Türkiye'de 'ormansızlaştırmanın' karnesi: Binlerce hektar ormanlık alan yok edildi
“Cumhuriyetimizin 100. Yılı Etkinliği” kapsamında panel düzenleyen Türkiye Ormancılar Derneği, panel notunda Türkiye'deki ormansızlaştırma politikalarının verileri paylaşıldı.
Türkiye Ormancılar Derneği, “Cumhuriyetimizin 100. Yılı Etkinliği” kapsamında bir panel düzenledi.
Panelde, ormanların yok edilmesine, ormansızlaşmaya yol açan politikalara ve son yıllarda yok edilen orman miktarına dikkat çekildi.
Dernek tarafından düzenlenen panelin notunda, ormancılık mevzuatında sık sık yapılan değişikler sonucu, ülkemiz genelinde enerji, madencilik, turizm, ulaştırma vb. 80’i aşan farklı neden için 2023 yılına kadar 811 bin hektar orman alanının ormancılık dışı amaçlar için tahsis edildiği ve hızla yeni tahsisler yapıldığı belirtildi.
Ormancılık dışı amaçlarla yapılan tahsislerin sayısının “Ekonomik Kalkınma” ya hizmet edeceği yanılgısıyla her geçen yıl daha da arttırıldığına dikkat çekilirken bu duruma karşılık kamuoyu oluşmamasının altı çizildi.
2012-2022 yılları arasında toplam 63.979 adet tahsise izin verildi ve 406.172 hektar orman alanı fiilen orman ekosistemi olma özelliğini kaybetti. Aktarılan verilere göre, ormancılık dışı amaçlarla verilen izin sayısı yılda ortalama 5.816, orman alanı da 36.927 hektar. Bu yıllarda yangınlardan zarar gören orman alanlarının yıllık ortalaması 10 bin hektar civarında.
Yangınlardan zarar gören orman alanlarının yaklaşık dört katını bu tür izinlerle kaybedildiği, orman ekosistemleri tekrar geri gelebilirken, yerine havalimanı, yol, üniversite kampüsü, mezarlık, cezaevi, otel, golf sahası, maden sahası, HES, termik santral vb. tesisler yapılan orman ekosistemlerinin bir daha geri gelme olanağı yok edildiği söylendi.
Son 11 yılda yapılan tahsisler arasında madencilik tahsis sayısı açısından (28.502 hektar) ve enerji tahsis edilen alan açısından (142.950 hektar) ön sırada gelmektedir.
Orman tahsisi bakımından enerji tesisleri içinde en yüksek pay enerji iletim hatlarına aitt. Enerji iletim hatları için tahsis edilen orman alanı miktarı 159.793 hektar. İkinci sırada yer alan Rüzgâr Enerji Santralleri için tahsis edilen orman alanı miktarı ise 103.902 hektar.
2012-2022 Arasında Ormancılık Amacı Dışındaki Tahsislerin izin sayısı ve alanını gösteren tablo
TEMA Vakfı maden ruhsatı vermekle görevli olan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG)’nün 2020 yılına kadar vermiş olduğu maden ruhsatlarını il ve arazi kullanım şekilleri düzeyinde inceledi.
İnceleme için doğal varlıklar bakımından oldukça zengin ekosistemlere, güçlü tarımsal üretime ve turizm potansiyeline sahip olan 24 il seçilmiştir. Bu illerde ormanlar, korunan alanlar (milli park, sit alanı vb.), tarım alanları ve kültür varlıkları ile ilişkisi olan yaklaşık 20 bin maden ruhsatı incelenmiş ve çalışmaya dâhil edilen illerin ortalama ruhsatlılık oranı %63 olarak bulundu.
Bu 24 ilin toplam yüzölçümünün %63’ü için maden ruhsatı verilmiştir. İnceleme yapılan iller içinde ruhsatların en yoğun olduğu il olan Kütahya’da, il yüzölçümünün %92’si için maden ruhsatı verilmiş ve bu ili Uşak (%80) ile Çanakkale ve Balıkesir (%79) illeri izlemektedir. Ayrıca Muğla ormanlarının %65’i, Ordu ilinin korunan alanlarının %91’i, Erzincan ve Tunceli meralarının %65’ine ve ormanlarının %52’sine maden ruhsatı verilmiş olduğu da saptandı.
WWF Viyana’nın yeni raporuna göre dünyada madencilik ormansızlaşmanın en büyük dördüncü nedeni olarak kabul edilmekte. Ancak bu istatistik sadece madenciliğin doğrudan etkilerini göz önünde bulundurmakta. Madenciliğin ormansızlaşmadaki rolü, dolaylı etkiler dikkate alındığında (madencilikle ilgili altyapı, yerleşim yerleri, tarım ve hayvancılık, yerleşim, su ve toprak kirliliği ve yasadışı ağaç kesimi yoluyla) oldukça artmakta. Madencilik orman kaybı ve ormanların yok olması nedeniyle dünyadaki orman ekosistemlerinin 1/3'ünü şimdiden tehdit ediyor. Çünkü bozulma madencilik faaliyetinin 70 km'lik bir yarıçapı içinde meydana gelebiliyor.
Orman alanlarının ormancılık dışı amaçlara tahsisinin bir diğer sonucu da parçalanma yoluyla orman ekosistemlerinin zarar görmesidir.
Orman Genel Müdürlüğü’nün raporlarına göre; 10 hektardan küçük orman parça sayısı 2008 yılında 55.484 olarak tespit edildi, bu sayının 2019 yılına kadar %118 artarak 120.789’a çıktığı görüldü. 2008 ile 2019 yılları içindeki sadece 11 yıllık dönemde 1000 hektardan büyük orman alanlarının sayısı %16, 100 hektar ile 999 hektar arasındaki ormanların sayısı %42 ve 10 hektar ile 99 hektar arasındaki ormanların sayısı da %11 oranında azaldı. Bu veriler büyük orman alanlarının çok kısa bir süre içinde parçalanarak çok daha küçük parçalara bölündüğünü gösteriyor. Yine resmi verilere göre; Türkiye ormanları 2008 yılında 101.890 parçayken, bu sayı sadece 11 yıllık süre içinde %56 artarak 158.519 parçaya ulaştı.
Ormanlardan başta maden ve enerji tesislerine olmak üzere verilen izinlerin neden olduğu en önemli ekolojik etki habitat kaybı ve habitat parçalanmasıdır. İzin verilen orman alanlarının rehabilite edilmemesi ormansızlaşmaya neden olmaktadır. Ormansızlaşma ve habitat kayıpları biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli faktörlerdendir. Ayrıca ormanlardaki ağaçlar ve topraklar karbon havuzudur. Bu nedenle ormansızlaşma önemli bir CO2 emisyon kaynağıdır. 2004-2022 yılları arasında ormanlardan verilen ve 557 bin hektarı aşan izinlerle 114 milyon tonu topraklardan 58 milyonu ağaçlardan ve 10 milyon tonu ölü örtü ve ölü odundan olmak üzere 182 milyon ton kadar bir CO2 emisyonu oluştuğu tahmin edilmektedir. Orman tahsisleri aynı zamanda dolaylı olarak orman yangınlarının sayısal olarak artmasına da yol açmaktadır. Başta maden izinleri olmak üzere izin verilen orman alanlarının izin süresi dolduktan sonra rehabilite edildiği açıklansa da gerçek anlamda rehabilite edilen orman alanı miktarı oldukça sınırlıdır. Hatta maden sahalarının rehabilitasyonu için alınan çevre uyum bedellerinin oldukça düşük olması nedeniyle maden sahalarının rehabilitasyonunda sorunlar olduğu Sayıştay raporlarına da yansıdı.
OGM’nin yangın istatistiklerine bakıldığında 2021 yılındaki çıkan yangınlardan 124’ünün enerji tesislerinden (yüksek gerilim hattı, santral, trafo vb.) kaynaklandığı ve 37.358 hektar orman alanının (2021 yılında yanan ormanların %26,8’i) bu nedenle yandığı görülmektedir. Yıllık saha kayıplarının, 2010’da % 4,9, 2011’de % 5,4, 2012’de % 1,1, 2013’de % 7,2, 2014’de % 2,67, 2015’de % 7,1, 2016’da % 24, 2017’de % 20,59, 2018’da %7,2, 2019’da % 2,55, 2020’de %17, 2021’de ise %26,8’lik kısmı enerji nakil hatlarının kopması veya arıza yapması sonucu meydana gelen yangınlarda gerçekleşmişti.
2014-2022 yılları arasında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan ÇED olumlu kararı almış olan 1311 projenin incelenmesi sonucu ortaya çıkan bulgulara göre; enerji projelerinin %72,7'sinin, madencilik projelerinin ise %64,6'sında orman alanı tahsisinin söz konusu olduğu tespit edilmiştir. Bu projelerin alansal dağılımı incelendiğinde, enerji projelerinin toplam alanının %33,54'ünün, madencilik projelerinin ise %31,3'ünün orman ekosistemleri içinde yer aldığı görülmektedir. Başka bir deyişle, bu projelerin gerçekleşmesi halinde proje alanlarının üçte biri ormanların içinde kalacak ve bu orman ekosistemleri yok olacaktır.
Kaynak: Haber Merkezi