Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: “Demokratik süreçlerin güçlenmesi için en önemli çıkış sivil toplumla çalışmak”

Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkı raporun yazarlarından Murat Özçelebi Gerçek Gündem’e konuştu. Özçelebi, “Demokratik süreçlerin güçlenmesi için en önemli çıkışın sivil toplumla birlikte çalışmak” dedi.

Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: “Demokratik süreçlerin güçlenmesi için en önemli çıkış  sivil toplumla çalışmak”

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki sivil toplumun durumunu örgütlenme özgürlüğü ve katılım hakkı bağlamında izleme raporunu yayımladı. Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkı başlıklı raporun birinci bölümü örgütlenme özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü alanında yaşanan sorunların sivil toplum örgütleri üzerindeki etkisini ele alıyor. İkinci bölümde ise sivil toplum örgütlerin karar verme süreçlerinde katılım hakkına odaklanılıyor.

Raporda sivil toplum örgütlerinin ayakta kalma mücadelesine vermesine neden olan sorunların, Türkiye’deki sivil toplum örgütü sayılarının ve örgütlerin yarattığı ekonomik ve sosyal faydanın sınırlı kalmasına neden olduğu belirtildi. Rapora göre Türkiye’de yaklaşık yüz bin Sivil Toplum Örgütü (STÖ) varken, Almanya’da bu sayı 620 bin. Fransa’da ise 1 milyon 500 bin örgüt var.

Araştırma ayrıca kişi başına en fazla dernek ve vakfın Ankara’da olduğunu gösterdi. Ankara’da 542 kişiye bir dernek düşerken, kişi başına en az dernek düşen iller ise Şanlıurfa, Van, Mardin, Diyarbakır ve Van oldu.

HER BEŞ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜNDEN BİRİ YASAL DÜZENLEMELERDEN KAYNAKLI SORUN YAŞIYOR

Raporda uzun süredir dile getirilen sivil alandaki daralmanın devam ettiği hatırlatılırken, araştırma bulguları her beş sivil toplum örgütünden birinin yasal düzenlemelerden kaynaklı zorluk yaşadığını gösterdi.

Rapora göre sorunlar kuruluş aşamasında yaşanan zorluklarla başlıyor ve örgütleri ayakta tutmak için yerine getirilmesi gereken yasal yükümlülükler ise çok ağır.

Araştırma, 2020 yılında Dernekler Kanunu’nda yapılan üye bildirim yükümlülüğüne dair değişikliğin olumsuz etkilerinin de devam ettiğini ortaya çıkardı. Üye bildirim zorunluluğu sonrasında örgütler üye bulmakta zorlanıyor. Üye bildirim zorunluluğunun getirilmesi sonrasında dernek üyeliklerinde 4 milyona yakın bir düşüş yaşandı.

“ÇOK İYİ İŞLER YAPAN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VAR, BUNU DEPREMDE ÇOK NET GÖRDÜK”

Gerçek Gündem’e konuşan Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkı başlıklı raporu hazırlayanlardan Murat Özçelebi, “Raporu 4 kişi birlikte yazdık. Çok kapsamlı bir saha sonucu bu raporu hazırladık. Bin örügte yakın bir saha araştırması yaptık. Elliye yakın sivil toplum örgütüyle de bire bir görüşmeler yapıldı. Uzunca bir hazırlık sürecimiz oldu” dedi.

Özçelebi, yaklaşık 3 bin kişiyle sivil toplum örgütlerine güvenip güvenmediklerine ilişkin bir algı araştırması yaptıklarını ve araştırma sonucunda katılımcıların yüzde 60-70’inin sivil toplumun yaptığı işlerden daha çok haberdar olduğunu söyledi:

“Sivil toplum örgütleri sahada birçok problem yaşıyor. Kaynak yaratma, mevzuatla ilgili sorunlarla sıkıştırılmış bir alan olarak görüyorum sivil toplum örgütlerini. Bir yandan da çok iyi işler yapan örgütler var. Bunu depremde çok net gördük. Yakında bir rapor daha yayımlayacağız. Yapılan işlerin kamuoyu açısından bilinirliği az açıkçası toplum açısından. Biraz daha çaba gösterilirse gerçek potansiyelini yakalayabilecek bir alan olarak görüyorum sivil toplum alanını.”

DEVLETİN KAPILARI SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE KAPALI

Raporda, izleme çalışması STÖ’lerin karar verme süreçlerine katılımının büyük ölçüde sınırlı kaldığını gösterdi. Hak temelli çalışan örgütler katılım haklarını kullanamazken, karar verme süreçlerine özel sektörle yakın ilişki içerisinde olan, bürokrasiyi ve siyaseti etkileyebilecek güce sahip sektörel STÖ’ler katılabiliyor.

Raporda, katılım mekanizmalarını düzenleyen mevzuatta karar verme süreçlerine STÖ katılımının açık ve net bir şekilde düzenlenmediğine dikkat çekilirken, çalışma gruplarının kurulup kurulmayacağına ve kurulsalar dahi STÖ’lerin bu gruplara katılıp katılamayacağına idarenin karar verdiği aktarıldı.

Yapılan çalışmaya göre Türkiye’de katılım konusuna ilişkin 203 düzenleme ve 309 katılım mekanizması var, ancak bu mekanizmaların bir çoğu işlevsiz, iyi yapılandırılmamış ve halkın içinden çıkması mümkün olmayan bir mevzuat labirenti oluşturuyor. Örgütlerin TBMM’ye ve Bakanlıklara erişimi daha da sınırlı, az sayıda iyi uygulama ise sembolik olmaktan öteye geçemiyor.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ BİLEREK Mİ ENGELLENİYOR?

Özçelebi, demokratik süreçlerin güçlenmesi için en önemli çıkışın sivil toplumla birlikte çalışmak olduğunu söyledi:

“Devletin, kamunun ve siyasetçilerin durumun çok da farkında olduğundan da emin değilim açıkçası. En azından vergi avantajları sağlasa, yardım bağışlarının toplaması kolaylaştırılsa bu alanın sağlayabileceği potansiyelin artırırlar. Özellikle karar alma süreçlerinde Türkiye’de işler seçimlere odaklı gidiyor. Seçimler dışındaki karar alma süreçleri zayıf, kapsayıcı düzenlemeler yok. Daha da önemlisi niyet yok. Bu da demokrasiyle ilgili.”

Kaynak: Haber Merkezi