Sinan Ateş Cinayeti Davasında 4. Gün: Ayşe Ateş, MHP'li 2 Siyasetçinin İsmini İlk Kez Verdi
Sinan Ateş cinayeti davası 4. gününde devam ediyor. Mahkemede beyanı alınan Ayşe Ateş, ilk kez isim verdi. "Rahmetli eşimin bana söylediği..." diyerek cinayetin azmettiricilerine dair "Bu işin azmettiricisi İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın'dır" dedi. Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine "Kızım kocanın katilleri yakalanacak" dediğini söyledi.
Sinan Ateş cinayeti davasının 4. duruşması başladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ve CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal duruşmayı bugün takip eden siyasetçiler arasında yer aldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de bugün duruşmayı takip etmesi bekleniyor.
22 tutuklu sanığın yargılandığı Sinan Ateş cinayeti davasında sanıkların ifadeleri tamamlanmış, sanık avukatlarının ifadesine geçilmişti. Bugünkü duruşmada sanık avukatlarının savunmalarının tamamlanmasının ardından müştekilerin ve avukatlarının savunmalarında geçilecek.
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in duruşmada konuşması ve cinayete dair ‘üst kademeden’ olduklarını belirttiği bazı isimlerin adlarını açıklaması bekleniyor.
Öte yandan dün duruşma sırasında fenalaşarak hastaneye kaldırılan anne Saniye Ateş'in de sağlık durumunun iyi olması halinde hakim karşısında olacağı biliniyor.
Mahkeme Başkanı duruşma başlamadan önce, sanık Doğukan Çep’in dünkü duruşmada jandarma eşliğinde dışarı çıkartıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturmakta olan izleyicilere tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığını ve bunun da kendisine mahkemeye üye hakim tarafından bildirildiğini ifade ederek söz konusu duruma kayıt altına aldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel duruşmayı takip etmek üzere mahkeme salonuna geldi. Özel'e CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal eşlik etti. Özel, Ayşe Ateş'in yanına oturdu.
“18 aydır öldüm öldüm dirildim ben yaşayan bir ölüydüm ama burada 22 kez daha öldüm” diyerek sözlerine başlayan Saniye Ateş “Sanki herkes masum benim oğlum kendini vurmuş. Oğlum geldi bana dedi ki anne benim kalemimi kırdılar bana suikast düzenleyecekler. Bir gün beni ziyaret etti çelik yelekle. Belki korular dedim ama korumadılar. Benim oğlum 12 yıl İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı. İsmet Ataman bizzat benim evime geldi. Ana babam duymasın dedi. Babası dayanamadı öldü ben ne kadar dayanırım bilmiyorum. Cezaevinde olanların çocukları yüzüne hasretmiş benim torunlarım yüzlerini hiç görmeyecek” dedi.
4 İSİM VERDİ
Mersin’deki Çağrı Ünel olayından sonra bir telefon geldi. Ölen çocuğun abisi aradı benim oğlumu tehdit etti. Oğlum, “Bana değil abileri Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, İzzet Ulvi Yönter’e Semih Yalçın‘a soracaksın. Senin kardeşinin kanı benim elimde değil” dedi.
'BAHÇELİ’YE HİÇ ULAŞAMADI'
Dedim ki oğlum git Devlet Bahçeli’ye söyle defalarca ona ulaşmaya çalıştı. Hiç ulaşamadı ona.
Benim oğlumu öldürmek için mi Ülkü Ocakları başkanı yaptılar. O plaka (34 AT plakasını kast ediyor.) benim oğlumun döneminde alındı. O araca kimse binemiyordu o zaman Devlet Bahçeli’den izinsiz bir çay içilmiyordu. Benim oğlumun katilini çıkarsınlar ben de bu davadan vazgeçeyim Devletin üstünde devlet mi bunlar.
Benim torunlarım akşam yatarken kapıları kapatıyor ki bir şey olmasın diye. İnsan öldürmek bu kadar basit mi o zaman ben de kısasa kısas isterim madem ki bu kadar basit.
“Benim oğlumu defalarca takip ettiler. Yurtdışına gitti Olcay Kılavuz’un samimi olduğu bir hanımla görüştü. Dönüşte benim oğluma pusu kurdular. Hala benim kapıma gelebiliyorlar. Bizi öldürmekle mi korkutacaklar ben zaten ölüyüm. Bugünü ben 18 ay bekledim benim yavrumun katilleri çıksın diye. Niye insanlar bu kadar zalim oldu? Ankara’nın göbeğinde kime gözdağı veriyorlar? Biz zengin bir aile değiliz. Benim çocuğumu ne zorlu şartlarda yetişirdim. Ben onların vicdanına bırakıyorum.”
Saniye Ateş’in sözlerinin ardından Ayşe ateş araya girerek, “Olmayan vicdana bir şey bırakılmaz” dedi.
'ÇOCUĞUM ZALİMLERE YEM OLDU'
Saniye Ateş sözlerine şöyle devam etti: “Daha ne kadar Sinan öldürülecek? Bir tanesi diyor ki para. Benim oğlu eve gelen bir kutu lokumu eve sokmayı dışarıda dağıtır geliyordu. Ben çocuğuma bir lokma haram yedirmedim. Çocuğum zalimlere yem oldu.
Gelinim çelik yelekle, korumayla geziyor. Niye? Eşini savunduğu için bu devletin üstünde devlet mi var ben kime gideyim? Ben Türk’üm, Müslümanım ,ülkücüyüm, vatanseverim ama bunların inandığı ülkücülükten değilim ben. Bunlar maşa kimler yönlendirdiyse bunları onlar ortaya çıkacak.
Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, fenalaştı. Anne Ateş'in baygınlık geçirdiği öğrenilirken Ayşe Ateş de mahkeme salonundaki sanıklara "Bu kadın burada ölürse hepinizden hesabını sorarız" diye tepki gösterdi.
Mahkemede beyanda bulunan Ayşe Ateş, "Sinan bu tehditler başladığında bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın eşimi öldürtmek için Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz'a görev vermişler. Bu işin azmettiricisi rahmetli eşimin bana söylediği Ulvi Yönter ve Semih Yalçın'dır.
'3 GÜNDÜR BURADA TİYATRO OYNUYORSUNUZ'
Ayşe Ateş’in savunmasının tamamı:
Bugüne kadar anlattığınız kumpası senaryoyu dinledik. Şimdi de mahkeme biraz gerçekleri dinlesin.
3 gündür karşımızda bilirkişi raporunu alıp işlerine gelen kısımları alıp işlerine gelmeyeni eleştirip savunmalar yaptılar. Kamera kaydı açık olmasına rağmen Sinan’ı Selman vurdu dediler. Kimin vurdurduğu çok net emri verenlerin kim olduğu çok net olmasına rağmen onun kardeşine akrabasına suç attılar. Kamera kaydında kiralık katil Eray Özyağcı geliyor silahı Sinan’ın üst kısmına doğrultuyor ve Sinan yere düşüyor. Hareket etmiyor. Sinan bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor. Hiçbir tepki veremiyor. İnsanların aklıyla alay etmeyin. Selman arabasına giderken silahını çekiyor. O esnada zaten Eray Özyağcı, Sinan’ı vurmuş gitmiş. Yeter be yeter! 3 gündür burada tiyatro oynuyorsunuz. Devletin namusuna leke sürüyorsunuz. Kimsiniz siz kimsiniz?
Mahkeme başkanı Ayşe Ateş’e “Onlara hitaben değil bize hitaben konuşun” uyarısında bulundu.
'BU OLAYIN FİTİLİNİ ATEŞLEYEN MERSİN OLAYIDIR'
Ateş sözlerine şöyle devam etti:
“Rahmetli eşim bana sağlığında Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürtmek için kapı kapı geziyorlarmış ifadelerini defalarca bana söylemişti. Bu süreçte Sinan görevi bıraktıktan sonra Orhun Haber ve bot hesaplarda tehditler başladı. Orhun Haber’de ihanet ateşi yazısıyla tehdit ettiler. Bu sitenin sahibi de MHP yöneticisi Kerim Ender Ejder. Bir Ülkü Ocakları başkanının emri olmadan kimse bir şey yapmaz benim eşim de başkanlık yaptı. İftira kampanyası başlatıldı ve eşimin katliyle sonuçlandı Sinan’a tehditler artmışken arkadaşları da tehditlere maruz kaldı. Bu olayın fitilini ateşleyen Mersin olayıdır. Mersin olayından sonra tehditler iyice arttı.
'BEN SADECE ÜLKÜ OCAKLARI’NA SIZAN SUÇ ÇETESİNİ HEDEF ALIYORUM'
Akşam bir telefon görüşmesi oldu Çağrı Ünel ile. Çağrı Ünel biz senin yanındayız diyerek telefonunu kapattı. Ertesi gün arkasından haince 11 kişi Çağrı Ünel’e mersinde saldırdılar Ahmet Yıldırım’ın talimatıyla. Ünel de kendini korumaya çalışırken refleksle bir ateş etti ve Emrullah Kaplan isimli bir şahsı vurdu. O çocuğun katili de Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet yiğit Yıldırım ve olayda payı olanlardır. Ben sadece Ülkü Ocakları’na sızan suç çetesini hedef alıyorum. Ünel bir ceza aldı ve şu an cezaevinde. Bu dosya ile bizim dosyamızın birleştirilmesi gerekiyor.
'CUMHURBAŞKANIMIZ 'KIZIM KOCANIN KATİLLERİ YAKALANACAK’ DEDİ'
Sinan’a dedim ki bunların gözü dönmüş bu işleri bırak gidelim. Sinan ‘ben yanlış bir şey yapmadım, devletim beni korur’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanına da bunu ilettim. Beni öldürürlerse bundan en çok devletimiz zarar görür dedim. Sayın cumhurbaşkanımız 'kızım kocanın katilleri yakalanacak, gereği neyse yapılacak' dedi. Ben sayın cumhurbaşkanının sözüne güveniyorum. Bu 3 günde şunu gördüm sayın cumhurbaşkanının iradesine karşı bile meydan okuyan bir suç örgütü var. Ben FETÖ'cüysem, Sinan FEÖT'cüyse elinizde bir belge varsa lütfen savcılığa şikayet edin. Sinan para çalmış, saatler varmış. (saatleri göstererek) Bu saatlerle ev araba alınırmış. Bu saatleri kim istiyorsa gelsin alsın ben kendisine hediye ediyorum alınıyorsa ev araba alsın bunlarla.
'YAPMAZSAM BANA DA CEZA KESERLER'
Sinan’a Ülkü Ocakları mensupları tarafından Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla tehditler devam etti. Benim eşim de genel başkanlık yaptı süreç nasıl işler çok iyi biliyorum.
Sinan Ateş birilerini, gazetecileri dövdürdü dediniz. Evet Sinan Ateş birilerini dövdürdü. O zaman Sinan’ı karşıma aldım dedim ki bunlar sana yakışmıyor yapma bu işleri yapacaksan ocak başkanı olma. ‘Ayşe ben MHP genel merkezinden gelen talimatları yapıyorum. Yapmazsam bana da ceza keserler” dedi.
'DEVLET BAHÇELİ’YE 18 AYDIR SORUYORUM YANIT ALAMIYORUM'
Eşim bir anda Bahçeli tarağından görevden alındı. Neden olduğunu bilmiyoruz. Devlet Bahçeli’ye 18 aydır soruyorum yanıt alamıyorum bildiği ne varsa anlatsın. Biz bekledik bekledik ama umudumuzu kaybettik. Bugün buradaki tablodan ben görüyorum ki bazıları tahliye olacak ve biz elimiz böğrümüzde kalacağız
'AZMETTİRİCİLER İZZET ULVİ YÖNTER VE SEMİH YALÇIN’DIR'
Ben ne kadar korksam da korkmasam da şunu gördüm bana yapacaklarını yapacaklar. Ölürsem benle mezara gitmesin herkes bilsin. Sinan bu tehditler başladığında bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın Sinan’ı öldürtmek için Ahmet yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’a görev vermişler. Bu işin azmettirici rahmetli eşimin bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’dır. Çantacılar torbacılar burada oturmuş asil failler dışarıda. Devlet bana neden koruma verdi. Demek ki asıl failler dışarıda ki devlet bana koruma veriyor.
Bu devlet kimsenin babasının malı değil. Burası muz cumhuriyeti değil devletin adil yüzüyle hepiniz yüzleşeceksiniz.
İŞTE AYŞE ATEŞ’İN MAHKEMEDEN TALEPLERİ
- Söylediğim ekstra bilgilerin ifademe eklenmesini istiyorum.
- Ayrılan 17 kişilik dosyanın dosyamızla birleştirilmesini istiyorum.
- İsmini verdiğim kişilerin sorgulanmasının ve dosyaya dahil edilmesini, eksik ifadelerin hızlı bir şekilde dosyaya ekletilmesini istiyorum.
- Bu iki dosya birleştirildikten sonra dosyanın yeniden yazılmasını ve adil yargılanma istiyorum.
Ayşe Ateş’in ardından Sinan Ateş’in kardeşi Selma Ateş’in beyanına geçildi.
Selma Ateş “4 gün boyunca sanıklar beni görmek için bana bakıyordu o nedenle şu anda ayakta savunmamı vermek istiyorum ki sanıklar beni rahat rahat görsün” diyerek savunmasını ayakta yaptı.
Ateş’in beyanı şu şekilde:
Sizin savunmanıza göre Sinan kendi kendini öldürdü. bir kiralık katil tuttu ve kendisini öldürttü. Kardeşim öldükten sonra ne benim ne ailemin yaşaması önemli değil önemli olan adaletin yaşaması. Bizim çocuklarımızın yaşadığını sizin çocuklarınız da yaşıyor. Benim çocuklarım bu mahkemeye gelip dayılarının nasıl katledildiğini dinlemek zorunda kaldı.
Hepsi Sinan Ateş’i tanımadığını söyledi. Ben anlatayım size. Ateş burada kenar mahallede büyüdü. Sadece babamızın bir evi vardı. Buradaki tutukluların bir kısmı da kenar mahallede büyümüştür. Biz kardeşimizi okutmak için biz ömrümüzü adadık. Kenar bir mahalleden Doç. Dr. çıktı ve Ülkü Ocakları başkanı oldu. Benim babam annem dedem ülkücü. Biz ülkücü olarak doğduk mecburen. Bunu biz seçmedik. Ben bu camianın içinde büyüdüm. Ortaokuldan itibaren biz Ülkü Ocakları’nda görev aldık. bundan da gurur duyuyorum. Ben MHP’ye de Ülkü Ocakları’na da iftira atmam.
'BAHÇELİ KARDEŞİME SÖYLEDİĞİ SÖZÜ AÇIKLASIN'
Devlet Bey kendisi aradı. 'Sinan gelir misin?' dedi, böyle Ülkü Ocakları başkanı oldu. Tanımıyoruz diyenlerin arayarak abi abi dediklerini de biliyorum. Birgün Devlet Bey Sinan’ı aradı. 'Oğlum seninle konuşmam gerekiyor' dedi. Sinan’a orada bir söz söyledi. Bunu da Devlet Bey açıklasın. Ben o sözün ne olduğunu biliyorum. Sonrasında Sinan istifa etti. İstifa eden de tek kişidir bu görevden.
'BİR ŞEY YAPMAZLAR EN FAZLA BİRKAÇ TOKAT ATARLAR'
Sinan onun hakkında algılar yapıldıktan sonra İsmet Büyükataman’la konuşacağım dedi. İsmet Büyükataman’ın vekilliği döneminde biz ailecek yoğun çalıştık. Kardeşim Murat Çelik’e telefon açıyor, görüşüyor sen ne anlatacaksan İsmet abine anlat diyor. İsmet Büyükataman’ı arıyor, Ataman “bir şey yapmazlar en fazla birkaç tokat atarlar” diyor.
Ahmet Yiğit Yıldırım’ın ve Olcay Kılavuz’un Sinan’ın göreve gelmesiyle bir karın ağrıları vardı.
Ahmet Yiğit Yıldırım, Tolgahan Demirbaş’ı Haluk Türk’ün çiftliğine gönderiyor ve “Sinan’ın yanında durma Sinan’ın kalemini kırdılar” diyor. Haluk da ben Sinan’ın yanındayım o benim kardeşim diyor.
Sinan, ocak başkanlığını bıraktığı tarihten itibaren sürekli tehdit alıyor. Makedonya’ya gidip döndükten sonra uçakta Ahmet Yiğit Yıldırım’ın bir tanıdığı var. Ahmet yiğit Yıldırım’ı arıyor ve ‘Sinan uçakta’ diyor. Sinan’ın yanı kalabalık olduğu için çıkışta pusu atamıyorlar. Sonrasında tehditler devam ediyor."
Duruşmaya saat 13.05'e kadar verildi.
Hastaneye kaldırılan Saniye Ateş aranın ardından mahkeme salonuna geri döndü.
Beyanına devam eden Ateş, “Hala Doğukan Çep denen çocuk kızıma bakıyor oradan işaretler yapıp tehdit ediyor. Bu gücü nereden alıyorlar? Arkalarında birisi var ki bu kadar rahat davranabiliyor. Benim oğlum geri gelmeyecek ama ben adalet istiyorum, azmettiricilerin bulunmasını istiyorum İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum bunlardan davacıyım. Çocuğumun hakkını helal etmiyorum onlara. Devlet Bahçeli benim oğlumun katilini bulmalı. Oğlum FETÖ’cüyse neden 12 yıl danışmanlık yaptı partide?" sözlerini kaydetti.
Sinan Ateş vurulduğu sırada yanın bulunan akrabası, Selman Bozkurt da duruşmada dinlendi.
Bozkurt şunları söyledi: “Rahmetli abim Sinan Ateş benim halamın oğlu özbeöz kardeşim gibidir. Oğlumun ismi Mustafa Sinan’dır. Olay gününe gelecek olursak 30 Aralık sabahı 11.00-11.30 civarında kendisini evinden aldım. Daha sonra Çukurambar’daki ofise gittik. Yarım saat sonra Ahmet Keçik kardeşimiz ofise geldi. Sonrasında vakit daraldığı için abim odasından çıkıp 'Abdestimizi alıp namaza gidelim' dedi.
‘Bunlar yine sosyal medyadan tehditlere başladı, bana saldırabilirler, uyanık olun’ diye bizi uyardı. Sonrasında camiye gittik. Namaz kılarken beni çağırıp 'Beni rahatsız ediyor namaz kılarken' diyerek silahını verdi.
Sonrasında camiden çıkarak ofise doğru yola çıktık yürüyerek. Arabaların arasından şahıs çömelir vaziyette abimin karşısına çıktı ve ateş etti. Sonrasında bana ateş etti, göğsümdeki acı nedeniyle siper aldım. Sonrasında abimin verdiği silahı hatırladım ve çıkarıp havaya bir iki el ateş ettim. Sonrasında abimi o vaziyette görünce ben de dizlerimin üzerine yığıldım. Olayın şokundaydım. Ahmet sonra silahı aldı. Etrafımıza çok fazla insan geldi ve bizi ambulansla hastaneye götürdüler. Ağır yaralandım, şahıs hedef gözetmeden en az 10 sefer abime de bana da ateş etti. Bir hafta yoğun bakımda kalıp taburcu oldum. Kendisi yoğun bir tehdit ve hakarete uğruyordu son 1 senedir. Bu durumdan çok muzdaripti. Bizi de etkilememek için çok fazla dinlendirmiyordu.”
Sinan Ateş’in avukatı Kürşat Ergün aralarında Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’un da bulunduğu 17 kişi için açılan soruşturmanın davayla birleştirilmesini talep etti. Bu kişilerle ilgili soru sormak istediğinde ‘iddianamede isimleri yok’ denilerek engel olunduğunu ifade eden Ergün şunları söyledi:
“Biz soru sormak istiyoruz ama soramıyoruz. Ceza yargılama tekniğine aykırı olarak aynı cinayet davasıyla ilgili 2 ayrı dosya bulunmakta. Ceza yargılamasının tekliği gereğince tek bir olayla alakalı 2 ayrı yargılama yapamazsınız. Biz dosya içerisindeki delillerden hareketle sormamız gereken soruları soramıyoruz. Kamera kayıtlarından gördüğümüz şekilde Bolu’da giden aracın ve ona eskortluk eden aracın kime ait olduğunu dahi soramıyoruz.
Birtakım konum bilgileri talep ediliyor gerekçe pankart asmak. Pankart asmak amacıyla kişinin yeri sorgulatıyor. Bunun talep edildiği kişiler emniyette hali hazırda görevli ve MİT mensubu olduğunu iddia eden kişi. Bu mercilerde kişiler tanıyor iseniz MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) kaydını isterseniz. Bunu isteyen yok çünkü zaten biliniyor. Buradaki mesele Sinan Ateş’in evinin konumunu değil nerede olduğunu öğrenmek. Yurtdışında mı, İstanbul’da mı… Bu bilgileri talep eden kişiye (Ahmet Yiğit Yıldırım kast ediliyor) bu bilgileri neden talep ettin diye soramıyoruz çünkü başka dosyanın sorusu.
Öbür dosyanın yargılamasını bu sanıklar olmadan nasıl yapacaksınız? Tek bir cinayet ile alakalı iken hepsi nasıl yargılama yapacaksınız?”
Ergün'ün ardından avukat Şeyda Şahin’in savunmasına geçildi.
Duruşmayı ‘gölge oyununa’ benzeten Şahin, “Çubukları tutanların geride kaldığı bir gölge oyunu var adı da kanlı cuma. Sanık müdafileri gibi Biz de bu işin asıl faillerinin bulunmasının arzusu içerisindeyiz. Işığın önüne, sahneye yansıtılanları değil gölgedeki karanlık adamların açığa çıkarılmasını istiyoruz. Ankara’dan İzmir’e bagajda yolculuk yapıldığına, çok sayıda telefon aramasının normal olduğuna, araç takiplerinin art arda yapıldığına ve tüm bunların bir tesadüf olduğuna, inanmamız mümkün değildir” dedi.
DOSYASI AYRILAN İSİMLERİ OKUDU
“Soruşturma bize kalırsa sadece eksik değil, şaibelidir” diyen Şahin şöyle devam etti:
"Binlerce sayfanın ilk 8 ayında soruşturmayı yürüten eski cinayet büro amiri bugün sanık koltuğundadır. Bize dün gb’nin ne anlama geldiğini dile getirmeye çalışmış, bu beyhude çabaları dinledik. Kendisi zaten bilgi aktarımı yaptığını ikrar etti. Kendisi gb’nin ne olduğunu kim olduğunu bilmediğini söyleyip, olay günü Tolgahan Demirbaş’ı aramış Sinan Ateş’i sormuştur.
Serdar Öktem ve sanık Mustafa Ensar Aykal şifrelerini vermek istemeyebilirler. Biz Pınar Gültekin davasındaki kararı dosyaya sunacağız. Kilit isimler olmaları nedeniyle Pınar Gültekin dosyasıyla birlikte Apple’a yazılıp gönderilmesini istiyoruz."
Şahin, dosyası ayrılan 17 isimden bazılarının isimlerini okudu. Bu isimler arasında eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Talha Atalay Burak kılıç, Gürsel Horat ve Suat yılmaz Zobu’nun bulunduğunu söyledi.
"SORU SORMAMIZ ENGELLENDİ"
Bu isimler hakkında sormak istedikleri soruların engellediğini söyleyen Şahin, "Olcay Kılavuz ile ilgili sorumuza iddianame ile ilgili değil denilerek engel olundu. Ben bu soruyu sorabilmeliydim, Olcay Kılavuz da bu dosyada olmalıydı. Mehmet Akgül’e ait olduğu evraklarda kayıtlı olan plakayı sormamıza neden izin verilmedi. Zaten dosyada bu isim vardı. Bizim sorularımız adeta ablukaya alındı. Dosya içine giren 2 tane araç var. Korkmayalım biz korkmuyoruz. Sinan Ateş’in yazışmalarını basında çarşaf çarşaf paylaşıyorsunuz" dedi.
Dosyadaki AT ve DB plakalı 2 tane araca dikkat çeken Şahin, "Bu araçlar olayla ilgili sürekli bir yerlere girmiştir. Bu araçlar MHP tarafından satın alınmış ve Ülkü Ocakları’na tahsis edilmiştir. Bizim makamlarla partilerle husumetimiz yok. Bizler bu partiye yıllarca emek verdik. Partiler ya da Ülkü Ocaklar’ı ile ilgili bir derdimiz yok. Bu eylemi belli bir iradenin dışında yapan, yaptıran her kimse onlar elensin ve sanık kürsüsünde yargılanmaları yapılsın" diye konuştu.
Katılma talepleri sorulduğu sırada Mahmut Tanal ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı.
"Katılma talepleri sorulduğu sırada bir kişi “cumhuriyet savcısına da sorulması gerekir" dedi..
Bu sırada CHP Milletvekili Mahmut Tanal, “Herkesin bir görevi var” diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Tanal’ın dışına çıkarılmasına karar verildi.
SAYGILI OL TARTIŞMASI
Polislerin dışarıya çıkarmaya çalıştığı Mahut Tanal, “Siz kanunsuz talimat veriyorsunuz, saygılı ol” dedi.
Mahkeme başkanı ise yanıt olarak, “Duruşmaya gelen herkes sıfatını dışarıda bırakır, herkes hukukun üstünlüğüne saygılı olacak” dedi.
Doğukan Çep Mahmut Tanal’ın salonu terk ettiği sırada “DHKPC’li” diyerek bağırdı.
Tanal daha sonra salonun dışına çıktı.
DOĞUKAN ÇEP HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Mahkeme başkanı, müşteki bölümündekilere yönelik olarak Doğukan Çep’in tehditleri nedeniyle zincirleme suretle tehdit suçunun işlenmesi sebebiyle hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi. Başkan, salonda ses ve görüntü kaydı yapanlar içinde suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK
Duruşma yarın sabah 09.00'da tanıkların dinlenmesiyle devam edecek.
Kaynak: Gerçek Gündem