Onur Şener'in katilleri nasıl bürokrat oldu? 'Sabıka kaydı' tartışmalarına hukukçulardan ilk yorum
Geçtiğimiz gün Ankara’da yaşanan Onur Şener cinayetinin faillerinin sabıka kayıtları ortaya çıktı. Faillerin sabıka kayıtları olmasına rağmen bürokrat yapılması ise yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
ELİF ÜNSAL / GERÇEK GÜNDEM
Ankara’da geçtiğimiz gün istek parçayı bilmediği için söyleyemeyen ve kan donduran bir cinayete kurban giden müzisyen Onur Şener tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Olayın yankıları sürerken, şüphelilerle ilgili de yeni bilgiler ortaya çıktı. Olayın şüphelilerinden birinin ismin Ali Gündüz olduğu ve Ankara'da Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak görev yaptığı belirlendi. Diğer şüpheli Semih Soyalp’in TAİ'de elektrik mühendisi olduğu bilgisi verilirken taksirli yaralama suçundan sabıka kaydı olduğu ortaya çıktı. Üçüncü şüpheli İlker Karakaş’ın ise İstanbul'da Çalışma Bakanlığı'nda müfettiş olarak görev yaptığı, ikisi görevi yaptırmamaktan üç ayrı suç kaydı olduğu ifade edildi. Şener’in öldürüldüğü mekânın kameralarının kırık olduğu bilgisi verilirken, kayıtların imha edilmesi için olay gecesi kameraların parçalandığı iddia edildi. Öte yandan faillerin adliye girişinde yüzlerinin büyük bir çaba göstererek gizlenmesi de tepkilere neden oldu.
SABIKA KAYITLARI TARTIŞMA YARATTI
Faillerin sabıka kayıtlarının olması, sabıka kayıtlarına rağmen bürokrat olarak görev yapmaları ise sosyal medyada büyük tepkiyle karşılandı. Konuyla ilgili CHP Genel Merkez Avukatı Çağlar Çağlayan, Gerçek Gündem’e tartışmalarla ilgili açıklama yaptı. Çağlayan; “Taksirle yaralama memuriyete engel değil. Ancak görevi yaptırmama suçu başka bir suçla birleşmiş olabilir, bunun ayrıntısına bakmak lazım. Ayrıca görevi yaptırmama taksirli değil kasti bir suçtur, bu nedenle o kişinin ceza kaydına da bakmak lazım. TCK madde 53’e göre hak yoksunluğu varsa devlet memuru olamaz. Bir kişi kasti bir suçtan 1 yıldan fazla ceza almışsa devlet memuru olamaz. Bunun dışında anayasal düzene aykırı; terör suçu, zimmet, rüşvet gibi suçlardan ceza alanlar memur olamıyor. Fakat “görevi yaptırmama için direnme” suçu tek başına memuriyete engel bir suç değil. Dediğim gibi 2 şeye bakmak lazım; cezanın 1 yıldan fazla olup olmadığı ve TCK’nın 53’üncü maddesinin cezaya uygulanıp uygulanmadığı.” ifadelerini kullandı.
Çağlar Çağlayan
TCK 53’ÜNCÜ MADDEDE DE İKİLİ AYRIM VAR
TCK 53’üncü maddenin cezaya uygulanmasının da bir ikili ayrımı olduğunu söyleyen Çağlayan “53’üncü maddeyle verilen ‘hak yoksunluğu’ belli bir süre için geçerlidir. Hak yoksunluğu sürerken memur olamayan kişi, hak yoksunluğu bitince memur olabilir. Ancak kişi kasti bir suçtan 1 yıldan daha fazla ceza almışsa, hak yoksunluğu süresi bitse de devlet memuru olamaz.” ifadelerini kullandı.
Çağlayan; “Görevi yaptırmama suçunun cezası 6 aydan başlıyor. Muhtemelen bu şahıs 1 yıldan daha az bir ceza aldığı için devlet memuru olabildi. Bu nedenle işe alınmaları hukuka aykırı olmayabilir. Ancak bu tür araştırmaların yapılması ve bu konunun gündemde tutulması kontrol edilmeyi sağlar. En azından bakanlığın çıkıp ‘şartlar uygundu’ diye bir açıklama yapması gerekir.” dedi.
HUKUKÇU ABANOZ: KİŞİ SUÇ MAKİNASI OLMADIKÇA SABIKA ÇOK DA KÖTÜ BİR ŞEY DEĞİL
Hukukçu Ümit Abanoz da sabıka kaydı tartışmalarını sosyal medya hesabından değerlendirdi. Abanoz, şu ifadeleri kullandı:
“Memur olabilmek için aranan genel şartlardan biri: “kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet… Bu nedenle, taksirle yaralama ya da kasten yaralama suçlarından alt sınırdan mahkûm olmuş kişilerin devlet memuru olmaları hem kanuna hem hukuka uygundur. Aksi halde yaralamalı trafik kazası yapmış veya birine tokat atmış kişi memur olamazdı. Ankara’daki olayda itirazı sabıka üzerinden kurmak hiç doğru gözükmüyor. Ayrıca sabıka (kişi suç makinası bir psikopat olmadıkça) çok da kötü bir şey değil. Çevremizde çok sevdiğimiz dostlarımızın sabıkaları kalabalık.”
DÜNE KADAR AÇIK OLAN TÜM SOSYAL MEDYA HESAPLARINI KAPATTI
Faillerin adliye girişinde yüzlerinin gizlenmesinin ardından Semih Soyalp’in LinkedIn, Facebook, Twitter gibi düne kadar açık olan tüm sosyal medya hesaplarının kapatılarak pasif duruma getirilmesi dikkat çekti. Kullanıcılar kapatılan hesapları bularak sosyal medyada paylaşmaya başladı. Öte yandan failler ilk ifadelerinde suçu birbirlerinin üzerine attılar.
İKİ KADIN ADLİ KONTROLLE SERBEST BIRAKILDI
Olay günü faillerle birlikte eğlence mekânına giden Ali Gündüz’ün eşi Gözde Gündüz ve Jale E. isimli kadınların ifadelerinin ardından adli kontrolle serbest bırakıldığı öğrenildi. Gündüz ifadesinde “Ben yumruklaşma sırasında arada kaldım” dedi ve cinayeti işleyenle ilgili herhangi bir bilgi vermedi. Jale E. isimli kadın ise “Onur, Ali’yi darp ediyordu. Sonra ayağa kalktı ve bir süre yürüdükten sonra yere düştü” diyerek cinayeti kimin işlediğini görmediğini söyledi.
AKP Cephesi 'bürokrat' kimliğinin öne çıkarılmasından rahatsız oldu
Onur Şener’in ölümüne ilişkin konuşan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'nin her yerinde hiç istemesek şu meslek grubundan, şu cinsiyetten, şu kökenden bazı insanların cinayetlere imza ettiğini görüyoruz. Lanetliyoruz. Bu acı karşısında siyasi polemik üretmeye çalışanların 'Bundan hükümet, bakanlık, şu kurum sorumludur' gibisinden yaklaşım içine girmesinin bu acıyı ve cinayeti istismar etmesinden başka bir yüzü yoktur. Buradan bütün kamu iradesini ilzam etmek, bu kadar mantıksız bir şey olabilir mi?
Burada gerek bunların çalıştığı Bakanlık ve kurum hukuki süreçten ayrı olarak da kendi işlemlerini gerçekleştirecektir. Bu canavarca hislerle gerçekleştirilmiş, lanetlenmesi gereken bir cinayet. Cumhurbaşkanımız, MYK'mız, bütün hepimiz bu acıyı paylaşıyoruz. Milletimizin hepsini sarsan bir tablo maalesef ortaya çıktı. Hayatını kaybeden kardeşimize Cenab-ı Allah'ta rahmet diliyoruz. Arkadaşlarımız ailenin yanında olacaklardır. Kurumların bahsettiğiniz çerçevede, kendi iç hukukları, tüzükleri bu tip olaylar karşısında takip edecekleri süreçler açısından gereğini yapacaktır." ifadeleri ile katillerin bürokrat kimliklerinin öne çıkarılmasından rahatsız olduğunu dile getirmişti.