Sinan Ateş'in eşinden Başsavcı'nın Yargıtay'a atanmasına tepki: Henüz iddianamenin olmadığı ortamda...
Silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, "Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Akça'nın görev yerinin değiştirilerek Yargıtay üyeliğine getirilmesi akıl ve mantık dışı olmakla birlikte, adalete olan inancımızın derinden sarsılmasına yol açmıştır" dedi.
Ankara’da 30 Aralık 2022 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, X hesabından açıklama yaptı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça'nın Yargıtay üyeliğine atanmasına dikkat çeken Ayşe Ateş, Sinan Ateş suikastine ilişkin soruşturmanın ve iddianamenin akıbetini sordu. Ayşe Ateş, şu mesajı paylaştı:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ahmet Akça'nın Yargıtay üyeliğine atanması ve suikast sanıklarının tahliye girişimleri hakkında:
"SAVCI AYHAN AY'IN İKİ AY İZNE ÇIKMASI, AHMET AKÇA'NIN YARGITAY ÜYELİĞİNE GETİRİLMESİ ADALETE OLAN İNANCIMIZIN DAHA DA DERİNDEN SARSILMASINA YOL AÇMIŞTIR"
Henüz iddianamenin ortada olmadığı; adice, planlı, alçakça işlenmiş ve her yönüyle aydınlık olmasına rağmen büyük bir kısmı karanlıkta bırakılmış bu suikastın bütün faillerinin tutuklanmadığı bir ortamda dosyaya bakan Sayın Savcı Ayhan Ay'ın iki ay izne çıkması, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ahmet Akça'nın görev yerinin değiştirilerek Yargıtay üyeliğine getirilmesi akıl ve mantık dışı olmakla birlikte, adalete olan inancımızın daha da derinden sarsılmasına yol açmıştır.
"BAZI SANIKLARIN MEVCUT DURUMU HUKUKİ BOŞLUK OLARAK DEĞERLENDİRME GAFLETİNE DÜŞEREK TAHLİYE TALEBİNE HAZIRLANDIĞINI DA BİLİYORUZ"
Bununla birlikte, maddi deliller doğrultusunda tutuklanıp demir parmaklıklar ardına konulan bazı sanıkların mevcut durumu hukuki boşluk olarak değerlendirme gafletine düşerek tahliye talebine hazırlandığını da biliyoruz. Bütün bu yaşanan gelişmeler doğrultusunda, adaleti sağlamakla mükellef kişi ve kurumlar tarafından cevaplanmayı bekleyen soru sayısı da her geçen gün artmaktadır. Aşağıda yazılı bulunan ve cevapsız bırakılan her soru ise dosya üzerinde daha yoğun bir şüphe oluşmasına yol açmaktadır:
“DOSYADA ADI GEÇEN VE SERBESTÇE DOLAŞAN ŞÜPHELİLERİN YÜZÜNE ADALETİN TOKADI NE ZAMAN İNECEK”
Dosyada adı geçen ve serbestçe dolaşan şüphelilerin yüzüne adaletin tokadı ne zaman inecek. İddianame, ne zaman hazırlanacak. Yoksa tutuklu bulunan sanıkların tahliye talebine olumlu yaklaşılıp delilerin karartılmasına göz mü yumulacak. Herkes tarafından bilinmelidir ki Şehit eşim Sinan Ateş; siyasi bir koz yahut seçim yatırımı değil, alçakça ve canice işlenmiş bir suikastın vatansever kurbanıdır. Şehit bir akademisyen, zalimce katledilmiş bir vatan evladıdır. Bu yalnızca bizim gözümüzde değil, kamuoyu vicdanında da böyle yer etmiştir. Tarihe de böyle not düşülmüştür.
Bugün bize düşen; adalete güvenmektir, devletimize inanmaktır. Adaleti sağlamakla mükellef olan kişi ve kurumlara düşen ise duyduğumuz güveninin de beslediğimiz inancın da boş olmadığını gösterip vicdanları rahatlatmak, korkuları defetmek ve toplumun adalete olan inancını perçinlemek adına en kısa sürede suikast dosyası üzerine çöreklenen kara bulutları dağıtıp adalet güneşinin yüzünü göstermesini sağlamaktır. Aksi hâlde, her gün biraz daha cesaretlendirilip şımartılan ve göğümüzde pervasızca dolanan o kara bulutların gözlerine kestirdikleri bir başka Sinan Ateş'in üzerine kurşun olup yağması en olası ihtimaldir.”