Yüzde 10 oy oranıyla yapılabilecekler... Bahçeli cumhurbaşkanlığı sisteminin kilidini böyle ele geçirdi

Cumhurbaşkanlığı sisteminde yüzde 50+1 tartışmaları Erdoğan'ın öncülüğünde yeniden alevlendi. Gazeteci Barış Terkoğlu, sistemin kilidinin nasıl MHP lideri Bahçeli'nin elinde olduğunu anlattı.

Yüzde 10 oy oranıyla yapılabilecekler... Bahçeli cumhurbaşkanlığı sisteminin kilidini böyle ele geçirdi

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden alevlendirdiği cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 tartışmaları kamuoyunda sürerken, Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, sistemin anahtarının Bahçeli’de olduğunu yazdı.

Bahçeli ayrıca Meclis’teki grup toplantısında Barış Terkoğlu’nu hedef almıştı.

Yazısında ilk olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nun muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olmasını Bahçeli’nin önerdiğini anımsatan Terkoğlu, Dinçer Akyalı’nın hatıratında yer alan şu ifadeleri aktardı:

“Emin Bilgiç aynı zamanda cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ilk seçimde CHP ve MHP’nin ortak adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kayınpederidir. Bu ortak aday konusunda galiba MHP başkanının dediği olmuştu. Zira ben CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ekmeleddin Bey’i yakından veya uzaktan tanıdığını hiç sanmıyorum.”

Terkoğlu, “Gerçekten de halkın cumhurbaşkanını seçtiği ilk seçimde muhalefetin adayını Devlet Bahçeli belirledi. Nitekim Ekmel Bey, kaybettiği seçimin ardından MHP’ye katıldı, milletvekili oldu. İYİ Parti’yi doğuran MHP içi muhalefete katılmadı. Haliyle, muhalefetin 2014 cumhurbaşkanı adayı, 2017’de Erdoğan’ı başkan yapan sisteme destek veriyordu. Kuşkusuz bu tuhaflığın mimarı Devlet Bahçeli’ydi” diye yazdı.

“Türkiye Tipi cumhurbaşkanlığı tartışmaları”na katkı veren 30 hukukçu arasında Şükrü Karatepe’nin kitabından da alıntılar yapan Terkoğlu, Bahçeli’nin nasıl yeni sistemin mimarı olduğunu ise şöyle anlattı:

"Karatepe, cumhurbaşkanını halkın seçmesinin parlamenter rejimle bir çelişki yarattığını, bu çelişkileri gidermeye çalıştıklarını anlatıyor:

“Çelişkinin giderilmesi için iki seçenek vardı: Ya parlamenter sisteme dönülecekti ya da bir adım daha atılarak başkanlık sistemine geçilecekti.”

Karatepe, bu konuda “ille de başkanlık” yanlısı olmadığını şöyle anlatıyor:

“Devletin organları arasındaki dengeleri, ilkelerine uygun olarak kuran parlamenter sistem de başkanlık sistemi kadar iyi işler. Anayasadaki çelişkiler, parlamenter sistemin ilkelerine uygun düzenlemeler yapılarak da giderilebilirdi.”

Karatepe, 20 kişilik bir ekiple iki yıl süren bir çalışma yaptıklarını anlatıyor. Üç ayrı metnin hazırlandığını ifade ediyor. Bu üç metinden ikisi parlamenter sistemi öneriyor. Üçüncüsü ise başkanlık sistemini içeriyor. “Külliye’de anayasa hazırlık çalışmaları başladığında böyle dar kapsamlı bir anayasa değişikliği ile başkanlık sistemi kurulacağı yönünde bir beklenti yoktu” diyerek aslında parlamenter sistemi hedeflediklerini anlatan Karatepe, her şeyin değiştiği o anı şöyle aktarıyor:

“Üç çalışmayı da bitirdiğimiz günlerde Devlet Bahçeli, ‘Çelişki giderilsin, başkanlık sistemine geçilsin’ açıklaması yaptı.”

Üstelik, sadece teklif değil, metin de Bahçeli’den gelmiş:

“Bahçeli, çelişkinin giderilmesi için anayasada 11 maddelik bir değişiklik önerdi. MHP’li arkadaşlarla yapılan görüşmelerde değişecek madde sayısı 15’e, usul maddeleri ile beraber 18’e çıkarıldı.”

KİMSE BIR ŞEY ANLAMADI

Karatepe, değişiklik sırasında öyle anlamlı bir tartışmanın olmadığını, zaten pek kimsenin de bir şey anlamadığını söylüyor:

“Tepkilerden insanların konuyu anlamakta zorlandıkları fark edildi. Düzenleme oldukça karmaşıktı ve uzman olmayanların anlaması mümkün değildi. Üniversitelerde yaptığım konuşmalarda, bir süre sonra, hukuk fakültesi hocalarının dışında, herkesin dikkati dağılıyordu.”

Halkın neyin değiştiğini bilmediğini kabul eden Karatepe, sonuç olarak şunu söylüyor:

“Seçmen, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öğrendiği, benimsediği, mevcut sistemden üstün gördüğü için oy vermemiştir. Millet, Tayyip Bey’e güvendiği ve inandığı için oy vermiştir.”

Başlangıçta “Hayır” vereceklerin daha çok olduğunu söyleyen Karatepe, meselenin anayasa tartışması olmaktan çıkıp, klasik bir seçime dönmesiyle referandumun kazanıldığını aktarıyor. Üstelik ona göre bile başkanlık sisteminde halen görünen sorunlar var. Kısacası ortada tartışması yapılmadan, anlaşılmadan, halkla konuşulmadan yapılmış bir düzenleme var. Üstelik sistemin sorunları olduğunu mimarı bile kabul ediyor.

SİSTEMİN KİLİDİ BAHÇELİ’NİN ELİNDE

Gelgelelim Devlet Bahçeli rejimin tartışılmasını istemiyor. Sebebi basit. Dün muhalefetteyken Ekmel Bey’i toplumun önüne koyan, kimin cumhurbaşkanı olmayacağını belirleyerek cumhurbaşkanı olacağı belirleyen kendisiydi. Bugün ise yüzde 10’luk oyla hiçbir zaman hükümet olamayacağını bilen Bahçeli, Saray’dakileri bile şaşırtarak önerdiği sistemi kontrol edecek anahtarı elinde tutmak istiyor. Adalet Bakanı’nı Erdoğan’ın seçtiği yargıya Bahçeli’nin yerleştiği, İçişleri Bakanı’nı Erdoğan’ın atadığı polis teşkilatını Bahçeli’nin kontrol ettiği gölgeli rejimi sürdürmek istiyor. Meclis kürsüsüne çıkıp köşe yazımı yumruklamasını ben böyle okuyorum. Altı yıllık sistemin açığa çıkan söküklerini sopayla görünmez kılmak istiyor. Erdoğan’ın açtığı meselenin bile üstüne beton dökmeye çalışıyor.

En tuhafı da muhalefetin bu tartışmaya yine hazırlıksız yakalanması. Tartışma iktidar masasının altından tekmelemelerle sürerken muhalefetin sürece dair anlamlı bir sözü, ürettiği politikası yok."

Etiketler
Recep Tayyip Erdoğan Devlet Bahçeli MHP AKP Barış Terkoğlu