Erdoğan'ın yargı anlayışından bir kesit: 'Şöyle bir hafta nezarethanede kalsalar fena mı olurdu?'
Gazeteci Sedat Bozkurt, 28 Şubat soruşturmasının ilk zamanlarına değindi. Dönemin Adalet Bakanı'nın beklenen desteği vermediğini öğrenen Erdoğan'ın "Şöyle bir hafta nezarethanede kalsalar fena mı olurdu?" dediğini aktardı.
İş insanı Osman Kavala'nın ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay'ın 18'er yıl hapis cezasına çarptırıldığı Gezi Parkı davası, halen gündemdeki yerini koruyor.
Gazeteci Sedat Bozkurt, Kısa Dalga'da yayınlanan yazısında gelinen noktayı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamaları üzerinden değerlendirdi; geçmişten örnekle iktidarın 'yargı anlayışından' bir kesit ortaya koydu.
Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen hak ihlali kararı hatırlatılan Erdoğan, "AİHM'lik iş kalmadı, bitti bu iş" demişti.
'BU CÜMLE NORMALDE KURULMAMALIYDI'
"Bu cümle normalde kurulmamalıydı, çünkü AİHM’nin itirazı 'tutukluluk' haline ilişkindi ve 'hükümlülük' haliyle bunun ortadan kalkacağına inanılıyordu. Bu yapılmıştı yani. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ben buraya nasıl geldiğimizden biraz söz edeceğim, çok ilginç örneklerle hem de" diyen Bozkurt, şöyle devam etti:
'HEYETİNE DÖNEREK 'İŞTE DEVLET DEDİĞİN, GÜÇLÜ LİDER DEDİĞİN BÖYLE OLMALI' DEDİ'
"Başbakanlığa iyice ısındığı bir dönemde Erdoğan heyeti ile Azerbaycan’a resmi bir geziye çıkacaktı. Partili bir isim Azerbaycan’da cezaevinde bulunan bir yakını için ilgi ister, iyi davranmaları için. Erdoğan heyetler arası görüşmede Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev’e bu durumu iletir. Aliyev hemen yanındakilere dönerek talimat verir, mahkûm cezaevinden çıkarılır ve havaalanında Erdoğan’a teslim edilir. Bu Erdoğan’ın çok ama çok hoşuna gider ve kendi heyetine dönerek, 'İşte devlet dediğin, güçlü lider dediğin böyle olmalı' der.
'YARGI ARACILIĞIYLA HER ŞEYİ YAPTIRIYOR OLABİLMEYİ 'GÜÇ GÖSTERGESİ' OLARAK GÖRÜYOR'
Rahip Bronson gazeteci Deniz Yüce, casuslukla suçlanan İsrailli çift meselesinde, modelin ne olduğunu bu geçmişe ilişkin not anlatmaya yeterlidir sanırım. Erdoğan, yargı aracılığıyla her şeyi yaptırıyor olabilmeyi dışarıda bir güç göstergesi olarak görüyor. Bunun çok etkili olduğu ve liderliğini perçinleştirdiği inancında.
'ZEKERİYA ÖZ'LE GÖRÜŞMÜYOR DİYE SADULLAH ERGİN'İ ELEŞTİRDİ'
Ergenekon döneminde savcı Zekeriya Öz ile Erdoğan’ın var olan ilişkisi sır değil. Siyasetin iktidar olarak savcı, muhalefet olarak avukat olduğu acayip bir dönem, yargının ruhuna Fatiha okunmaya hazırlanılan günler. 25’i muvazzaf 102 general ile ilgili aniden bir tutuklama kararı çıkartılmıştı o günlerde. Kararı alan Zekeriya Öz’dü. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tüm komutanları merkez karargâhta topladı. Bu toplantı Başbakan Erdoğan’ı rahatsız etti. Yeni atanan adalet Bakanı Sadullah Ergin’i arayarak, sert bir tonda 'Neler yapıyor bunlar?' diye sordu. Haberi olmadığını öğrenince savcı Öz ile sürekli görüşmemesi nedeniyle de yeni bakanı eleştirdi.
Savcı Öz bu operasyonu hükümetin elini Askeri Şura’da güçlendirmek için yapmıştı ve kendi açıklamalarına göre de onay almıştı. Çünkü soruşturma geçiren subaylar terfi alamıyordu. Devreye Adalet Bakanı girdikten sonra İstanbul Başsavcısının Merkez Komutanlığına yazdığı yazı ile tutuklama kararları kaldırıldı. Mesele büyümedi, Öz ile Sadullah Ergin ilk ve son görüşmelerini de burada yaptılar, gergin ayrıldılar.
'ŞÖYLE BİR HAFTA NEZARETHANEDE KALSALAR FENA MI OLURDU?'
28 Şubat soruşturması kapsamında, havuz medyası da kıyısından köşesinden ilk işaret fişeğini patlatmıştı. Aralarında Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu gibi isimlerin yer aldığı '28 Şubat’ın medya ayağı'na operasyon yapılacaktı. Operasyonu yapacak savcılar hazırdı ve Erdoğan’la da bir biçimde temas halindeydiler. Soruşturmaya başlamak için Adalet Bakanından 'onay' olmasa da 'olur' bekliyorlardı. Çünkü dosya sıkıntılıydı ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda kendilerini savunacak kişi bakandı. Dönemin Adalet Bakanı bekledikleri desteği vermek yerine, 'dosyanız sağlamsa' koşulunu öne sürünce soruşturma yattı. Erdoğan bunu öğrenince, 'Şöyle bir hafta nezarethanede kalsalar fena mı olurdu' diye biraz da sitemle bu konuyu yakınlarına aktardı. (...)"