Samandağ son depremler sonrası yeniden yıkım yaşadı: 'En az 15 bin çadıra ihtiyaç var'
Hatay'ın Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz, "AFAD’ın vatandaşa verdiği çadır sayısı ile talep edilen çadır sayısı arasında ciddi uçurum var. Samandağ’da en az 15 bin çadıra ihtiyaç var" dedi.
Hatay'ın Samandağ ilçesi, 6 Şubat depremlerinden sonra 20 Şubat'ta meydana gelen Hatay merkezli iki depremin ardından yeniden yıkım yaşadı. Yaklaşık 120 bin nüfuslu ilçenin merkezinde, birçok hasarlı bina çöktü.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre İlçe merkezindeki dar sokakların iki tarafındaki apartmanların hepsi ya tamamen çökmüş ya da ağır hasarlı. Bir yandan iş makineleri bazı enkazları moloza çevirirken, daha üzerinde çalışılmamış çok sayıda yıkıntı var.
Kırsal yerleşimin yoğun olduğu ilçede, köylerde ve mahallelerde yaşayanlar, evlerinin bahçelerinde, bulabildikleri ya da kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda, barakalarda barınıyor.
Samandağ Belediye Başkanı Eryılmaz: Acil yıkılması gereken 4000-4500 bina var
BBC Türkçe’ye konuşan Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz; son depremle birlikte çadır ihtiyacının ciddi şekilde arttığını söyledi. Eryılmaz, "AFAD’ın vatandaşa verdiği çadır sayısı ile talep edilen çadır sayısı arasında ciddi uçurum var. Samandağ’da en az 15 bin çadıra ihtiyaç var" dedi.
AFAD’ın ilçeye verilen çadır sayısıyla ilgili resmi bir bilgi paylaşmadığını belirten Eryılmaz, kendi gözlemine göre çadır kentlerde 1500, harici olarak vatandaşa dağıtılan yaklaşık 2500 çadır olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bugün sosyal medya hesabından AFAD tarafından illere dağıtılan çadır sayılarını paylaşarak; Hatay'a 69.766 adet çadır gönderildiğini söyledi. Kalın, ilçelere kaç çadır gönderildiğine dair bilgi paylaşmadı.
Eryılmaz’ın verdiği bilgiye göre, ilçede 2 bine yakın kişi hayatını kaybetti, asıl maddi hasar, 20 Şubat'taki depremlerden sonra meydana geldi:
"İkinci depremle beraber az hasarlı olan binalar, orta ve ağır hasarlı bina haline geldi. Samandağ’daki binaların % 60’ının hasar aldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Şu an acil yıkılması gereken yaklaşık 4000-4500 bina olduğunu düşünüyorum."
Samandağ halkı 6 Şubat'taki depremlerden bu yana zaten sokaklarda kalıyor; tuvalet ve duş gibi ihtiyaçlarını karşılamak ya da evlerinde kalan eşyalarını kurtarmak için ara ara binalara girip çıkıyordu.
"İkinci deprem gündüz olsaydı, inanın çok ciddi kaybımız olurdu" diyen Eryılmaz, insanların artık hiçbir şekilde evlere giremediğini söyledi:
"Deprem sabahı, evlerindeki eşyalarını çıkarmaya çalışan çok fazla insan görmüştüm. İnsanlar tuvalet ve duş gibi ihtiyaçları için çok kısa süreli de olsa evlerine giriyorlardı. Bu sefer seyyar tuvalet, seyyar lavabo ve banyo ihtiyacı ortaya çıktı.
"Bu konuda çok ciddi bir yetersizlik var. AFAD’ın mahalle aralarına seyyar tuvalet kurduğuna hiç şahit olmadım. Konteyner ihtiyacı var, o yönde de hiçbir çalışma yapılmadı."
Eryılmaz, Samandağ’ın 9-10 noktasında, 1500 adet kapasiteli çadır kent olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve Nilüfer Belediyesi’nin 80 konteyner kapasiteli bir alan kurduğunu söyledi ve ekledi:
"Devlet, insanların çadır ihtiyacını karşılayabilir bir noktada olmalı. 17 günde 10 bin çadırı tedarik edemiyorsanız, Samandağ için bu kadar binayı nasıl inşa edeceksiniz?"
Eryılmaz, ilçedeki çadırların resmi sayısıyla ilgili sorumuza, "İnanın ki bilmiyorum. Bize bu konuda bilgi verilmiyor, bilemiyorum neden böyle. Birkaç gün önce Çevre Bakanı geldiğinde ona da iletmiştik, 2000 çadır getirileceğini söylemişti ama yok" yanıtını verdi.
İletişim Başkanlığı'ndan geçen hafta yapılan açıklamada, Hatay’ın Samandağ ilçesinde AFAD koordinasyonunda kurulan çadır kentte depremzedelerin hayata tutundukları belirtilmişti.
Anadolu Ajansı da Pazar günkü haberinde, Samandağ'da yaklaşık 900 depremzedenin, AFAD tarafından kurulan çadır kentte yaşamlarını sürdürdüğünü; depremzedelere 3 öğün yemek ve temel yaşam malzemelerinin tedarik edildiği çadır kentte, çocuklar için çeşitli etkinlikler de yapıldığını bildirmişti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın bugünkü açıklamasına göre en fazla çadır Hatay'a gönderildi; Kahramanmaraş'a 66.685 çadır, Gaziantep'e ise 49.670 çadır gönderildi.
HALK NEDEN ÇADIR KENTLERE GİTMİYOR?
Samandağ'da dolaşırken evlerin önünde AFAD, Kızılay, çeşitli belediyeler ve Birleşmiş Milletler ile Pakistan ve İngiltere gibi ülkelerden gönderilen çadırlar gözümüze çarpıyor.
İsmini gizli tutmamızı isteyen bir kadın, hasarlı evlerinin bahçesinde kendi imkanlarıyla bir çadır kurduklarını, hasta babasını da bahçedeki barakaya taşıdıklarını anlattı:
"Çadır bulamıyoruz. Muhtarlar ellerindekileri 10-15 çadırı dağıtıyor, doğal olarak herkese yetiştiremiyorlar. Evimizi bırakıp çadır kente gidemeyiz. Evini bırakıp gidenlerin her şeyleri çalındı, talan ediyorlar."
İlçe merkezinde dolaşırken endişeyle yanımıza koşan bir depremzede, "Nereden tüp bulabilirim?" diye bize sordu. Çocuklarını enkazdan çıkarttığını, 20 Şubat’taki son depremlerden sonra ailecek arabayla yardım aramaya çıktıklarını yaşlı gözlerle anlattı. Yardım koordinasyon merkezinde kendisine yardımcı olunmadığını söyledi.
'ACİL ÇADIR LAZIM; EVLERİ BIRAKAMAYIZ, YAĞMALIYORLAR'
Kuşalanı, genelde birkaç katlı müstakil evlerin olduğu kırsal bir mahalle. Evlerin neredeyse hepsi hasarlı, zaten kimse hasar durumundan bağımsız olarak bina içine girmek istemiyor. Narenciye yetiştiren, seracılık yapan aileler, evlerini ve bahçelerini bırakıp gitmek istemediklerini, kalmak için de acil çadıra ihtiyaçları olduğunu belirtti.
Kuşalanı'nda konuştuğumuz Ali Şavutoğlu, "Son depremden sonra her eve çadır lazım. Avrupa'dan geliyor, başka ülkelerden de geliyor, yine de yetiştiremiyorlar. Nereye gidiyor bu çadırlar? Gelen bazı çadırlar da dört kişilik, biz 10-12 kişilik aileyiz" dedi.
Ziraat mühendisi olan Ali Şavutoğlu da "Bugün kültür merkezinde çadır için kavga çıktı. Kaosu engellemek için her haneye kimlik numarasıyla bir çadır verilmesi ne kadar zor olabilir? Muhtar ne yapsın?" diye sordu.
Kuşalanı Muhtarı Cemil Açıkgöz, 6 bin nüfuslu mahalleye şu ana 215 adet çadır dağıtıldığını söyledi. İlk depremde mahallede 50-60 ev yıkılırken, son depremden sonra neredeyse bütün evlerin yıkıldığını belirterek, "İlk depremden sonra benim evimde tek bir çatlak yoktu, ikinci depremde benim evim tamamen yıkıldı" dedi.
Açıkgöz, evlerine giremeyen insanların yardımlarla geçindiğini vurgulayarak, “Evlerinin önüne çadır kurmak istiyorlar, kimisinin hayvanları var, kimilerinin seraları… Çadır yok, hayvanlara yem yok, insanlara gıda lazım” diye de ekledi.
Son depremden sonra verilen tsunami uyarısı da ilçe sakinlerinde endişe yarattı. AFAD'ın bölgede kurduğu bir çadır kent, deniz kenarında.
Bölgede gönüllü olarak yardım çalışmalarına katılan bir öğretmen "Bir şey olmayacağını bilseler bile deniz kenarındaki çadırlarda kalmak istemiyorlar" dedi.
İsmini vermek istemeyen bir kişi “Bugün depremden sonraki 15. gün olmasına rağmen şimdiye dek devletten herhangi bir görevli gelmedi, halimizi hatırımızı sormadı” diye konuştu.
HASAR TESPİT EKİPLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRME YAPMASI GEREKİYOR
6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan hasarın ardından bölgede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın görevlendirdiği ekipler hasar tespit çalışmalarını sürdürüyor.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası aracılığıyla bölgeye gönüllü gelmiş ekipler bazı evlerin değerlendirmesini tamamladı. Ancak kimi evler 20 Şubat'ta meydana gelen Hatay merkezli depremlerle yeniden hasar aldı.
Kuşalanı Mahallesi'nde bu ekiplerden birinin çalışmalarını takip ederken, bölge sakinlerinin mühendislerden, son depremden sonra evlerine yeniden değerlendirme yapmalarını istediklerine tanık olduk. AFAD’ın maddi destek vereceğini açıklaması sonra bölgede hasar durumlarına dair endişe, kafa karışıklığı yaratmış durumda.
Sahadaki gönüllülerden Burdur TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’ndan inşaat mühendisi Ebru Koyuncu durumu, "Vatandaşlar az hasarlı binalara herhangi bir şey yapmadan girip oturabileceklerini düşünüyorlar. Ağır hasarlıların da hemen yıktırılacağını düşünüyorlar. Bunların ikisi de yanlış" şeklinde değerlendirdi ve ekledi:
"Az hasarlı bina da çökebilir, ağır hasarlı da güçlendirmeyle kurtarılabilir. Biz sadece ön hasar tespiti yapıyoruz. Amacımız bir sonraki mühendislik çalışmalarında zaman verimliliği sağlamak için az hasarlı olanları elemek. Biz şimdilik bölgede binalara şimdilik girilmemesini öneriyoruz.”
SON DEPREMLER SONRASI HASTANE DE TAHLİYE EDİLDİ
Ekim ayında hizmete açılan Samandağ Devlet Hastanesi, 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından bölgede hizmet verebilen tek hastaneydi.
Ancak 20 Şubat'taki depremlerde hasar aldığı belirtilen hastane de boşaltıldı. Sağlık personeli hastane bahçesinde kurulan 3 çadırda hastaları karşılıyor ve acil müdahale yapılması gerekenlere müdahalede bulunuyor.
'TUVALET İÇİN BAHÇELERİ KULLANIYORUZ'
Samandağ’ın 6500 nüfuslu en büyük mahallerinden biri olan Sutaşı'nın muhtarı Nebil Sağaltıcı, "Sutaşı’nın yarısı gitti. Elektrik yok, su yok. Yağmur yağıyor, çadırımız yok. Çoğu insan seraların altında yaşıyor" dedi.
Şimdiye dek mahallede sadece 300 çadır dağıtabildiklerini söyleyen Sağaltıcı, sadece Sutaşı’nda 1500 çadıra ihtiyaçları olduğunu söyleyerek, temel ve acil ihtiyaçları şöyle sıraladı: Çadır, elektrik, su, yatak…
Sutaşı Mahallesi Muhtarı Nebil Sağaltıcı, son depreme kadar vatandaşların tuvalet ihtiyaçlarını kısa süre evlere girip çözdüğünü ancak artık tuvalet için bahçelerin kullanıldığını anlattı:
"Çadırları jandarmayla birlikte çadır dağıtıyoruz. Kaymakamlık bize diyor ki; öncelikli olarak evi yıkılan, yatalağı olan, hastası olanlara verin… Fakat herkes dışarıda. Kargaşa çıkıyor, herkes istiyor. ‘Onun evi yıkılmışsa ne olur, o da dışarı da yatıyor ben de dışarıda yatıyorum’ diyorlar.”
'1900 HANELİ MIZRAKLI'YA 90 ÇADIR VERİLDİ'
Samandağ’ın genelinde olduğu gibi, Mızraklı Mahallesi’nde de en temel ihtiyaç çadır. Muhtar Edip Sahilli, "Valla buraya verdikleri 90 tane çadır, başka yok. Kime yetecek? Mızraklı 1900 haneli yerleşim, bu kadar çadıra ihtiyaç var" dedi.
Her gün çadırların paylaşımı sebebiyle kargaşa çıktığını söyleyen Sahilli; çiftçilikle geçinen halkın evlerinden, bahçelerinden uzaklaşmak istemediğini anlattı:
"Çadır kentlere yönlendirsek de herkes ‘Ben evimi, bahçemi bırakamam, burada kalırım’ diyor. Günlerdir çadır gelmesini bekliyoruz. Ben de ailemle birlikte arabada kalıyorum, çadırım yok. Kimse diyemez ki muhtar çadır almış.
"İlk önce hasta ve engelli olanlara çadır verdik, çok kargaşa çıktı. Herkes ya arabasında ya yollarda kalıyor ya da bahçesindeki naylonun altında sabaha kadar sırılsıklam oluyor. Hayvanlar da fena durumda, bir tır yem getirdiler ama bir tır kime yeter ki?"