10 Ekim katliamında kamu görevlileri için takipsizlik kararı: TEM'den 'canlı bomba' uyarılı toplantı ile savunma
10 Ekim katliamı nedeniyle kamu görevlileri hakkında yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Ankara Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapılan savunmada saldırıya ilişkin istihbarat olmadığı ve katliam öncesi yapılan toplantıda “canlı bomba” uyarılı görevlendirme yapıldığı savunuldu.
10 Ekim katliamı nedeniyle kamu görevlileri hakkına ‘görevi kötüye kullanma ve suç delillerini yok etme’ iddiasıyla yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, “Görev talimatında özellikle ‘canlı bomba' konusunda uyarıda bulunuldu, saat 08:00'den itibaren emniyetten sorumlu Vali Yardımcımız Kemal Karadağ başkanlığında Asayiş Harekat Merkezi kuruldu” diyerek kendisini savundu.
Radikal İslamcı terör örgütü IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda düzenlediği canlı bomba saldırılarına nedeniyle KESK, TTB, TMMOB, DİSK ve katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralılar adına, oğlu Korkmaz Tedik’i kaybeden baba Erdoğan Tedik’in katliamda ihmali olduğu öne sürülen kamu görevlileri hakkında ‘görevi kötüye kullanma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, suçluyu kayırma’ iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.
Cumhuriyet Savcısı Muammer Köseoğlu’nun verdiği kararda, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün (TEM), mağdurların iddialarına ilişkin 31 Ocak 2023 tarihli yazıyla verdiği cevap yer aldı. TEM’in yazısında, katliam günü alınan önlemler, katliam sonrası yapılan yargılamaya ilişkin bilgiler sıralandı ve katliam öncesinde canlı bomba saldırısına ilişkin istihbarat bulunmadığı şöyle anlatıldı:
“Ülke genelinde bomba/canlı bomba eylemlerinin olabileceği ihtimaline binaen çok sayıda genele matuf teyide muhtaç istihbari bilgiler il emniyet müdürlüklerine gönderilmekte, İstihbarat Şube Müdürlüğü’nce de bu bilgilerin teyidine yönelik yapılan çalışmalar sonrasında somut bilgilere ulaşılması halinde ilgili birimlere aktarılmakta, bunların içeresinde ise 10 Ekim 2015 günü Ankara ilinde düzenlenen mitingde patlama/eylem olacağına dair bir bilgi bulunmamaktadır.
“SORUMLULUK ALANIMIZLA İLGİLİ BİLGİ BULUNMUYOR”
İçeriğinde genele matuf teyide muhtaç bilgilerin yer aldığı (öncesinde ve sonrasında benzer içerikli 62 tamim diğer birimlere gönderilmiştir) yukarıda belirtilen evrakta gerek Ankara geneli gerekse de sorumluluk alanımızla alakalı bir bilgi bulunmamaktadır. Evrak özelinde bilginin teyidine yönelik yapılan çalışma çerçevesinde İstihbarat Şube Müdürlüğü ile koordine kurulmuş, yapılan çalışma sonrası ilimize yönelik bir bilgiye ulaşılmadığı anlaşılmıştır. Bu anlamda, tren garı patlaması olayının soruşturması kapsamında eylemle alakalı ilimizde herhangi bir yakalama, gözaltı ve arama işlemi yapılmamış, ilişki ve irtibata rastlanılmamış, olayla ve olayın şüphelileriyle bağlantılı örgütsel bir hücre veya temas edilen bir kimse de tespit edilememiştir.”
10 Ekim katliamından 4 ay önce, Suruç katliamına benzer olayın yaşanabileceği uyarısı ile birlikte isim listesi gönderildiği aktarılan yazıda şunlar kaydedildi:
“Ülkemize yönelik geçekleştirilmesi muhtemel eylemlerle ilgili bilgilerin sıklaşması nedeniyle din, mezhep, kültür, etnik köken, siyasi görüş ve demografik doku farklılığı arz eden kişilere karşı provakatif saldırılar yapılabileceği, değişik etkinliklerde eylem/canlı bomba/silahlı saldırı vb. gibi çeşitli sansasyonel eylemler gerçekleştirilebileceği, dolayısıyla ilimiz genelinde bulunan hassas bölgeler, AVM'ler, kent meydanı, halkın yoğun olarak bulunduğu yerler, istasyonlar, terminal, metro/otogar, durak vb. gibi vatandaşlarımızın kalabalık olarak bulunacakları mahal ve alanlardaki güvenlik tedbirlerinin gözden geçirilmesi/ilave tedbirlerin alınması, bomba şüphesi uyandıran şüpheli şahıs/paket/araçlar konusunda duyarlılığın artırılması vs. gibi detaylı bilgiler tüm birimlere resmi yazı ile bildirilmiştir.
“62 ADET FARKLI EVRAK DEFATEN TÜM BİRİMLERE GÖNDERİLDİ”
Yukarıda da ifade edildiği üzere, bunların haricinde, personele ve tüm birimlere yönelik bilgilendirme veya talimat anlamında yine DEAŞ terör örgütünün muhtemel canlı bomba/bombalama/intihar eylemleri ile ilgili 62 adet farklı resmi evrak defaten tüm birimlere gönderilerek alınacak tedbirler emir olarak iletilmiş… Dolayısıyla aktif olarak faaliyetleri bulunan terör örgütlerinin tamamının hareket tarzları ve eylem arayışlarıyla ilgili son döneme ait güncel bilgiler, rutinin dışında tedbirlerin aldırılması amacıyla şube müdürlükleri, merkez ve dış ilçe emniyet müdürlükleri ile birçok kez paylaşılmıştır.”
VALİ YARDIMCISIYLA KATLİAM ÖNCESİNDE “CANLI BOMBA” UYARILI TOPLANTI
Yazıda, katliam günü “canlı bomba” uyarılı görevlendirme yapıldığı, “Görev talimatında özellikle ‘canlı bomba’ konusunda uyarıda bulunulduğu, saat 08:00'den itibaren emniyetten sorumlu Vali Yardımcımız Kemal Karadağ başkanlığında Asayiş Harekat Merkezi kuruldu” diye açıklandı.
Yazıda, “Miting alanı ve katılımcılara dışarıdan olabilecek muhtemel saldırılarla ilgili, alan etrafında yüzlerce bariyer ve bu bariyerlerin hemen önünde yine yüzlerce zincir görevlisi emniyet personeli görevlendirildi” denildi.
Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nün yazısında, katliam öncesi bomba yapımında kullanılmak üzere gübre alan Hüseyin Tunç’un 10 gün öncesinden ihbar edildiği iddiasına ilişkin ise bütün belgelerin savcılığa gönderildiğini ileri sürerek, “Nizip İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 21.10.2015 tarihli ve 3701921214962-(91244)-340 sayılı yazısı ile Yakup Şahin'in Ankara'da meydana gelen patlama olayının şüphelisi olarak yakalanıp tutuklanması üzerine düzenlenen tahkikat evrakının Cumhuriyet Başsavcısı’nın talimatıyla müdürlüğümüze gönderildiği anlaşılmıştır” ifadesine yer verildi.
TEM, bu konudaki yeni delil iddialarına karşı kendisini şöyle savundu:
“Söz konusu dilekçede de Nizip Savcılığı tarafından yapılan işlemlere ilişkin belgelerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği, esasen 23 Ekim 2015 tarihinde soruşturma savcısının yapılan tespitlerden ve ihbardan haberdar oldukları belirtilmiştir. Bu bakımdan, yukarıdaki bilgilerin patlama olayından 6 gün sonra müdürlüğümüze intikal etmesine karşın, soruşturma aşamasında alınan ifade, yer gösterme ve ismi geçen diğer şahısların gözaltına alınarak adli tahkikata konu edilmesi dolayısıyla sözü edilen hususların polis fezlekesi ve iddianameye yansıdığı anlaşılmaktadır.
Ankara katliamı soruşturmasında görev yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü personelinin, soruşturma aşamasında Yakup Şahin hakkında 30 Eylül'de yapılan ihbarla ilgili Nizip Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen tüm evraktan bilgi sahibi olduğu belirtilerek, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili personelinin bu evrakı soruşturma dosyasına koymayarak dosyanın en önemli delillerinden birini sakladığı, bilinçli bir şekilde soruşturmanın yanlış yönlendirilmesine sebep olduğu ve delilleri kararttığı savunulmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, söz konusu dilekçede yeni delil mahiyetinde olduğu belirtilen hususların adli safahat sırasında dosyaya derç edildiği, dolayısıyla adli makamların bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır.”
“SORUŞTURMAYA RASTLANMADI”
TEM, “Müdürlüğümüzce tanzim edilen tüm tahkikat evrakının fezleke ekinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği, kovuşturma aşamasında da devam eden bilgi taleplerinin karşılanmasına devam edildiği anlaşılmış, ayrıca soruşturmaya ait evrakların daha sonra adliye makamlarına teslim edilmesine ilişkin olarak görevliler hakkında yürütülen herhangi bir soruşturmaya ise rastlanılmamıştır” dedi.
TEM, savcılığın soruşturmasına ilişkin arşivden istediği bilgilerin kendisinde olmadığını ve arşivlerinin zarar gördüğünü ise şöyle açıkladı:
“15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimi sırasında FETÖ mensupları tarafından başta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve TBMM olmak üzere birçok kuruma ağır silahlarla yapılan saldırılar sırasında hedef alınan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’müz hizmet binasına zırhlı askeri araçlarla yapılan saldırılar ve savaş uçağı tarafından düzenlenen bombardıman sonucu meydana gelen ağır hasar, bu sırada patlayan şehir şebekesi ve kanalizasyon sularının binaya dolması sebebiyle müdürlüğümüz fiziki ve dijital arşivinin gördüğü zararın bir sonucu olarak bazı belgelere erişimin mümkün olamadığı hususunun da göz önünde bulundurulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.”
Kaynak: ANKA