Mücella Yapıcı: Ne yazık ki ben de ‘şaşırmadım’
Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan mimar Mücella Yapıcı, yaşananlar karşısında 'ne yazık ki kendisinin de şaşırmadığını' söyledi.
Hukuk tarihine bir 'skandal' olarak geçen Gezi Parkı davasında mahkeme heyeti, Osman Kavala'yı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'yi 18'er yıl hapse mahkum etti ve tutuklanmalarına karar verdi.
Karar açıklandıktan sonra mahkeme heyetine, “8 çocuğun yanında benim 18 yıl yatmamın ne anlamı var? Vız gelir tırıs gider” diye seslenen mimar Mücella Yapıcı (72), Bakırköy Ceza ve Tutukevi'nde tutuluyor.
Yapıcı, cezaevinden Sözcü gazetesinden Fırat Fıstık'ın sorularını yanıtladı. “Neler yaşadığıma gelecek olursak… Hukuk, eşitlik ve adalet duygusunun bu denli ayaklar altına alındığı ve iktidarın emrine girdiği bu günlerde, şaşırma duygusunu kaybettiğini söyleyerek yapılan olağanüstü hukuksuzluk, yolsuzluk ve talanın normalleştirilmesine yol açıldığını düşünen, buna itiraz eden biri olarak ne yazık ki ben de ‘şaşırmadım" dedi.
‘HUKUK, EŞİTLİK VE ADALET DUYGUSU BU DENLİ AYAKLAR ALTINDA’
Karardan sonra cezaevine götürülürken neler yaşadınız, neler hissettiniz?
Zor bir soru bu. Belki de üzerine roman yazılır ama sorulana dek üzerinde hiç düşünmedim. Öncelikle öfkeli olduğumu hatırlıyorum. O sırada tek düşüncem, bugüne dek hiç ayrılmadığım ve yaşamın bütün yükünü birlikte omuzladığımız kızlarımın kendilerini ne kadar kötü hissettikleri, hissedecekleriydi. Ancak bugünlerde bizlerin, haklılığımızın verdiği direnç ve kararlılık ile kendimize iyi bakacağımızdan emin olduklarına inandığım için onlar için biraz rahatladım. Neler yaşadığıma gelecek olursak… Hukuk, eşitlik ve adalet duygusunun bu denli ayaklar altına alındığı ve iktidarın emrine girdiği bu günlerde, şaşırma duygusunu kaybettiğini söyleyerek yapılan olağanüstü hukuksuzluk, yolsuzluk ve talanın normalleştirilmesine yol açıldığını düşünen, buna itiraz eden biri olarak ne yazık ki ben de ‘şaşırmadım.'
‘GEÇCEK, GEÇCEK…’
Çok fazla destek mesajı atıldı, açıklamalar yapıldı. Dışarıdakilere bir mesajınız var mı?
Eksik olmasınlar bu mesajlar inanılmaz bir biçimde buradaki yalıtılmışlık duygusunu ortadan kaldırıyor. ‘Gezi direnişinin' her bir katılımcısı adına bu mesajları bağrımıza basıyoruz. Bu arada büyük bir özveriyle bizi ziyarete gelen, zaten zor olan yaşamlarından zaman çalarak bizleri yalnız bırakmayan bütün avukat arkadaşlarımıza, milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Özellikle büyük acılarına rağmen bizi, hiçbir şekilde yalnız bırakmayan ve artık kocaman aile olduğumuz, Gezi'den katledilen gençlerimizin ailelerine tüm yüreğimle teşekkür ediyorum. Geçcek, geçcek…
‘ÇİĞDEM'İN SİNEMACILIĞINI TACİZ EDEN DİZİLERİM BİLE VAR’
Çiğdem Mater Utku ile kaldığınız yerde bir de televizyon var sanırım. Neler izliyorsunuz?
Ne bulursak izliyoruz. Ancak özellikle haberler konusunda Halk TV ve Fox TV başı çekiyor. Dizilerimiz var. Magazin bile izliyoruz. Çiğdem'in sinemacılığını taciz eden dizilerim bile var… Garibim ne yapsın sesini çıkaramıyor ancak beni insan hakları örgütlerine şikayet etmekle tehdit ediyor. Bu arada şunu söylemek lazım, cezaevi televizyonunda her kanal çekmiyor.
Cezaevinde neler yapıyorsunuz, sıkıntılar neler, kitap okuyabiliyor musunuz?
Bakırköy Kadın Cezaevi'nin bir kütüphanesi var. Dilekçe ile liste istiyorsunuz. Bu arada cezaevi bir dilekçeler diyarı. Aklınıza gelen her şey için dilekçe yazıyorsunuz. O listeden 14 gün için üç kitap seçebiliyorsunuz. Çok uzun yıllardır alanımla ilgili araştırma, rapor, dava dilekçesi vb. gibi kurmaca olmayan kitaplar okuduğum için ne yazık ki çok fazla roman, öykü vb. kitaplar okuyamıyordum. Şimdi bol bol roman okuyarak bu açığı kapatacağım. Bakalım ne kadar sürer. Zira ilk altı kitapta yine ‘uluslararası cezaevi standartları' kitabını istemeden edemedim. Kendi alanımın yeni çıkan yayınlarına erişme imkanım olsun da isterdim.