Danıştay, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı'nın iptal istemini reddetti
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetti.
GERÇEK GÜNDEM -
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir gecede aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı kadınlar sözleşmeden vazgeçmedi. Kadın örgütleri, Sivil Toplum Kuruluşları ve siyasetçiler skandal kararı Danıştay'a taşıdı.
Aralarında CHP, İYİ Parti ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu tüzel ve gerçek kişiler tarafından AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararının iptali için 220 dolayında dava açıldı. Bu davalarda, "çekilme kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması" talep edildi.
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı açılan davaları duruşmalı gören Danıştay 10. Dairesi, sözleşmenin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı'nın iptali istemli incelemesini tamamladı.
Daire, Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini 3'e karşı 2 oy olmak üzere oy çokluğuyla reddetti. Çekilme kararını Anayasa'ya uygun bulan 3 üyeden biri ise Lütfiye Gözütok Akbulut oldu. Akbulut, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin AKP yönetiminde olduğu dönemde İBB'nin hukuk müşaviri olarak görev yapıyordu. Akbulut, 2018 yılında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Danıştay üyeliğine atandı.
AVUKAT LEYLA SÜREN: MAHKEMENİN TAVRI ŞU AN TÜRKİYE'DEKİ TÜM ÖZGÜRLÜK ALANLARINI RİSKE ATIYOR
Kararı Gerçek Gündem'den Filiz Gazi'ye değerlediren Avukat Leyla Süren, “Karar, kesinlikle hukuk çerçevesinde alınmış bir karar değil. Özetle, sayın Cumhurbaşkanı’nın kararlarının amacını biz tartışamayız, takdir yetkisidir diyor” ifadelerini kullandı.
Süren, İstanbul Sözleşmesi’ne yapılan bu yaklaşımın sadece kadınları ilgilendirmediğini söyleyerek “Bu çok tehlikeli. Mahkemenin tavrı Türkiye’deki şu an tüm sözleşmeleri ve özgürlük alanlarının hepsini riske atıyor” dedi.
Kadınlar İstanbul Sözleşmesi için meydanlara iniyor: "Hukuksuz kararı tanımıyoruz"
Süren, konuşmasına şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı’nın 9 sayılı kararnamesinin kendi kendine verdiği bir yetki var. Cumhurbaşkanı’na bu yetkiyi verdiği için de amacının dahi sorgulanamayacağını söylüyor. Anayasa’ya aykırılıktan dolayı Anayasa’ya Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekirdi. Çünkü Cumhurbaşkanlığı 9 sayılı kararnamesi açıkça Anayasa’nın 104. ve 90. maddelerine aykırı. Bahsedilen kararname zaten insan hak temelli sözleşmeleri kapsayan bir kararname değil. Taşıma, mal alışverişi gibi ticari anlaşmaları kast eden bir kararname aslında. Bu yönüyle de kanuna aykırı.”
Süren, kararın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmese bile amacının sorgulanabilmesine vurgu yaparak bugünden sonra olacaklara dikkat çekti:
“Bu kararı kabul edersek yarın Cumhurbaşkanı çocukların cinsel istismardan ve şiddetten korunmasını temel alan sözleşmeden de çıkabilir, diğer taraf olduğumuz sözleşmelerden de çıkabilir. Anayasa açıkça diyor ki, bu tür durumlarda usülün yanında bir de esasa bakmak gerekir. Yani imzanın çekilmesinde kamu yararı var mı? Bu da tartışılmıyor ve özetle, sayın Cumhurbaşkanı’nın kararlarının amacını biz tartışamayız, takdir yetkisidir diyor.”
Süren’e, söyledikleri ekseninde kararın, padişah fermanı niteliği yorumunda bulunduğumuzda ise şu yanıtı veriyor:
“İlk duruşmalarda Cumhurbaşkanı adına konuşan kişi böyle bir cümle sarf etmişti ve nitekim dilekçesinde de vardı. Cumhurbaşkanı’nın amacını sorgulayamayız, Cumhurbaşkanlık sistemi bunu gerektiriyor minvalinde bir beyanatı vardı. İstanbul Sözleşmesi’ne yapılan bu yaklaşım sadece kadınları ilgilendirmiyor. Bu çok tehlikeli. Mahkemenin tavrı Türkiye’deki şu an tüm sözleşmeleri ve özgürlük alanlarının hepsini riske atıyor.”
DANIŞTAY 10. DAİRESİ'NİN KARARININ TAM METNİ
KILIÇDAROĞLU: İKTİDAR OLDUĞUMUZDA İLK 24 SAAT İÇİNDE İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ TEKRAR YÜRÜRLÜĞE KOYACAĞIZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de muhabirlerin sorularına yanıt verdi.
Danıştay'ın İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptali istemini reddetmesine ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, "Bu millete sözüm var, iktidar olduğumuzda, Allah'ın izniyle olacağız halkın takdiri ile, ilk bir hafta hatta 24 saat içinde İstanbul Sözleşmesi'ni tekrar yürürlüğe koyacağız" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, karara sosyal medya hesabından tepki gösterdi.
CHP'Lİ MUHARREM ERKEK: DANIŞTAY BİR KİŞİNİN ANAYASA'YI YOK SAYMASINA DUR DİYEMEDİ
Erkek, "Danıştay, bir kişinin TBMM’yi, hukuku ve Anayasayı yok saymasına dur diyemedi" ifadelerini kullandı.
Danıştay, bir kişinin TBMM’yi, hukuku ve Anayasayı yok saymasına dur diyemedi. #İstanbulSözleşmesi #İstanbulSözleşmesiYaşatır https://t.co/NzPPJGkb07
— Muharrem Erkek ???????? (@MuharremErkek17) July 19, 2022
MERAL AKŞENER: BİZ GELECEĞİZ VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YENİDEN YAŞATACAK
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Bugün, kirli bir zihniyeti memnun etmek için verilen bu siyasi karardan sonra; Kadınlara yönelik her türlü şiddette, cübbelerini ilikleyip o imzayı atan parmakların izi olacak. Ama Az Kaldı. Biz geleceğiz ve İstanbul Sözleşmesi yeniden yaşatacak!" ifadeleriyle Danıştay'ın kararını eleştirdi.
HDP'DEN KARARA TEPKİ
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada karara tepki gösterdi.
Beştaş, "Danıştay tarafından verilen kararın hukuki olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi için hukuki ve siyasi olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Danıştay tarafından verilen kararın hukuki olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. #İstanbulSözleşmesi için hukuki ve siyasi olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
— Meral Danış Beştaş (@meraldanis) July 19, 2022
Bu dava biz bitti demeden bitmez. #İstanbulSözleşmesindenVazgeçmiyoruz pic.twitter.com/skRnEMh9rM
DAVANIN GEÇMİŞİ
Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi", Cumhurbaşkanı Kararının, 20 Mart 2021'de Resmi Gazetede yayımlanmasıyla feshedildi.
Kararda, "Türkiye Cumhuriyeti adına 11 Mayıs 2011'de imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin, Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesi gereğince karar verilmiştir." denildi.
Feshe ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, sözleşme hükümleri gereğince Avrupa Komisyonuna bildirimden 3 ay sonra yürürlüğe girdi ve Türkiye resmen sözleşmeden ayrılmış oldu.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştayda çok sayıda dava açıldı.
Danıştay 10. Dairesi, açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemlerini reddetmiş, iptal istemlerini ise duruşmalı olarak ele almıştı.
Duruşmalarda, Danıştay Savcısı, "bir işlem hangi usule uygun tesis edilmişse aynı usule uyularak feshedilmesi gerekmektedir. TBMM'nin uygun bulma kanunuyla yürürlüğe giren bir anlaşmanın feshi ancak TBMM'nin uygun bulma kanunuyla kaldırılması kararı ve cumhurbaşkanının uygun bulmasıyla yürürlükten kaldırılacaktır. Sadece cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez." görüşünü dile getirerek, işlemin iptaline karar verilmesini istemişti.
Türkiye'nin Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı sırasında İstanbul'da imzaya açılan sözleşme, "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılıyor.
Türkiye, sözleşme 11 Mayıs 2011'de imzaya açıldığında ilk imzayı atmış, 24 Kasım 2011'de parlamentosunda diğer ülkelerden önce onaylamış ve onay sürecini sonuçlandıran Bakanlar Kurulu Kararının 8 Mart 2012'de, Dünya Kadınlar Gününde Resmi Gazete'de yayımlanmasını takiben, 14 Mart 2012'de onay belgesini Avrupa Konseyi Sekreteryası'na sunan ilk ülke olmuştu.