Osman Kavala: İddianameyi hazırlayanı ikinci defa HSK’ya şikâyet ettik... İşte şikayet edilen savcı
Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan ve 1766 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala, "Henri Barkey'in açıklaması benimle ilgili iddianamede yer alan kasıtlı çarpıtmayı aleni hale getirdi" dedi.
Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan ve 1766 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala, yargı sürecine dair yeni bir açıklama yaptı.
Kavala, "casusluk" suçlaması yöneltilmesine gerekçe olarak gösterilen akşam yemeğine dair Henri Barkey'in yaptığı açıklamayı hatırlatarak, "Henri Barkey’in 18 Temmuz 2016 tarihinde Karaköy lokantasında benimle değil Aslı Aydıntaşbaş ile yemek yemiş olduğuna dair açıklaması, benimle ilgili iddianamede yer alan kasıtlı çarpıtmayı aleni hale getirdi. İddianameyi hazırlayanı ikinci defa HSK’ya şikâyet ettik. İlk şikâyetimiz iddianamede yalan beyanlar kullanılması ile ilgiliydi." açıklamasını yaptı.
ADALET BAKAN YARDIMCISI
Osman Kavala'nın ikinci defa HSK'ya şikayet edeceklerini söyledikleri, iddianameyi hazırlayan kişi Hasan Yılmaz'dı. Yılmaz, İstanbul Başsavcı Vekiliyken, kamuoyu gündemine gelen birçok siyasi davanın soruşturmasını yürütmüş, iddianamesini yazmıştı.
Yılmaz hakkında muhalefetin ve avukatların eleştirilerinin yükselmesinin ardından, Bekir Bozdağ'ın Adalet Bakanı atanmasıyla, Adalet Bakan Yardımcısı yapıldı.
Hasan Yılmaz'ın birlikte görev yaptığı eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ise, önce Yargıtay'a, hiç dosya bakmadan da yargı camiasının tepki gösterdiği bir yöntemle Anayasa Mahkemesi Üyeliği'ne atandı.
"YASALARLA İLGİLİ TAHRİFAT YAPILMASI TÜM YURTTAŞLAR İÇİN TEHLİKE TEŞKİL EDİYOR"
Kavala yazılı açıklamasında, "Gezi davasından beraat ettikten sonra ne pahasına olursa olsun tutukluluğumu sürdürmek amacıyla hazırlanmış olan bu iddianame bir dizi olgusal tahrifat içeriyor. Bunlar kadar önemli olan bir diğer husus da yasalarla ilgili tahrifat yapılması, ki bu tüm yurttaşlar için tehlike teşkil ediyor. İddia makamı hepsi yasal olan faaliyetlerimi suç eylemi haline getirebilmek için yasadaki tanımları hiçe sayan bir casusluk suçu kurguladı. Duruşmamda bu davranışın Nazi dönemi uygulamalarıyla paralellik gösterdiğine dikkat çektim. Düşman hukuku anlayışı ile yürütülen bu yargı süreci üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağını gördüğümden, Henri Barkey’in daha önce lokantadaki yemek konusunda konuşmamış, Aslı Aydıntaşbaş’ın da bu konuda açıklama yapmamış olmasını önemsemedim." ifadesini kullandı.
"BU TÜR İDDİANAMELER ÜLKEMİZ YARGISININ ÖNCELİKLİ SORUNU"
Kavala şunları kaydetti:
"13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi davasında siyasetçe arzu edilen cezaları vermesinden sonra casusluk suçlamasının gereksiz hale gelmesi ve beraat kararı ile sonuçlanması bu suçlamanın bir kurgudan ibaret olduğunu gözler önüne serdi. AİHM son kararında tutukluluğumu sürdürmek için kurgulanan bu suçlamanın, daha önce değerlendirdiği ve suça işaret eder nitelikte bulmadığı delillere dayandırılmış olduğunu tespit etti. AİHM’in bu kararıyla, yapılanın hukuku dolanmak anlamına geldiği ve hükümetin “AİHM kararını uyguladık” şeklindeki savunmasının geçersizliği ortaya konulmuş oldu.
Hukuksuz yargılamalara temel teşkil eden bu tür iddianamelerin önlenmesinin ülkemiz yargısının öncelikli sorunu olduğunu düşünüyoruz. HSK’ya yapmış olduğumuz şikâyetlerin bu amaca hizmet edeceğini ümit ediyoruz."