Starbucks emekçileri anlattı: 'Kendimi kakao tarlasında çalışan ama kakaonun tadını bilmeyen işçiler gibi hissediyorum'
Fazla mesai ücretlerini alamadıkları ve yetersiz elemanla çalışıldığı için her işi yaptıkları için şikayetçi olan Starbucks işçileri, yaşadıkları zorlukları anlattı.
ABD’de ilk defa bir şubesinin tamamı 2021 yılında sendikalı olan ABD’li kahve zinciri Starbucks, daha sonra sendika çalışmaları yürüten çalışanlarını işten çıkarmasıyla gündem olmuştu. Çalışanlarına ‘Siyahların Yaşamları Kıymetlidir’ sloganını içeren kıyafetleri giymeyi de yasaklayan ABD’li şirket, aynı zamanda çalışanlarına dayattığı çalışma koşullarıyla da eleştirilerin odağı oluyor.
Sputnik'ten Burcu Okutan'ın haberine göre, Türkiye’ye de sirayet eden bu durum hakkında şirket çalışanları seslerini duyurmak amacıyla sosyal medya hesapları açtı. “Starbucks işçisinin aldığı aylık yol parası 255 TL. Bir adet tumbler satıldığında Starbucks 2 işçiye vermiş olduğu yol parasını çıkartmış oluyor” paylaşımıyla dikkat çeken işçiler, çalışma koşullarını Sputnik’e anlattı. Bağımsız Emek Sendikası Genel Sekreteri Sena Çakır ise sendikalaşma yolundaki süreci aktardı.
Starbucks işçisinin aldığı aylık yol parası 255 TL.Bir adet tumbler satıldığında Starbucks 2 işçiye vermiş olduğu yol parasını çıkartmış oluyor. pic.twitter.com/P2CiTgKbh2
— Starbucks Çalışanları (@Starbucksiscisi) April 29, 2022
"ELEMAN YETERSİZLİĞİ VAR, KİMSE İŞİNDEN VAKTİNDE ÇIKAMIYOR"
2019’dan beri Starbucks’ta çalışan bir işçi, şirketin vitrinindeki ‘güler yüzün’ işin arka tarafından geçerli olmadığı görüşünde:
“Bu işe girmeden önce herkes güler yüzlü, kahve yapılıyor diye düşünülüyor. Ancak girdikten sonra, işin arka tarafından böyle olmadığını görüyorsunuz. İşe ilk başladığım şube, bir üniversitenin yanı ve çok yoğun olan bir yerdi. Eleman yetersizliği var ve kimse işinden vaktinde çıkamıyor. Hiçkimse de bunun karşılığını, mesai ücretini almıyordu. Bu şube küçük ve dardı, personelin kendine ayırabileceği bir yeri de yoktu. Yerde yemek yediğimizi dahi hatırlıyorum. Sevkiyat alımları sıkıntıydı, erkek çalışan sınırlı olduğu için. Bir süt sevkiyatı geliyordu, koliler 40-50 kilo. Bunu taşımak zorunda kalıyorduk. Bir iş bölümü yok. Ben yeri geldiğinde bir kasiyer bir barista olarak da çalışıyorum.”
Sabah vardiyası için servisin saat 5’te aldığını söyleyen Starbucks çalışanı “Açılıştan önce de az kişi olduğumuz ve zaman kısıtlı olduğu için zorlanıyorduk. Yoğunluğun başladığı zaman da sevkiyat geliyordu. İçeride gelenlerle ilgilenen tek kişi kalıyordu, o da orada cebelleşiyordu. 6’da gelenin 2.30’da çıkması gerekiyor ancak bu zamana kadar hiç kimse bu saatte çıkamadı” dedi.
Pandemi ile birlikte daha az yoğun bir şubeye geçtiğini söyleyen işçi “Burada da mağaza müdürü değişti ve mobbing uygulamaya başladı. Benim anladığım kadarıyla kendi kadrosunu kurmaya çalışıyordu. Bekledi ki, kendim gideyim. ‘Sen bana saygı göstermiyorsun’ diye bir algı yarattı. ‘Benimle konuşmak zorundasın’ diye çalışanlar arasında baskı yapmaya başladı. Bu şekilde yıldıramayınca, bu sefer hakkımda yalan yanlış şeyler söylemeye başladı. Bölge müdürüne sanki ben söylemişim gibi bazı sözler aktarmış. Beni 2-3 defa bölge müdürüne şikayet etmiş, o da bana ‘hakkında disiplin süreci başlatacağım’ dedi. Aynı mağaza müdürü başka bir arkadaşımızla tartışınca hem beni hem onu gönderdiler. Bölge müdürüne kendimi anlatmaya çalışmama rağmen hiçbir şey değişmedi, mağaza müdürünü tarafını tuttu, olayı örtbas etti. Başka bir mağazaya gönderdiler. Hala beni gönderdikleri şubedeyim, olay örtbasla kaldı. Bölge müdürü dinlemedi bile” diye konuştu.
"ŞİRKETİN GENEL POLİTİKASI ÇALIŞANINA DEĞER VERMEMEK"
“Burada mutlu olarak çalışan hiç kimse yok. Herkes bunalmış, mutsuz durumda” ifadelerini kullanan çalışan “Geçenlerde bir şube 3 kişi toplu istifa etti, bunu sorgulamıyorlar bile. Çalışanlara gereken değer verilmiyor, kendilerini değersiz hissediyorlar. Bu Twitter hesabını açtığımızda herkes yazmaya başladı, herkesin sorunları aynı. Müşteri ile bir sorun yaşandığında, müşteri hakaret ve küfürler savursa bile sonucunda çalışan haksız çıkıyor, kınama, ceza alıyor. Ne olursa olsun, şirket çalışanını korumuyor. Bu sayfayı açtığımızda gördük, şirketin genel politikası çalışanına değer vermemek. Hiçbir değerimiz yok” dedi.
"KENDİMİ KAKAO TARLASINDA ÇALIŞAN AMA KAKAONUN TADINI BİLMEYEN İŞÇİLER GİBİ HİSSEDİYORUM"
Starbucks çalışanı, işe yeni başlayanlara yeteri eğitimin verilmediğini söyleyerek “Çalışanların çoğu üniversite mezunu ya da öğrencisi. Ben çalışmaya başladığımda sadece 2 gün içecek eğitimi verildi. Bunu da pandemiden sonra kaldırdılar. Herkes çalışırken öğreniyor. Yoğunlukta ne kadar öğrenebilirse. Yoğunlukta boş kalıp da, bir şeyleri öğretemiyorsun. ‘Biz markayı temsil ediyoruz’ diyorlar, ama insanlara bu markayı temsil edecek bilgiyi vermiyorlar. Kendimi kakao tarlasında çalışan ama kakaonun tadını bilmeyen işçiler gibi hissediyorum” diye konuştu.
"MÜDÜRLER 'DAVA AÇARIZ' DİYE TEHDİT EDİYOR"
Sendikalı çalışanların müdürler tarafından baskıya uğradığı haberlerini duymaya başladıklarına işaret eden çalışan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz henüz sendika açısından kendimizi açığa çıkarmadık. Mesela bir arkadaşa ulaştık, bölge müdürünün kendisinin sendikalı olduğundan haberi varmış ve baskı uyguluyormuş. İnsanlar işten atılırım diye korkuyor. İşe girdiğinizde bir sözleşme imzalatıyorlar ve bu sözleşmede çok ağır maddeler var. Hiçbir şekilde eyleme katılmayacaksın, şirket hakkında bir şey söylemeyeceksin, bu tür şeyler yaparsan hakkında dava açarız şeklinde bir sözleşme imzalattılar. Mağaza müdürleri de bu şekilde tehdit ediyor. Bir keresinde ağız aramak için ‘sendika kurulsa, insanlar seslerini duyursa’ gibi bir şey söyledim. Mağaza müdürüm bana ‘böyle bir şey yapmaya hakkın yok, şirketi kötülemiş oluyorsun, dava açarlar’ dedi. Çok fazla haksızlığa uğramış insan var. İşten çıkan bir arkadaşımız bir video paylaştı ve eski mağaza müdürü onu tehdit ettiği için kaldırmak zorunda kaldı. Arkadaşımız ‘yeni bulduğum işi araştırıyorlar, hakkımda kötü bir şey söylerler, bu işi de kaybetmek istemiyorum’ dedi. İnsanların yakasını bırakmıyorlar.”
“İşin komik tarafı, sizden beklenen Avrupa standartları ama verdikleri Türkiye şartları” diyen Starbucks işçisi “Yurtdışına gitmiş insanlar bize ‘çok şanslısınız, burada çalışıyorsunuz’ diyor. Biz burada asgari ücret alıyoruz. Dışarıdan çok şaşalı görünüyor. Büyük ve çok kazanan şirketlerin insanları sömürmesini anlayamıyorum, insanları sömürerek, ezerek büyüyorlar. İnsanların artık sessiz kalmaması gerekiyor, işi biz götürüyoruz. Biz Twitter hesabını açtığımızda 255 lira olan yol parasını 350’ye çıkardılar. Şu an bir tam akbil 600 küsür lira. Günlük verilen yemek parası 33.50’ydi, hesabı açtıktan sonra bunu 48.50’ye çıkardılar. Bu parayla bile doğru düzgün yiyip içemiyorsun, yetmiyor. Starbucks’ın en iş yapmıyor denilen şubesi bile günde 15 bin lira para yapıyor. Starbucks müşteri açısından çok mantıklı bir yer, herşey müşteriye yönelik” diye sözlerine son verdi.
Bağımsız Emek Sen Genel Sekreteri Sena Çakır, Türkiye’deki Starbucks çalışanlarının ABD’deki şartlardan farklı çalışmadığına dikkat çekti. Sendikaya üye olmanın mümkün olduğunu söyleyen Çakır “Başlıca problem, mağaza müdürü ve üzerindekilerden görülen mobbing. Kocaman bir yedek işsizler ordusu olduğu için işçinin yeterli değeri görmemesi, iş sağlığı ve güvenliğinin, mutluluk halinin önemsenmiyor olması. Mesela vardiya saatleri buna göre düzenlenmiyor. Normalde bir gece ile sabah vardiya art arda gelemez. Zaten kanunen de işçiyi en az 11 saat dinlendirmek zorundasınız. Fakat gece 11’de işten çıkıyorsunuz, eve gittiniz saat 12, sabah 5’te gelip servis sizi alıyor, sabah vardiyasındasınız. Bunu yaşayan çok fazla Starbucks işçisi var, korkunç bir şey. Zaten ücretler çok düşük. ‘En fazla baristasın, ne yapıyor olabilirsin’ deniyor ama Starbucks’ta kimse iş tanımına göre çalışmıyor. Baristalar kasaya da bakıyor, yük de çekiyor, yerleştiriyor da, temizlik de yapıyor” dedi.
"HUKUKA AYKIRI BİR MUTABAKATLA İŞÇİLERİN GÖZÜNÜ KORKUTUYORLAR"
Starbucks’ta işe başlayanlara hukuka aykırı bir sözleşme imzalatıldığına vurgu yapan Çakır “Starbucks’ta yaşadıklarını anlatmak için sosyal medya hesabı açan arkadaşlarımız bunu çok büyük bir korkuyla yapıyorlar. Çünkü hukuka da aykırı bir şekilde karşılıklı bir mutabakat imzalatıyorlar. İşyeri ile ilgili kamuya açık bir alanda, sosyal medyada eleştiri yapılamaz, bilgi paylaşılamaz gibi işçileri korkutan, sindiren ve sanki bu hukuki bir şeymiş gibi onlara gösterilen sözleşmeler imzalatıyor. Bu anlamda çalışanların buna karşı ses çıkarması da uzun sürdü. Zor oldu ama şu an iyi bir noktadayız” diye konuştu ve sendikalılaşma adına umutlu olduklarını belirtti.