşündük. Hiçbir zaman bizim köy tarihinde çocuğun öleceğine dair söylenti çıkmadı.
- Yani siz yazma ile geldiğini mi düşündünüz?
Tanık: Evet.
Kaynak: Gerçek Gündem