Türk Veteriner Hekimleri Birliği'nden kuduz açıklaması: İtlaf ne geçmişte çözüm oldu ne de şimdi çözüm olacak
AKP’nin ‘başıboş köpek düzenlemesi’ adı altında hazırladığı ve sahiplendirilemeyen köpeklerin ‘uyutulması’nı içeren yasal düzenleme sonrası kuduz hastalığı gündemde sıkça yer almaya başladı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği, kuduz hastalığına dair basın açıklaması yaptı. Sahipsiz hayvanların itlaf edilmesinin geçmişte olmadığı gibi şimdi de çözüm olmadığı bildiren TVHB, “Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) itlafa karşı çıkmaktadır” dedi.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği tarafından son günlerde gündemde sıkça yer alan kuduz hastalığına dair basın açıklaması gerçekleştirildi.
TVHB tarafından yapılan yazılı basın açıklamasında kuduz hastalığının bilinen en eski hastalıklardan biri olduğuna dikkat çekilerek bu hastalığın hem insan hem de hayvan sağlığını etkileyen, ensefalit tablosu meydana getiren viral, zoonotik (insan-hayvan geçişli) karakterli bir hastalık olduğu vurgulandı. Kuduz hastalığının, halen 150’den fazla ülke ve bölgede görülmekte olduğu da bildirilen açıklamada klinik semptomlar ortaya çıktıktan sonra %99 ölümcül olan bu hastalık günümüzde aşı ile %100 önlenebilmektedir.
KUDUZ SADECE SOKAK HAYVANLARINDAN BULAŞMAZ
Kuduz görülme ihtimali olan hayvan türlerinin de bilgisinin de yer aldığı açıklamada köpek, kedi, sığır, koyun, keçi, at, eşek gibi evcil hayvanların dışında kurt, tilki, çakal, domuz, ayı, sansar, kokarca, gelincik gibi yabani hayvanlar da kuduz hastalığının görüldüğü ifade edildi.
Türkiye’nin, kuduz yönünden endemik (belirli oranda sürekli bulunan) bir bölge olduğuna vurgu yapılarak şöyle denildi:
“Ülkemizde görülen kuduz hastalığı yaban hayatı ve köpek kaynaklı olabilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre geçmişte köpek kaynaklı kuduz, Trakya, Ege ve Orta Anadolu dışındaki illerimizde görülmüş, tilki kaynaklı kuduz ise geçtiğimiz yıllarda Çanakkale, İzmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Uşak olmak üzere Ege bölgesinde ve Orta Anadolu ile Doğuda bazı illerimizde görülmüş olup “Türkiye’de Kuduza Karşı Oral Aşı Temini Projesi”" kapsamında hastalık belirli oranda kontrol altına alınabilmiştir. Son zamanlarda Doğu ve Güneydoğu illerimizde hastalık vakaları görülmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ülkemizde hayvan kaynaklı kuduz hastalığı vakaları, ise azalmaktadır. Evcil hayvanlarda 2018 yılında 437 olan Kuduz vakası, 2023 yılında 86’ya gerilemiş, yabani hayvanlarda 2018 yılında 16 olan vaka sayısı, 2023 yılında 5’e düşmüştür.”
“KUDUZ RİSKİ ARTIYOR DEMEK DOĞRU DEĞİL”
Sağlık Bakanlığı’nın kuduz riskli temas verilerine yönelik durum değerlendirmesinin de yapıldığı açıklamada şunlar kaydedildi:
“Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde, evcil hayvanlar da dahil olmak üzere 2018-2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267 bin iken, 2023 yılında bu sayı 437 bine ulaşmıştır, yılda ortalama 1-2 insan kuduz vakası görülmektedir. Bu veriler doğru ise “Kuduz riski artıyor” demek doğru olmayacaktır.”
TVHB tarafından Sağlık Bakanlığı verilere göre 2008 yılından beri aşağı yukarı hep aynı sayıda insan kuduz vakası görüldüğünün altı çizilerek “Ülkemizin kuduz açısından endemik bir bölgede bulunması, insanlarda farkındalığın gelişmesi ve aynı zamanda hayvanlara karşı şiddet dilinin giderek artması hayvanlar tarafından ısırılmış her olgunun kuduz yönünden şüpheli ısırık olarak kabul edilmesine neden olmaktadır. Kuduza karşı yıllardır düzenli olarak aşılanan ve evde beslenen hayvan tarafından ısırılan ya da oyun sırasında küçük sıyrıklar oluşanlar da dahil tüm olgularda, bilgi kirliliği ve toplumda son zamanlarda oluşan hassasiyet nedeniyle kuduz aşısı olmak için sağlık kuruluşlarına başvuranların sayısı artmaktadır” denildi.
İTLAF NE GEÇMİŞTE ÇÖZÜM OLMUŞTUR NE DE ŞİMDİ ÇÖZÜM OLACAKTIR
Kuduz çıkan bölgelerle sınırlı olmak kaydıyla önlem amaçlı karantina uygulaması takip edilen yöntemlerden biri olduğu kaydedilen açıklamada, kuduzun önlenmesi için sahipsiz hayvanların itlaf edilmesinin geçmişte Avrupa’da denendiğine ve başarısız olunduğuna da dikkat çekilerek şunlar ifade edildi:
“Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bilinenin aksine kuduz kontrolü açısından da sahipsiz köpeklerin itlaf edilmelerine geniş ölçüde karşı çıkmaktadır “Köpek kaynaklı kuduzu kontrol altına almakta kitlesel olarak yapılan aşılamaların etkili olduğu defalarca gösterilirken, köpeklerin yok edilmesinin ise uzun vadede köpek yoğunluğunu azaltmadığı veya kuduzu kontrol altına almada başarılı olmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle toplu köpek itlafları kuduz kontrol stratejisinin bir parçası olmamalıdır. Bu strateji etkili olmamakla beraber sahipsiz köpekler hedef alındığında aşılama programlarına zarar verebilmektedir.” demektedir. Bu tarz itlaflarda en çok kısırlaştırılmış ve aşılanmış hayvanlar yok edilmektedir. Bu itlaf, sürü bağışıklığını doğrudan azaltmakta ve yerel toplulukları kuduz bulaşma riski açısından daha büyük tehlikeye sokmaktadır. Halk sağlığı ve güvenliği için atılacak yanlış adımlar daha büyük tehlikelere yol açabilecek, insanlar ile yakın teması olmayan saldırgan sahipsiz hayvanları, insanlar ile karşı karşıya bırakacaktır.
TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ ÇÖZÜM “AŞI” DİYOR
2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Kuduz Kontrolü için Küresel İttifak (GARC), “Kuduza Karşı Birleşik İşbirliği” oluşturmuş ve 2030 yılına kadar köpek aracılı kuduz hastalığı ile “Sıfır insan ölümü” hedefine ulaşmak için ülke merkezli geliştirilen stratejik plan olarak “Tek Sağlık” yaklaşımını hedefleyen bir iş birliği çağrısı yapmış, etkin ve insancıl bir sahipsiz hayvan popülasyonu yönetimi (kısırlaştır-aşıla-yaşadığı yere geri bırak) ile birlikte, insanlarda ve köpeklerde kuduzun önlenebilmesi için bölgesel köpek popülasyonun en az %70’inin aşılanarak köpek kuduzunun kontrolünün sağlanabileceğini bildirmiştir.”
Tarım ve Orman Bakanlığının verileri de TVHB tarafından değerlendirilerek “’Türkiye’de Kuduza Karşı Oral Aşı Temini Projesi’ başlamadan önce, doğal hayattaki aşılama alanında 194 olan kuduz pozitif numune sayısının 2020 yılında 90, 2021 yılında 11, 2022 yılında ise 2’ye indiği görülmüştür. Bakanlığın kendi rakamları bile kısa bir mücadele döneminde kuduz pozitif numune sayısının birkaç yılda ‘2’ ye düştüğünü göstermektedir. Bu veriler de “sokaklardaki hayvanları uyutalım” söyleminin aslında konunun çözümüne bir katkı sağlamayacağını göstermektedir” denildi.
Kuduz ile mücadelede en etkili yöntem olarak özellikle köpeklerde ülkemizde aşılama ile %70 bağışıklama seviyesi ulaşmak için aşılama çalışmaları ve mikroçiple kimliklendirmenin bir an önce başlatılması gerektiğini dile getiren TVHB, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yurtdışından gelen ve zaman zaman tedarik probleminin de yaşandığı kuduz aşılarına karşı da, Türkiye’de kuduz aşısı geliştirilmesinin desteklenmesi ve bu süreçte Veteriner Kontrol Enstitüleri’nin tüm donanımları güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Kuduz hastalığı ile mücadelede yapılması gerekenleri de sıralayan TVHB şunları kaydetti:
• “Yaban hayatı dahil oral kuduz aşılama ile ilgili çalışmaların özellikle ülkemizde endemik bölgelerde kesintisiz olarak devam etmesi sağlanmalıdır.
• Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalı ve nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanarak veteriner hekimliği sağlık hizmetleri sahipsiz hayvan popülasyon kontrolünün doğal bir parçası olmalı, kısırlaştırılmış ve aşılanmış sağlıklı köpek popülasyonu ile hastalık kontrolü sağlamalıdır.
• 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 2004 yılında yayımlandığı günden beri yerine getirilmeyen sahipsiz hayvanların rehabilitasyon, kısırlaştırma ve aşılama çalışmaları güçlendirilmelidir.”
Veteriner hekimlerin kuduz başta olmak üzere, hayvanlardan insanlara geçen zoonotik hastalıkları hayvanlarda önleyerek, toplum sağlığını korudukları hatırlatılan açıklamada, “Şu anda ülkemizde bu sorunların gündem olmasının nedeni ‘veteriner hekimliği hizmetlerindeki aksama’, bu hizmetlerdeki aksamanın nedeni de ‘özerk bir veteriner hekimliği otoritesinin olmayışı, yeterince veteriner hekimin koruyucu hekimlik konusunda görevlendirilmemesi’dir denildi.
Unutmayalım, kuduz doğru aşılama ile %100 önlenebilen bir hastalıktır!