Selahattin Demirtaş'a 5,5 Yıl Hapis Cezası! 'Devlet tüzel kişiliktir, tüzel kişiliğe hakaret mi olur?'
Mitinglerdeki konuşmaları nedeniyle yargılanan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, beyanında "Devlet tüzel kişiliktir, tüzel kişiliğe hakaret mi olur?" diye sordu. Beyanından sonunda Demirtaş, "Bugün cezaevinde konuşuyorum, yarın bakarsınız iktidardan konuşurum. İddialıyım. Bir gün Selahattin Demirtaş olarak bu ülkeyi halkın desteğiyle ben yöneteceğim" dedi. Demirtaş'a toplam 5,5 yıl hapis cezası verildi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Ankara, Diyarbakır, Mardin ve Mersin mitinglerindeki konuşmaları nedeniyle 'cumhurbaşkanına hakaret' ve 'hükümet ve devlet organlarını alenen aşağılama' suçlamasıyla açılan dava, Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
'MÜTALAA KOPYALA-YAPIŞTIR'
Artı Gerçek'in haberine göre, Demirtaş, davaya SEGBİS ile bağlandı. Selahattin Demirtaş, suçlamalara karşılık şunları söyledi:
"Mersin ve Diyarbakır arkadaşları selamlıyorum. Savcı son mütalaasını açıklamış, biz de son savunmamızı yapacağız. Sanırım karar aşamasına gelindi. Doğrusu mütalaa kopyala yapıştır olduğu için anlatım ve imla hataları aynı. Binlerce sayfalık savunma ve deliller dikkate alınmamış. Demokratik olması şart değil, her hangi bir ülkede bu mütalaayı okutsak kimse bir şey anlamaz. Hukuki değerlendirme adına yek bir satır yok.
'TÜZEL KİŞİLİĞE HAKARET Mİ OLUR?'
Türkiye Cumhuriyeti dahil dünyanın bütün devletleri katildir, kan üzerine kurulur, kutsal değildir. Devletler toplumun özgürlüklerini kısıtlayarak var olmuşlardır. Devlet rıza üzerine kurulmamıştır, devlet kutsal değildir, Türk devleti niye kutsal olsun? Ben bunu söylediğim için hangi devletin neresi incindi. Devlet tüzel kişiliktir, tüzel kişiliğe hakaret mi olur?
'SAVCI 'BEN DEVLETİN YANINDAYIM' DİYOR'
Demirtaş kimdir, konuşmayı nerede yapmış, bağlamı nedir, sosyal ve siyasal ortam nedir? Bunlar adına hiçbir şey yok. 12 sene milletvekilliği yaptım, genel başkanlık yaptım, Demirtaş bu konuşmaları niye yapmış mütalaada belli değil. Kopyala yapıştır, sarı çizmeli Mehmet ağa, Selahattin Demirtaş suç işlemiş.
Savcı kendinden emin. Bir yanda 'terörist Demirtaş' var bir yanda devlet var. Bir yanda devlet var bir yanda Kürt siyasetçi Demirtaş. Onun için savcı 'ben devletin yanındayım' diyor. Bu nedenle buradan ceza kararı çıkarsa AİHM'de 18. Maddeden ve 14.Maddeden karar çıkacak. Ayrımcılıkla ilgili karar çıkacak.
'BİRİNİ ÖLDÜRTSEYDİM SORUŞTURMA AÇILMAZDI'
Devlet işkence de yapmış olsa, katliam da yapmış olsa savcıya göre Demirtaş'ın bedel ödemesi gerekir. Velev ki devlet bu suçları işlemiş olsa bile savcıya göre Kürt siyasetçi Demirtaş ceza almalıdır. Ben Kürt siyasetçi değil de faşist siyasetçi olsaydım, Ankara'nın ortasında birini öldürtseydim, cinayete azmettirseydim tehdit etseydim bana soruşturma açılmazdı.
Kürt siyasetçi olarak eleştiri hakkım nedeniyle yargılanıyorum. Terör ve şiddetten ceza almadım. Konuşmalarım nedeniyle 55 yıl hapis cezası aldım. Bugün vereceğiniz ceza nedir bilmiyorum? Soma'da 301 kişinin ölümüne neden olanlar 17 yıl ceza aldı. Hrant Dink'in vuran kişi 16 yıl yattı çıktı. Demirtaş konuşmaları nedeniyle 55 yıl ceza aldı.
'BANA HAKARET ETMEK DEVLETTE PRİM YAPIYOR'
Nedim Şener, Hilal Kaplan bana açıkça hakaret ediyor. Diyorlar ki yargı bizi korur. İşte savcılığın bu mütaalasına güveniyorlar. 'Her şehit için bir HDP'li vekil indireceksin' demek ifade özgürlüğü sayıldı. Hilal Kaplan bana 'katil', 'terörist' dedi ödüllendirildi, TRT yöneticisi oldu. Bana ceza veren hakimler yükseldi. Bana hakaret etmek, devlette prim yapıyor. Demirtaş'ın ekmeğini yemek furyaya dönüştü. Hakaret et, kendini devlete ispatla. Yıllardır bu muamele ile karıştık. Bir de işkence demişim. Bunları durup dururken mi söylemişim, yoksa bir takım olayları mi anlatmışım?"
'BUNLAR DEVLETİ KORUYOR BİZ ZARAR VERİYORUZ, ÖYLE Mİ?'
Sedat Peker'in 'Oluk oluk kan akıtacağız' sözlerini hatırlatan Demirtaş, savunmasına şöyle devam etti:
"Farkımız ne Peker ile Çakıcı ile? Onlar ırkçı faşist, ben Kürdüm. Farkımız bu. Ama problem şu; ben de bu ülkenin vatandaşıyım. Düzeni, sistemi, anayasayı değiştirmek için uğraşan bir siyasetçiyim. Türkiye Cumhuriyeti devletine zarar verecek bir iş yapmadım. Irmakları yabancılara satmadım, dereleri satmadım, zeytinlikleri satmadım. Bunlar devleti koruyor, biz zarar veriyoruz öyle mi? Peker, devletten korku iklimi yaratmak için görev aldığını sonradan itiraf etti. Ben de bunu durdurmak için konuştum 55 yıl ceza aldım."
'BEN KÜRDÜM, TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİNİ İMZALAMAK İSTEMİYORUM'
Barış Ünlü'nün 'Türklük Sözleşmesi' kitabına atıf yapan Demirtaş "Türklük Sözleşmesini imzalayan herkes devlet için muteberdir. 'Ben bunu imzalamam' derseniz vay halinize. Türk bile olsanız fark etmez. Benim de Türk arkadaşlarım var; Türk bakkalım var, Türkçe konuşuyorum, Türkçe yazıyorum, 7 tane Türkçe kitabım var. Türklerle bir sorunum yok. Ben Kürdüm, Türklük Sözleşmesini imzalamak istemiyorum. Ben bu halimle bu ülkenin vatandaşı olmak istiyorum. Bakın bir duvar yazısı: Türk isen övün değilsen, itaat et.. Ben ceza aldığım bu konuşmaları yaparken Cizre'de duvarda bu yazıyordu" diye konuştu.
'İŞKENCE DEMEK NEYE GÖRE SUÇ OLUYOR?'
Demirtaş, savunmasına şöyle devam etti:
"Devlet dediğimiz etten kemikten değil. Devlet adına bu suçları yapanları eleştiriyoruz. Binlerce yıldır devlet işkence yapmadı mı? Bir kişiyi öldürmedi mi? Buna mı inanıyorsun? Bu devlet işkence yapmış, vallahi yapmış. Sivil öldürmüş, köy yakmış. Bunlar yapılmış. Biz başbakandan hesap soramayacaksak kimden soracağız? 'Devlet seri katildir' dediğim dönemde ne olmuştu? Cemile Çağırga, günlerce bu buzdolabında defin için bekletildi. Ben siyasetçi olarak bu konuşmayı yapmak zorundayım. Hacı Lokman Birlik, cenazesi sürüklendi, videosu yayımlandı. Bunlar yaşanırken ben bu konuşmayı yaptım diye ben mi suçluyum? Bu işkence midir? İskencedir. Buna işkence demek neye göre suç oluyor?"
'DEĞİL 55 YIL, 55 BİN YIL DA VERSENİZ İNSANLIK ONURUNU SAVUNURUM'
Sokağa çıkma yasakları döneminde yaşananları hatırlatan Demirtaş, "Taybet İnan 65 yaşlarımda, kendi evinin önünde cenazesi 7 gün sokakta kaldı. Yalvardım, dedim 'yapmayın'. Kadının cenazesi ailesinin gözü önünde çürüyor, yapmayın dedim. İslamcı hükümetin iktidarında Kürt Taybet İnan'ın cenazesi ortada kaldı. Ben Kürt siyasetçi olarak bu Kürt kadının hakkını savundum. Değil 55 yıl, 55 bin yıl da ceza verseniz savunurum. Ben insanlık onurunu savunurum. Siz de insanlık onurunu savunana ceza verirseniz devlet mafyaya döner. Özel hareket polisi eve girdi, spermlerini yatağa bıraktı. 'Geldik yoktunuz' yazdılar duvara. Ne terörle mücadelesi? Ben bu devleti eleştirmişim. Bunlar yapıldı, daha ne işkenceler yapıldı. Raporları okusak dehşete düşersiniz" dedi.
'BURASI GAZZE DEĞİL; CİZRE NUSAYBİN, SUR'
Sokağa çıkma yasakları döneminden fotoğraflar gösteren Demirtaş, şunları anlattı:
"Bu manzarayı hatırlarsınız. Gazze diyeceğim; hayır burası Cizre, Nusaybin, Sur. Bunu yapan devletti. Üç hilal çizmiş, devlet geldi yazmış. Ben devlet yaptı deyince niye suç oluyor. Kendisi yazıyor 'devlet geldi' diye. Bunlar fi tarihinde yaşanmadı. Ben bu konuşmaları yaparken bunlar yaşandı.Ortada silahlı birileri varsa hukuk gereğini yapar ama burada hukuk gösteremezsiniz bana. Devlet bu kadar kötü mu diyeceksiniz? Devlet bu kadar kötü değil ama devleti ele geçirenler kötü kardeşim ne yapalım?
'ÇETEYE HAKARET SUÇ OLMADIĞINA GÖRE BERAAT ETMEM LAZIM'
Bunlar o dönemde görevde olan askerlerdi. JÖH, PÖH komutanları darbeden tutuklu. Hiçbir yargı mensubunun aklına bu gelmiyor mu? Acaba bütün bu yıkımı darbeye zemin hazırlamak için yapmış olamazlar mı? Bal gibi öyleydi. Devlet buydu işte. Benim orada eleştirdiklerimin hepsi darbeden tutuklu. Cizre'de ev yıkıp sivile işkence yapacağına inanmıyorsun ama Meclis'i bombaladı bu insanlar. FETÖ'cüler kadar 'taş üstünde taş koymayın' diyen Erdoğan da suçlu. Hukukla bağı olmayana devlet diyemezsin, çete olur ancak. Çeteye hakaret diye bir suç olmadığına göre benim beraat etmem lazım."
HAKİMDEN DEMİRTAŞ'IN SAVUMASINA MÜDAHALE
Demirtaş, bir polisin itiraflarını okurken hakim müdahale etti ve "Kitabı okumak isteyen alır okur" dedi. Demirtaş bunun üzerine, "Savunmamı okuyorum, bu size hikaye mi geldi? Ağır mı geldi anlattıklarım?" diye sordu. Hakim "Hayır niye ağır gelsin, 3 yıldır dinliyoruz" yanıtını verince Demirtaş, "Ben savunmamı okuyorum. Konforlu bir alanınız var, onu terk edemiyorsunuz" diyerek, tepki gösterdi. Hakimin., "Savunmanızı alalım, karşılıklı itham yapmayalım" sözleri üzerine Demirtaş, "İnsicamımı bozdunuz. İster kitaptan okurum ister kağıttan okurum" diye yanıt verdi.
'BİR GÜN BU ÜLKEYİ HALKIN DESTEĞİYLE BEN YÖNETECEĞİM'
Beyanının devamında son sözlerini söyleyeceğini belirten Demirtaş, şöyle dedi:
"Bizi hapiste tutabilmek için yapılan hukuksuzluğun faturasını toplum ödüyor. Dolar yükseliyor, enflasyon yükseliyor. Ekonomiyi, iktidarın aparatına dönüşen yargı çökertti. Demirtaş ve Kavala hapiste kalabilsin diye emekliler her ay 22 bin TL ödüyor. Memurlar bir maaş ödüyor. Tabiri caizse bedelli hapis yatıyoruz, parasını da siz ödüyorsunuz. Neden? Bu iktidar kalabilsin diye. Bugün cezaevinde konuşuyorum, yarın bakarsınız iktidardan konuşurum. İddialıyım. Bir gün Selahattin Demirtaş olarak bu ülkeyi halkın desteğiyle ben yöneteceğim. İntikamcı olmayacağız. Bana bugün ceza verirseniz peynire, domatese biraz daha zam yapmış olacaksınız. Hukuka güveni biraz daha azaltacaksınız."
Demirtaş savunmasını bu sözlerle tamamladı.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Buna göre Demirtaş'a TCK 301'den 1 yıl 6 ay, TCK 62'den 1 yıl 3 ay, TCK 216'den 1 yıl 6 ay, TCK 62'den 1 yıl 3 ay olmak üzere toplam 5,5 yıl hapis cezası verildi.