Gezi davasında skandal karar: Osman Kavala'ya müebbet, 7 kişiye 18'er yıl hapis cezası
Üçüncü Gezi Parkı davasında Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay'a 18'er yıl hapis cezası verildi. Bu isimlerin hepsi tutuklandı.
Yargılama sürecinde yaşananlarla yalnızca Türkiye'de değil, uluslararası kamuoyunda tepki çeken ve şimdiden hukuk tarihine bir 'skandal' olarak adını yazdıran üçüncü Gezi Parkı davasının karar duruşması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Gezi'yi savundukları için bir kez daha hakim karşısına çıkan isimler, uzun yargılama süreci sonunda ağır cezalara çarptırıldı.
1637 GÜNDÜR NEDEN TUTUKLU OLDUĞUNU BİLMEYEN KAVALA'YA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET
Hakkında hiçbir hüküm bulunmadan 1637 gün cezaevinde tutulan iş insanı ve insan hakları aktivisti Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. İçinde AKP'den milletvekili aday adayı olan bir ismi de barındıran mahkeme heyeti, iş insanını 'casusluk suçlamasından' ise beraat ettirdi.
Gezi davasına bakan hakimin AKP'den milletvekili aday adayı olduğu ortaya çıktı
YAPICI, ATALAY, KAHRAMAN, MATER, EKMEKÇİ, ÖZERDEN VE ALTINAY'A 18 YIL HAPİS VE TUTUKLAMA
Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Yiğit Ekmekçi, Mine Özerden ve Hakan Altınay'a da 18 yıl hapis cezası verildi ve kaçma şüphesiyle tutuklanmalarına hükmedildi.
Bu noktada Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) hak ihlali kararı bulunduğunu, ancak Türkiye'nin bu karara uymamakta ısrarcı olduğunu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Kavala'yla ilgili AİHM kararını uygulamadığı gerekçesiyle Türkiye için yaptırım prosedürünü başlattığını hatırlatalım.
18 yıl hapis cezasına çarptırılan 'sanıklardan' avukat Can Atalay'ın karar duruşmasının bir önceki oturumunda mahkeme heyetine "Sırf Recep Tayyip Erdoğan istiyor diye bize ceza vereceksiniz" diye seslendiğini de not düşelim.
TUTUKLU OLDUĞU SUÇTAN BERAAT ETTİ
13. Ağır Ceza Mahkemesi, Osman Kavala hakkında "Hükümeti kaldırmaya teşebbüs" suçlamasından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Casusluk suçlamasından ise beraatine hükmetti.
Osman Kavala, daha önce görülen Gezi davasında 18 Şubat 2020 tarihinde beraat etmişti. Kavala, Silivri Cezaevi'nden tahliye olmadan gözaltına alınmış ve 19 Şubat 2020'de bu sefer "casusluk" suçundan tutuklanmıştı.
Bugün görülen duruşmada, Kavala'ya daha önce beraat ettiği suçlamadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Tutuklu bulunduğu "casusluk" suçlamasından ise beraat etti.
Gezi’nin hukuksuz yargı tarihi 2: Avrupa’yla büyüyen kriz, müebbet talepleri
Gezi'nin hukuksuz yargı tarihi 1: Soruşturma nasıl başladı, hedefte kimler vardı?
BİR HAKİM KARARA ŞERH DÜŞTÜ: DİNLEMELER HUKUKSUZ, DOSYADA DELİL YOK, BERAAT VERİLMELİYDİ
Karar oy çokluğu ile alınırken karara karşı çıkan bir hakim ise karşı oy kullandı. Hakimin karşı oy yazısında dosyada dinleme kayıtlarından başka delil olmadığı, dinleme kayıtlarının ise hukuka aykırı alındığı belirtildi.
Dinleme kayıtlarının hukuki kabul edilmesi halinde dahi, bu kayıtları destekleyen hiçbir somut delil bulunmadığına dikkati çeken hakim, “Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraati, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim” ifadesine yer verdi.
Gerçek Gündem, karar gününde yaşanan gelişmeleri dakika dakika takip etti:
OSMAN KAVALA'YA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS
18.34 - Aranın ardından mahkemete heyeti kararları açıkladı. Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 'Casusluk' suçlamasından beraat eden Kavala'ya müeebet, 'hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlamasından verildi.
Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye 18 yıl hapis cezası verilirken; söz konusu isimler hakkında kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklama kararı çıkarıldı.
'ZULME KARŞI DİRENECEĞİZ'
Hakkında 18 yıl hapis ve tutuklama kararı verilen Can Atalay, salonda yaptığı konuşmada, ''Şunu bilin zulme boyun eğmeyeceğiz. Zulme karşı direneceğiz. Hiçbir hukuka aykırı işlemi kabul etmeyeceğiz'' ifadelerini kullandı.
'BU YARGI SUİKASTIDIR'
17.40 - Mahkemeye heyeti hüküm kurulması için duruşmaya ara verdi.
17.30 - Savunmaların ardından hakim yargılananlara son sözlerini sordu.
Osman Kavala: ''AİHM’in tutukluğumda siyasi faktörlerin rol oynadığı kararından sonra aynı delil olmayan delillerle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hukuki değildir, olmaz. Bu yargı kullanarak yapılan bir suikast girişimidir.''
Mücella Yapıcı: ''Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım. Hiçbir zaman şiddeten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim. hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım.''
Çiğdem Mater: ''Bu iddialarla yargılanmayı esefle karşılıyorum. Darbeci olarak yargılanmayı kabul etmiyorum. Protestolar sırasında gençleri öldürenlerin peşine düşülmesini beklerdim, ama onun yerine bu dava açıldı. Osman Kavala'nın hayatından çaldığınız 4.5 yılı geri veremezsiniz.''
17.27 - Söz alan Can Dündar'ın avukatı Abbas Yalçın, ''Bir gün mimarlar, gazeteciler, tiyatrocular bir araya gelmiş hükümeti ortadan kaldırmaya çalışmış! Benim müvekkilim de bir kanal kurmaya çalışmış. İyi ki işini iyi yapmaya çalışan onurlu insanlar var. Mahkemeden de bir talebim yoktur'' dedi.
17.01 - 5 dakikalık aranın ardından duruşma devam ediyor.
16.56 - Savunmaların ardından duruşmaya 5 dakika ara verildi.
16.47 - Osman Kavala'nın avukatlarından Tolga Deniz Aytöre ise ''Organizasyondan bahsediyorsunuz. Cebir ve şiddet unsurunu sağlamak için çArşı davasıyla birleştirdiniz, sonra ayırdınız. Biz çArşı'yı organize etmediysek kimi organize ettik?'' dedi.
16.23 - Avukat Köksal Bayraktar, müvekkilerin tahliyesini talep etti.
Köksal, ''Müvekkillerimiz müsnet suçları işlememiştir, suçun unsunları oluşmamıştır. Olaylarda aktif olarak bulunmamıştır. Tutukluluk halinin sona erdirilmesi ve hakkında beraat kararı verilmesini talep ediyoruz'' ifadelerini kullandı.
15.35 - Avukat Köksal Bayraktar, davanın siyasi olduğunu belirterek "Üzerine bir şey söylemeye gerek yok. Bu dava olağan dışı bir davadır. Bugüne kadar 20 hakim değişmiştir bu davada" diye konuştu. Devamında şunları söyledi:
"İddia makamı Gezi eylemleriyle ilgili 'kalkışma' diyor. Kalkışma ihtilal ve darbe demek. Terimleri doğru seçmek gerek. Biz ihtilalci veya darbeci deriz. Böyle bir hakkınız yok. Bu sözü söyleyemezsiniz.
Siz sürekli olarak 'baz istasyonları verileri ve HTS kayıtları' gerekçesiyle tutukluluğun devamına karar veriyorsunuz. 24 Mart 2015 tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesinin normal olduğunu belirtilmiş."
AVUKATLAR, AKP'DE SİYASET YAPAN ÜYE HAKİMİN DOSYADAN ÇEKİLMESİNİ İSTEDİ; MAHKEME HEYETİ REDDETTİ
15.30 - Bayraktar, bir dönem AKP'de siyaset yaptığı ortaya çıkan Murat Bircan'ı kastederek "Şu veya bu siyasi liderle bağı olan hakim karar veremez. Mahkemenin karar vermesi lazım; üyenin ya da heyetin çekilmesi olabilir. Duymazdan gelirseniz biz sizi reddediyoruz" dedi.
Avukat Tora Pekin de Bircan'ın dosyadan çekilmesi talebini yineledi. Ancak mahkeme heyeti, bunun davayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürerek talebi reddetti.
15.16 - Heyet, İşler'in konuşmasından sonra ara verdi. Üye hakim Murat Bircan'ın salondan çıkarken kendisiyle ilgili konuşulduğu için gülümsediği görüldü.
MAHKEME HEYETİNE TEPKİ: NE DEDİĞİMLE İLGİLENMİYORSUNUZ; BİRİNİZ SOLA BAKIYOR, BİRİNİZ DOSYA KARIŞTIRIYOR
14.32 - Avukat İlkiz'den sonra sözü, Taksim Dayanışması bileşenlerinin avukatlarından Evren İşler aldı.
"Yeniden kıymetlendirme lafının ne olduğunu bilen yok, ilk kez bu iddianamede duyduk. Herhalde kıymeti kendinden menkul. Önünüzdeki tape kayıtlarına baktığımız zaman bu dinlemeleri yapan hakimler ve emniyet mensupları delil üretmekten yargılandı ve cezalandırıldı. Mahkemenizde bir tek delil tartışması yaptırılmadı, bütün talepler reddedildi" değerlendirmesinde bulunan İşler, mahkeme heyetinin ilgisizliğine de tepki gösterdi:
"Zaten ne dediğimle de ilgilenmiyorsunuz. Biriniz sola bakıyor, biriniz dosya karıştırıyor. Olsun ben konuşayım yine de..."
(Çizim: Murat Başol)
İşler, devamında cuma günkü duruşmada meslektaşı Tora Pekin'in Mahkeme Başkanı Mesut Özdemir tarafından sözü kesildiği için tamamlayamadığı savunmayı okudu. Ardından şunları kaydetti:
"Manasız bir birleştirme süreci yaşadık, hemen sonrasında da hızlı bir ayırma kararı verildi. İstinaf mahkemesi kararında 'elinde bir delil yok bir de oraya bak' diyerek çArşı dosyasını işaret etti. Baktınız bulamadınız ve dosyayı iade ettiniz.
'HÜKÜMET KENDİNE YÖNELİK BİR KALKIŞMA OLDUĞUNU DÜŞÜNSE ALTI YIL BEKLEMEZDİ'
Hükümetin istifasını talep etmenin suç olmadığını tekrar etmek gerek. Sanıklar hakkındaki bu iddianame yazana kadar hükümetler defalarca kez değişti. Hükümet kendine yönelik bir kalkışma olduğunu düşünseydi altı yıl beklemezdi.
'ÜYE HAKİM MURAT BİRCAN AKP'DEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI OLMUŞ, TALİMATA GEREK VAR MI? ERDOĞAN'I SEVİYOR ZATEN'
Mahkeme heyetini oluşturan üyelerin ismini Google'a yazdığımızda üye hakim Murat Bircan'ın Bafra Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğü'nde çalışırken istifa edip hakim olduğunuzu görüyoruz. Murat Bircan aynı zamanda AKP'den milletvekili aday adayı da olmuş. Güveniyor. Bu dosyada Erdoğan ilk mağdur. Talimat vermeye gerek var mı? Üye hakim onu seviyor zaten, onun liderliğine."
13.30 - Aranın ardından Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman'ın avukatı Fikret İlkiz söz aldı. "Emniyete savcılığa talimat verme yetkisi verilirse ortaya 2 bin sayfadan fazla fezleke ortaya çıkar, 657 sayfalık bir iddianame ortaya çıkar" diyen İlkiz, şöyle devam etti:
'İSTANBUL 30. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BERAAT KARARI VERİRKEN 'ZEHİRLİ AĞACIN MEYVESİ' DEMİŞTİ'
"30. ACM'deki yargılamaya hiçbiriniz katılmadınız, orada neler konuşulduğunu bilmiyorsunuz. Biz tekrarların tekrarlarını yaşıyoruz. Yargı organları aynı şeyleri tekrarlatmak için insanları sanık yapma hakkına sahip değildir. Hükümete karşı suçlar kapsamında yapılmış bir dinleme yok bu dosyada. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararı verirken bunların zehirli ağacın meyvesi olduğunu söyledi.
'GEZİ'NİN FİNANSÖRÜ OLAMAZLAR, BEŞ PARALARI YOK'
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında Osman Kavala'nın Gezi'nin finansörü olmadığı belirtildi. Müvekkillerim de değildir, olamazlar da çünkü beş paraları yok.
(Çizim: Murat Başol)
'BEŞ YIL SONRA YARGILARSANIZ YİNE AYNI SAVUNMAYI YAPACAĞIZ'
İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk yargılama sırasında kaç iddianame düzenlerseniz düzenleyin aynı savunmayı yapacağını söyleyen Mücella Yapıcı, yine aynı savunmayı yaptı. Beş yıl sonra yine yargılarsanız yine aynı savunmayı yapacağız.
'BİZ BURADA NE YAPIYORUZ? BİR RİTÜELİ TAMAMLAMAK ÜZERE SAVUNMA YAPIYORUZ'
Avukat Tora Pekin konuşurken '48 dakika oldu' dediniz. Süre mi tutuyorsunuz? 10 dakika daha süre verdiniz. Bu savunma hakkının ihlalidir. O halde biz burada ne yapıyoruz? Bir ritüeli tamamlamak üzere savunma yapıyoruz. Bu insanlar size karşı ne kadar çok şey savundular! İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bekleyen bir dosyanız varsa getirin, bizi tekrar yargılayın! Hangi yasada yeri var bunun: 'Ne dersen de karar belli.'
(Çizim: Murat Başol)
Yargılanan sanıklar aslında yargılar. Şimdi siz bulunduğunuz yerden sanıklara bakıyorsunuz. Onlar da oturdukları yerden yargılandıkları için size sesini duyurmaya çalışıyorlar. Ravel, en bilinen eseri Bolero için 'İçinde hiç müzik yoktur' der. Adaletin dağıtıldığı yer mahkemelerdir ama ne yazık ki içinde hiç adalet yoktur."
12.51 - Ses sistemindeki sıkıntı nedeniyle duruşmaya yarım saat ara verildi.
'MAHKEMENİN BERAAT DIŞINDA BİR KARAR VERME OLASILIĞI YOK'
12.25 - Aranın ardından Gökçe Tüylüoğlu'nun avukatı Bahri Belen söz aldı. Mahkemenin beraat dışında bir karar verme olasılığının bulunmadığını vurgulayan Belen, "Müvekkilimin çalıştığı vakıfta yapılan denetimlerde hiçbir usulsüzlük bulunmadı. Müvekkilimin sorgusu da yapılmadı. Aslında bu dava hukukun siyasetle dansıdır. Siyaset dans etmek isteyebilir ancak hukukun böyle bir dansa izin vermemesi gerekir.. Başta müvekkilim olmak üzere dosyadaki sanıklar hakkında, mahkemenin siyasetin dışında hakimler olarak bir karar vermenizi talep ediyorum" diye konuştu.
12.07 - Avukat Hasan Fehmi Demir'in konuşmasını bitirmesinin ardından SEGBİS kaydının yenilenmesi için duruşmaya 5 dakika ara verildi.
(İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti - Çizim: Murat Başol)
'MÜVEKKİLLERİMİZ OLMAYAN SUÇUN SAVUNMASINI YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR'
11.28 - Avukat Emel Ataktürk'ün savunmanın ilk bölümünü tamamlamasının ardından Ekmekçi'nin diğer avukatı Hasan Fehmi Demir ikinici kısım için söz aldı.
Demir, "Bunlar 'Bana suçumu verin' davalarıdır. Çünkü bu davalarda suç yoktur, suçluluk inşa edilir, niyet okunarak suç yöneltilir. Müvekkillerimiz olmayan suçun savunmasını yapmaya çalışıyorlar. Yapmadıkları eylemleri kanıtlanmaları istiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bugün hapiste olan farklı fraksiyona mensup eski meslektaşlarının yöntemlerini tekrarlamakla kalmıyor, istismarcı anayasa alayışı ortamında temkinli davranırken, sanatı, hak savunusunu kriminalize etmeye çalışıyor" yorumunu yaptı.
'BU DAVA İNSAN HAKLARI İÇİN ÇALIŞANLAR VE SİVİL ALANIN YOK EDİLMESİNE YÖNELİK'
10.53 - Avukat Köksal'ın ardından Yiğit Ali Ekmekçi'nin avukatı Emel Ataktürk söz aldı. Bu davanın insan hakları için çalışanlar ve sivil alanın yok edilmesine yönelik olduğunu dile getiren Ataktürk, "Konusu suç olan eylemlerin yargılanması değil, hak savunucuları üzerinden tüm toplumun susturulmasını amaçlayan politik bir davadır" ifadesini kullandı. Ataktürk şöyle devam etti:
"Gezi ve Çarşı davaları yüksek mahkemelerde incelenirken siyasi otoriteler Gezi davası hakkında yorum yapmayı sürdürdü" Gezi ve Çarşı davaları yerel mahkemeye döndüğünde de müdahaleler sürdü. 30. ACM dosyaya daha hakimdi, beraat kararı verilmişti ama dosya tefrik aşamasına geldiğinde dosya hızla karara çıkarılmak için 30. ACM'ye değil mahkemenize verildi."
'DERHAL BERAAT KARARI VERİLMELİ'
10.25 - Duruşmada ilk olarak söz alan Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal oldu.
(Bozuk SEGBİS yayınıyla duruşmaya bağlanan Osman Kavala (solda) ve Tuğçe Duygu Köksal - Çizim: Murat Başol)
"Beraat kararının verildiği 18 Şubat 2020'den beri bu dosyada hiçbir ilerleme yok derhal beraat kararı verilmesi gerekir" diyen Köksal, ardından şunları kaydetti:
'BİR DELİL HUKUKA AYKIRIYSA KABUL ETSENİZ NE OLUR?'
"Beraatın aksi yönünde ne delil toplandı? Hangi delil tartışıldı? Ben değil sözlü beyanlarım, dosyaya eklediğim taleplerimin de okunmadığını düşünüyorum. Beraat kararı istinaf mahkemesince esastan bozulmadı. İstinaf, dosyanın delillerin tartışılmasını ve Çarşı davası ile birleştirilmesi talep edilmişti. Anlaşıldı ki o dosyadan aleyhe hiçbir şey çıkmayacaktı dolayısıyla ara karardan dönüldü. O karardan sonra derhal beraat verilmeliydi ama onun yerine dosya esas hakkında mütalaa için savcılığa verildiEsas hakkında mütalaada zımni beraat mütalaasıdır. (Dosyadaki tape'lerden bahsediyor) Bir delil hukuka aykırıysa kabul etseniz ne olur? Hukuka aykırı olan hukuka aykırıdır. Ceza kanunumuz net."
'DENİZ GÖZLÜĞÜ, GAZ MASKESİ VE SARGI BEZİ DELİL OLAMAZ'
Köksal, salonda dosyada delil olarak geçen deniz gözlüğü, gaz maskesi ve sargı bezini göstererek "Deniz gözlüğü basınçlı suya karşı korur, maske gaza karşı, sargı bezi ise copla fişekle yaralandıysa ona karşı. Bunlar delil olamaz" dedi.
10.10 - Duruşma başladı. Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekci ve sanık avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. Osman Kavala ise duruşmaya cezaevinden SEGBİS ile bağlandı.
'NİYETİNİZİ VE KORKULARINIZI BİLİYOR, BU ÇABALARINIZI REDDEDİYORUZ'
09.40 - Dava öncesinde Çağlayan Adliyesi önünde siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinin katılımıyla basın açıklaması yapıldı.
Metinde "Muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçak direnişin gerçekliği çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. Gezi'nin haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe karşı direnmenin adı olduğu, kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızla, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor. Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz" ifadesine yer verildi.
Ardından "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganları atıldı.