TMMOB’dan bakanlığa ‘uyarı’: Davul zurnayla denetime çıkmayın

TMMOB İzmir Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, gıda güvenliği, gıda kaynaklı hastalıkların ve gıda zehirlenmelerinin önlenmesinde gıda denetimlerinin önemine vurgu yaparak denetimlerin artırılması ve habersiz yapılması gerektiğini söyledi. Toprak, “Çoğu zaman davulla, zurnayla denetime çıkılıyor desek yanlış bir tabir kullanmış olmayız. ‘Biz denetime çıkıyoruz, bu hafta şu sektörü denetleyeceğiz’ söylemlerini doğru bulmuyoruz” dedi.

TMMOB’dan bakanlığa ‘uyarı’: Davul zurnayla denetime çıkmayın

Geçtiğimiz günlerde İzmir'in Konak ilçesinde bulunan bir otel odasında 14 ve 12 yaşındaki iki kardeşin ölü bulunması ve çocukların gıda zehirlenmesi nedeniyle ölmüş olabileceklerine ilişkin değerlendirmeler gıda güvenliği konusunu bir kez daha gündeme getirdi.

Gıda zehirlenmeleri ve gıda güvenliği konusunda ANKA Haber Ajansı’na konuşan TMMOB İzmir Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda denetimlerine dikkat çekti. Denetimlerin yetersiz olduğunu belirten Toprak, Bakanlığın denetimler konusundaki verilerinin gerçeklerle örtüşmediğini ifade etti.

Toprak, ayrıca yasal değişiklik için Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya çağrıda bulundu.

“BUNLARIN ÖNÜNE GEÇMEDİĞİMİZ SÜRECE GIDA ENFLASYONU ARTIYOR”

Gıda güvenliği konusunda yaşanan sorunlardan birinin üretimin azalmasına dayalı yükselen gıda enflasyonu olduğunu belirten Toprak şu ifadeleri kullandı:

“Gıda enflasyon oldukça yüksek seyretmesi, halkın alım gücünün düşmesi ve sıcaklığın artması gıda zehirlenmelerinin artmasına sebep oluyor. Son zamanlarda özellikle okul yurtlarında, cezaevlerinde, okullarda, kamu kurumlarında hemen hemen her gün karşı karşıya kalıyoruz. Bunu önlemenin iki yolu var. Birincisi yurttaşın alım gücünün arttırılıp gıda enflasyonun dizginlenmesi. İkincisi de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapmış olduğu denetimleri etkin bir şekilde yapması. Ne yazık ki ikisinde de problemlerimiz var. Girdi maliyetleri çok çok yüksek. Kendimiz üretmekten artık uzaklaşmaya başladık. Kendi kendine yetebilen yedi ender ülkeden bir tanesi şu anda her noktada dışa bağımlı bir haldeyiz. Türk lirası sürekli değer kaybediyor. Bunların önüne geçmediğimiz sürece gıda enflasyonu artıyor. Dolayısıyla bizim hızlıca gıda egemenliğine dayalı kamucu bir tarım ve gıda politikalarını yürürlüğe koymamız gerekiyor. Bizde kanunlar var. Çok güzel kanunlarımız var. Ama ne yazık ki uygulamıyoruz.”

"GERÇEK DEDİĞİ ŞEY İDDİADAN İBARET"

Sağlıklı gıdaya erişimde yaşanan en önemli sorunlardan birinin de denetimlerin yetersizliği olduğunun altını çizen Toprak, şunları söyledi:

“İkincisi denetim mevzu. Biz Türkiye'de yapılan denetimlerin yeterli ve etkin olduğunu düşünmüyoruz. Ama ne yazık ki Sayın Yumaklı da bizimle aynı fikirde değil. Geçtiğimiz günlerde bir post yayımladı iddialar ve gerçekler diye. İddialar, Türkiye'de gıda güvenliği önemsenmiyor. Gerçekler, tarladan çatala kadar sofraya kadar gıda güvenliğini sağlıyoruz Ama ne yazık ki o posttaki Sayın Bakanın iddia dediği şey gerçek, gerçek dediği şey de ne yazık ki bir iddiadan ibaret. Çünkü ‘7 bin 600 gıda kontrol görevlisiyle 1 milyon 300 binin üzerinde denetim yaptık’ deniliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2023 faaliyet raporuna baktığımız zaman 7 bin 522 gıda kontrolü görevlisi gözüküyor ki bunların hepsi sahaya çıkmıyor. Hepsinin çıktığını düşünsek bile 7 bin 600 dediğimiz zaman iki kişilik 3 bin 800 ekip yapar. Türkiye'de yaklaşık 720-730 bin işletme var. 1 milyon 300 bin kere denetledim dediğiniz zaman her işletme yılda ortalama iki kere bile denetlenmemiş oluyor. Ama bizim mevzuatımıza göre iki kere üç kere hatta dört kere denetlememiz gereken yerler. Bu da ne demek oluyor? Siz yılda ortalama bir kez yapmış olduğunuz denetimle gıda güvenliğini ve halk sağlığını sağlayamazsınız. Baktığımız zaman sayısal veri olarak çok çok güzel veriler. Ama işin niceliğini bırakıp, niteliğine geldiğimiz zaman problemi orada görüyoruz”

“DENETİMLER HABERSİZ OLMALI”

Yeterli denetim için bakanlığın personel sayısının artırılması gerektiğini belirten Toprak, yasal değişiklik çağrısında da bulunarak şunları kaydetti:

“Bakanlığın gıda kontrol görevlisi sayısı yetersiz. Başta gıda mühendisi olmak üzere gıda kontrol görevlisi sayısını arttırması gerekiyor. Artırıp sefer denetimi daha etkin ve daha yeterli bir seviyeye çıkartması gerekiyor. Hemen solunuzda önce şunu da söyleyeyim. Türkiye'de 2010 yılında 5996 sayılı yasa geldiği zaman elektrikli aletlerin gücü 30 beygirin üzerinde ve 10 personelden fazla çalıştırılan istihdamlı personel çalıştırmak zorunda. İşletme 30 beygirin veya 10 personelden az çalıştırıyorsa bir gıda mühendisi çalıştırmak zorunda değil. Türkiye'deki işletmelere baktığımız zaman yüzde 80’i 30 beygirin altında veya 10 personelden az çalıştırılıyor. Dolayısıyla ciddi bir problem var. Bu problemi ortadan kaldırabilmek için de yetkilendirilmiş gıda danışmanlığı sistemini mutlaka yürürlüğe sokulması lazım. Yapılmadığında hızlıca gelip denetim yapıp çıkmadığı gibi. Son tüketim tarihi geçmiş ürünlerin kesinlikle rafta bulunmaması gerekiyor. Son tüketim Son tüketim tarihi geçmiş ve ürünün satışını kesinlikle yasaktır ve tüketmemiz gerekir. Bunun önüne geçebilmek için de bakanlığın tam kadro olarak sahada olması lazım ve habersiz denetimlerini yapması lazım. Ama ne yazık ki bunu da görmüyoruz. Çoğu zaman davulla, zurnayla denetime çıkılıyor desek yanlış bir tabir kullanmış olmayız. ‘Biz denetime çıkıyoruz, bu hafta şu sektörü denetleyeceğiz’ söylemleri doğru bulmuyoruz. Denetimler habersiz olmalı."

“İHALEYE ÇIKILIRKEN TEK KRİTERİN FİYAT OLMAMASI GEREKİR”

Yetersiz denetim ve gıda zehirlenmeleri arasındaki ilintiye de değinen Toprak, kamu kurumlarının ihale şartlarına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Eğer Tarım Ve Orman Bakanlığı’nın deneyimli kadrolarıyla daha etkili bir şekilde, daha yetkin bir şekilde bu işin yapılması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bakanlık tam kadro sahada olduğu zaman özel işletmelerde ister istemez kendilerini bir çeki düzen verecek. Ve o işletmelerde bulundurması gereken başta gıda öğrencisi olmak üzere gıda güvenlik konusunda eğitim almış kişilerin istihdamı sağlanacak. Bu sağlandığı zamanda da doğru bir üretim ortaya çıkacak ve gıda zehirlenmelerinde de bugün yaşadığımız tablonun çoğunluğunu yaşamamış olacağız. Bununla birlikte özellikle kamu kurumları ve diğer yerlerde de okullarda, yurtlarda ihaleye çıkılırken de tek kriterin fiyat olmaması gerektiği üzerinde bir kamu ihale kurulunda bir düzenleme gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çünkü yemek hizmeti alacaksınız. En uygun fiyatı verene veriyorsunuz. Ama en uygun fiyat gerçekten o ürünün üretilebileceği fiyat mı? Mutlaka bir rayiç bedel belirlenmeli ve ona göre bu aralığın altında veya çok üstünde olan firmaların dışarıda tutulması lazım ve onlardan da mutlaka üretimin başında bir gıda mühendisi olması istenmeli. Ve bu hizmeti alan kurumlarda ya kendi bünyelerine varsa gıda mühendisi yoksa da üçüncü göz denetim dediğimiz denetim yaptırıp yemek hizmeti aldığı firmaların denetlemesini sağlaması gerekiyor. Bunları yapmadığımız sürece ne yazık ki biz gıda zehirlenmelerini çok daha fazla konuşmak zorunda kalırız.”

Kaynak: ANKA