Sağlık Bakanı Koca'nın kurucusu olduğu Medipol’e tahsis edilen Ankara Tren Garı yerleşkesinin imar planları iptal edildi
ŞPO Ankara Şubesi’nin açtığı davayla, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Medipol Üniversitesi’ne tahsis edilen 50 bin metrekarelik Ankara Tren Garı yerleşkesinin imar planları iptal edildi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Ankara Medipol Üniversitesi’ne tahsis edilen 50 bin metrekarelik Ankara Tren Garı yerleşkesine dair açılan dava sonucunda imar planları iptal edildi.
TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şubesi, Medipol’e tahsis edilen TCDD arazinin imar planı değişikliğine ilişkin Ankara 9. İdare Mahkemesine dava açmıştı. ŞPO Ankara Şubesi’nden yapılan açıklamada, imar planlarının iptal edildiği duyuruldu.
Birgün gazetesinde yer alan habere göre “İmtiyazlı Medipol Planları İptal Edildi” başlıklı açıklamada, “Kıymetli kamu arazileri de özel hastane yatırımları adı altında sermaye gruplarına peşkeş çekilmektedir. AKP iktidarı boyunca hızla büyüyen Medipol ise, Unkapanı’ndaki Tekel Binası, Kadıköy’deki SGK arazisi, Kavacık’taki Karayolları arazisi, Atatürk Orman Çiftliği arazisi, Kadıköy`deki okul arazileri üzerinde de tahsisler marifeti ile özel hastaneler inşa etmektedir. Bu alanlardan biri ise Ankara’da TCDD Gar Sahası olarak bilinen alandır” denildi.
BİLİRKİŞİ RAPORU HAZIRLANDI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 06 Ağustos 2018’deki imar planı değişikliği ile TCDD Gar Sahası olarak bilinen alan, "Özel Üniversite Alanı"na dönüştürüldü. Cumhuriyetin simge mekanı olan alan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca`nın kurucusu olduğu TESA Vakfı tarafından plan değişikliğinden üç ay önce kurulmuş olan Ankara Medipol Üniversitesi`ne tahsis edildi. Bu plan değişikliğine karşı ŞPO Ankara Şubesi’nin açtığı davada ise bir bilirkişi raporu hazırlandı.
Bilirkişi raporunda, Medipol Üniversitesi’ne tahsis edilen alanın kullanımına yönelik “Kamu yararı düşünülerek kurulan şehir hastaneleri varken ve planlama alanı yakınında bulunan hastanelerin birçoğu şehir hastanesine taşınmışken konusu alanda ‘özel hastane’ kullanımı için yer ayırmak kamu yararına aykırıdır” ifadeleri de yer aldı.
Mevzuata aykırılıkların da sıralandığı raporda, “Parselin en az 1.50 metre, en çok 35.50 metrelik yapılaşma koşulları ile ‘Özel üniversite alanı’ olarak ilan edilmesi imar planı değişikliği mevzuatına aykırıdır. İmar planlarında sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesi esastır. Plan değişiklikleri ancak bu tür hizmetlerin iyileştirilmesi amacıyla yapılabilmektedir. Kaldırılan her sosyal ve teknik altyapı alanı için mevzuat gereği plan bütünlüğünü koruyarak yeni rekreasyon alanı getirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, dava konusu plan değişikliği sosyal donatı dengesini bozan bir nitelik taşımaktadır” ifadeleri yer aldı.
Bilirkişi raporunda tarihi Ankara Tren Garı yerleşkesi alanı için son 10 yılda üç ayrı plan değişikliği yapıldığına da dikkat çekilerek şu görüşlere yer verildi: “Kent merkezinde bulunan alanın plan değişikliklerine konu olması, hem kamu kaynaklarının akılcı kullanılmaması, hem de parsel düzeyinde yapılan bu değişikliklerle planlamanın bütünselliğini bozması açısından kamu yararına ve şehircilik ilkelerine aykırıdır.”
TALAN POLİTİKALARI
ŞPO’nun yaptığı açıklamada, bilirkişi raporunun ardından mahkeme imar planlarının iptaline karar verdiği açıklanarak şu ifadelere yer verildi:
“Şehir hastanelerini meşrulaştırmak uğruna kentin içerisinde hizmet veren hastanelerin kapatılmasının ardından, böylesi bir işlevsel dönüşümün gerçekleştirilmesi tutarsız ve kamu yararına aykırı kentleşme politikalarının en somut temsilidir. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin günden güne özelleştiği, dar gelirli yurttaşların bu hizmetlere ulaşmakta güçlük çektiği ve sınıfsal farklılıkların giderek derinleştiği 20 yıllık AKP iktidarında, Ankara‘nın en önemli kamusal mekanlarından biri daha bu talan politikalarıyla yok edilmektedir.
Toplumumuzun yaklaşık bir asırdır kazandığı değerleri yok etmek yerine bu değerleri korumak; tarihi, kültürel ve mimari değerlerle dolu alanları sermayeye ya da yandaş vakıflara tahsis ile değil, ‘gerçek’ kamu yararını gözeterek değerlendirmek amacıyla yürüttüğümüz mücadelemizi kararlılıkla sürdürmekte olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz.”