Gazi Katliamı'nın yıl dönümü: Cellatlar 27 yıldır cezasız kaldı

Gazi Mahallesi’nde gerçekleştirilen, 22 kişinin öldüğü katliamın bugün 27’nci yıldönümü. Gazi Katliamı, 27 yıldır karanlıkta.

Gazi Katliamı'nın yıl dönümü: Cellatlar 27 yıldır cezasız kaldı

Tarih 12 Mart 1995. Maraş’tan 17, Çorum’dan 15, Sivas’tan da 2 yıl sonra yine Alevi yurttaşların yoğunluklu yaşadığı İstanbul Sultangazi’deki Gazi Mahallesi’nde 22 kişi katledildi, 600’den fazla yaralı vardı. Katleden Maraş, Çorum ve Sivas’ta da olduğu gibi yine kontrgerillaydı. Katliam tanıklarının, “Polisler ölü ve yaralılarımızın üzerinde basıyordu” sözlerine rağmen yalnızca iki polis hakkında ceza kararı verildi, onlar da çok kısa bir süre kaldıkları cezaevinden ‘Rahşan Affı’yla tahliye edildi. Gazi Katliamı, ülke tarihinin en dibine itilip karanlıkta bırakıldı.

Bundan tam 27 yıl önce akşam saatlerinde Gazi Mahallesi’ndeki 3 kahvehaneye kontrgerillalar, şoförünü öldürdükleri bir taksiyi çalıp içinden ateş açtı. Bu saldırıda Halil Kaya adlı yurttaş hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Saldırıyı protesto etmek isteyen yurttaşlar, Emniyet’in olaya geç müdahale ettiklerini belirtti. Polisin bu protestoya yanıtı ise halkın üzerine ateş açmak oldu. Açılan ateş sonucu Mehmet Gündüz adlı bir yurttaş yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi de yaralandı. Daha sonra günler süren protestolar nedeniyle Gazi ile birlikte iki mahallede daha sokağa çıkma yasağı getirildi ancak eylemler yayıldı. Katliam sırasında dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Amiri Necdet Menzir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller’di. İstifaları istendi ancak bu gerçekleşmedi.

15 Mart’ta Ümraniye’deki 1 Mayıs Mahallesi’nde sokağa çıkan yurttaşlar da saldırıya uğradı. Çok sayıda kişi öldü, yaralandı. Ümraniye Katliamı davası ise tüm karartma girişimlerine rağmen 200’den fazla polisin yargılanmasıyla sürüyor.

ANILACAKLAR

Katliamda yitirilenler için bugün saat 12.00’de Gazi Cemevi’nin önünde toplanılıp eski karakola gidilecek. Yurttaşların vuruldukları yerlere karanfiller bırakılacak. Eski postanenin önünde saat 13.00’te basın açıklaması gerçekleştirilecek daha sonra Gazi Mezarlığı ziyaret edilecek.

ZEHİR GİBİ GEÇEN 27 YIL

BirGün'den Dilan Esen'in haberine göre Katliamda 24 yaşındaki kızı Zeynep’i kaybeden Cemal Poyraz, “27 yıldır sadece hayatımızı zehir ettiler” diyerek sözlerine başladı. Davadan zaten bir beklentilerinin olmadığını söyleyen Poyraz, “Bu işi organize edenlerin Gazi Mahallesi’ni seçmesi tesadüf değildi. Bu işi planladılar sonra tetikçilere verdiler. Önce Halil Kaya’yı öldürdüler, insanlar sokağa dökülünce de diğerlerini” diye konuştu.

“Olay yerine gittik, Zeynep’im vuruldu” diyerek yaşadıklarını anlatan Poyraz, şöyle konuştu: “CHP’nin muhalefet şerhinde 11 tane uzun menzilli silahların gönderildiğine dair bilgiler vardı. Bunların kimler tarafından gönderildiğine ilişkin isim yoktu. Arkasında kimler var? Öldürme talimatını, silahı kim verdi? Bu cellatlar eğer suçlarının cezasını çekmiş olsaydı, bu katliamların cezasını çekmiş olsalardı bu katliamlar bugüne kadar devam etmezdi.”

Poyraz, “İnsanlar çekilmeye başladığı sırada sabaha karşı saat 04.30 gibi panzerlerle sivil insanları katlettiler. Bu insanlar ceza mı aldı? 20 polisin içinde 2 polis az cezayla bırakıldı. Tam bir şebeke halinde, kontrgerillalar talimat veriyor, ayakçı kesimler de bu işi yapıyor. Bu insanlar durduk yere nasıl katledilir?” diye sordu.

Öldü sanılıp çöp kutusuna atılan Özlem Tunç’un yaşadıklarını hatırlatan Poyraz, şunları ifade etti: “Yaralı çocukları nasıl tekmelediklerini gördük. ‘Bırakın bu komünistler gebersin’ dediklerini duyduk. Adem Albayrak çoluk çocuk demeden öldürüyordu, Mehmet Gündoğan, Ercan Ersoy, Sedat Peker, Mehmet Tokuş, Alparslan Arslan, daha niceleri… Hepsini o sokakta gördük. Bunların hangisi ceza aldı?”

Kızı Zeynep’in mezarına bile saldırdıklarını söyleyen Poyraz, “Anıt şeklinde mezar taşı yaptırdık. Akşamüstü gizlice taşları yerine koyalım dedik. Polis arkadaşlarımızı gözaltına aldı. Kin, nefretleri bitmedi. Kapımızın önüne karakollar kuruyorlardı, tehdit ediyorlardı.”

Henüz 17 yaşındayken öldürülen Sezgin Engin’in ağabeyi Ergin Engin ise Gazi’nin tepkisini koyan, sesini çıkartan bir mahalle olduğunun altını çizdi. Engin, “Maalesef burada halka yönelik hunharca bir katliam gerçekleştirdiler. 17 yaşından 80 yaşına kadar ayırmaksızın katlettiler. Adem Albayrak denilen namussuzun, namlusundan çıkan kurşun 5 kişiyi öldürdü” dedi.

'BİZİ SİNDİREMEZLER'

Engin, şöyle konuştu: “Emniyet ve kaymakamlıkta da beyan ettik. 27 yıllık bir zaman diliminde her sene bunu yapmak zorunda mısınız, diyorlar. Değer yargılar tartışılmaz, herkesin bakış açısına göredir. Yaşamımız var oldukça anacağız, devam edeceğiz. Türkiye’deki insanların sesi olacağız. Burada Sivas’tan, Maraş’tan, Çorum’dan gelen bir katliam var. Sindirmeye, yok etmeye çalıştılar ama sindiremediler. Şehitlerimiz acımız ama onlar ölebileceklerinin bilinciyle yaşadılar. Önemli olan tarihe ismini altın harflerle yazabilmektir. Gazi şehitlerimiz de bunu yaptı.”

ÜMRANİYE’DE ZAMANAŞIMI TEHLİKESİ

Gazi ve Ümraniye Katliamı davalarının avukatlarından Gülizar Tuncer, yargılamada yaşananları şöyle anlattı: “İlk davalar halk aleyhine açıldı, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet’ ve ‘mala zarar vermek’ten. Sonraki süreçte 20 polis hakkında Eyüp Savcılığı iddianame hazırladı, davadan açılınca hemen Trabzon’a gönderildi. Polislerin güvenliği gerekçe gösterildi. Sonra yargılama ilk celsede sanıklar polis olduğu için durdu. 22 ay boyunca Yargıtay’a gitti geldi. Mahkeme ‘başkanı’ ben tarafsız değilim davadan çekiliyorum’ dedi. Sadece polisler Halil Gündoğan’la Adem Albayrak her öldürdükleri kişi için 1 yıl 3 ay gibi cezalar aldı. Bunu bile çok gördü Yargıtay ve kararı bozdu. Sonrasında zaten ‘Rahşan affı’ diye bilinen yasa gereğince cezaları ertelendi. Tutuklu kalıp kalmadıkları bile belli değildi.

Tansu Çiller, Mehmet Ağar, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü… Bunların hepsi 90’ların, anlı şanlı özel savaş konseptinin mimarları. Bu katliama emir verenler, azmettirenler hakkında dava açılmasını istedik, açılmadı. Büyük bir cezasızlık yaşandı.

Ümraniye’ye de yıllarca takipsizlik kararı verilmişti. 2005’te AİHM ihlal kararı vermişti. Sonra kapatılan dosya yeniden açıldı. Yargıtay’a gitti dosya zamanaşımı gerekçesiyle. 2025 yılında tamamen zamanaşımı süresi dolmuş olacak. Biz insanlığa karşı suçtan yargılama yapılmasını ve bu nedenle zamanaşımını işletemeyeceğimizi savunuyoruz. Katliam davası 14 Mart’ta Anadolu Adliyesi’nde görülecek."