Zincir mağazaların içi yabancı dolu: 'Yüksek kurdan paralarını bozdurup, raftakileri alalım diye düşünüyorlar'
Birçok mağazada yabancı müşteriler valizlerine doldurdukları giyim eşyalarıyla görülüyor. Bir tezgahtar “Denemeden alıyorlar, pazardan alır gibi” dedi. Ekonomist Rota ise “Yüksek kurdan paralarını bozdurup, raftakileri bir an önce almaya çalışıyorlar” diye konuştu.
Döviz kurları, 14 Mayıs ve 28 Mayıs'taki seçimlerden sonra yükselmeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde uygulanacak ekonomi politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan ekonomistlerin yorumu ise seçim öncesinde halı altına itilen sorunların önümüzdeki aylarda gün yüzüne çıkacağı şeklinde.
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve gelmesinin ardından “Rasyonel zemine dönmek dışında seçenek kalmamıştır” ifadesi de piyasalarda belirsizliğe yol açtı. Bir haftada TL karşısında yüzde 10 değer kazanan ABD Doları haberin yazıldığı saatlerde 23, 65 lira seviyesine ulaştı.
TEZGAHTAR: AYNI ÜRÜNÜN BÜTÜN BEDENLERİNİ ALAN VAR
Dramatik bir tablo çizen kur değişiminin sokağa yansımasının bir tezahürü de ünlü zincir mağazalarını hınca hınç dolduran yabancı müşterilerin valizler dolusu giyim eşyası alması oldu. Uzun bir süredir çoğu yurttaş için bu tablo alışılagelen bir durum.
Gerçek Gündem, TL'nin dolar karşısındaki değer kaybının giyim alışverişlerine etkisini gözlemlemek üzere önce Beyoğlu’nda bulunan markaların mağazasına baktı.
Geçen hafta cuma günü ünlü bir markanın İstanbul Beyoğlu’ndaki mağazası ganimet paylaşımını andıran görüntülere ev sahipliği yaptı. Mağazanın orta yerinde valizine aldığı eşyaları sıkıştırmaya çalışan bir yabancı müşteri ve elleri dolu diğer yabancı müşteriler mağazanın bütün katlarındaydı. Konuştuğumuz tezgahtar “Aynı ürünün bütün bedenlerini alan var. Az evvel bir Rus müşteri bir parfümden 12 adet aldı” dedi.
Beyoğlu’nda bir başka zincir mağazada çalışan tezgahtar da benzer şekilde “Toptancı gibi alıveriş yapıyorlar. Galiba buradan alıp, kendi ülkelerinde satıyorlar” ifadelerini kullandı. Konuştuğumuz bir başka çalışan, özellikle geçen hafta çok yoğun olduklarını, işlerinin iki katına çıktığını söyledi. “Nasıl hissediyorsunuz?” sorumuza ise “Bitik” diye yanıt verdi.
‘TOPTANCI GİBİ ALIŞVERİŞ YAPIYORLAR’
Nişantaşı’nda bir mağazanın çıkışında SMA hasta çocuk için para toplayan iki kadın ve hemen yanlarında yemek parası isteyen başka bir kadın dururken mağazadan çıkanların kalabalığı; iki dünya arasındaki makasın ne kadar açıldığını gösteren bir kare ortaya çıkarmıştı.
‘DENEMEDEN ALIYORLAR, PAZARDAN ALIR GİBİ’
Sözünü ettiğimiz muhitteki markanın mağazasında çalışan tezgahtar, yabancı müşterileri şöyle anlattı:
“Yerli müşteri daha az. Daha çok Arap. Direk geldikleri gibi ‘bunu istiyorum, şunu istiyorum’ diyerek alıyorlar. İncelemeden, bakmadan, denemeden, pazardan alır gibi.”
Başka bir çalışan ise “Her telden var. Arap müşteri ağırlıkla. Toplu alıyorlar, bizim gibi tek adet değil. Mesela az önce bir müşteri üç gömlek modelinin her bedenini aldı. Herhalde burada onlara ucuz olduğu için bunu kullanıyorlar. Maalesef öyle…” diye anlattı.
‘BİZ BAKIP ÇIKIYORUZ, KENDİ MEMLEKETİMİZDE GARİBAN KALDIK’
Nişantaşı’nda yine bir zincir mağazada çalışan ise “Türk müşterimiz de çok fazla. Yabancılar için fark etmiyor. Dolar bozdurup alıyorlar. ‘Dolar yükseldi geldik’ diye olmuyor, hep geliyorlar, hep alıyorlar. Koli koli alıp götürürler. Buraya gelemeyenler için sipariş alıyorlar, orda satıyorlar. Öyle de oluyor yani…” sözleri ile ifade etti.
Beyoğlu’nda konuştuğumuz bir yerli müşteri ise şunları söyledi: “Biz tek parça şey alıp çıkıyoruz. Hatta bazen sadece bakıp, çıkıyoruz. Kendi memleketimizde gariban kaldık.”
ROTA: ORTALAMA MARKAYA KENDİ VATANDAŞIMIZ ULAŞAMIYOR
Ekonomist Kerim Rota’ya mağazalardaki gözlemlerimizi ve dinlediğimiz çalışanları anlattığımızda yorumu şu oldu:
“Sizin verdiğiniz örnek bir İspanyol markası. Bütün dünyada ortalama bir marka. Düşünsenize kendi vatandaşınız dünyanın en ortalama markasına -ki üretimi burada yapılıyor- ulaşamazken, yabancı geliyor o ortalama markadan onlarca alıyor. Gittiğiniz markalar orta sınıfa hitap eden markalar. Bu orta sınıfın da eridiğini de gösteriyor.”
‘YABANCILAR YÜKSEK KURDAN PARALARINI BOZDURUP, RAFTAKİLERİ BİR AN ÖNCE ALALIM DİYE DÜŞÜNÜYOR’
Rota, oluşan tablonun bir diğer sebebini ise 2018 Ağustos’taki Brunson krizini hatırlatarak anlattı:
“Brunson krizinde kur bir anda 4,5- 5’ten 7,5- 8’e kadar çıkmıştı. O zaman da İstinye Park’ta ünlü markaların önünde muazzam kuyruklar oluşmuştu. Büyük bir devalüasyon olduğunda yani TL değer kaybettiğinde o gün içerde olan yabancılar yüksek kurdan paralarını bozdurup, etiket fiyatları henüz o kura yükselmemişken raftakileri bir an önce almaya çalışıyorlar.”
‘SON 20 YILIN EN YÜKSEK ENFLASYONU TEMMUZ AYINDA GÖRÜLECEK’
Rota, “Muhtemelen son 20 yılın en yüksek enflasyonunu biz bu Temmuz’da göreceğiz” diyerek kurlardaki artışın fiyatlara asıl etkisinin Temmuz’da yaşanacağına dikkat çekti:
“Seçimden sonraki günle bugün arasında TL yaklaşık olarak yüzde 17 değer kaybetti. Birçok mal ve hizmet aslında 21 kura göre rafta kalmıştır. Bu da şunu gösteriyor: O raftakileri bir an önce alalım deyip, o rafları boşaltacak insanlar. Sonrasında ise raflardaki ürünler yüzde 25- 30 zamlı bir şekilde hayatımıza gelecek. Bu da daha çok Temmuz enflasyonunu körükleyecek.”
Rota, orta sınıf alışkanlıklarının değişeceğini, nispeten daha ucuz üç marketin adını vererek anlattı:
“Büyük olasılık son iki yılda bu marketlerin ciroları enflasyonun çok üstünde artmıştır. Buna karşın daha pahalı marketlerin ciroları enflasyondan daha az artmıştır. Orta sınıf öncelikle daha farklı yerlere gitmeye başladı. Giyimde de gıda da alışkanlıklar değişecektir.”