Çarpıcı rapor/ Kadınlar katlediliyor, iktidar izliyor! 'Apartmanın kapısında oturuyor; bu ne biçim uzaklaştırma?'
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından yayımlanan raporda kadına yönelik şiddetle mücadelede ihmallerin yarattığı ölümcül sonuçlar incelendi.
GERÇEK GÜNDEM -
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nden AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan imzası ile çekilmesine tepkiler sürüyor.
İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ İHMALLERİ RAPORLADI
Kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik kamuoyunda tartışmalar sürerken İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından bugün yayımlanan "Türkiye’de Kadına Yönelik ve Aile İçi Şiddetle Mücadele - Korumadaki Zaafların Ölümcül Sonuçları" raporunda , Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede kolluk güçleri ve mahkemeler tarafından kadınları korumak amacıyla verilen tedbir kararlarına rağmen kadınların korunamadığına dair çarpıcı vaka örneklerine yer verildi.
Yargıya yansıyan olayların da yer aldığı metinde hükümet tarafından 2008-2014 yılları arasında yapılan araştırmalarda Türkiye'de her on kadından yaklaşık dördünün hayatının bir döneminde eşleri veya partnerleri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığı bilgisi de yer aldı.
Öte yandan ihmallerle ilgili yapılan soruşturmaların yetersizliği, ihmallerde sorumlu tutulan kolluk kuvvetleri hakkında soruşturmalar sonucunda alınan disiplin kararlarının kamuoyuna açıklanmadığına da RHW tarafından dikkat çekildi.
18 VAKA İNCELENDİ
Raporda mevcut veya eski eşleri ya da partnerleri tarafından uygulanan şiddete ilişkin kolluk güçlerine ve savcılıklara şikayette bulunan biri 2017 yılında, on yedisi 2019-2022 yılları arasında yaşanmış 18 aile içi şiddet vakası incelenirken, risklerin bilinmesine rağmen kolluk kuvvetleri ile yargının tedbir zaafları nedeniyle kadınların mağdur olduğu olayların sonucunun cinayet olduğu vurgusu yapıldı.
KORUMA ALTINDAKİ KADINLAR KATLEDİLDİ
Rapordaki dikkat çeken ihmaller ve rakamlar şöyle oldu:
*İçişleri Bakanlığı'nın kadına yönelik şiddet ile ilgili bir meclis komisyonuna sunduğu verilere göre 2016 ve 2021 yılları arasında öldürülen kadın vakalarının yaklaşık yüzde 8,5’inde, kadınların, cinayetin işlendiği sırada uygulanmakta olan koruyucu veya önleyici tedbir kararlarına rağmen öldürüldü
*2021 yılında öldürülen 307 kadından 38’i koruma altındaydı (Bu sayı vakalara ilişkin verilerinin tutulduğu önceki beş yıllık dönemin en yükseği)
*Türkiye’deki aile içi şiddet vakalarında kadınlar, onların kızları veya avukatları, yetkililerin harekete geçmesini sağlamak için, genellikle sosyal medya, zaman zaman da yazılı basın veya televizyon üzerinden seslerini duyurmak zorunda kaldı
*2012 yılından bu yana koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının uygulanmasında iller düzeyinde eşgüdüm rolü üstlenerek, aile içi şiddet mağdurlarının sosyal hizmetlere erişimini sağlayan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin (ŞÖNİM) veya bakanlık temsilcilerinin, İnsan Hakları İzleme Örgütü ile görüşmesine, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından izin verilmedi
*Mahkemeler tedbir kararından mağdurları habersiz bırakarak, kolluk kuvvetleri gerekli tedbirleri almayarak cinayete kadar giden vakalarda ihmallerin parçası oldu
Raporda incelenen örneklerden ve mağdurların RHW'ye verdikleri ifadelerden bazıları ise şöyle oldu:
Yemen Akoda: Evli olduğu erkek Eşref Akoda, önleyici tedbir kararlarını ihlal etse de kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. 24 Haziran 2021'de Eşref tarafından evinin önünde öldürüldü. Dosyadaki delillere erişim kısıtlandı.
Ayşe Tuba Arslan: Daha önce evli olduğu erkek Yalçın Özalpay’ın hakaret, tehdit ve yaralamalarıyla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişti. Açılan çok sayıda hakaret ve tehdit davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, para cezaları verildi. Yalçın Özalpay tedbir kararlarını defalarca ihlal etti, Arslan sekiz şikayette yetkililere bu ihlalleri bildirdi. Ancak mahkemeler, Özalpay'ın duruşmalarda ihlalleri ikrar etmesine rağmen delil yetersizliğini gerekçe göstererek, önleyici tedbir kararlarını ihlal ettiği gerekçesiyle Özalpay'a hapis ve benzeri yaptırımları uygulamadı. Arslan, 11 Ekim 2019'da Özalpay’ın bıçaklı ve satırlı saldırısında katledildi.
"BU NASIL UZAKLAŞTIRMA"
Mağdur kadınların bazılarının ifadeleri ise şöyle oldu:
Merzuka Altınsöğüt:
Bu arada sürekli uzaklaştırma kararları çıkarıyorduk. Genelde hep akşam ortalık sakinleştiğinde geliyordu hani insanlar ortalıkta yok. O saatlerde geliyordu. Hadi biz polisi arıyorduk. Polis bizi alıp karakola götürüyordu, ifadelerimizi alıp asayişe gönderiyordu. Sabaha kadar orada bekliyorduk. Bir kağıt veriyorlardı elimize. “Buyrun size uzaklaştırma kararı çıkardık, gelmeyecek.” Ama ertesi gün ben işten geliyordum, adam yine kapıda. Apartmanın kapısında merdivenlerde oturuyor. Bu ne biçim uzaklaştırma? Polisi arıyorum o gelene kadar zaten gidiyor. “E ne yapalım? Geldiğimizde yoktu. Yapabileceğimiz bir şey yok.
"ADAM SENİ SEVİYOR"
36 yaşındaki Saniye:
Karakola gittiğinizde önce kapı görevlisine, sonra bir memura, sonra amirine, sonra onun amirine kendinizi açıklamanız gerekiyor. Size yardım edebilecek kişiye ulaştığınızda, kafanız karışıyor, hayal kırıklığına uğruyorsunuz ve ağlamaya başlıyorsunuz. Haklarınızı bilmiyorsanız, dolanır durursunuz. Bir keresinde bir savcının katibi bana “bu adamdan ne istiyorsun? Adam seni seviyor. Onunla tanıştık ve sohbet ettik. Çok iyi biri gibi görünüyor” dedi. Çok fazla şikayet ettiğinde, kolluk kuvvetleri seni ciddiye almayı bırakıyor.
"KAFAMA SİLAH DAYADI, EVİMDE BENİ DÖVDÜ VE YÜZÜME ASİT DÖKMEKLE TEHDİT ETTİ; DELİL YETERSİZLİĞİNDEN KOVUŞTURULMADI"
35 yaşındaki Münevver Kızıl:
2013'ten bugüne kadar, S.T. ona geri dönmeyi reddettiğim için kafama silah dayadı, evimde beni dövdü ve yüzüme asit dökmekle tehdit etti. Tehditleri yüzünden iki kez intihara teşebbüs ettim. Polise ilk şikayetimi Nisan 2013'te yaptım ve o zamandan beri şikayette bulunmaya devam ettim. Toplamda, yetkililerden 5/1/a,c,d,e,f maddelerine dayanan 26 adet önleyici tedbir kararı ve koruma kararı aldım ve bana karşı ayrı eylemlerine yönelik en az 56 şikayette bulundum. Şikayetlerimin çoğu delil yetersizliğinden kovuşturulmadı.
"SÖZÜMÜ KESTİ VE KÜÇÜMSEDİ"
52 yaşındaki Esra:
Davamla ilgilenen aile içi şiddet birimindeki memurlar kibar, anlayışlı ve ilgililerdi. Yine de beni kendi arabalarıyla karakola götürmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bunun yerine, Ahmet'i kendi arabalarıyla götürdüler, beni de bana karşı tavırlarını korkunç bulduğum bir başka ekibin devriye arabasıyla götürdüler. Bir memur bana ne olduğunu sorduğunda, diğeri sözünü kesti ve küçümseyerek “evet, ne düşünüyorsun, sence ne söyleyecek?” dedi. İstanbul'un merkezinde yalnız yaşayan bekar bir kadın olmam sebebiyle memurun yargılayıcı ve tamamen uygunsuz bir tavrı olduğuna inanıyorum.
RAPORUN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN