Tarhan'da üçlü zirve | Erdoğan: Suriye’deki krizi biz çıkarmadık, tüm külfetinin bize yüklenmesi doğru değildir
İran'ın başkenti Tahran'da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin katılımıyla üçlü zirve sona erdi.
Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenen, "Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı" sona erdi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ev sahipliğinde, Tahran Uluslararası Konferans Salonu'ndaki toplantıya, Reisi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin katıldı.
Türkiye-Rusya-İran arasında başkent Tahran'da düzenlenen "Astana Formatında 7. Üçlü Zirve Toplantısı"nın açılışında üç ülkenin lideri de konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açılışta yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:
Astana Platformu, etkin çözümler üretebilen ve bunların hayata geçirilmesi amacıyla somut adımlar atabilen yegane girişimdir.
Milli güvenliğimize kast eden şer odaklarını Suriye'den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak Rusya Federasyonu ve İran'dan beklentimiz, (Suriye'de terörle) mücadelede Türkiye'ye destek olmalarıdır.
PKK, PYD, YPG terörü hepimizin ortak meselesidir. Astana garantörleri olarak bugüne kadar sergilediğimiz işbirliğini sürdürerek bu hedeflere el birliğiyle ulaşacağımıza yürekten inanıyorum. Ancak Suriye'nin huzuruyla birlikte toprak bütünlüğü karşısındaki en önemli tehdit terör belasıdır.
Suriye halkına yapılacak en büyük iyilik, bölücü terör örgütünün (PKK, PYD, YPG) işgal ettiği topraklardan tamamen sökülük atılması olacaktır. Bölgemizin geleceğinde bölücü teröre ve uzantılarına yer olmadığının kesin olarak anlaşılması gerekiyor.
PKK, PYD, YPG unsurlarının sınırlarımızdan en az 30 km öteye tamamen çekilmesi zamanında yapılan mutabakatların bir gereğidir. Ancak bu hala gerçekleşmemiştir. Tel Rıfat ve Münbiç terör yatağı haline dönüşmüştür. Terör örgütünün sığındığı bu limanları temizlemenin vakti esasen çoktan gelmiştir.
'TOPLANTILAR DÜZENLİ ŞEKİLDE DEVAM ETMELİ'
(Suriye'de) Anayasa Komitesi'nin başarısızlığı Astana sürecinin başarısızlığı olarak görülmektedir. Komitenin hızla somut sonuçlar elde etmesi temin edilmeli. Bunun için de toplantıların düzenli şekilde, BM'in kolaylaştırıcılığında, BM merkezlerinden herhangi birinde düzenlenmesi sağlanmalıdır. Bugüne kadar düzenlenen sekiz toplantıdan maalesef istenilen sonuçların elde edilmediği de vakıadır.
Astana Süreci öncü rolünü kaybetmemeli, uluslararası kamuoyuna sürecin ilerlediği gösterilmelidir. Bu maksatla rejim nezdinde gereken telkinlerde bulunulmalıdır.
İdlib'de bugün göreceli de olsa sükunet varsa, bu Astana Platformu'muzun bir başarısıdır. Sahada sükuneti muhafaza etmek ve bu bölgedeki 4 milyon Suriyeli'nin yaralarına merhem olmak bizlerin görevidir. İdlib'deki ateşkesin ihlal edilmemesi bu bakımdan önemlidir. Özellikle sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan saldırılar siyasi çözüm çabalarımızı baltalıyor. Rejim kendi halkını bu gibi saldırılarla öldürmek yerine samimiyetle siyasi sürece katılmalıdır.
'1 MİLYON SURİYELİ'NİN GERİ DÖNÜŞÜ İÇİN HAZIRLIKLARIMIZ SÜRÜYOR'
Türkiye, 3,7 milyon Suriyeli kardeşimizi geçici olarak misafir etmektedir. Suriye ihtilafının meydana getirdiği insani krizin yükünü, maddi, manevi, sosyal, toplumsal en fazla çeken ülke Türkiye'dir.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri de Astana sürecinin önemli gündem maddelerinden biridir.
Güvenlik ve istikrar sağlandığı takdirde Suriyelilerin kendi topraklarına geri döndüklerini memnuniyetle görüyoruz. Terörden temizlediğimiz bölgelere Türkiye'den 500 binden fazla Suriyeli geri döndü. 1 milyon Suriyeli'nin geri dönüşü için de hazırlıklarımız sürüyor.
Suriye'deki insani krizin yoğunluğu artarken uluslararası camianın yardım ve desteği de zaruridir. Bu krizi biz çıkarmadık, külfetinin de sadece bizler tarafından yüklenilmesini beklemek adil değildir. İşte bu nedenle, uluslararası toplumun yardımlarının ayrım gözetmeksizin ve artarak sürmesini temin etmek müşterek menfaatimizedir.
Siyasi çözümde ilerleme ve dönmek isteyenlerin kötü muameleye maruz kalmayacaklarından emin olması geri dönüşler için temel teşvik unsurlarıdır.
- Değerli dostum Putin'in müteakip zirvemize ev sahipliği yapma teklifini memnuniyetle karşılıyorum.
REİSİ: ABD'NİN SURİYE'DEKİ GAYRİMEŞRU VARLIĞI İSTİKRARSIZLIĞA SEBEP OLUYOR
Öte yandan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de ülkesinin Suriye krizine siyasi çözümü ve bu konuda her türlü inisiyatifi desteklediğini belirtti.
ABD'nin Suriye'deki "gayrimeşru" varlığının bu ülkede istikrarsızlığa neden olduğunu belirten Reisi, "İran, Suriye'yi daha güçlü şekilde desteklemeye devam edecektir. Zengin petrol bölgelerini yağmalayan ABD mümkün olduğunca çabuk Suriye'den çekilmelidir" dedi.
Reisi, Suriye'yi istikrara kavuşturmanın tek yolunun, bu ülkenin ordusunun sınırlarda güçlü mevcudiyeti ve Esed rejiminin komşu ülkelerle iş birliği olduğunu savunarak, "Suriye sınırlarının ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmamıştır" ifadesini kullandı. Reisi, Suriye'nin kaderinin dış müdahale olmadan Suriye halkı tarafından belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
'ULUSLARARASI TOPLUM MÜLTECİ KRİZİNİ ÇÖZME SORUMLULUĞUNU TAŞIYOR'
Reisi, Suriyeli mülteciler konusuna da değinerek, "Bu mesele çok önemlidir. Uluslararası toplum, yerinden edilmiş Suriyeli mültecilerle ilgili krizi çözme sorumluluğunu taşıyor. Bu konuda yapılacak her türlü girişimi destekleyeceğiz" diye konuştu.
Suriye'de askeri çözüm yolunu desteklemediklerini belirten Reisi, "Suriye'deki krizin başlamasının üzerinden 11 yıl geçti ve İran, hala krizin tek çözümünün siyasi olduğuna ve askeri çözümün durumu daha da kötüleştireceğine inanıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Reisi, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarının ve Golan'ın işgalinin bu ülkenin egemenlik haklarının ihlali olduğunu kaydetti