Kılıçdaroğlu: Kürt sorunu vardır, çözüleceği yer Meclis'tir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bir Kürt sorununun olduğunu söyleyip çözüm için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) işaret etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır gezisinin son gününde Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen 'Tigris Diyalogları Türkiye'de Muhalefet ve CHP'nin Tutumu Toplantısı'nda konuştu.
CHP’nin anayasa değişiklikleri konusunda en net parti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ‘yetmez ama evet’ eleştirisi getirdi.
'VERDİĞİNİZ DESTEK TÜRKİYE'Yİ BU NOKTAYA GETİRDİ'
Değişikliklerin Türkiye açısından yanlış olduğunu belirterek, “Biz bunun ısrarla yanlış olduğunu, bu sürecin Türkiye’yi farklı bir yere taşıyacağını defalarca söyledik. ‘Ama hayır, ama evet yetmez biz buna destek veriyoruz’ dendi. Verdiğiniz destek Türkiye’yi bu noktaya getirdi” dedi.
Altı siyasi partinin başlattığı parlamenter sisteme dönüş çalışmalarının demokrasi açısından önemli olacağını söyleyerek, yeniden inşa sürecini anlattı. Partilerin ‘benzemezler’ olsa bile ortak hedeflerinin olduğuna dikkat çekti. Anayasa konusunda planladıkları ve 28 Şubat’ta duyurdukları değişiklikleri paylaştı.
HDP’ye açılan kapatma davasına da değinen Kılıçdaroğlu, partilerin demokrasi açısından vazgeçilmez olduklarını ve kapatılmamaları gerektiğini söyledi.
‘Helalleşme’ başlığına ayrı bir bölüm ayıran CHP lideri, Kürt sorununun olduğunu ve bunu çözmek için de adresin Meclis olduğunu belirtti:
“İkinci yüzyıla çağrı beyannamemize ‘Kürt sorununu çözeceğiz’ diye bir madde de koyduk. Var olan bir sorun var ve çözeceğiz. Bazıları böyle bir sorun yok diyor. Onlara göre olmayabilir. Beş temel ilkemiz var. Birincisi sorunun nerede çözüleceğine karar vermemiz. Sorun TBMM’de çözülür. Bunu en başından beri söyledim. Sorunun nasıl çözüleceğine dair Sayın Erdoğan’a mektup da gönderdim.
'SORUNU ÇÖZMESİ GEREKEN İNSANIN SAMİMİ VE DÜRÜST OLMASI LAZIM'
İkincisi sorunu çözmesi gereken insanın samimi ve dürüst olması lazım. Üçüncüsü gizli kişisel bir ajandası olmayacak. Dördüncüsü millete açıklamayacağı anlaşmalara girmeyecek. Beşincisi de süreç devam ederken hem parlamentonun hem milletin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bizim görüşümüz bu.”
KÜRDİSTAN ÇIKIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLERİ YANITLADI
Çok tartışılan ‘Kürdistan’ çıkışına dair gelen eleştirileri de cevaplandıran ana muhalefet lideri sözlerine şöyle açıklık getirdi:
“‘Kürdistan’ lafı dolayısıyla da söylediniz. Bir bölgesel tanım olarak -hatırlamıyorum da zaten sorunun boyutunu da hatırlamıyorum- Kürdistan lafını bir bölgesel ayrımcılık olarak tanımladığımız için bunu kabul etmediğimizi söyledim ama Irak anayasasında Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi var zaten. Biz buna itiraz edemeyiz. Anayasa, Irak devletinin kendi anayasası. Bir buraya heyet de gönderdik niye karşı çıkalım? Kaldı ki bizim akrabalıklarımız var. Sadece Kürtlerle değil diğer halklarla da akrabalık ilişkilerimiz var. En ufak bir endişem yok. Altı liderin üzerinde anlaştığı temel konulardan birisi de bölgesel barışı sağlamaktır.”
'ÖZÜR DİLEMEMİZ LAZIM'
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Siyaset elbette ki var olan sorunları çözecektir. Helalleşme dediğim zaman ‘Adam bu kadar devleti soydu gel helalleşelim diyorsun. Nasıl helalleşeceğim’ diyenler oldu. Helalleşme, gücü elinde tutanın yaptığı haksızlıkları kabullenip onunla helalleşmek demektir. Roboski’de gençler öldürülürken bir hata var. O zaman bizim bu hatayla yüzleşmemiz varsa telafi etmemiz lazım. En azından ailelerinden özür dilememiz lazım. Toplumun kucaklaşmaya ihtiyacı var. Eğer ülkeye huzuru, barışı getireceksek kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Hatalarımızı görmemiz lazım, yüzleşmemiz lazım. Varsa çıkıp özür dilememiz lazım.
'ANLATIRKEN GÖZYAŞLARINI TUTAMADILAR'
Diyarbakır hapishanelerinde işkence gören beş kişiyle görüştüm. Anlatırken gözyaşlarını tutamadılar. Siz bunlarla nasıl helalleşeceksiniz? Yaptığınız hatayı görüyorsunuz o zaman oturup yüzleşeceksiniz. Bunu yapmazsanız toplumsal barışı sağlayamazsınız. Diyarbakır hapishanesi yapacaksanız müze yapın. Oralarda işkenceler yapıldığını görsünler.
'KARA BİR LEKE'
Eğer siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıysa siyasi partilerin kapatılmaması lazım. Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay’da bir tek kararın altına imza atmayan kişinin Yargıtay’dan AYM’ye atanması kara bir lekedir. Lekeye sahip çıkanlar var bu ülkede. Buna en sert tepkiyi biz gösteriyoruz. Söylemeye de devam edeceğiz. Anayasa Mahkemesi birilerinin babalarının çiftliği değildir.
'SEÇİMLE GİDER'
Seçimle gelen seçimle gider. Seçimleri millet iradesi tecelli etsin diye yapıyoruz. Belediye başkanını görevden alıyorsunuz, yerine kayyum atıyorsunuz. Sonra demokrasiden söz ediyorlar. Buna da karşıyız. Kayyum ilkesine karşıyız.
'BELEDİYE BAŞKANLARI GÖREVDEN ALINAMAZ'
Ne demek OHAL? Düşüncelerini ifade etti yüzlerce barış akademisyeni kapının önüne konuldu. Barış akademisyenleri ne yaptı ellerine silah alıp bu adamlar dağa mı çıktı? Hiç kimse düşüncelerinden ötürü atılamaz. Belediye başkanları görevden alınamaz. Olağanüstü bir olay oldu Meclis’i toplarsın karar alınacaksa Meclis’ten alınır. Neden yetkiyi bir kişiye veriyorsunuz?
Seçim barajı yüzde 10. 12 Eylül darbe ürünü bu. Adil bir oranı değil. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmıyor. Yüzde 3 olsun dedik. Yüzde 3 oy olan bir partinin milletvekilinin parlamentoda olması demokrasiyi güçlendirir.
'AİHM KARARLARI UYGULANACAK'
AİHM kararları kesinlikle uygulanacak. Uygulamayanlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacak. İnsan Hakları ve Eşitlik Komisyonu kurmaya karar verdik. Eşitliğin olmadığı yerde insan hakları mı olur? Bu konuda da Paris ilkeleri göz edilerek kararlar aldık.
Siyasi partilere yapılacak yardımlar konusunda yüzde 1 oy olan partilere de yardım yapılma konusu benimsendi.
'ERDOĞAN'IN OLİGARKLARI'
Beşli çete var ama söz verdim. Beşli çetenin sadece Türkiye’deki elde ettiği haksız kazançları değil kaçırıp Londra’ya götürdüğü paraları da Türkiye’ye getireceğiz. Kim kul hakkı yediyse hesabını sormak zorundayım. Bunlar Erdoğan’ın oligarkları. İktidar partisini de finansal olarak destekleyen temel grup bu grup.”